Merhametin sularına siyah nefesini çalan insan.Dön bir kendine bak ne kadar çaresizsin.Karanlıklar senin ruhunda gece, aydınlıklara yanılgı içinde kendini arayan insan ne bulmak üzerindesin.

Bu alem kör bir varlığa mı emanet yoksa kara taşın üzerindeki kara karıncanın kara ayak izlerinin sessiz ayak seslerine şahit bir varlığa mı emanet.

Ey ruh gör ve düşün; varlığın aynası O, ol dediğine olmamak ne mümkün olan senin tek kurtarıcın.Seni senden çok seven ilah, güç ve kuvvetin kendisinden başka yerde olamayacağı tek mabut olan yaratıcını gör.

Düşünen can ve bedenime bağlanmış aklım idrak et; sen merhametli,bağışlayıcı,seni her sıkıntıdan kurtarabilecek gerçek yaratıcı olan Allahın kulusun.

Düşüncelerimin önünden bazen şu sözler geçer de ayaklarımın bağı çözülür dizlerimin üzerine düşer şükrederim.

Yaratıcı olan gerçek mabut,güç ve kuvvetin tek sahibi olan Allah ya acımasız,gaddar,kötülük emreden ve sadece korkutan bir yaratıcı olsaydı!!

Hali nasıl olurdu insanın düşünmek bile uykusuz bir ömür’e bedel.

Şeytan bile gaflet ve inkarcılığın içine düşmüş bir varlık olmasına rağmen yine de af bekler bir haldedir.

Ya şeytan haşa ve haşa tek yaratıcı olan Allah olsa idi.

Nefis acımasız dünyanın kaderi ile baş başa sıkıntıları yaşarken yine de umut düşüncesinden uzaklaşma.

Sen attığın adımların sonunda ondan gelecek merhameti düşün ve kıvran, sevgi tomurcukları ile netice belki kurtuluşa açan bir mis kokulu gül olur.

Evet ya kötü bir Allah olsaydın hem de TEK kötü ve merhametsiz bir Allah!!

Kendime iç alemime dönüp şükür ve ümit kapısında yoluma devam etmeliyim ve son an’a ümitvar olarak yürümeliyim.

Mevlana ne güzel söylemiş:


Dikenden gül bitiren, kışı da bahar haline döndürür.
Selvi’yi hür bir halde yücelten,
kederi de sevinç haline sokabilir.

Birisi güzel bir söz söylüyorsa bu,
dinleyenin dinlemesinden, anlamasından ileri gelir.

Uykunun tutmadığı bir an, Ya diye başladım ve yazdım...


(Alıntı
Uğur Demiröz)