Devlet Eski Bakanı Salim Ensarioğlu, BDP'nin Kürtlerin temsilcisi olamayacağını ifade ederek, ''Eğer gerçekten herkesi temsil etseydi 8-9 milyon oy alması gerekiyordu'' dedi.
Ensarioğlu, AA muhabirine ''Kürt sorunu'' ve gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki en önemli sıkıntının ekonomi ve eğitimsizlik olduğunun altını çizen Ensarioğlu, 1985-95 yılları arasında okulların yarısının kapalı olduğunu, eğitimsiz bir nesil yetiştiğini söyledi. Bu insanların gelecek ümidi olmadığını ifade eden Ensarioğlu, bölgede açılacak çıraklık, meslek edindirme kurslarıyla insanların meslek sahibi yapılması, GAP projesinin bitirilmesi gerektiğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Diyarbakır'a yaptığı geziyi de değerlendiren Ensarioğlu, ''Halk Cumhurbaşkanını gördüğünde sevindi, rahatladı. Bir diyazem gibi geldi Sayın Cumhurbaşkanı onlara. Ama çözüme bu insanların da ortak olması lazım. Sivil toplum örgütleri, yerel yönetimler, valisi, kaymakamı hepsi çözüme ortak olmalı'' diye konuştu.
Bölge insanlarına çıraklık, sanat okulları açılması, hayvancılık ve tarım üzerine sıfır faizle krediler verilmesi, geri alınmamak şartıyla yardımlar yapılmasını öneren Ensarioğlu, ''Tabii ki bunun yanında silahları susturmak lazım. Ben hem silahları susturmayacağım, hem yatırım isteyeceğim. Silahlar susmadıkça yatırım gelmez. Sen o zaman sevmiyorsun o insanları. Önce tehlikeleri ortadan kaldırmamız lazım. 'Tehlikeyi kaldırmıyorum, hak kazanıyorum'. Öyle bir hak yok. Hakların silahla kazanıldığına inanmıyorum'' diye konuştu.
-''KÜRT AÇILIMI''-
Hükümetin ''Kürt açılımı'' olarak bilinen ''Milli Birlik ve Beraberlik Projesi''ni başından beri desteklediğini ifade eden Ensarioğlu, bunun çok cesur bir adım olduğunu söyledi. Bu çalışmayı baltalamak isteyenler bulunduğunu belirten Ensarioğlu, ''Biri o sayede milletvekili oluyor, biri orada polislik, paşalık, valilik yapıyor, belli makamlara gidiyor. Neticede belli bir rant var. Bu açılımı herkesin ayakta gözü kapalı alkışlaması lazım. Azdır, içi boştur doğru. O zaman eksikleri üniter yapıyı bozmadan beraber dolduralım. Ben bu konuda Sayın Başbakanı ve Hükümeti tebrik ediyorum. Önüne takoz koyanlara, fren yapanlara bakılmadan açılım devam etmelidir'' dedi.
BDP'nin taleplerini de değerlendiren Ensarioğlu, üniter yapı içerisinde her talebe olumlu baktığını ancak, iki resmi dil, üst savunma gibi talepleri samimi bulmadığını ifade etti.
İsteğe bağlı özel okullarda Kürtçe dersleri alınabileceğini ama iki resmi dilin üniter yapıyı tehdit ettiğini dile getiren Ensarioğlu, ''Diyarbakır'da insanlar evlerinde çocuklarıyla Türkçe konuşuyor. İmkanları olsa İngilizce öğretirler. Bir çocuk süper yetişti ama Kürtçe yetişti. Peki bu Ankara'ya nasıl Genel Müdür olacak'' diye konuştu.
Türkiye'de kendisine göre 9-10 milyon Kürt seçmen bulunduğunu belirten Salim Ensarioğlu, şunları söyledi:
''HADEP'in oyu 1,5 milyondu. Son seçimde inatlaşmayla 2'ye çıktı. Türkiye genelinde yüzde 20 eder. Diyarbakır'daki oyu yüzde 32. Peki ona oy vermeyenlerin konuşma hakkı yok mu? Kürt değil mi bunlar, o bölgenin insanları değil mi? Eğer gerçekten herkesi temsil etseydi 8-9 milyon oy alması gerekiyordu. İstanbul'da, İzmir'de bir sürü Kürt var. İstanbul'da yüzde 25, İzmir'de yüzde 42, Adana'da yüzde 44, Mersin'de yüzde 56, Antalya'da yüzde 17, Bursa'da yüzde 16. Bunlar bir kaç yıl önceki tespitlerimiz. Peki BDP bunlardan niye oy alamıyor. İstanbul'da baktığınızda yüzde 25, 15 milyon nüfusta 3,5-4 milyon kürt var. Oradan niye oy alamıyor. O zaman beni temsil etmiyor demektir. Üst savunmayı ona verdiğin zaman kime karşı kullanacak, onun gibi düşünmeyene karşı kullanacak.
