Prof. Akgün: Mısır'da Türk medyası olmasaydı
Necmettin Erbakan Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Birol Akgün, Mısır'dan dünyaya sağlıklı bilgi akışında Türk medyasının önemine dikkat çekti.
Necmettin Erbakan Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Birol Akgün, Mısır'dan dünyaya sağlıklı bilgi akışında Türk medyasının önemine dikkat çekti. Necmettin Erbakan Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Birol Akgün, Mısır'dan dünyaya sağlıklı bilgi akışında Türk medyasının önemine değinerek, "Eğer Mısır'da Türk medyası olmasaydı, büyük olaylar çok daha düşük profilli olarak verilecekti. Arap ve Batı medyası Mısır'da yaşanan bu katliam sürecinde sınıfta kaldı" dedi.
Aynı zamanda, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde, "ABD Dış Politikası", "Uluslararası Sistemde Gelişmekte Olan Ülkeler" ve "Uluslararası Terör ve Güvenlik" konularında yüksek lisans dersleri veren Prof. Dr. Akgün, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Mısır'daki darbenin, 1970'lerde Türkiye, Arjantin ve Şili'deki darbelerin biraz dışında kalarak, 21. yüzyıla özgü yeni metotlarla gerçekleştiğini belirtti.
Mısır'da darbeye gidilen süreçte, askeri yönetimin doğrudan doğruya müdahale etmek yerine önce kendisini destekleyen grupları sahaya sürdüğünü ifade eden Akgün, ardından da askerlerin kendisine meşruiyet alanı açarak, Mursi'yi iş başından uzaklaştırdığını dile getirdi.
Darbe sonrası Mursi taraftarlarının kitlesel olarak meydanlara inmesinin, beklenmedik bir durum olduğunu aktaran Akgün, şunları kaydetti:
"Uluslararası alanda Türkiye'nin bölgedeki etkinliği, Mısır darbecilerini bir anda planladıklarının dışında hareket etmeye zorladı. Türkiye dışındaki dış güçler özellikle ABD, AB ve Körfez ülkeleri arabulucu rolünü üstlendi. Ancak Mursi taraftarlarına yeterli güvence veremedikleri için başarılı olamadı. Dün yaşanan katliam yarım kalmış darbenin tamamlanması ve yeni tip darbenin klasik darbeye dönmesidir. Sisi'nin son müdahaleye gidilen süreçte yavaş yavaş meşru temeli zayıflamaya başladı. Darbe yöneticileri bir anda panikledi. Artık bundan sonra Mısır'da klasik darbe yönetimini göreceğiz. Bu kadar kişinin öldürülmesinin ardından, 6 ay sonra yeniden sivil idarenin iş başına gelmesi ve seçimlere gidilmesi demek, bugün Mursi taraftarlarının hesabının acılar tazeyken sorulması demektir."
- "Türkiye son iki yılda medya alanında Mısır'da çok ciddi yatırımlar yaptı"
Türkiye'deki bazı televizyon kanallarının darbecilerin yaptığı katliamları canlı yayında verdiğini anlatan Birol Akgün, Gezi Parkı olaylarına 9 saat zaman ayıran uluslararası medyanın, Mısır'daki eylemleri çok sıradan haberler olarak geçiştirdiğini vurguladı.
Uluslararası medyanın yayınlarında, Mısır'da insanların, "taraflar arası çatışmalardan dolayı öldü" şeklinde yayın yaptığına dikkati çeken Prof. Dr. Akgün, sözlerine şöyle devam etti:
"Uluslararası medya Mısır'da kötü bir örnek sergiledi. Arap medyası bu durumu küçük haberlerle geçiştiriyor. Mursi taraftarlarının uzlaşmaya yanaşmamasından dolayı ordunun müdahale etmek zorunda kaldığını söylüyor. Türkiye son iki yılda medya alanında Mısır'da çok ciddi yatırımlar yaptı. Anadolu Ajansı ve TRT'nin Kahire'de önemli yatırımları, çalışmaları var. El Cezire gibi haber kanallarının yayınları durdurulduğu anda dünya medyası büyük ölçüde Türkiye'nin orada bulunan medya kuruluşlarından yayına ulaştı. Bu doğrusu, Rabiatül Adeviyye Meydanı'ndaki müdehaleye maruz kalan masum insanların haklarının savunması ve doğru haberlerin uluslararası alana taşınması anlamında çok önemli bir görevdi. Eğer Türk medyası olmasaydı, büyük olaylar çok daha düşük profilli olarak verilecekti. Arap ve Batı medyası Mısır'da yaşanan bu katliam sürecinde sınıfta kaldı. Haberciliğin gerektirmiş olduğu ahlaki sorumluluğu üstlenme konusunda yetersiz kaldı."
