Gümrüklerden Sorumlu Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, İstanbul gümrüklerindeki rüşvet ve yolsuzluk iddialarıyla ilgili olarak, iyilerin korunması gerektiğini belirtirken kötüler için sıfır tolerans istedi.

Gümrüklerden Sorumlu Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, İstanbul gümrüklerindeki rüşvet ve yolsuzluk iddialarıyla ilgili olarak, ''Kurumdaki iyileri korumak lazım, kötülerin de yaptıkları konusunda sıfır toleransla hareket ederek, hak ettikleri cezaları bulmaları için ne gerekiyorsa onu yapıyoruz'' dedi.
Bakan Yazıcı, İstanbul gümrüklerindeki ''rüşvet ve yolsuzluk'' iddialarıyla ilgili AA muhabirinin sorularını yanıtladı.

İstanbul gümrüklerindeki operasyon sürecinin bir ihbar mektubuyla başladığını ifade eden Yazıcı, normalde imzasız mektupların ciddiye alınmadığını ancak mektubun somut bir olayı tanımlaması halinde bunun kayda alınması konusunda gümrük personeline bizzat kendisinin daha önce talimat verdiğini söyledi.

Yazıcı, 12 Mayıs 2010 yılında Gümrük Müsteşarlığına A.Y. imzalı bir ihbar mektubu geldiğini, bunun üzerine soruşturmayla ilgili 20 Mayıs 2010'da Teftiş Kurulu Başkanlığınca gümrük müfettişleri Murat Kahraman ve Muhammet Ali Baylan'ın görevlendirildiğini söyledi.

Müfettişlerin hemen soruşturmaya başladıklarını ve belirli bir aşamaya gelindiğinde konuya ilişkin rapor hazırladıklarını anlatan Yazıcı şöyle konuştu:

''Bu konu hem soruşturmayı hem de incelemeyi kapsıyor. Müfettişler, 9 Ağustos 2010 tarihinde yapılan inceleme sonucunda kargo bölümünde suç işlendiğine ilişkin verilere ulaştıklarını belirtiyorlar. Ama şunu da ifade ediyorlar. Burada bekletilen ürünlerin daha çok Uzakdoğu ülkelerinden getirildiği için gümrük işlemlerinin doğru olup olmadığının belirlenmesinin zaman alacağını düşünüyorlar.

Uzakdoğu'da ticarete ilişkin verilere erişmenin çok zor olduğunu, bunun yıllar alabileceğini belirtiyorlar. İkincisi bu ürünlerin bir çoğunun beyanname verilmeden, gümrük işlemlerine tabi tutulmadan getirilmiş olabileceğini ifade ediyorlar. Dolayısıyla suçlu olanların cezalandırılmalarına yeterli başka delillere gerek olduğunu tespit ediyorlar. Bunun üzerine 9 Ağustos 2010 tarihinde teknik takip ve suçluların ortaya çıkarlaması için Bakırköy Cumhuriyet Savcılığına yazı yazıyorlar.

Savcılık da hemen İstanbul Emniyet Müdürlüğüne bir yazı yazarak soruşturma aşamasında gümrük müfettişleri ile koordineli çalışılması yönünde talimat veriyor. Bu husus önemli çünkü gümrük işlemlerini, mevzuatı bilmek gerekir. Sonra mahkeme kararıyla teknik takip ve dinlemeler yapılıyor. Operasyon zamanlaması yapılıyor. Operasyondan önce gerek Emniyet Genel Müdürlüğü ve İçişleri Bakanlığı beni bilgilendirdi.''

Bakan Yazıcı, soruşturması devam eden bu süreçte değerlendirme yapmasının doğru olmadığını belirterek, ''Ama kurum bana bağlı, kurumun sorumluluğu benim üzerimde. Gerek yazılı gerek görsel basında bununla ilgili 2 gündür devam eden yayınlar var. Bunların çoğu doğru, yanlış olan da var tabii. Kurumdaki iyileri korumak lazım, kötülerin de yaptıkları konusunda sıfır toleransla hareket ederek, hakettikleri cezaları bulmaları için ne gerekiyorsa onu yapıyoruz'' diye konuştu.

Yazıcı, şu anda 2 müfettişin iddialara ilişkin yeni bir rapor hazırlamak ve inceleme yapmak üzere İstanbul'a gittiklerini de kaydetti.

