Bağış: Türk halkı AB üyeliğine inanmıyor   Konuyu açan: Dostane   İlk Mesaj: 01-13-2011 (17:38)   Son Mesaj: 01-13-2011 (17:38)    Cevap: 0    Gösterim: 502  

    01-13-2011

    Bağış: Türk halkı AB üyeliğine inanmıyor

    Bağış: Türk halkı AB üyeliğine inanmıyor


    Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Avrupa Birliği üye ve aday ülkeler AB Bakanları toplantısı için gittiği Budapeşte'de Türk gazetecilere açıklamalarda bulundu.

    Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, kamuoyu yoklamalarında Türkiye'nin AB'ye üye olabileceğine inananların oranının yüzde 35 civarında olduğunu, ancak yine halkın yüzde 70'ten fazlasının AB sürecinin demokrasi, insan hakları ve ekonomiyi kuvvetlendirdiğine inandığını söyledi.
    Bakan Bağış, Avrupa Birliği sürecinin tek başına hükümetin çalışmasıyla başarıya ulaşamayacağını, bireylerin ve sivil toplumun da AB'nin ruhunu anlayarak katılımcı olması gerektiğini belirtti.

    Toplumun AB'ye yönelik tutumuna da değinen Bağış, sürecin önemine ve her ne olursa olsun bu süreçten kopmamak gerektiğine inanan çok kişinin olduğunu, ancak sabrı tükenen vatandaşların da bulunduğunu ifade etti.

    Yapılan kamuoyu araştırmaları hakkında bilgi veren Bağış, "Türkiye'de bugün bir referandum olsa, Türkiye'nin tam üyeliğine destek verenlerin oranı yüzde 58-60 civarında. 'Sizce Türkiye AB'ye üye kabul edilecek mi' sorusuna evet diyenler, yüzde 35 civarında, ciddi bir güvensizlik var. Ama 'AB süreci sizce demokrasimizi, ekonomimizi ve insan hakları standartlarımızı daha kuvvetli hale getiriyor mu' diye sorduğumuzda, yüzde 70'in üzerinde evet çıkıyor" dedi.

    Gazetecilerin, AB ile Türkiye'nin ilişkilerinin son durumunu ve AB'nin içinde bulunduğu ekonomik sorunları hatırlatarak, "AK Parti hükümetinde eski heyecanın olup olmadığını" sormaları üzerine Bağış, şöyle konuştu:

    "Gerçekten ve mutlaka, vatandaşlarımızın yaşam standartlarını AB standartlarının üzerine çıkarmalıyız. Gerçekten ve mutlaka, Atatürk'ün hedef gösterdiği çağdaş medeniyetler seviyesinin üzerine çıkmalıyız. Gerçekten ve mutlaka, daha huzurlu, daha demokratik, daha şeffaf, daha çağdaş bir ülkede yaşamalıyız. Öyle baktığım zaman yüzde yüz evet.

    AB üyeliği ya da açılan fasıl sayısına kendini kilitlediğin zaman, tabii ki biz de insanız, bizim de keyfimizin kaçtığı, moralimizin bozulduğu anlar olabilir, ama biz bu süreci Avrupalılar için yapmıyoruz.

    Biz bebek mamalarındaki genetiğiyle oynanmış organizmaların kullanılmasını yasakladığımız zaman, anne şefkatiyle AB şefkatini birleştiriyoruz. Sonuçta bunun kazanımını Türk bebeklerine sağlamış oluyoruz. Türkiye Cumhuriyeti'nde büyüyen bizim kendi çocuklarımız daha sağlıklı büyüyor. Veyahut çevre faslını açmanın neticesinde, şehir merkezlerinde karbonmonoksit oranları yüksek olan birtakım yakıtların kullanılmasını yasaklayarak bizim kanser olma ihtimalimizi azaltıyoruz, Avrupalıların değil."

    -GERİ KABUL ANLAŞMASI-

    Egemen Bağış, son 8 yılda 33 ülkeyle vizenin kaldırıldığını ve AB ile serbest dolaşım hakkı için çalışmaların sürdüğünü hatırlattı.

    "Geri kabul" anlaşmasını imzalamak için Türkiye ile AB arasında vizelerin kaldırılması amacıyla AB üyelerinin komisyona müzakerelere başlama yetkisi vermelerini beklediklerini anımsatan Bağış, geri kabul anlaşması için hazırlanan metinde Yunanistan ve Almanya'nın değişikler talep etiğine dair duyumlar aldıklarını kaydetti.

    Bağış, şunları söyledi:

    "Müzakere edilmiş bir metin değişirse, bu defa iki taraf da farklı bir takım beklentiler içine girer. İş dönüp dolaşıyor rahmetli Özal'ın 1986'da dediğine geliyor. 'Bunlar bizi bezdirmek için küstürmek için ellerinden geleni yapacaklar' demiş. Ta 86'da bu süreci başlatırken adaylık statüsünü alırken, nur içinde yatsın bu günleri öngörmüş. Merkel'in gidip Kıbrıs'ta 'siz elinizden geleni yaptınız' diye gerçekleri saptırması da, Sarkozy'nin alakası olmadığı halde tarım faslını ve toplam 5 faslı veto etmesi de, Rumların Avrupa'nın enerjiye bu kadar ihtiyaç duyduğu bir dönemde enerji faslını kilitlemesi de Türkiye'ye havlu attırma çabaları. Ama biz bu oyuna gelmeyeceğiz."

    "Ne Avrupalıların şu fasıl açıldı bu fasıl açılmadı kurgularıyla kendi iç dengelerimizi bozacağız, ne de Avrupa'daki birtakım çevrelerin bize havlu attırma çabalarına prim vereceğiz" diyen Bağış, tek hedeflerinin kendi vatandaşlarının yaşam standardını yükseltmek olduğunu söyledi.

