Kılıçdaroğlu Başbakan'a o defteri sordu   Konuyu açan: Dostane   İlk Mesaj: 03-15-2011 (14:34)   Son Mesaj: 03-15-2011 (14:34)    Cevap: 0    Gösterim: 572  

    03-15-2011

    Kılıçdaroğlu Başbakan'a o defteri sordu

    Kılıçdaroğlu Başbakan'a o defteri sordu


    CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu,Japonya ve Van'daki deprem ve İbrahim Tatlıses'e geçmiş olsun dilekleri ile başladı. Seçim vaatlerinden askerlikle lgili Başbakana oğluyla yüklendi. Başbakana'a gönderdiği defteri sordu.

    Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:
    Askerlik süresinin kısaltacağız. Başbakan senin oğlun kısa yapıyor da neden vatandaşım kısa askerlik yapmasın.

    Yurtlar açacağız. Öğrenci kimsenin kucağını düşmeyecek...

    Darbecilerden hesap soracağım... Adam gibi kim hesap sorarmış görecekler. Bunlar 12 Eylül ürünü bir parti. Bunlar mağdur edebiyatı yapan parti. Biz hükümete muhtura veren hesap soracağız...

    Çocuklar yatağa aç girmeyecek... Herkese 600 TL aile sigortası ödeyeceğiz. Kadınların ve çocukların ailelerin derdini bilirim. Sen aile derdi bilmezsin Başbakan sen ve yandaşların 4x4 araçlara biniyorlar.

    Türk kökenli Alman vatandaşlarımızın hepinize selamı var. Dertlerimizi birebir izliyorlar... Türkiye ne oluyor nereye gidiyor diye soruyorlar...

    Onlara yeni Türkiye'yi sizin desteğinizle kuracağız diyoruz... Gazetecilerin tutuklanmaları, yandaş medyada cezalarının verilmesi kaygı ile izleniyor.

    Bizim dışımızdaki gruplar da aynı kaygıyı taşıyor. Avrupa sanıyor ki bunlar yoksullukla mücadele ediyorlar...

    Yargıya ilgili kararlar dile getiriliyor. Polisin şiddet kullanması kınanıyor. Ayrıca seçim barajı eleştiriliyor.

    Bu anlayışla seni o koltukta bırakmayacağım. İndireceğim seni o koltuktan. Recep Bey eleştirilere diyor ki dengesiz. Sen kendi dengene bak önce. Memnun olduğum bir şey var... Bunlar AKP'yi yere göğe sığdıramıyorlardı. Tablo şimdi yüz seksen derece döndü. Onlar da anladı ki bu AKP bizim bildiğimiz AKP değil. Bu AKP yoksul ailelerin onuru ile oynayan AKP'dir gördüler...

    Yerel medyayı da dinledik. Gazeteci haber yapar. Doğru yapmaya çalışır, ararştırır. Haberin saati yeri yoktur. Argümanlar, unsurlar bellidir. Kalem, defter, teybi vardır. Başka bir şeyi yoktur. Darbeyi ancak bunlarla yapabilir. Halkı aydınlatacaksa bunlarla yapabilir. Gece yarışı uyurken kamerası yanındadır. Görüntü alacaktır. Sadece bizim için dünyanın bilgisi için yapacaktır... 4. güç olmasının temelinde olan budur....

    AKP habercilerle ilgili 3 önemli açılım yaptı. Sizin yığranma payınızı elinizden alıyorum dedi ve aldı. Bize geldi dediler ki milletvekiline verelim gazetecilere vermeyelim dediler. Vekil savaş meydanlarında mı yapıyor. Yok öyle bir şey... Niçin gazetecinin elinden yıpranma payını alıyor.

    Sonra AKP baskı uyguladı. Yandaşı kollarken karşı medyaya ceza için fırsat kolladılar...

    Bir de kendi medyalarının işi gücü bizi eleştirmek AKP'yi yüceltmek. Onlar bizi eleştirdiğinde bilin ki CHP yol alıyor. Daha çok projelerimiz var. Herkesin mutlu olabileceği ayağı yere basan projelerimiz var. Göreceksiniz... Gazeteci hakkını CHP iktidarında alacak...

    Bir ülke düşünün başbakan çıkıp gazetecilerin hangi gerekçe ile tutuklandıklarını açıkladı. Ben size diyordum başımızda bir başsavcı var inanmıyordunuz... İşte ortada... Hem yürütme hem yargısınız hem de yürütme organı elinizin altında.. Biz baskı arttıkça özgürlüğü daha fazla dillendireceğiz. Ülkenin içinde bulunduğu açmazları halka daha çok anlatacağız... Her yıl 14 Mart'ta tıp bayramı kutlanır... Bir bakan var Che afişi ne geziyor elinde diye eleştiriyor... Hoca daha iyi doktor olarak hayata atılsın diye öğrencisine daha çok zaman ayırmak istiyorum diyor. Yok diyor. Doktor diyor ki daha çok süre hastaya bakalım diyor. Hayır diyorlar... 24 saat nöbet tutan hekim izin istiyor kulaklarınızı tıkıyorsunuz..

