Erdoğan'dan statükocu iddialarına cevap   Konuyu açan: Gündemci   İlk Mesaj: 09-27-2012 (05:29)   Son Mesaj: 09-27-2012 (05:29)    Cevap: 0    Gösterim: 313  

    09-27-2012

    Erdoğan'dan statükocu iddialarına cevap

    Erdoğan'dan statükocu iddialarına cevap
    Erdoğan'dan statükocu iddialarına cevap

    İskele Sancak'ta sorulara cevap veren Başbakan Erdoğan, hakkındaki Ankaralılaştı, statükoya ayak uydurdu iddiasına cevap verirken 4+4+4'le yapılmak isteneni anlattı.

    İskele Sancak'ta sorulara cevap veren Başbakan Erdoğan, hakkındaki Ankaralılaştı, statükoya ayak uydurdu iddiasına cevap verirken 4+4+4'le yapılmak isteneni anlattı. Ankaralılaşmak gibi bir şey olmuş olsaydı 4 4 4'ü yapamazdınız'' diye konuştu. -''Atılan adım statükonun değişimidir''-

    Erdoğan, ''Ankaralı olma'' eleştirisini çok yumuşak karşıladığı ancak medya ve TÜSİAD söz konusu olduğunda eleştirilere genelde sert cevaplar verdiğinin belirtilmesi üzerine, ''Şimdi medyada öyle şeyler oluyor ki insaf dışı bazı yakıştırmalar. Çünkü 'Ankaralı' yaklaşımının şahsımla hiçbir alakası yok. Ama Ankaralılıkla ne ifade edilmek isteniyor burası önemli. Statükoya teslimse, Tayyip Erdoğan ve arkadaşları asla statükoya teslim olmaz. Onun için 444 kod bu statükonun değişimidir. Bu atılan adım statükonun değişimidir. Aynı şekilde şu anda üniversitelerdeki gelişmeler, oralardaki huzur, statükonun değişimidir. Bunlar bugüne kadar olmadı. Eğitimde, sağlıkta, enerjide atılan adımlar, alışılmış o statükonun değişimidir'' yorumunu yaptı.

    Başbakan Erdoğan, ''statükocu güvenlikçi, müzakereci yaklaşımlar'' denilmesi üzerine, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    ''Buradaki yaklaşımlar da bana göre yanlış. Az önce söyledim. Biz statükoyu nerede kırdık? Adaya danışmanımızı göndermek suretiyle kırdık. Oslo'ya göndermek suretiyle kırdık. Statükoyu korumak isteyenler 'yanlış yapıyorsunuz' dedi bana. Peki 'onun riskini ben alıyorum' dedim. Onu yapmak durumundayız. Göreceğiz ne var orada. Öbür tarafa da bakacağız. Ne var orada?

    Fakat statükoyu korumak isteyenler, 'korumuyoruz, karşısındayız' veya bize o soruyu yöneltenler yazılı veya görsel medyadaki bazı tipler, mesela çok enteresandır. Bizi o şekilde değerlendiren veya suçlarken kendileri ne yazık ki statükoyu koruma gayreti içine girdiler.

    Geçmişte bunların nasıl el pençe divan durdukları, nerelerde, nasıl, ne gibi şeyler yaptıkları ortada. Şimdi biz OHAL'i kaldırırken ne yaptık? Orada biz statükoyu alt üst etmedik mi? OHAL'i sahiplenenler vardı ama biz OHAL'i kaldırdık. Bir ay gibi bir süre içinde OHAL'i kaldırdık. Bunların terörizm adına ne denli güçlü adımlar olduğu çok açık, net ortada. Üstelik de Türkiye'de bir şey daha var. O da çok üzücü. Batı, Orta Anadolu vesaire... Öyle bir şeyle suçlanıyorlardı ki sanki onlar güneydoğuya, doğuya yatırım yapılmasını istemiyorlar. Oraların halkı 'hayır' diyor. Oralara gerek yok. Şimdi ortada çok ciddi bir ayrımcılık, bölücülük başlıyor.

    Şimdi 'Kürt, Kürt, Kürt' derken öbür taraftan 'Türk, Türk, Türk'... Öbür taraftan bakıyorsunuz, Zazası, Gürcüsü, Laz'ı vesairesi... Bütün bunlar... Bunları bir defa konuşmak, tartışmak, bunların hepsi statükonun çok farklı parametreleri olarak geliyor. Önümüze böyle çıkarılıyorlar bunlar. Onun da arkasında farklı bir şey var. Ona da girdiğimiz zaman bakıyorsunuz ki bu bölünmenin hassasiyetle olmasını isteyen çevreler var. Orada da statükoyu görüyorsunuz.

