TÜSİAD'ın kuruluşunun 40. yıl yemeğine katılan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye'nin 40 yıl önceki manzarasından çok farklı olduğunu belirtirken, sanayicilere Türkiye'nin kurtarmak için savaştığı ülkeyi hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Türkiye'nin 40 yıl önceki manzarası ile bugünkü manzarası arasında büyük farklılıklar var. Ancak, 40 yıl içerisinde bataklıktan tamamen yok olmuş; hatta bizim gidip de kurtardığımız bir ülkenin geldiği durumla mukayese ettiğimizde ise kayıp yıllarımızı telafi etmek için çok daha fazla çalışma azmi içerisinde olmamız gerekir" dedi.
Ortaköy'deki Four Seasons Otel'de, Türk Sanayici ve İşadamları Derneği'nin (TÜSİAD) kuruluşunun 40. yıldönümü münasebetiyle düzenlenen gala yemeğine katılan Cumhurbaşkanı Gül, burada yaptığı konuşmada, Türkiye'nin övünebileceği çok şeyleri bulunduğunu ifade ederek, geçmiş kırk yılın kısa değerlendirmesini yaptı. Türkiye'nin 40 yıl önceki manzarası ile bugünkü manzarası arasında inanılmaz farklılıklar olduğunu kaydeden Gül, "Ancak, 40 yıl içerisinde bataklıktan tamamen yok olmuş, hatta bizim gidip de kurtardığımız bir ülkenin geldiği durumla mukayese ettiğimizde ise kayıp yıllarımızı telafi etmek için çok daha fazla çalışma azmi içerisinde olmamız gerektiğini de burada ifade etmek isterim" diye konuştu.
Gül, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in de katıldığı yemekte yaptığı konuşmada, enerjilerinin kalkınmadan ziyade, yaşanan iç çekişmelere harcandığını anlatarak, kimi zaman iki adım ileri gidip, bir adım geri gidildiği dönemlerin olduğunu ifade etti. Bunun da ülkeye zarar verdiğini kaydeden Gül, ancak o dönemlerin geride kaldığına vurgu yaparak, "Şimdi çok şükür, bunları biraz biraz geride bırakmış vaziyetteyiz. Bugünkü rakamlardan da hep beraber görüyoruz, kendi cirolarınızdan da görüyorsunuz.
Enflasyon, faiz sarmalı içerisinde hesap yapamadığınız, bu sarmalın içerisinde büyük projeler, planlar yapamadığınız dönemler artık geride kaldı" dedi.
TÜSİAD'ın, Türkiye'nin kalkınmasında, bu noktaya gelmesinde büyük katkısı olduğunu ifade eden Gül, "Türkiye'nin kalkınmasında, bu noktaya gelmesinde en büyük katkıları olanlarsınız. 40 yıl önemli bir zaman platformu. 40 yıl sadece TÜSİAD'ın tarihi değil, Türkiye'nin siyasi, ekonomik tarihi aynı zamanda. 40 yıl içerisinde çok inişler, çıkışlar oldu. Bunları değerlendirmek, bunları da şöyle gözden geçirme için bunun iyi bir fırsat olduğu kanaatindeyim" dedi.
TÜSİAD'ın kurulduğu tarihten bu yana sivil toplum örgütü olarak Türkiye'ye çok örnek olduğunu ve diğer birçok örgütün de TÜSİAD'ı örnek aldığını kaydeden Gül, "Sizin çok takdir ettiğim ve paylaşmak istediğim hususunuz; çok katılımcı, demokratik bir şekilde çalıştınız. Başkanlarınız, hepsi güçlü, gerçek başkanlar oldu. İki tane kadın başkan çıkarttınız. Yeri geldiğinde doğru bildiklerinizi gayet cesur bir şekilde de önerdiniz, tekliflerinizi yaptınız. Bütün bunları yaparken de sadece üyelerinizin çıkarlarını, menfaatlerini düşünen değil, dernek olmanın ötesinde Türkiye'nin önemli meselelerinde, konularında fikir beyan eden ve onları yeri geldiğinde söyleme cesaretini gösteren bir kuruluş da oldunuz. Bundan dolayı burada tebriklerimi ve takdirlerimi paylaşmak istiyorum. Bugünlerde yine görüyorum; anayasa ile ilgili çalışmalar. Bütün bunların hepsinin çok değerli olduğu kanaatindeyim" ifadelerini kaydetti.
