Babacan'dan Büyükelçilere brifing   Konuyu açan: Dostane   İlk Mesaj: 01-05-2011 (18:38)   Son Mesaj: 01-05-2011 (18:38)    Cevap: 0    Gösterim: 394  

    01-05-2011

    Babacan'dan Büyükelçilere brifing

    Babacan'dan Büyükelçilere brifing


    Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Dışişleri Bakanlığı'nda gerçekleştirilen ''3. Büyükelçiler Konferansı''nda, küresel görünüm ve Türkiye ekonomisi konusunda bir sunum yaptı.

    Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, cari açığın finansmanıyla ilgili herhangi bir sorunun bulunmadığını bildirdi.
    Enflasyon rakamının son 42 yılın en düşük rakamı olduğunu belirten Babacan, 2010 yılı enflasyon hedeflerinin yüzde 6,5 olduğunu, bu rakamın hedefin bile biraz altında kaldığını söyledi. 2011 enflasyon hedefinin yüzde 5,5, Merkez Bankası'nın tahmininin ise yüzde 4,5 olduğunu kaydeden Babacan, koydukları hedefin tutturulabilecek bir hedef olarak göründüğünü bildirdi. İddialı bir enflasyon hedefi ortaya koymadıklarını belirten Babacan, ''Enflasyon hedefini daha aşağılara çekip gereksiz sıkışmalara da yol açmak istemedik'' dedi.

    Türkiye'nin cari işlemler açığının önümüzdeki 3 yıl boyunca yüzde 5 ile 6 arasında seyredeceğini düşündüklerini ifade eden Babacan, bunun içinde ağırlıklı olarak enerji ithalatının bulunduğunu bildirdi. Türkiye'nin enerjide dışı bağımlılık oranının yüzde 74 olduğuna vurgu yapan Babacan, enerji fiyatlarının inip çıkmasının cari açığı direkt etkilediğini bildirdi.

    Türkiye'nin tüketim malları ithalatının toplam ithalat içindeki yüzde 15 oranının cari açık üzerindeki etkisinin düşüklüğüne işaret eden Babacan, buradaki temel belirleyicinin enerji fiyatları ve Türkiye'nin büyüme hızı olduğunu bildirdi. ''Ancak bunun finansmanıyla ilgili herhangi bir sorunumuz yok'' diyen Babacan, yüzde 5-6 oranındaki cari açığın sürdürülebilir bir açık olarak herkes tarafından ifade edildiğini ve Türkiye açısından riskli bir oran olmadığını kaydetti. Daha yükseğe çıkması halinde açığın neden kaynaklandığına bakılması gerektiğini bildiren Babacan, ''Ekonomideki bir ısınma, iç tüketimin patlaması nedeniyle mi cari açık artıyor? Yoksa petrol 90 dolarken 100 dolar olmuş, cari açığımız da 2-3 puan artmış, sebebi bu mu? Bu tabii bundan sonraki dönemde önemli olacak ve değerlendirilecek'' dedi.

    Büyüme oranlarında 12 aylık bir daralmadan sonra hızlı bir toparlanma olduğunu ifade eden Babacan, Türkiye'nin şu andaki toplam milli gelirinin üçüncü çeyrek itibariyle kriz öncesini geçmiş durumda bulunduğunu, 4. çeyrekte gelecek rakamın ise bunun üzerine ekleneceğini bildirdi.

    -''GELECEĞE EN GÜVENLİ BAKAN TOPLUM TÜRKLER''-

    Güven endeksinin de önemli olduğunu ifade eden Babacan, Türkiye'nin güven endeksinin Avrupa ülkelerinin her biriyle karşılaştırıldığında en yüksek noktada olduğunu belirterek, ''Yani geleceğe en güvenli bakan toplum şu anda tüm Avrupa bölgesinde Türk toplumu, Türk halkı'' dedi.

    Satın Alma Yöneticileri Endeksi'ne bakıldığında bu rakamların tarihin en yüksek seviyelerine çıktığının görüleceğini anlatan Bakan Babacan, bugün siparişe, geleceğin üretimi ve ihracatı olarak bakıldığını söyledi. Bugün siparişler yükseldiğinde en az 6 ay daha işlerin iyi gideceğinin öngörüldüğünü ifade eden Babacan, Türkiye'nin satınalma endeksinin siparişler konusunda hem iç hem dış piyasada gayet iyi noktada bulunduğunu ve en az 6 ay daha Türkiye'deki ekonomik ivmenin korunacağının öncü göstergesi olduğunu söyledi.

