Halatlar ince yerlerinden kopar, kaleler zayıf yerlerinden fethedilir.Onun gibi, şeytan vücut ülkesinde hâkimiyeti ele geçirmek için nefsin zaaflarından istifade eder. Kur’an-ı Kerim insanın bazı zaaflarına şöyle dikkat çeker:

“İnsanlara kadınlar, oğullar, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüş, salma atlar, sağmal hayvanlar ve tarıma karşı arzular süslü kılındı.” (Al-i İmran Suresi, 14)


Yani insan fıtratı itibariyle bunlara son derece düşkündür. Hayatı bunları elde etmek için mücadele ile geçer. İnsanların en çetin imtihanları bunlarla olur.

Mevlana Celaleddin Rumi, Mesnevi’de şöyle der:


“Şeytan, insanları aldatmak için Cenab-ı Haktan bir takım tuzaklar ister. Kendisine altın, gümüş, at, yiyecek- içecek, elbise, şarap ve çalgı gibi şeyler verilir. Bunlardan o derece hoşlanmaz. Fakat kadın da verilince, şeytan sevincinden ellerini çırpıp oynamaya başlar.”

Bunlar dışında, hırs, tama’, enaniyet, asabiyet, korku, endişe gibi insanın pek çok zayıf yönleri vardır. Bunlar işletmeye müsait madenler gibidirler ve şeytan ömür boyu bunları değerlendirmeye çalışır. Bazı insanları hırs damarından, bazılarını enaniyetten, bazılarını korku damarından… yakalamaya çalışır.

Mesela, “mutlaka zengin olmalıyım” diyen birine gayr-i meşru yolları gösterir, onu harama sevk eder. İlimde seçkin konuma gelen birini “sen başkasın, senin gibisi yok, herkes sana hürmet etmeli” gibi vesveselerle yakalamaya çalışır. Savaş gibi çetin durumlarda nice insanı korku damarından yakalayarak, savaşmaya değil sıvışmaya davet eder.