Rusya'nın Yeni Askeri Doktrini: "En Büyük Tehdit ABD"   Konuyu açan: özlem_34   İlk Mesaj: 01-10-2008 (12:25)   Son Mesaj: 01-10-2008 (12:25)    Cevap: 0    Gösterim: 2030  

    01-10-2008

    Rusya'nın Yeni Askeri Doktrini: "En Büyük Tehdit ABD"

    Rusya, 1993'te yürürlüğe giren ve 2000 yılında Putin'in iktidara gelmesi ile birlikte kısmi değişikliklere uğrayan askeri doktrinini değiştiriyor. Rusya Güvenlik Konseyi tarafından 5 Mart'ta yapılan açıklama, bu yöndeki çalışmalarda son aşamaya gelindiğini gösteriyor.
    Yeni askeri doktrinde, küresel terörizmin birinci tehdit olduğunu saptayan bir önceki yaklaşım değiştiriliyor ve Rusya'ya dönük birincil tehdidin ABD ve NATO kaynaklı olduğu ifade ediliyor.[1]
    NATO'nun aşırı güçlenmesinin ve Rusya'yı çevreleyecek biçimde sistemli bir genişleme seyri izlemesinin Rusya'yı yeni bir askeri doktrin hazırlamaya ve değişen tehdit sıralamasını bu doktrine yansıtmaya sevk ettiğinin ifade edildiği açıklamayı, Rusya Genelkurmay Başkanı Yuri Baluyevsky'nin Şubat ayında sarf ettiği şu sözleri tamamlıyor: "Rusya'nın geleneksel etki alanlarında giderek güçlenen ABD ekonomik, askeri ve siyasi varlığı, en önemli ulusal güvenlik sorunu haline geldi. Rusya bugün Soğuk Savaş döneminde olduğundan daha büyük askeri tehditlerle karşı karşıya ve ülkenin yeni bir askeri doktrine gereksinimi var."[2]

    Fiilen Yürürlüğe Girdi
    Rus Güvenlik Konseyi, yeni askeri doktrinin taslak halde olduğunu ve yıl sonuna doğru devlet başkanının onayına sunulacağını belirtse de, son haftalarda yaşanan üç önemli gelişme, yeni doktrinin fiilen yürürlüğe konduğunu gösteriyor.
    Bu gelişmelerin başında Putin'in 13 Şubat'ta Münih Uluslararası Güvenlik Konferansı'nda yaptığı konuşma geliyor. Putin'in ABD'yi uluslararası güvenliğin önündeki asli engel olarak gösterdiği bu konuşma, Rusya'ya dönük esas tehdidin ABD ve NATO kaynaklı olduğunu belirten yeni askeri doktrinin kapsamlı bir dışavurumuydu.[3]
    İkinci önemli gelişme, Sergey Ivanov'un Savunma Bakanı olarak Duma'da yaptığı son konuşmasında, Rus Ordusu'nun önümüzdeki on yıllık süreçte modernizasyonunu sağlayacak biçimde güçlendirileceğini ve bu eksende de 2007 yılında Rusya'nın savunmaya ayırdığı payın 31.6 milyar Dolar’a yükseltileceğini açıklamasıydı. Bu miktar, 2002 yılına göre savunma harcamalarında 4 katlık bir artışın gerçekleştirilmesi anlamına geliyor.[4]
    Oldukça önemli son gelişme ise, Putin'in Rus Ordusu için geniş çaplı bir modernleşme programı açıklayan Savunma Bakanı Sergei Ivanov'u geçtiğimiz günlerde kapsamlı yetkilerle donatarak Başbakan Birinci Yardımcılığı ve Başkomutan Yardımcılığı görevine getirmesiydi. [5]Putin'in devlet başkanlığı görevine geldiği tarihten bu yana yakın çalışma ekibinde bulunan Ivanov, bu atama sonucunda askeri ve buna bağlı sivil endüstrinin en gelişmiş alanlarına hükmetme yetkisiyle donatıldı. Ivanov'un yetki sahasında, askeri endüstri birimlerinin yanında iletişim, uzay araştırmaları, nükleer, bilimsel ve teknolojik araştırmalardan sorumlu devlet organları bulunuyor. Bunun yeni askeri doktrin açısından nasıl bir anlam ifade ettiğini, Rusya Genelkurmay Başkanı Baluyevsky'nin şu sözlerinden anlamak mümkün: "Yeni askeri doktrin, tüm ulusal savunma birimlerini eşgüdümlü kılmayı amaçlıyor. Yeni doktrine uygun olarak hükümet ve sivil kurumlar askeri güvenlik sorunlarını çözmek için birlikte çalışabilecekler."[6] Baluyevsky'nin açıklamalarından, Ivanov'un atamasının ve yetki sahasının genişliğinin yeni askeri doktrin çerçevesinde alınmış bir karar olduğu anlaşılıyor. Bu durum, Putin'in çevresindeki Atlantik karşıtı, "siloviki" grubunun devlet başkanlığı görevine Ivanov'u hazırladığı düşüncesini de güçlendiriyor.[7] Rusya, yeni dönemin yeni tehditlerine göğüs gerecek doktrini için gerekli iktidar yapılanmasını hızlandırıyor.

    ABD’nin Füze Savunma Sistemi Planı
    Rusya'nın yeni askeri doktrinindeki tehdit sıralamasında ABD ve NATO'yu birinci sıraya yerleştirmesinin ardında hangi gelişmelerin etkisi var? Bu noktada birinci önemli gelişme NATO’nun sürekli olarak Rusya’yı çevreleyecek biçimde genişlemesi. İkinci önemli güncel gelişmeyse, ABD'nin Polonya ve Çek Cumhuriyeti'nde füze savunma sistemi ve radar üssü kurmayı planladığını açıklaması.[8] Rusya, ABD’nin kurmayı planladığı füze savunma sistemlerinin kendisini hedef aldığını saptıyor.

