Müslümanlar!.. Güçlü Olmazsanız Kölelik ve Hakaret İçinde Sürüneceksiniz
Mehmet Şevket Eygi

07.04.2008


HAYAT bir mücadeledir. Hâkim olmayan mahkum olur. Galip gelmeyen mağlup olur. Güçlü olmayan ezilir.

Bu memlekette çoğunluğu oluşturan Müslümanların varlıklarını, haysiyetlerini, hürriyetlerini, haklarını koruyabilmek, ayakta tutabilmek için güçlü olmaları gerekir.

Güç derken kaba gücü, şiddeti kasdetmiyorum. Başka güç kaynakları vardır ve asıl güç onlardır.

Bunların birincisi bilgi ve kültür gücüdür. Düşmanlarından, seni köleleştirmek isteyenlerden bilgi ve kültür bakımından daha güçlü olacaksın.

İkinci güç ahlak, fazilet ve yüksek karakterdir. Bu sahada da onlardan güçlü olacaksın.

Üçüncüsü sanat, güzellik, estetiktir. Bunda da güçlü olmazsan, bilgi ve ahlak bakımından güçlü olsan bile savaşı yine kazanamazsın.

Çoğunluğu oluşturan Müslümanlar bu üç boyutta güçlü olmak için İslâm’ı doğru dürüst anlamak ve hayata uygulamakla yükümlüdür.

Müslümanlar cahillikle veya yarı cahillikle, eğrilik ve yamuklukla, çirkinlik sergileyerek selamet bulamazlar, kurtuluşa eremezler.

Bugün kendi öz vatanımızda, çoğunlukta olmamıza rağmen eziliyorsak, itilip kakılıyorsak, hakarete uğruyorsak, temel haklarımız ayaklar altına alınıyorsa, sömürge yerlisi, ikinci sınıf vatandaş muamelesi görüyorsak; bunun ana sebebi bilgi, aksiyon (ahlak) ve estetik sahalarında güçsüz ve vasıfsız oluşumuzdandır.

Çocuklarımızı, gençlerimizi, yeni nesilleri iyi yetiştiremiyoruz.

Okullardaki haftada bir saatlik din ve ahlak dersinin yeterli olduğunu sananlar zekâ özürlüdür. Bu dersler bir aldatmacadan ibarettir.

Türkiye’deki en korkunç ve vahim kriz ahlak, fazilet ve karakter krizidir.

Ahlak ve fazilet olmadan, yüksek seviyede bilgi ve kültür bulunsa yine işe yaramaz, hattâ tersine netice verir. Bilgili ve kültürlü ama ahlaksız ve faziletsiz. Böyle kişi bir canavardır.

Ümmet-i Muhammed binlerce irili ufaklı hizbe, fırkaya, cemaate, parçaya, gruba, kliğe ayrılmış, aralarında tesanüd yok, birlik beraberlik yok... Bu durum büyük ve öldürücü bir ahlaksızlıktır. Böyle bir ümmet köleliğe, esarete, ezilmeye mahkumdur.

Kemiyet (kelle sayısı) çokluğunun yanında keyfiyet ve vasıf üstünlüğü olmazsa çokluk bir işe yaramaz.

Kur’an-ı Kerim’de “Nice küçük topluluk, ALLAH’ın izniyle büyük topluluklara galebe çalmıştır” buyruluyor.

İman en büyük güçtür. İmanlı olmak ile yarım imanlı olmak arasında büyük fark vardır.

İslâm’da hırsızlık büyük günah ve suçtur ve cezası çok ağırdır. Doğrudan doğruya ve dolaylı olarak hırsızlık yapanlar haindir ve onlardan hayır gelmez.

İslâm, emanetlere hıyanet etmeyi de büyük bir günah ve suç olarak kabul eder.

Haram ve gayr-i meşru kazançlarla Karun kadar zengin olan soyguncular rezil mahluklardır. Onlar en büyük zulmü kendilerine yapmıştır. Onlardan da hayır gelmez.

Hazret-i Peygamber aleyhisselam ahlak, fazilet, yüksek karakter bakımından insanların en üstünü idi. Onun Ashab-ı Güzini de yüksek ahlak ve fazilet sahibiydi. Tabiîn, Tebe-i Tabiîn, Selef-i Sâlihîn öyleydi.

Müslümanlık yüksek ilim ve kültür ile, yüksek ahlak ve karakter ile yüksek sanat ve medeniyet ile ayakta durur.