Her zaman Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı oluşumla, Kürt ve Zaza oluşumla iftihar ettim. Hepimizin tek vatanı vardır. Eksiklerimizi, sıkıntılarımızı tamamlarız ama ayrı bir bölge, ayrı askeri güç, ayrı yönetim, ayrı yargılama talebi samimi değil. Yerel yönetimler güçlendirilmelidir. Yerinde karar verilmelidir. Ama bu demek değil ki ikinci resmi dil, üst savunma gerekir.''
Bölgeye yapılan yatırımlara yönelik yaklaşımı da değerlendiren Ensarioğlu, ''Ilısu Barajı mesela çok güzel bir baraj. Şırnak'tan Diyarbakır'a kadar uzanıyor. Bunun için 'Kürt kültürü sular altında kalıyor' diyorlar. Orası için 60-70 trilyon para harcanıyor onlar oradan çıkarılacak. Ilısu çok büyük bir baraj, Silvan büyük baraj, bunlar insanların yüzünü güldürecek'' şeklinde konuştu.
İşsizlik sigortasının devreye girmesi gerektiğinin altını çizen Ensarioğlu, yatırımcıdan vergi ve elektrik parası alınmamasını, otobanların her yere ulaşmasını, özellikle Doğu ve Güneydoğulu iş adamlarının bölgeye yatırım yapmasını istedi.
Bakanlık yaptığı dönemde ''JİTEM'e karşı çıktığını'' anlatan Ensarioğlu, koruculuk sisteminin de korucular mağdur edilmeden, güvenlikleri ve gelecekleri korunarak kaldırılması gerektiğini söyledi.
Ensarioğlu, ''Vicdani sorumluluğumuz var, bu ülke bizi yetiştirdi. Bugün varız, yarın yokuz. Siyasi, rant açısından değil, nasıl bölgeyi kalkındırırız bunu düşünmeliyiz. Bu kavga bitecektir ve hepimiz güzel günler göreceğiz. Kürt-Türk kardeşçe yaşayacağız'' dedi.
-''SEÇİME BAĞIMSIZ ADAY OLARAK GİRMEYİ DÜŞÜNÜYORUM''-
Ailesinin Adalet Partisi geleneğinden geldiğini anlatan Salim Ensarioğlu, ilk defa 6 ay önce DP kongresinde uzun süredir yaşadığı anlaşmazlığın ardından partiden ayrıldığını söyledi. Seçime bağımsız aday olarak girmeyi düşündüğünü belirten Ensarioğlu, şu ana kadar herhangi bir partiyle resmi ve ciddi bir görüşme yapmadığını ifade etti.
Ensarioğlu, seçimlerde yeniden AK Parti'nin tek başına iktidarının göründüğünü ifade ederek, ''Gönül isterdi ki bütün partiler, Meclis'e temsilci gönderebilsin. İnsanlar sokakta kavga edeceğine, herkesin temsilcisi Meclis'te olmalı. Ama bu uzak görünüyor. Ben AK Parti'nin tek başına iktidarını görüyorum, ana muhalefet de değişmez'' diye konuştu.
-''CUMHURBAŞKANI 7 YILI TAMAMLAMALI''-
Cumhurbaşkanlığı süresine ilişkin tartışmalara da değinen Devlet Eski Bakanı Ensarioğlu, yasanın çok açık olmadığını belirterek bugüne kadar 7 yıl görev yapıldığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan'ın birbirlerini tamamladıklarını ifade eden Ensarioğlu, ''Sayın Cumhurbaşkanı halkı kucaklıyor. Gittiği yerde insanlar sakinleşiyor, bir ağrı kesici, bir diyazem gibi geliyor. Sayın Başbakan da işinin başında. Gerçekten iyi kontrol ediyor. Verdiği sözleri yerine getirmeye çalışıyor, getiriyor. Bana göre birbirlerini tamamlıyorlar. Bunu bozup da süreye ilişkin bir tartışmaya gerek yok. Böyle uyumlu gidiyorken süreyi mesele yapıp da 2 yıl için ortamı germeye ve yeni bir şey aramaya gerek yok'' dedi.