40 yıl içerisinde Türkiye'nin çok değiştiğini ve ilerlediğini anlatan Cumhurbaşkanı Gül, "Türkiye'nin 40 yıl önceki manzarası ile bugünkü Türkiye manzarası çok farklı. Şehirlerimiz, altyapımız farklı, ekonomimiz bugün güçlü bir şekilde ayakta duruyor. Dünyanın 16. büyük ekonomisi, Avrupa'nın 6. büyük ekonomisi olmanın hem gururunu hem övüncünü hep beraber yaşıyoruz'' dedi.
Abdullah Gül, 40 yıllık bir dönem olduğu için kendilerine ''millet, ülke olarak gerçekten yeteri kadar başarılı mıyız, 40 yıl içerisinde yeteri kadar başarılı olabildik mi'' diye sormak durumunda olduklarını ifade ederek, TÜSİAD'ın 1971 yılında kurulduğunu hatırlattı. Gül, şöyle devam etti:
''1970'den bu yana şöyle baktığımızda kendimizi acaba başka ülkelerle mukayese ettiğimizde nasıl bir durumdayız? Tabi ki başarının ortaya çıkması için mukayese çok önemli. Yoksa ancak göreceli olarak başarıdan bahsedebilirsiniz. Yanınızdaki çok fazla kazanırken siz onun yarısını kazandıysanız 'ben kazandım' diye açıkçası çok övünseniz de bir noktada alternatifini düşündüğünüzde yeteri kadar başarılı olamadığınızı da görürsünüz. Bu anlamda 'Türkiye'yi nasıl değerlendirebiliriz, nasıl mukayese edebiliriz' diye düşündüğümüzde Avrupa ile mukayese etmek anlamsız. Çünkü sanayi devrimi orada oldu. ABD ile mukayese etmek yine anlamsız. Çünkü teknoloji, her şeyin, bilimin merkezi oldular. O zaman 'belki Türkiye'yi başka bir ülke ile mukayese etmemiz gerekir' diye düşündüğümde, geçen sene de ziyaret ettiğim, Güney Kore aklıma gelir.
Rakamlara şöyle baktığımda 1970 yılında bizim o zaman 20 milyar dolar civarında olan GSMH'mize karşın Kore'nin 9 milyar dolar GSMH'sini görüyoruz. Fert başına düşen milli gelire baktığımızda da bizimki 550 dolar civarında, onlarınki 230 dolar civarında. 1980'li yıllara geldiğimizde bile Türkiye'nin GSMH'si 65 milyar dolar, Kore'nin 63 milyar dolar. 2000'li yıllarda bizim 170 milyar dolar, onların 517 milyar dolar. 2008'de bizim 735 milyar dolar, onların 930 milyar dolarda olduğunu görüyoruz. Tabi ki bunların birçok sebepleri var. 1970'li yıllarda Türkiye'nin yaşadığı ideolojik kavgalar, Türkiye'nin yaşadığı ideolojik amaçlı büyük grevler, 1980'lerdeki müdahaleler, 1990'lardaki çok anlamsız koalisyon mücadeleleri, çekişmeleri Türkiye'de büyük istikrarsızlıklar doğurdu. Bunun neticesinde enerjimizi topyekün ülkenin kalkınmasına vermemiz mümkün olmadı. Bugün geldiğimiz durumda Türkiye'nin 9 bin dolar civarında olan fert başına milli gelirine karşın mukayese ettiğim ülkenin 19 bin dolarlık fert başına düşen geliri var'' diyerek sözlerini noktaladı.
TÜSİAD üyelerinin yanı sıra, siyaset, bürokrat ve iş dünyasının önde gelen simalarının katıldığı gecede, 30 yıl üstü TÜSİAD üyeliği bulunan üyelere derneğe yaptığı katkılarından dolayı plaket verildi. Üyelere plaketlerini Cumhurbaşkanı Gül ile Süleyman Demirel verdi.