    Bağış, "AB süreci olmasaydı bugün Türkiye'de hala Devlet Güvenlik Mahkemesi olurdu, idam cezası olurdu, insanlar etnik kökenini dile getirmekten korkardı. Anadilini kendi evinde bile konuşmakta temkinli davranırdı. Bebek mamalarında genetiğiyle oynanmış organizmalar bulunurdu. Belki sistemimizdeki çarpıklıklar korunurdu. Ar-Ge'ye, eğitime bu kadar çok yatırım yapma konusunda daha temkinli davranırdık. Nereden bakarsanız bakın AB süreci, vatandaşlarımızın daha iyi bir hayat sürmesi için çok önemli bir süreç. Bizim bir ulusal programımız var ve o ulusal programı uygulamaya devam edeceğiz" diye konuştu.

    Gazetecilerin Türkiye'nin 2013 yılında AB üyeliğine hazır hale gelme hedefini sorması üzerine de Bakan Bağış, Türkiye'nin AB müktesebatına uyumlu hale gelmesi için hazırlanan ulusal programa göre 2013 sonunu kendilerine hedef olarak koyduklarını ve bu hedefi tutturmak için çalıştıklarını söyledi.

    Bağış şunları kaydetti:

    "Avrupa'daki bazı siyasetçiler Nostradamus rolüne soyunuyorlar. Kendilerinin siyasette olmayacakları bir tarihe, ileri bir tarihe atarak, 'şimdilik bu sorunu öteleyelim, yani karar vermek durumunda kalmayalım' oyununu oynuyorlar. AB, 7 yıllık bütçelerle çalışıyor. Biz 2014'te başlayacak bütçede, Türkiye'nin üyeliğine dair sinyallerin verilmesi gerektiğini istiyor ve oradan daha fazla pay alabilmek için 2013'e kadar bu süreci tamamlayalım diye çalışıyoruz."

    Bu süreçte haziranda yapılacak genel seçimlerin önemli olduğunu da ifade eden Bağış, seçim sonucunda iktidar ve muhalefetin el ele vermesi ve değişiklikleri yasalaştırması durumunda Türkiye'nin tam üyeliğe daha çabuk hazır hale geleceğini ifade etti.

    Bağış, AB üyesi ülkelerin kamuoylarının da Türkiye'nin üyeliğini destekleme noktasında ikna edilmesi gerektiğini belirterek, AB halklarının, birçok konuda Türkiye'ye ihtiyaçları olduğunu anlamalarının önemli olduğunu vurguladı.

    Bazı AB ülkelerinin liderlerinin olumsuz açıklamalarının sorulması üzerine de Bağış, "Bize havlu attırma çabaları bunlar. Kendileri bize sizi istemiyoruz demek istemiyorlar, çünkü tepkimizden çekiniyorlar, korkuyorlar" diye konuştu.

    -KIBRIS SORUNU-

    Egemen Bağış, Kıbrıs konusunun sorulması üzerine de, Türkiye'nin "çıkmazı kırmak" için 2002'den bu yana birçok adım attığını, KKTC vatandaşlarının Annan Planına büyük bir oranda evet dediklerini, ancak Rumların planı desteklemediğini hatırlattı.

    AB'nin 26 Nisan 2004'te KKTC'ye uygulanan izolasyonları kaldırmayı kararlaştırmasına rağmen bu kararı hala uygulamadığını kaydeden Bağış, "Bugün AB üyesi ülkelerden KKTC'ye direkt ticareti olan tek bir ülke var, o da Güney Kıbrıs. Güney Kıbrıs, Kuzey'le direkt ticaret yaparken diğer üye ülkelerin ticaretini engelliyor. Kendi tadını çıkarıyor, ama başkalarına yasak" dedi.

    KKTC ve Güney Kıbrıs Rum kesimi liderlerinin son olarak New York'ta buluştuklarını ve burada Rum kesimi lideri Dimitris Hristofyas'ın "Sayın Erdoğan ve Sayın Gül ile boğazda balık yemek istiyorum" dediğini aktaran Bağış, şöyle konuştu:

    "Buyursun gelsin, ama gelirken (KKTC Cumhurbaşkanı Derviş) Eroğlu'nu da getirsin, yoksa balığın kılçığı boğazına takılır. Beraber gelirlerse balıklar bizden. Ama benim kendine tavsiyem, ocak sonunda Cenevre'de BM Cenevre Merkezine gittiği zaman kafeteryaya uğrasın, orada menüde tek şey görecektir: o da çözüm. Artık çözüme sıcak yaklaşsın, her şeyi engellemesin. Ülkesine giden beş tane basketbolcuyu koruyamayan bir siyasetçinin, 3 bin kişinin, 5 tane basketçinin üzerine yürümesine seyirci kalan bir zihniyetin devlet olma iddiası bana komik geliyor. Onlar kendilerini devlet kabul ediyorlar."

    Gazetecilerin "Belki Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu'yu da davet edersiniz ve dörtlü zirve yapılır" sözleri üzerine Bağış, kendilerinin her türlü toplantıya hazır olduklarını, BM ve AB'nin katılacağı 6'lı zirvenin de olabileceğini dile getirdi.

    Bağış, İsrail Türkiye ilişkilerinin, İsrail'in Türkiye'ye alternatif olarak başka ülkelerle bazı anlaşmalar yapmasıyla tehlikeli bir yöne doğru gidip gitmediğinin sorulması üzerine, "Beni tedirgin eden bir şey yok. Uzun vadede İsrail'in kendi çıkarlarını gözeterek doğru adımları atmasını beklemek daha mantıklı" dedi.




    Bağış: Türk halkı AB üyeliğine inanmıyor Yorumları