"KÂİNAT; ÜÇ HARF BEŞ NOKTA ÜZERİNE KURULUDUR"

Aşk dediğin elif gibi olmalı, dümdüz, dosdoğru...

Aşk dediğin şın gibi olmalı, şeksiz, şüphesiz ve iç noktası özü, sözü, gözü anlatmalı...

Aşk dediğin kaf gibi olmalı, kaf dağı gibi ulaşılmaz erişilmez olmalı, iki zirvesi iki nokta gibi göğe uzanmalı, biri can biri canan olmalı...

Hem kaf aşkın kalbidir onu çıkarınca geriye aş kalır mide kalır... Aşk gönül işidir; gıdası cananın tebessümü, bir tatlı sözüdür...

Âlemin var olma sebebi aşk?tır, dünya Aşk ile döner, güneş her sabah Aşk'a gülümser, yıldızlar kara gecede Aşk'ı aydınlatır, yağmur bile Aşk'ı yeşertmek için yağar âleme...

Gülün nazı, bülbülün niyazı hep Aşk içindir... Şairlerin yazdığı, ressamların çizdiği hep Aşk değil midir?

''...Aşk sözcüğü zaten sözlükte sarmaşık demekmiş. Bir sarmaşık çınarları servileri nasıl sarmalarsa AŞK da öle sarıp sarmalarmış çınar gibi yiğitleri, servi boylu dilberleri ve her sarmaşık sardığı ağacı kuruturmuş sonunda. Dıştan yemyeşil ve güzel gösterirmiş ama içten içe kurutur, çürütür, çökertirmiş...''

''...sevmenin tabakaları muhabbet, Aşk ve dert olmak üzere üç derecedir;

-muhabbet odur ki; mahbubunu görürse memnundur, görmezse kaydında değildir,

-Aşk odur ki; mahbubunu görürse memnundur, görmezse mahzundur,

-dert odur ki; mahbubunu görürse de mahzundur, görmezse de mahzundur...''

Aşk hüznün dostudur, hasretin yoldaşı... Gurbettir hep aşkın mekânı... Hep biri ister, biri gözler, birden başkası düşmanıdır aşkın...

Aşkın tek gıdası, ekmeği, aşı, aşığın gözyaşıdır. Aşkın bayramı maşukun bir tek tebessümüdür...

Aşk; görebilmektir, binlerce kişi içinde onu görebilmek, ama bazen de görmezden gelebilmektir.

Aşk dua etmektir;''Yarabbi ona da benim sevgimi ver gibi dualar aşığın duası değildir, çünkü aşkta karşılık beklemek yoktur. Aşığın duası her an ''Yarabbi onun hakkında hep en hayırlısını nasip et, ona gelecek dertler, üzüntüler bana gelsin'' diyebilmektir. Ya da ''Ben öleyim o kalsın ben ağlayayım o gülsün ...''Ama en önemlisi Hz.Ebubekir'in duası gibi dua etmektir. Hani diyor ya ''Yarabbi benim vücudumu o kadar büyüt ki cehennemde benden başka kimseye yer kalmasın.''İşte Âşık en azından diyebilmeli ki ''Yarabbi benim vücudumu iki kişilik yap eğer onun cezası varsa onun yerine de ben yanayım, yer kalmasın cehennemde o dışarıda kalsın''

Aşk en çok da haddini bilmektir...

Ve aşk susmayı bilmektir, susabilmektir... Aşk dediğin beklemektir Ey sevgili! Kays gibi Mecnun olana kadar, Hz. Yakup gibi karanlığa hasret kalana kadar beklemek bekleye bekleye gözden olmak, sözden olmaktır.

Ve beklemek dünyanın en asil eylemidir beklenene değecekse. Bilesin!

Hatırlamak; unutanlara has bir özelliktir. Aşk dediğin unutmak tükenmektir diyebilip hiç unutmamaktır...

Aşk; her şeyi, her anı, her zamanı, her mekânı O ve diğerleri diye ayırmaktır. Onsuz bir geçmişi buruşturup çöpe atabilmek, onsuz bir geleceği hayal bile etmemektir.

Aşk; yanmaktır Ey sevgili!

Yanıp kül olmaktır, Kerem gibi Aslına ermektir, Ateşin ortasına hesapsız girmektir İbrahim misali. Ki onun gönlünün yangınıdır ateşi gülistana çeviren.

Ki yanmak insanı kurtarır hamlıktan çiğlikten. Hem ne diyordu şair; ''Yanmışın halinden ne bilsin ham/Sükût gerektirir bize gayrı vesselam?''

Gözlerinden ayrı geçen her an yanmaktayım. Bilesin!

Aşk, Nazdır. Tüm sevdaların olmazsa olmazı naz? Türk'ün ta Türkistan'dan çıkıp geldiği, İstanbul'un Fatih'e ettiği naz... Naz anlayana niyazdır. Bilesin!

Aşk; bedel ödemektir Ey sevgili!

Bülbül, gonca gülü görebilmek için her seher uyanık olmak ve güle ulaşmak için yüreğini gülün dikenine asmak, kanını akıtmak zorundadır. Ya ben yüreğimi nerelere asayım Ey sevgili. Çünkü aşk bedel ister, külfetsiz nimet olmaz.

Beklemek bedel ödemekse eğer hala ödüyorum o bedeli. Bilesin!

Aşk; vazgeçmemektir Ey sevgili!

Mecnun gibi aklından Kerem gibi bedeninden vazgeçmek. Yardan gayrisinden, cümle cihandan vazgeçmek.

Yemeden, içmeden, uykudan, uyanıklıktan ve vazgeçmekten bile vazgeçmektir gün gelince.

Senin için senden vazgeçmişim. Bilesin!

Aşk; bilmektir Ey sevgili!

Bir tek yâri bilmek, onu candan daha aziz bilmektir. Ondan gayrı bildiklerinin hiçbir şey olduğunu dünyanın onunla mana bulduğunu bilmektir.

Onun selamı ile gelen bela olsa Eyvallah diyebilmektir.

Kızmana, gülmene, gelmene, gitmene hepsine Eyvallah! Bilesin!

Aşk; susmaktır Ey sevgili!

Onun güzelliğini, iyiliğini tarif etmeye gücün yetmediği an susmaktır. Kelamın, kalemin, sözün tükendiği yerde, manayı sessizliğe yükleyip susmaktır.

Artık sustum Ey sevgili. Bilesin!

Aşk dediğin susup beklemektir,

Aşk dediğin...