Büyük Birlik Partisi Yalçın Topçu Ankara İl Başkanlığı'nda konuştu. BDP'nin ortaya attığı özerklik taartışmalarına ser tepki gösterdi. Talepte bulunanları hainlikle suçladı.

BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu, ''Özerklik olmalıymış, özerk bölgelerin de kendilerine ait bayrakları olmalıymış falan filan... Hadi oradan... Bu bayrağın; Kürt'ü, Türkmen'i, Alevi'si, Sünni'siyle bu milletin namusu olduğunu bilmiyor musun be hain?'' dedi.
Partisinin Ankara İl Başkanlığınca düzenlenen ''Herkesin güvenli, özgür ve refah içinde yaşadığı bir Türkiye için... Ankara Buluşması'' etkinliğine katılan Topçu, Muhsin Yazıcıoğlu'nun ''şehadet'' sürecinin takipçisi olduklarını ve neticesi nereye giderse gitsin sorumlulardan hesap soracaklarını söyledi.

Yazıcıoğlu'nun ölümüyle ilgili alınan mesafenin BBP'nin ve Yazıcıoğlu'nun ailesinin çabalarıyla gerçekleştiğini ifade eden Topçu, ''Ben Muhsin Yazıcıoğlu'nun kanı üzerinden siyaset yaparak ikbal sağlamayı dünyanın en büyük alçaklığı sayarım. Çünkü ben rahmetliyle turuncu koltuklarda tanışmadım'' dedi.

Mevcut siyasi iktidarın toz pembe bir tablo çizdiğini ancak bölücülere hadlerini bildirmediğini savunan Topçu, ''Bu caniyi asamadınız, astıramadınız. İdamı kaldırdınız daha da cesaretlendirdiniz. Kardeşim, susturmayı da mı beceremiyorsunuz? Yani susturmak için ABD'den AB'den izin mi alacaksınız be vicdansızlar? Yeter artık'' diye konuştu.

-''HAİNLERİN TUZAKLARINI ELİNİZLE YIKINIZ, KIRINIZ, DEFEDİNİZ''-

Millete zarar verenlerden hesap sorulması ve devletin itibarının yere düşürülmemesi gerektiğini dile getiren Topçu, şöyle devam etti:

''Bilinsin ki bu toprakların adı Türkiye'dir. Dili Türkçedir. Bayrağı ay yıldızlı al bayraktır. Bu milletin adı ise Kürt'üyle, Türkmen'iyle, Alevi'siyle, Sünni'siyle büyüt Türk milletidir. Bu büyük millet onların kirli hayallerini kendilerine zindan edecek, rüyalarını kabusa çevirecek. Buradan Kürt vatandaşlarıma sesleniyorum; sizi 'azınlık' gibi gösterme gayretinde bulunan, bu güzel ülkeyi bölme hayali gören hainlerin tuzaklarını elinizle yıkınız, kırınız, defediniz. Bizi başkalarıyla karıştırıyorlar, bu milletin Kürt'ün, Türkmen'in çimentosunun İslam olduğunu bilmiyorlar, komünist hayaller kuruyorlar. Bırakın bu hayalleri.''

Hiç kimsenin ay yıldızlı bayrak dışında başka bir bayrağın bu topraklar üzerinde dalgalanmasını hayal bile edemeyeceğini vurgulayan Topçu, ''Özerklik olmalıymış, özerk bölgelerin de kendilerine ait bayrakları olmalıymış falan filan... Hadi oradan... Bu bayrağın; Kürt'ü, Türkmen'i, Alevi'si, Sünni'siyle bu milletin namusu olduğunu bilmiyor musun be hain? Bu bayrak bu milletin namusudur ve bu milletin sabrı taş değil. Devleti yönetenler artık bunların haddini bildirmelidir. Bu ülkenin ve milletin selameti için bu hainlerin sesleri kesilmelidir'' dedi.

''Bölücü terör örgütünün beyninin ABD, AB ve İsrail olduğunu'' ileri süren Topçu, ''Kürt vatandaşlarıma sesleniyorum; Bunların dili çocuklarınızın hayatını sizden çalan İmralı'daki cani. Bunların ayakları da can tehdidiyle senden aldıkları oyla Meclise koydukları... Bunların hepsi ortak hareket ederler. Kendi çıkarları için sizin çoluğunuzun çocuğunuzun ölmesine, refahınızın düşmesine aldırmazlar'' diye konuştu.