    Sunumunda işsizlik konusuna da yer veren Ali Babacan, Türkiye'de, krizin başlangıcında artan sonra düşen bir işsizlik oranı bulunduğunu söyledi. Uluslarası Çalışma Örgütü üyesi ülkeler içerisinde işsizlik oranının en hızlı düştüğü 2. ülkenin Türkiye olduğunu belirten Babacan, bunun 2010 yılının 3. çeyreğiyle 2009'un 3. çeyreğini mukayese ederek söylediğini kaydetti. Türkiye'nin genç işsizliği bakımından da AB'nin ortalamalarında bulunduğunu belirten Babacan, istihdamdaki gelişmelerin 2010 yılında olumlu olduğunu belirtti.

    Yoksulluk göstergeleriyle ilgili toparlanmanın da Türkiye'de çok hızlı olduğunu belirten Babacan, ''Bizim 1 doların altındaki nüfusumuz zaten binde 2 idi. Şimdi hiç kalmadı. 2,15 doların altında olan nüfusumuz yüzde 3'dü bu binde 5'e düştü. 4 doların altındaki nüfusumuz yüzde 30 idi. Sadece yüzde 6,8'e indi. Ki bu satın alma gücü paritesine göre endekslenmiş bir dolardır. Yani burada Türk Lirası'nın değeri artmış, azalmış bundan arındırılmış bir değerdir. Zaman içinde Türkiye'deki gelir dağılımının düzeldiğini, yoksulluğun fakirliğin azaldığını bize gösteriyor'' diye konuştu.

    -''TÜRKİYE YOKSULLUĞUN EN AZ OLDUĞU ÜLKE''-

    Babacan, gelişmekte olan ülkeler ve kendisiyle mukayese edilebilir ülkeler içerisinde, aynı gelir grubu içerisindeki ülkelerle karşılaştırıldığında, yoksulluğun en az olduğu ve gelirin en düzgün dağıldığı ülkenin Türkiye olduğunu bildirdi. Gelişmekte olan ve mukayese edilebilir ülkelerle karşılaştırıldığında zenginle, fakir arasındaki uçurumun en az olduğu ülkenin Türkiye olduğunu belirten Babacan, bunun, izledikleri sosyal politikalar ve sosyal koruma ağlarında verdikleri destekler ve düşük maaşlılara daha yüksek zam yapılmasının doğal sonucu olduğunu bildirdi. Reel faizin neredeyse Türkiye'de sıfırlandığını söyleyen Bakan Babacan, banka kredilerinde hızlı bir kredi artışı yaşandığını bildirdi. Takipteki alacakların yüzde 3,7'ye düştüğünü ifade eden Babacan, sermaye yeterlilik oranlarının da diğer ülkelerle karşılaştırıldığında en yüksek sermayeye sahip olan bankacılık sektörünün şu anda Türkiye'de bulunduğunu anlattı.

    Babacan, yüzde 12'den aşağı sermaye yeterliliği bulunan bankanın Türkiye'de iş yapamayacağını söyledi. Hane halkının borçluluk oranının da halen Türkiye'de düşük olduğunu belirten Babacan, Türkiye'nin risk priminin tarihi düşük seviyelerine indiğine, 12 AB ülkesi ülkenin riskinin şu anda Türkiye'den büyük olduğuna işaret etti.

    Borçlanma faizlerinde de AB ülkelerinin tamamının, Türkiye'den daha fazla faiz ödediğini belirten Başbakan Yardımcısı Babacan, bununda ilk kez görülen bir durum olduğunu söyledi. Hem 2010 hem 2011'de Türkiye'nin, Avrupa'nın en hızlı büyüyecek ülkesi olacağını belirten Babacan, dışarıdan gelebilecek risklerin büyük olduğunu ancak Türkiye'nin şu anki konumunun oldukça sağlam ve güvenli bir noktada bulunduğunu kaydetti.