    ABD Neyi Hedefliyor?
    ABD, Polonya ve Çek Cumhuriyeti'ne yerleştirmeyi planladığı füze savunma sistemi ve radar üssü ile, olası bir İran ya da Kuzey Kore nükleer saldırısına karşı savunma sistemini güçlendirmeyi amaçladığını ifade ediyor. Rus yetkililerse yaptıkları açıklamalarda, İran ya da Kore'den böyle uzun menzile sahip füzelerin fırlatılmasının imkansız olduğunu ve asıl hedefin Rusya'nın füze sistemi olduğunu belirtiyorlar. [9]
    Polonya ve Çek Cumhuriyeti ABD'nin önerisine olumlu yaklaşıyor. AB içinde ABD'nin truva atı işlevini gören bu iki yeni NATO üyesi devletin geleneksel Rusya düşmanı siyasetine de yaslanan ABD, bir yandan da benzer bir sistemi Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan'da kurmak için pazarlıklar yürütüyor.[10] Diğer bir önemli gelişmeyse, yine AB içindeki Atlantikçi güç İngiltere'de Başbakan Tony Blair'in, 14 Mart'ta, İşçi Partisi'nin 90 milletvekilinin “hayır” oyu verdiği nükleer yenilenme yetki yasasını muhafazakarların desteğiyle Parlamento'dan geçirmiş olması. Buna göre İngiltere, Amerikan yapımı D5 Trident uzun menzilli nükleer başlıklı füze sisteminin ömrünün 2040'a kadar uzatılması yönündeki ABD planına dahil olacak ve bu füzeleri taşıması için yeni denizaltılar inşa edecek. [11]

    ABD’nin AB’yi Rusya’yla Karşı Karşıya Getirme Taktiği mi?
    ABD, füze savunma sistemi tartışmaları ekseninde AB içindeki Atlantikçi güçleri harekete geçirerek, bir yandan Rusya'yı çevrelemeyi, diğer yandansa AB içinde varolan çatlakları derinleştirmeyi amaçlıyor. Bu sayede Almanya-Fransa ekseni ile Rusya arasındaki ilişkileri zedelemeyi de hedefliyor.[12] Dolayısıyla ABD'nin füze kalkanı planı, AB içindeki Atlantik merkezli bölünmeyi gözler önüne sermesi bakımından oldukça önemli bir örnek oluşturuyor. Bu örnek kapsamında Danimarka, İngiltere, Çek Cumhuriyeti ve Polonya merkezli Atlantikçi kanat ABD'nin füze kalkanı projesini desteklerken, başta Almanya ve Fransa olmak üzere Avusturya, Lüksemburg gibi ülkeler bu projeye şiddetle karşı çıkıyor. Bu konuda Lüksemburg Dışişleri Bakanı Jean Asselborn'un açıklaması, Avrupacı çizginin Rusya yanlısı tutumunu sergiliyor: "Rusya'yı köşeye sıkıştırırsak, Avrupa'nın istikrara kavuşması mümkün olmaz. Polonya ve Çek Cumhuriyeti'ne Avrupacı pozisyonda kalmaları için yardım etmeliyiz."[13]

    Chirac ve Merkel’den Ortak Tutum
    ABD'nin füze kalkanı projesi ile yaratmaya çalıştığı bölünmeye ve Almanya-Fransa ekseni ile Rusya arasındaki ilişkileri zedelemeye dönük taktiğine karşı en sert tepkilerse Fransa Cumhurbaşkanı J. Chirac ile Almanya Başbakanı Merkel'den geldi.
    Chirac yaptığı açıklamada, ABD'nin planının kıtayı bölebileceğini ve yeni bir soğuk savaşı başlatabileceğini belirtti ve ABD'nin Rusya'nın füze kalkanları projesi konusundaki endişelerini dikkate almak zorunda olduğunu ifade etti.[14] Benzer bir açıklamanın Rusya Savunma Bakanı tarafından Şubat ayında yapılmış olması da dikkat çekiciydi. Rusya Savunma Bakanı Ivanov, ABD’nin Polonya ve Çek Cumhuriyeti’nde kurmayı planladığı füze savunma ve radar sistemlerinin “yeni Berlin Duvarı” olacağını belirtti ve bunun Avrupa’yı yeniden böleceği uyarısında bulundu.[15]

    Schröder: “ABD’nin Amacı Rusya’yı Kuşatmak”
    Almanya Başbakanı Merkel de, böyle bir kararın ABD’nin ikili ilişkileri aracılığıyla alınamayacağını, konunun Rusya ile ilişki içinde, NATO ve AB çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.[16] Almanya eski Başbakanı Schröder ise, ABD’nin kurmayı planladığı füze kalkanı sisteminin esas amacının Rusya’yı çevrelemek olduğunu belirtti. Schröder, ABD’nin bu planının AB’nin Rusya ile ilişkilerini daha da güçlendirmesi gereken bir dönemde gündeme geldiğinin altını çizerek, “bizim yapmamız gereken ABD’nin yaptığının tam tersidir” dedi.[17] Almanya eski başbakanlarından Schmitt’in açıklamaları da bu yöndeydi. Tüm bu gelişmeler, ABD ile Avrupa arasındaki çelişmelerin Rusya’ya karşı alınan tutum ekseninde derinleştiğini göstermesi bakımından büyük önem taşıyor. Füze savunma sistemi üzerinden derinleşen yarılma, Almanya-Fransa-Rusya hattını ABD karşısında daha da görünür kılıyor.
    denizyalcin7




    Rusya'nın Yeni Askeri Doktrini: "En Büyük Tehdit ABD" Yorumları