Her kar tanesini bir melek mi taşır anne?
Kar taneleriyle ayet ayet melekler mi iner üzerimize?
Kar hep yağsın, hep yağsın anne.
Ayet ayet yağsın...
Hayat, bu sayfadan ibaret değil.
Ayet ayet her an yeniden yazılan, yeniden inşa olan bir hayat var hayattan içeri.
Görünenin, bilinenin ötesinde belki; belki elimizi uzatsak yakalıyoruz, yakalanıveriyoruz.
Okumaya, duymaya, görmeye açık olduğumuz ölçüde açılıyor sayfalar, önümüze hayat içre bir hayat seriliyor.
Gece gündüzün, gündüz gecenin içinden sıyrılıyor. Karanlık, bir ayetle üzerimize çöküyor, gün bir ayetle doğuyor.
Gül bir ayetle açıyor, bir ayetle soluyor.
Kar taneleri, güneş hüzmeleri ayet ayet iniyor.
Yollarda, yıllarda, yıldızlarda izler var. Kimsesiz bıraktığımız bize, bizi götürecek izler var. Elimizi uzatsak izleri yakalayacak, tutacağız; izlere tutunacağız. Dirilişimize ve toprak oluşumuza tutunacağız.
Bir ayetle doğuyor bebek. Bebeğin doğuşuna, ilk ağlayışına, yumuk yumuk ellerine tutunacağız. Bir ayetle düşüyor saçımıza aklar. Yüzümüze çizilen çizgilere, artık az gören gözlerimize, ayak seslerimize karışan baston tık-tıklarına tutunacağız.
Rüzgârın bir akış içinde sürüklenişini, bulutları önüne katıp sürükleyişini, ölü toprağa yağmur damlalarıyla can gelişini izleyeceğiz. Dirilişin ve toprak oluşun izlerini hangi satırlar gizler bileceğiz. Dirilişimizi saklayan yağmur damlalarının ardına düşeceğiz.
Lakin yağmur tıpırtıları uzak kulaklarımıza. Hayatın diğer yüzüne ait sayfalar hep kapalı.
Doğuyu ve batıyı, doğumu ve batımı okumuyoruz.
Biz görünende, bilinende, duyulanda; hep bu sayfadayken içimizde güneşler doğuyor, güneşler batıyor. Bizi ışıtamadan, bize dokunamadan, dışımızda hayat akıyor. Biz kendimizin dışında yitiyoruz. Bize ait olmayan satırlarda, sayfalarda, kitaplarda, kütüphanelerde yitiyoruz.
Saatlerde zamanımız yitiyor.
Kentlerde şehrimizi yitiriyoruz.
Oysa, ne kadar da yakınız o uzak şehre. İçimizde bir yerlerde şehir. Lakin şehre varmak yerine çölleri kaderimiz biliyoruz. Yağmurlarda dirilmek, arınmak yerine kurağa boyun eğiyoruz. Aramaktansa bulunmuşlarla yetiniyoruz. Kuşların kanat çırpışları kentlerimizdeki ölü yaprakları havalandıramıyor. Yağmur damlaları toprağını yitirmiş kentlerimizi ıslatamıyor.
Elimizde okunacak ve yazılacak ne kalıyor?
Okyanusların ortasında kara dalgalarla boğuşsak, sularda acziyetimizi okuruz. Lakin biz, karşı kıyıları merak etmiyoruz. Dağları aşmaya kalkışsak koca dağların karşısında ufaklığımızı okuruz. Fakat biz, dağların ardıyla ilgilenmiyoruz. Yalnızca koca binalarımızın tepesinde, tepeden inme bir gururumuz var. Tufanların ortasında kağıttan gemilerimize sığınıyoruz.
Acziyetimizi, garipliğimizi, gurbetliğimizi yitirdik. Öteleri yitirdik. Sonlu bir sayfada hep aynı cümleleri yazıyor, aynı cümleleri yeniden yeniden okuyoruz. Yolsuz kaldık, artık ne uzak var, ne yakın...
Oysa yürüyebilene ne kadar çok yol, izleyebilene ne kadar çok iz var. Bir karıncanın adımları önümüze ne yollar açar. Bir güvercin kanat çırpar da yollarımızın üstündeki örtüler kalkar. Bir örümcek ağına çizilir haritalar. Emri okur da ayet ayet dökülür yapraklar, titrer ağaç dalları. Emrin büyüklüğü titretir dalları, titretir arzı. Ve kimbilir, dökülen sarı yapraklardan biri de bize konar. Emir, sarı bir yaprakla sinemize nakşolur da kendimizi okuruz. Hep ilk emrin telaşı, ürperişiyle... Kendimizi dağların ve dalgaların önünde buluruz. Anlarız ki aciziz.
Bakarız. Göçmen kuşlar bir iz bırakmıyor göklerde. Yerde de bir izleri yok göçenlerin. Viran bağlarda eski bağ sahiplerinin sesleri duyulmuyor. Ehramlardan kölelerin çığlıkları gelmiyor. Viran olmuş bağları, ehramları, harabeleri okuruz. Anlarız ki faniyiz.
Gururumuzun bendi yıkılır, kağıttan gemilerimiz birer birer erir. Ve tufan ortasında faniliğimize, acziyetimize tutunuruz. Kendimize tutunuruz. Görünenin bilinenin ötesinde bize ait bir sayfa açılır. Okuruz ve yazarız. Cümlelerimize tutunur her an yeniden yazılan, yeniden inşa olan hayata katılırız. Şehrimizin kapıları ardına kadar açılır ve her kapıdan teker teker gireriz.
Kar taneleri üzerimize ayet ayet iner.
Gün, bir ayetle başlar...


alintidir..