Peygamber kelimesi Farsça kökenli bir kelimedir. Bu kelime Farsçada, Kur’ân ‘da geçen hem “Nebi” hem de “Rasul” kelimeleri yerine kullanılmaktadır. Kur’ân-ı Kerim’de asla kullanılmamasına rağmen, günümüzde maalesef Türkçede de bu şekilde kullanılmaktadır. Oysa ki; *Kur’ân’da kullanılan her kelime çok kapsamlı ve derinlikli anlamlar ihtiva etmesi dolayısıyla kullanılmıştır. Bu kelime, ‘’Tanrının elçisi’’ manasına gelmektedir. Sonsuzluğun muhteşem ruhu Resulullah efendimiz ‘’Lâ ilâhe illallah- Tanrı yoktur, sadece Allah vardır’’ diye buyurarak tanrılık kavramının olmadığına işaret etmişlerdir. Uzayda oturan bir tanrı ve onun gücünün postacı elçisi yoktur! Sadece O vardır. Allah ismiyle işaret edilen, tüm boyutlarda ve birimlerde esmâ ve sıfatlarıyla her an açığa çıkmaktadır ve bu özelliklerle kayıtlanmaktan da münezzeh ve Gani’dir. Herşeyin hakikati, orijini O’dur. Dünya yaşamında “Nübüvvet” ve “Risâlet” işlevini yerine getiren zatlar, bu kemalâtlarını “ EL VELÎYY” isminin mânâsından alırlar ve ölümötesi âhıret yaşamlarında da “Velâyet” kapsamında olan “Risâlet” mertebesiyle yaşamlarına devam ederler. Risâlet kemâlâtının zuhuru sonsuza dek geçerli ve işlevli iken, Nübüvet kemâlâtının işlevi yalnızca dünya yaşamında geçerlidir. Nebi, âhiret yaşamında da o kemâlâtla yaşar, ancak işlevi dışa dönük olarak bitmiştir. Risâlet işlevi ise velâyet getirisi üzere devam eder sonsuza dek, tıpkı velîlerdeki gibi. **“Nübüvvet”, dünya yaşamı için geçerli olan bir işlevdir. “Risâlet” hem dünya, hem ölümötesi yaşam için geçerli olan bir işlevdir. Hepsi de varlığını *“Velâyet” hakikatından almaktadırlar. “