    Şu anda benim Kürt kardeşimin iktidarımızla bir derdi yok. Ama şu anda bölücü terör örgütünün Kürt kardeşlerimin derdi ile dertlenmek gibi bir derdi yok. Çünkü, terör örgütünün içinde sadece Kürdü yok ki. Alman'ı da var, Arap'ı da var. Çeşitli ülkelerden gelip şu anda onlarla birlikte olanları var ve Batılı bazı tipler Kandil'e kadar çıkmak suretiyle Türkiye'deki bu terör eylemlerini hızlandırmanın gayreti içinde olmuşlardır. Hala da bunu beslemektedirler. Bizim işimiz sadece ülkemizin içinden kaynaklanmıyor. Ülkemizin dışında da bunun ayakları var. Eğer bugün Avrupa'nın değişik ülkelerinde bölücü terör örgütünün ileri gelenleri çok rahat dolaşabiliyorlarsa, Avrupa Parlamentosu'nda, Konseyi'nde, şurada burada konuşmalar, organizasyonlar yapabiliyorlarsa akla hayale gelmez derecede paralar elde edebiliyorlarsa ve buna da o ülkelerin yönetimleri göz yumuyorsa... Almanya'da 4 bin civarında mahkemesi var bunların. Ama bu mahkemelerde neticelenme diye bir şey yok. Bu süreç içinde bakıyorsunuz caddenin belli bir yerinde belediye onlara çadırı kurduruyor, terörist başının resimleri orada. Ve orada para topluyorlar. Bazı esnaftan da cebren, nasıl mesela Hakkari'deki esnaf cebren haraca bağlanıyorsa orada da aynı şey yapılıyor.''

    -''Bizim tezimiz silahlar bırakılsın''-

    Sözlerinden yeni dönemde askeri tedbirlerin dışında denemeler olacağı izleniminin edindiği ifade edilmesi karşısında Erdoğan, şunları söyledi:

    ''Onu zaten şu anda uyguluyoruz. İşin askeri boyutu, güvenlik boyutu ayrı bir boyut. O duracak tabii. Ama bunun yanında işin diplomatik, sosyoekonomik, psikolojik boyutu var. Onlar da devam ediyor ve devam edecek. Ama burada bir şeyi özellikle vurgulamam lazım. O da şudur: Bakınız güvenlik boyutunda son zamanlarda bir şey gündeme geldi. 'Silahlar sussun'. Tabii bizim tezimiz, 'silahlar sussun' değil. Bizim tezimiz 'silahlar bırakılsın'. Çünkü, silah hiçbir zaman susmaz, susamaz. Silah bir tahrik unsurudur. Silah elinizde olduğu sürece herhangi bir yerde bir olayla karşı karşıya olduğunuzda gereğini yaparsınız. O silah sizi oraya zaten iter, teşvik eder. Ama silahların bırakılması konusuna gelince, biz orada varız. Ben Sayın Leyla hanıma da aynı şeyi söyledim. Bu teklif ondan da geldiğinde dedim ki 'burada sussun yaklaşımı doğru bir yaklaşım değil'. 'Bırakılsın' derseniz, bunu oturur konuşuruz. 'Asker, polis bıraksın' derseniz, böyle bir şeyin olması mümkün değil. Çünkü askerin de polisin de enstrümanı budur. Onunla askerdir. Onunla polistir. Kim için? İnsanların huzuru için. Onların herhangi bir saldırıya, şuna, buna karşı olduğunda korunması içindir. Bunun olmasından daha doğal, daha tabii bir şey olamaz. Ha ne olur? Operasyonlar noktasında, operasyonlar sayıları adeta sıfırlanma noktasına gelir. Yeter ki bu tür olaylar olmasın. Zaten asker de polis de operasyon yapmaya çok çok meraklı değil. Ama hazır olmak zorundadır. Onun da görevidir.''

    Erdoğan, Genelkurmay Başkanı'nın ''Liderlerinin peşindeyiz'' sözlerinin anımsatılması üzerine ''O tabii şudur. Ona 'strateji' diyebiliriz, ona 'taktikler' diyebiliriz. Çünkü bu tür hareketlerde, terörde lider konumunda olanları eğer ele geçirirseniz veya etkisiz hale getirirseniz, tabii ki onlarda dağılma süreci başlar. Belki bundan dolayı Genelkurmay Başkanımız söylemiş olabilir'' dedi.

    Kaynak: Haber7





    Erdoğan'dan statükocu iddialarına cevap Yorumları