Dün JİTEM, bugün KCK   Konuyu açan: Dostane   İlk Mesaj: 03-21-2011 (10:58)   Son Mesaj: 03-21-2011 (10:58)    Cevap: 0    Gösterim: 552  

    03-21-2011

    Dün JİTEM, bugün KCK

    Dün JİTEM, bugün KCK


    1990'lı yıllarda Güneydoğu'da, JİTEM'in ve onun paramiliter gruplar halinde çalışan (Yeşil benzeri) adamlarının borusu ötüyordu.

    Beyaz Toroslar içinden çıkan, "devlet adına" çalıştığını söyleyen, silahlı, sivil ve hukuksuz adamlar korku salıyordu bölgeye. Gece yarıları insanları evlerinden alıp gidiyorlar; kuytu bir yerde sorguluyorlar; bazen cesedini, bazen kan-revan içindeki bedenini bir köprü altına atıyorlardı.

    "Terörle mücadele" adına terör estiriyor; bölge insanını devlete düşman etmek ve toplumdan koparmak için ne gerekiyorsa yapıyorlardı. Bir köyden dağda bir terörist varsa o köyü toptan cezalandırıyor; köyleri göçe zorluyor; insanları evlerinden, topraklarından ediyorlardı.

    O yıllarda Güneydoğu'da köyden kasabaya seyahat etmek bile azaptı; en az 3-5 kontrol noktasından geçiliyordu. Asker mi, polis mi, JİT mi, korucu mu, paramiliter tetikçi mi olduğu ayırt edilemeyen, gizemli ve korku salan "güvenlik görevlileri?" dolaşıyordu ortalıkta.
    O dönemin kasvetli havasından devletin memurları, hâkimleri, savcıları, kaymakamları da nasiplerini almaktaydılar. Güvenlik bahanesiyle bölgeyi kıskaca alan bu yapı, "söz dinlemeyen!" hâkim, savcıların lojmanlarına bomba atıyor; kaymakamların araçlarını tarıyor; sivil kamu görevlilerini itaate, "uyumlu olmaya" zorluyorlardı.

    Zorla köyü boşaltılan, bir yakını faili meçhule kurban giden, bir akrabası dağa kaldırılan, bir tanıdığı "devlet" namına işkenceye alınan ailelerin çocukları bugün 20'li yaşlardalar. Devlete, toplumun diğer kesimlerine nefretle dolular. Örgütün ağında, gözünü düşmanlık-kin bürümüş birer militan haline geldiler. Bölgede kuralsız-hukuksuz işler yapan JİTEM ve türevleri yeni nesli örgütün kucağına itti.

    ZAMAN

    Protest, yıkıcı, ötekine düşman, içinde "devlet" geçen her şeye nefret duyan bir nesil inşa etti. 1980'lerde bölge halkından yüz bulamayan, dağlarda dahi zor barınan, marjinal, Marksist bir örgüt, devlet namına hareket ettiği söylenen karanlık yapıların altın tepside sunduğu fırsatı çok iyi değerlendirdi. JİTEM'den, kullandığı tetikçilerden zarar görenler örgüte yöneldi.

    2010'lu yıllardayız ve bölge yine zorbalığın, şiddetin, baskının mengenesi altında inliyor. Bu defa, Kürtler adına hareket ettiğini, Kürtlerin haklarını savunduğunu iddia eden KCK inletiyor bölgeyi. Şehirlerde, yerleşimlerde, toplumun içinde yapılanmış bu örgüt, Kürt halkı üzerinde Stalinist bir baskı kurma çabasında. Hakkari, Yüksekova, Şırnak gibi bölgelerde ve kontrol edilebilir büyüklükteki pek çok yerleşimde, varoşlarda ciddi hakimiyetleri var.

    Gücünü ve desteğini dağdan alan bu yapı Kürtlere, dün JİTEM'in yaptığından ötesini yapıyor. 16-18 yaşında KCK sorumlusu çocuklar çarşıları dolaşıyor ve bütün dükkânları kapatabiliyor. İstediği kimseleri "vergi" namıyla haraca bağlayabiliyor. Örgüt, fakir-mağdur Kürt ailelerin çocuklarını önüne katarak sokakları, caddeleri, kentleri cehenneme çeviriyor. Araçları yakıyor, otobüsleri, kundaklıyor, masum insanlara zarar veriyor.

    KCK, PKK terör örgütünün şehir yapılanması değil. KCK, PKK'nın da üzerinde, dağı da, şehirleri de yönlendiren ve yöneten örgütün üst yapısı. Demokrasiyi istismar ederek, sivil-örgütlü toplumun imkânlarından yararlanarak Kürtleri kontrol etmeyi ve dönüştürmeyi hedefleyen ve bunda epeyce de başarılı olan, planlı-hedefli çalışan bir yapı. KCK, JİTEM'i aratmıyor; daha yaygın ve daha katı bir baskı uyguluyor bölgeye. Yeşil'lerin yerini KCK'nın yeniyetme militanları aldı. Bölgenin belediye başkanları, milletvekilleri bu yapının elinde birer oyuncak!

    "Bağımsız, özgür siyaset!" diye dolaşan, "demokrasi"den bahseden Kürt siyasetçileri, PKK'ya da hükmeden KCK sufle ediyor. Bu yapının beyin takımı Avrupa'da yaşıyor; stratejileri Batı'da belirleniyor. Devleti "aciz", örgütü "güçlü" gösterme ve Kürtleri bu yapıya teslime zorlama şeklinde uzun vadeli ve ince bir strateji izliyorlar. Seçimleri çok iyi planlıyorlar; kontrollerindeki belediyelerde taraftarlarını "iskân" ve ötekileri "kaçırma" politikaları uygulayarak örgütün hakimiyetini perçinliyorlar.

    KCK, demokrasinin sunduğu imkânları sonuna kadar kullanarak, ayrılıkçı Kürtçü harekete bölgede egemenlik alanları oluşturmaya çalışıyor. Kurtarılmış hale getirdiği yerlerde Türk, Arap, Çerkes, Süryani vd. unsurların barınmasına fırsat vermiyor; kendisini desteklemeyen Kürtler dahil, başkasına hayat hakkı tanımıyor. Hakkari, Yüksekova sürekli göç veriyor. KCK ise bütün bölgeyi Yüksekova'ya, Hakkari'ye çevirme çabasında!..

    KCK, medya planlaması ile lehine gündem oluşturmayı, liberal aydınların ve Batılıların desteğini almayı başarıyor. Kendisine yapılan operasyonları bir STK'ya, demokratik bir harekete yapılmış gibi göstermekte mahir.

    Güvenlikten sorumlu politikacılar muğlak, müphem bir "açılım" hesabına örgütün bölgeyi ele geçirmesine göz yumdu; yumuyor. Böyle devam ederse, 12 Haziran'da sokak sokak örgütlenmiş KCK militanları nedeniyle, pek çok yerleşimde serbest, özgür, güvenli seçim yapılamaz.




    Dün JİTEM, bugün KCK Yorumları