    -GLOBAL KRİZ DEĞERLENDİRMESİ-

    Babacan, global krizle ilgili yaptığı değerlendirmede de, dünya ekonomisinin son derece enteresan bir dönemden geçtiğini söyledi. 2008'de başlayan ve etkisini 2010'a kadar devam ettiren krizin tamamen sona erdiğini söylemek için çok erken olduğunu yineleyen Babacan, krizin yeni bir safhada olduğunu kaydetti. Son küresel krizin değerlendirmesinin dünyada 2009 öncesi ve sonrası olarak yapılacağına vurgu yapan Babacan, bu krizde dünyadaki güç dengelerinin çok hızlı bir şekilde değişmeye başladığını, kriz maliyetinin özellikle gelişmiş ekonomiler üzerindeki etkisinin çok uzun süre devam edeceğini ifade etti. Bundan sonraki dönemde gelişmiş ülkelerin büyüme hızlarının çok daha düşük seyredeceğini, kriz sebebiyle ülkelerin üstlenmek zorunda kaldıkları yüklerin yıllarca hatta 10 yıllarca atılamayacağının görüleceğini anlatan Ali Babacan, kriz döneminde özellikle gelişmiş ülkelerin kamu maliyelerinde çok ciddi bozulmaların meydana geldiğini ifade etti. Bu kadar yüksek borç stoklarının ancak dünya savaşlarının yaşandığı dönemlerde gözlendiğini belirten Babacan, 2009 krizinin dünyaya toplam maliyetinin İkinci Dünya Savaşı'nın maliyetinden daha yüksek olduğunu bildirdi. ''Çok hızlı bir değişim başlamış durumda'' diyen Babacan, sözlerini söyle sürdürdü:

    ''Bu güç dengelerinin değişimi, hızla doğuya doğru kayan dünyanın ekonomik ağırlığı aslında çok kutuplu, çok merkezli yeni dünya düzenininde en önemli sebeplerinden, en önemli kaynaklarından birisi olacak...2010 yılında bir ekonomik toparlanma var. Dünyada bir pozitif büyüme var. Ancak bu büyüme tamamiyle suni tedbirler, uygulamalarla elde edilmiş bir büyüme. ABD'deki o bütçe açığının artmadığını varsayın, ABD Merkez Bankası'nın bu kadar yüksek, görülmemiş miktarda likiditeyi, adeta karşılıksız para basarak sürdürmediğini varsayın, bunların etkilerini çekin. Amerikan ekonomisi 2010 yılında da daralırdı,küçülürdü. Yani bu büyüme ileride çok büyük zararlar verme ihtimali olan politikaların bugün uygulanmasıyla ve kısa dönemde sağlanan bir büyüme. Ama atılan adımların, alınan tedbirlerin uzun vadeli olumsuz etkisi konusunda da ciddi kaygılar, endişeler var. Dünyadaki ekonomik büyüme eşit bir şekilde dağılmış değil. Asya'da büyüme daha hızlı. Amerika daha orta halli. Ancak Avrupa'nın büyüme oranları çok çok düşük ve Avrupa'nın potansiyel büyüme hızı bu krizle düşmüş durumda. Artık uzunca bir süre Avrupa bölgesinde yüksek büyüme oranlarını göremeyeceğiz.''

    Artık devletlerin borç ödeme kapasitelerinin ciddi bir şekilde sorgulanmaya başlandığını ifade eden Babacan, 2009'da finans kuruluşları sarsıntı geçirince devletlerin bunlara kefil olduğunu, arkalarında olduklarını söylediklerini anlattı. Babacan, devletlerin bankaların arkasında durduğunu ancak ülkelerin kendisi sallanmaya başlayınca bu ülkelerin arkasında kimin duracağı sorusunun yanıtının çok net olmadığını kaydetti.

    -DIŞİŞLERİ BAKANI DAVUTOĞLU-

    Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da, yaptığı konuşmada, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'a, Dışişleri Bakanlığı döneminde yaptığı çalışmalar ve bıraktığı birikim için teşekkür etti.

    Davutoğlu, Türkiye ekonomisinin "olağanüstü bir performansla" krizi aşmasında gösterdiği gayret ve çalışmalar dolayısıyla da Babacan'a şükranlarını sundu.

    Ekonomik kriz yaşayan ülkelerin dış politikada başarı gösteremediklerini kaydeden Davutoğlu, "Hiçbir dış politika, arkasında sağlam bir ekonomik alt yapı olmaksızın yürütülemez. Ya da hiçbir iddialı hedef, bugün böyle bir ekonomik arka plan, ekonomik destek olmaksızın gerçekleştirilebilir değildir. Dolayısıyla son dönemde ekonomideki olağanüstü başarı, iddialı dış politika hedeflerinin gerçekleştirilmesi açısından gerekli araçları, gerekli alt yapıları sağlıyor" dedi.

    Son dönemde dış temsilcilik sayısındaki artış ve temsilcilik mekanlarındaki yeni düzenlemelerin ekonomik destekle sağlandığını aktaran Davutoğlu, "Makro ekonomik hedeflerimizle diplomasideki hedeflerimiz arasında bir tutarlılık olması şart. Biz bu tutarlılığı en iyi şekilde gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Sayın Başbakan Yardımcımızın Dışişleri Bakanlığı geçmişi, bu bağlantıları kurmamızda büyük kolaylıklar sağlıyor. Kendisinin desteğini her zaman yanımızda hissettik" diye konuştu.




    Babacan'dan Büyükelçilere brifing Yorumları