Kaynak: AA
Necmettin Erbakan Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Birol Akgün, Mısır'dan dünyaya sağlıklı bilgi akışında Türk medyasının önemine dikkat çekti.
Necmettin Erbakan Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Birol Akgün, Mısır'dan dünyaya sağlıklı bilgi akışında Türk medyasının önemine dikkat çekti. Necmettin Erbakan Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Birol Akgün, Mısır'dan dünyaya sağlıklı bilgi akışında Türk medyasının önemine değinerek, "Eğer Mısır'da Türk medyası olmasaydı, büyük olaylar çok daha düşük profilli olarak verilecekti. Arap ve Batı medyası Mısır'da yaşanan bu katliam sürecinde sınıfta kaldı" dedi.
Aynı zamanda, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde, "ABD Dış Politikası", "Uluslararası Sistemde Gelişmekte Olan Ülkeler" ve "Uluslararası Terör ve Güvenlik" konularında yüksek lisans dersleri veren Prof. Dr. Akgün, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Mısır'daki darbenin, 1970'lerde Türkiye, Arjantin ve Şili'deki darbelerin biraz dışında kalarak, 21. yüzyıla özgü yeni metotlarla gerçekleştiğini belirtti.
Mısır'da darbeye gidilen süreçte, askeri yönetimin doğrudan doğruya müdahale etmek yerine önce kendisini destekleyen grupları sahaya sürdüğünü ifade eden Akgün, ardından da askerlerin kendisine meşruiyet alanı açarak, Mursi'yi iş başından uzaklaştırdığını dile getirdi.
Darbe sonrası Mursi taraftarlarının kitlesel olarak meydanlara inmesinin, beklenmedik bir durum olduğunu aktaran Akgün, şunları kaydetti:
"Uluslararası alanda Türkiye'nin bölgedeki etkinliği, Mısır darbecilerini bir anda planladıklarının dışında hareket etmeye zorladı. Türkiye dışındaki dış güçler özellikle ABD, AB ve Körfez ülkeleri arabulucu rolünü üstlendi. Ancak Mursi taraftarlarına yeterli güvence veremedikleri için başarılı olamadı. Dün yaşanan katliam yarım kalmış darbenin tamamlanması ve yeni tip darbenin klasik darbeye dönmesidir. Sisi'nin son müdahaleye gidilen süreçte yavaş yavaş meşru temeli zayıflamaya başladı. Darbe yöneticileri bir anda panikledi. Artık bundan sonra Mısır'da klasik darbe yönetimini göreceğiz. Bu kadar kişinin öldürülmesinin ardından, 6 ay sonra yeniden sivil idarenin iş başına gelmesi ve seçimlere gidilmesi demek, bugün Mursi taraftarlarının hesabının acılar tazeyken sorulması demektir."
- "Türkiye son iki yılda medya alanında Mısır'da çok ciddi yatırımlar yaptı"
Türkiye'deki bazı televizyon kanallarının darbecilerin yaptığı katliamları canlı yayında verdiğini anlatan Birol Akgün, Gezi Parkı olaylarına 9 saat zaman ayıran uluslararası medyanın, Mısır'daki eylemleri çok sıradan haberler olarak geçiştirdiğini vurguladı.
Uluslararası medyanın yayınlarında, Mısır'da insanların, "taraflar arası çatışmalardan dolayı öldü" şeklinde yayın yaptığına dikkati çeken Prof. Dr. Akgün, sözlerine şöyle devam etti:
"Uluslararası medya Mısır'da kötü bir örnek sergiledi. Arap medyası bu durumu küçük haberlerle geçiştiriyor. Mursi taraftarlarının uzlaşmaya yanaşmamasından dolayı ordunun müdahale etmek zorunda kaldığını söylüyor. Türkiye son iki yılda medya alanında Mısır'da çok ciddi yatırımlar yaptı. Anadolu Ajansı ve TRT'nin Kahire'de önemli yatırımları, çalışmaları var. El Cezire gibi haber kanallarının yayınları durdurulduğu anda dünya medyası büyük ölçüde Türkiye'nin orada bulunan medya kuruluşlarından yayına ulaştı. Bu doğrusu, Rabiatül Adeviyye Meydanı'ndaki müdehaleye maruz kalan masum insanların haklarının savunması ve doğru haberlerin uluslararası alana taşınması anlamında çok önemli bir görevdi. Eğer Türk medyası olmasaydı, büyük olaylar çok daha düşük profilli olarak verilecekti. Arap ve Batı medyası Mısır'da yaşanan bu katliam sürecinde sınıfta kaldı. Haberciliğin gerektirmiş olduğu ahlaki sorumluluğu üstlenme konusunda yetersiz kaldı."
Kaynak: AA