-''OBAMA'NIN KIZI BİTLİS'E GELSİN''-

Hükümetle görüşmeler yaptıklarını ve terör konusunda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a dosya verdiklerini anlatan Topçu, ''Çözemiyorsanız çekin gidin. Çekin gidin, biz çözeriz. Terörün çözülmesi için önce şu AB sürecini dondur. Hemen şu idamı geri getir ve bu hainlere hadlerini bildir. Bireysel özgürlüklerin önünü aç, geniş bir mutabakata dayalı bir anayasa yap'' dedi.

Türkiye'de 156 üniversitenin bulunduğunu, ancak bu üniversitelerde bilim üretilemediğini savunan Topçu, şunları kaydetti:

''156 tane üniversitemiz var ama bu üniversiteler dünya üniversiteleri içinde ilk 500'e girmek için çırpınıp duruyorlar. Bilim şehirleri oluşturalım. Bizim bu elit takımları çocukları okul dönemine gelince kafalarını Atlantik ötesine çeviriyorlar ya öyle bilim şehirlerimiz olsun ki Hüseyin de kızına okul ararken bizim Bitlisimize yüzünü döndürsün. Biz bilim şehri oluşturalım Hüseyin Barack Obama da kızına okul ararken bizim Bitlisimize baksın. Nasıl mı yaparız? Üç parti 335,5 katrilyonu alıp aranızda aranızda paylaşıyorsunuz ya iktidara geldiğimizde bunun bir kuruşunu size vermeyeceğim, bu paraya Bitlis'te, Urfa'da, Van'da bilim şehirleri yapacağım.''

''Diyarbakır ne kadar Kürtse, Ankara da o kadar Kürttür, Ankara ne kadar Türkse Diyarbakır da o kadar Türktür'' diyen Topçu, Türkiye üzerinde ''ameliyata'' değil, ''muayeneye'' bile izin vermeyeceklerini ifade etti.

-''CHP İLE BDP YARIŞIYOR''-

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun da hesabının Doğu ve Güneydoğu'yla alakalı olduğunu ileri süren Topçu, ''CHP'nin kurultayını izledim. Göz ucuyla gördüklerim beni 1980 öncesinin kaosuna götürdü. Kendimi Abidin Paşa Lisesinin bahçesinde Tuzluçayır'dan inen komünistlerle karşı karşıya gördüm adeta'' diye konuştu.

Kurultayda, nefret doğuran, toplumu kamplara bölen sloganların atıldığını savunan Topçu, Kılıçdaroğlu'nun siyasetinin toplumu germe üzerine kurulduğunu, CHP ile BDP'nin milleti kamplaştırma yolunda adeta yarış ettiklerini öne sürdü.

Kılıçdaroğlu'nun ''İdari özerkliğe karşı olduğunu, ancak mahalli hizmet özerkliğini savunduğunu'' öne süren Topçu, ''Bu nasıl bir gaflet görmüyor musun? Adamlar bölücülüğü belediyeler üzerinden yapıyor. Belediyelere etnik dilde tabelalar ekliyor'' diye konuştu.

Topçu, hükümeti, İçişleri Bakanlığını ve savcıları, ''Belediyelerdeki etnik dildeki bölücülük içeren tabelaların indirilmesi'' için göreve çağırdı.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Diyarbakır ziyaretine de değinen Topçu, ''Tabii ki bundan memnun olduk. Ama buradan kendilerine bir çağrıda bulunmak istiyorum; aman ha Sayın Cumhurbaşkanım, bölücüleri cesaretlendirecek söylemlerden, sözlerden uzak dur. Bu milletin tek bir sözlüğü var'' dedi.

Ankara İl Başkanı Hasan Hüseyin Bozok ile BBP Genel Sekreteri Mustafa Destici'nin de birer konuşma yaptığı etkinlikte, küçük bir konser de verildi. Zeynep Taş isimli bir üniversite öğrencisinin, BBP'nin merhum kurucu genel başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'na atfen yazdığı mektup, salonda duygulu anların yaşanmasına neden oldu.