    Atanamayan öğretmenler aramızda. Gittiğim her yer pankart çıkar. Öğretmenler evimizin bir parçası. Çocuklarımızı eğitirler... Ahlakı öğretirler... Birlikteliği ve farklılığı öğretirler... Çocuklara bu hedefler verilirken, üniversiteden mezun olmuş atanmayan öğretmenler var... Bazı haberler var alıntılar yapmak istiyorum. Yeni Şafak diyorki MEB'e göre 71 bin öğretmene ihtiyaç vardır... Türkiye genelinde 165 bin öğretmene ihtiyaç duyulduğu belirtildi. Son raporda da 132 bin kişiye ihtiyaç duyuldu... Öğretmenimiz var ama atayacak irade Ak Parti'de yok. Çünkü bu bizde var.. Öğretmenler için de bir açılım yaptılar... Vekil, Ücretli, Asker öğretmen gibi öğretmen var. Bu anlayışı MEB'e sokanın eğitim politikası olabilir mi? Maliyeyi yönetemedikleri gibi eğitimi de yönetemiyorlar...

    Şehirlere giderek tesisler açıyorlar. Gidip soruyoruz. Ortada bir şey yok. Bu anlattığım fıkrayı unutmasınlar Başbakan bunu her tesis açarken hatırlasın. Nakliyeciler geldi. Onlar şikayetçi idi. Aldığımız para mazota yetmiyor. Yağ yaktığını söylüyor. Bir gazi geldi. Aldığı 300 küsür lira ile nasıl geçineceğini Başbakana sormamı istedi. Ben de dedim ki bu böyle duymaz cep telefonu ile konuş duyar dedi. Bizi adam gibi bir demokrasi istiyoruz. Yeniliğe açığız. Demokrasi ve özgürlüğü istiyoruz. Biz de eleştirildiğimiz zaman kızmayacağız... Hiçbir gazeteyi kapattırmayacağız. Hiçbir manşete müdahale etmeyeceğiz. Hiçbir gazeteciyi işsiz bırakmayacağız... Hiçbir esnaf korkundan konuşamıyor.

    13 Şubat 2007 AKP'nin grup toplantısı Başbakan konuşuyor. Öyle bir konuşuyor ki birlikte dinliyoruz. Yolsuzlukla ilgili... konu akaryakıt kaçakçılığı... Petrol ithal ettiğimiz 48 ülkeden kayıt istedik diyor. 31'inden geldi diyor. Bu cevapların geldiği ülkeler diyor ki bizden Türkiye 28 milyar dolar petrol ithal etti diye geçiyor. Türkiye'de ise akaryakıt miktarı raporlara 18 milyar dolar eksik geçiyor. ÖTV, KDV ekleninde 38 milyar dolar seviyesine çıkıyor diyor. Peki kalanlar da gelirse bu rakam büyüyecek bu farkın halkımızdan çalındığını söylüyor. Bütün bakanlıkları uyarıyor. Derhal araştırmalar başlıyor. İnceleniyor. Raporun 42. sayfası müfettiş ve kontrolörlerce basit raporların hemen tamamında takibata gerek bulunmadığı ifade ediyor. Bir ülkenin Başbakanı çıkıyor. Kaçakçılık var diyor. Fark var kaçakçılık var diyor. Şmdi sormamız gereken soru şu... Hangi güç bunu engelliyor. Birileri bunu unutur ama biz unutmayız. Yolsuzlukla mücadele edeceğiz... Önümüzdeki grup toplantısında bunun yanıtını ver. Yoksa çık özür dile... Biz de diyelim ki ne yapalım Başbakan kandırmış derim...

    Camilerde yapılan yolsuzlukları sormuştum cevap verdi mi? Tık yok... Dün de ben kayseride rüşvet toplayan kişinin defterinin kopyasını gönderdim. Diyebilir ki haberim yoktu. Önünde duruyor defter... Aslında bu rüşveti kapatmak için gözdağı verdiler Silivri ile... Rüşvet kayıtlarını gönderdim gerekirse mektubu da gönderirim. Savcı soruşturmada o defteri neden görmez... Sonuna kadar takip edeceğiz... Milleti soy Başbakanlık koltuğunda otur olmaz.. İşin garip tarafı bu rüşvet toplayanda belediye mührü ve makbuzları da olması... Adam hapse girince mühürü elinden aldılar. Mühür rüşvet için kullanılır mı? Ve ses çıkmıyor...

    AYRINTILAR GELECEK




    Kılıçdaroğlu Başbakan'a o defteri sordu Yorumları