Gümrüklerden Sorumlu Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, İstanbul gümrüklerindeki yolsuzluk iddialarıyla ilgili değerlendirmesinde ticaret erbabının da bu konuda hassasiyet göstermesini istedi ve ''Kim gümrükte etik kural ihlal eden bir taleple karşılaşırsa benim telefonlarım 24 saat açık, çekinmeden beri arayabilirler. Bazıları 'biz böyle bir şey yaparsak bir daha gümrükle iş yapamayız' diye düşünüyor olabilir. Hiç böyle bir kaygıya kapılmasınlar, kararlıyız, hiç kimsenin gözünün yaşına bakmayız'' dedi.

Bakan Yazıcı, İstanbul gümrüklerindeki ''rüşvet ve yolsuzluk'' iddialarıyla ilgili AA muhabirinin sorularını yanıtladı.

İstanbul Gümrük Muhafaza Başmüdürü Lütfi Ekinci'nin bu göreve nasıl atandığına ilişkin soru üzerine Yazıcı, Ekinci'nin daha önce görev yaptığı Mersin'de soruşturma geçirdiğini, soruşturma sonucunda ''kendisine isnat edilen suçlamanın sabit görülmediğini'' söyledi.

Bu göreve getirilmeden önce Ekinci ile ilgili gerekli araştırmanın yapıldığını ve hakkında ''doğru, düzgün, performansı iyi'' yönünde bilgiler aldıklarını anlatan Yazıcı, araştırma sonucuna göre Ekinci'nin atamasının yapıldığını belirtti. Yazıcı, daha sonra Ekinci ile ilgili somut olmayan ihbar ve duyumlar aldıklarını, bu çerçevede Ekinci'yi ve gümrük personeline sürekli olarak ''etik kuralların ihlaline sıfır tolerans göstermeleri'' yönünde uyardığını kaydetti.

Bakan Yazıcı, başka bir soru üzerine de kendisine verilen bilgiye göre şu ana kadar gözaltına alınanların sayısının 35 olduğunu söyledi.

-''OPERASYON NEREYE UZANIRSA UZANSIN SONUNA KADAR GİDECEĞİZ''

Yazıcı, bazı gazetelerde rüşvet tutarına ilişkin değişik rakamların yer aldığına işaret ederek, ''50 milyon, 100 milyon...Burada miktar önemli değil. Bunun azı da bir, çoğu da bir. Bunun ortaya çıkarılması önemli. Bu ahlak dışı. Ama sonuçta devletin ne kadar zarara uğratıldığı soruşturma sonucunda ortaya çıkacak'' dedi.

Gümrüklerde rüşvet ve yolsuzluk konusunda çok hassas olduklarını, personeli bu konuda sürekli uyardığını belirten Yazıcı, ancak rüşvetin ''alan ve veren'' olmak üzere iki yönlü olduğuna da vurgu yaptı. Yazıcı, ''Bu konuda ticaret erbabının da hassasiyet göstermesi lazım. Kim gümrükte etik kural ihlal eden bir taleple karşılaşırsa benim telefonlarım 24 saat açık, çekinmeden beni arayabilirler. Bazıları 'biz böyle bir şey yaparsak, bir daha gümrükle iş yapamayız' diye düşünüyor olabilir. Hiç böyle bir kaygıya kapılmasınlar. Bu konuda kararlıyız. Hiç kimsenin gözünün yaşına bakmayız'' diye konuştu.

Yazıcı, gümrük teşkilatı içinde alınan ihbarlar doğrultusunda inceleme ve soruşturmaların devam ettiğini de belirterek, bu konuda ''kimsenin gözünün yaşına bakılmayacağını'' kaydetti.

Bakan Yazıcı, operasyonun başka illere de uzanabileceği yönünde basında yer alan yorumlar hakkında da ''Nereye uzanırsa uzansın, sonuna kadar gideceğiz'' dedi.

Bu arada, Yazıcı İ.S, İ.K. ve Y.E. adlı kişilerin kendi ismini kullanarak ''haksız menfaat elde ettikleri ve rüşvet aldıklarını'' emniyet yetkilileri aracılığıyla öğrendiğini, bu çerçevede söz konusu kişiler hakkında 8 Kasım 2010'da İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne başvurduklarını bildirdi.