Dinsizler, imansızlar ahlaksızlıkla bir müddet yükselebilirler ama Müslümanlar yükselemez.

Bir ülkede dinsizler Müslümanlardan daha bilgili ve kültürlü ise orada Müslümanların üzerine kurtuluş güneşi doğmaz.

İslâm dininde harbî küffarla cihad yapıp ganimet almak meşrudur ama Müslümanları ve ülkeyi soyarak ganimet devşirmek ve menfaatlenmek haramdır.

Kendi ülkelerini, devletlerini, halklarını soyan, hortumlayan sahte İslâmcılar haindir.

Bu devletin ve belediyelerin bütçelerinde saçı bitmedik yetimlerin hakları vardır. Bu hakları gasbedenler katmerli haindir.

Rüşvet alan hain ve merduttur.

İhalelerde fesat yapanlar büyük haindir.

Ey Müslümanlar!.. Kendi içimizdeki pislikleri temizlemeden ülkeyi temizleyeceğimizi mi sanıyoruz?

Resûl-i Kibriya Fahri-i Kâinat aleyhi ekmelüttahiyyat Efendimiz, hırsızlık yapmış ve yakalanmış soylu bir kadının affedilmesini isteyenlere ne cevap vermişti?

“İyi bilmiş olun ki, Muhammed’in kızı Fâtıma hırsızlık yapsa onun da elini keserim...” demişti.

Biz şimdi böyle miyiz?

Parayı put haline getirenler, dolara ve euroya tapanlar şeytanın yolunda yürüyen sefillerdir. Onlardan İslâm’a, Müslümanlara, Türkiye’ye hayır gelmez.

Kur’an ribacıların ALLAH’a ve Resulüne savaş ilan etmiş olduklarını bildiriyor. Riba ile ribacılarla, ribacılıkla yükseliş ve kurtuluş olmaz, alçalış ve çöküş olur.

Bilgi ve kültür, ahlak ve fazilet, sanat ve güzellik konusunda güçlü ve vasıflı nesiller ve kadrolar yetiştirmek için en az otuz sene çok planlı, çok programlı, çok azimli şekilde çalışmak, çabalamak gerekir.

Bizim kurtuluşumuz, bizim hürleşmemiz, bizim zilletten izzete çıkmamız, bizim necat ve yükselişimiz ancak ilimle, ahlakla, sanatla olur.

Müslüman dünyayı putlaştıramaz. Müslüman altın ve gümüşe, para ve liraya, mal ve servete tapamaz. Müslüman yalan söylemez, Müslüman aldatmaz, Müslüman emanetlere hıyanet etmez.

1400 yıllık İslâm tarihine bakalım. Bu dine, bu ümmete hizmet edenler hep bilgili, imanlı, ahlaklı, faziletli, yüksek karakterli, alim ve sanatkarları himaye eden, zühd ve kanaat sahibi kimseler olmuştur.

Hiçbir faziletli Müslüman kendi ülkesini, kendi halkını, kendi devletini soymaz.

Haram yiyen bir toplum iflah olmaz. Ribayı normal ve helal gören, gırtlağına kadar doğrudan doğruya veya dolaylı olarak riba gayyasına düşen Müslümanların sonu çok kötü olur.

Namazı terk eden ve şehvetlerine uyan Müslüman bir toplumun akıbeti izmihlaldir.

Birbirlerini sevmeyen, birbirlerini korumayan, bir İmam-ı Kebir’e biat ve itaat etmeyen, birlikte hareket etmeyen; aksine birbirlerinin gıybetini yapan, birbirleriyle tepişen ve çekişen, birbirlerine düşmanlık ve hıyanet eden Müslümanlar zillete, esarete, hakarete razı olsunlar.

Bizim kurtuluşumuzun reçetesi, çare ve çözümleri Kur’an’da, Sünnette, evrensel hikmette apaçık bir şekilde bildirilmiştir. Bin küsur yıldan beri gerçek ulema, kamil mürşidler, salihler bize bunları haber verip durdular. Elimizde bu konuda binlerce muteber kitap var. ALLAH’ın, Peygamberin, salihlerin öğütlerini tutmazsak, emirlerini yerine getirip yasaklarından kaçınmazsak kurtuluş ve izzet kapıları bize kapalı kalacaktır.
..........................

selametle...