Muhalefet liderleri 2010'u değerlendirdi   Konuyu açan: Dostane   İlk Mesaj: 12-31-2010 (12:34)   Son Mesaj: 12-31-2010 (12:34)    Cevap: 0    Gösterim: 591  

    12-31-2010

    Muhalefet liderleri 2010'u değerlendirdi

    Muhalefet liderleri 2010'u değerlendirdi


    Bazı siyasi parti liderleri, 2010 yılında yaşanan siyasi gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. DSP lideri bağımsızlık ve laiklik vurgusu yaparken, Topçu, ise İmralı vurgusunda bulundu.

    DSP Genel Başkanı Masum Türker, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ''2010 yılında ülkenin bağımsızlığı ve bütünlüğü, devletin laik, demokratik yapısının, tehdit altına girdiğini'' öne sürerek, bu tehdidin, Türkiye'ye Büyük Orta Doğu Projesi kapsamında biçilen ''ABD'nin taleplerine uyumlu yönetim anlayışı'' rolünün, AK Parti tarafından üstlenilmesinin sonucu olduğunu savundu.
    ''Hükümetin, dışarıdan aldığı destekle, aslı olmayan, sözde bir başarı öyküsüne sığındığını'' iddia eden Türker, şunları kaydetti:

    ''Bu sözde başarı öyküsü, 3 temele dayandırılmaktadır. Birincisi, 'AKP iktidarında, Türkiye'nin en gelişmiş 20 ekonomi içinde 16. sıraya yerleştiğine ilişkin öyküdür. Oysa bu AKP'nin başarısı değildir. Türkiye dünyadaki en gelişmiş 20 ekonomi içinde 16. sıraya, DSP iktidarı ile gelmiştir. AKP bunu DSP'den devralmıştır.

    İkincisi, 'Türkiye'nin bölgesinde öncü, 'mihver bir ülke haline geldiği' iddiasıdır. Oysa 2002 yılında AKP Hükümeti'ne övgüler yağdıran ABD'li diplomat Alan Makovsky, editörlüğünü yaptığı bir kitapta, Türkiye'nin mihver ülke konumuna, DSP iktidarı ile geldiğini vurgulamıştır. Gerçekte Türkiye, AKP iktidarı ile 'mihver' ülke konumundan 'cephe' ülke konumuna gelmiştir. Füze kalkanı projesine atılan imzayla Türkiye aynen soğuk savaş yıllarında olduğu gibi batının 'cephe ülkesi' olma konumunu üstlenmiştir.

    Üçüncü sözde başarı öyküsü ise Türkiye'nin AKP ile hem bölgesinde hem de dünyada 'dikkate alınır' bir ülke olduğuna ilişkin öyküdür. Gerçekte bunu da gerçekleştiren, DSP iktidarıdır. Ünlü İngiliz Gazetesi Independent'ta geçmişte yayınlanan bir makalede, Türkiye'nin bir 'dünya oyuncusu' haline geldiğini bu nedenle dikkate alınması gerektiğini belirtmiştir. AKP iktidarı ile Türkiye bu konumunu yitirmiştir. Komşularımızla ilan edilen 'sıfır sorun' politikasının, 'tam sorun' haline dönüşmesi, bunun kanıtıdır.''

    Türker, AK Parti'nin, Kürt sorununda Türkiye'yi bölünmenin eşiğine getirdiğini, ulusal birliği tehlikeye soktuğunu, 1915 olayları konusunda çözümü, 'soykırım iddialarının inkarını suç sayan' dünyadaki 2 ülkeden biri olan İsviçre'nin hakemliğine bıraktığını ve Kıbrıs sorununu da çözemediğini öne sürdü.

    ''KANDİL VE İMRALI'YA DAYANANLAR MİLLETE RACON KESTİ''

    BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu ise ''2010'daki hükümet icraatları, güvenlik, bireysel hak ve özgürlükler ile refah konusunda milleti tatmin edecek şekilde olmadı. Kandil söndürülemedi, İmralı susturulamadı'' dedi.

    ''Kandil'e ve İmralı'ya dayanarak halktan oy alanlar TBMM'de millete racon kesti'' diye konuşan Topçu, şu değerlendirmelerde bulundu:

    ''Habur rezaleti, iki bayrak, iki dil, özerklik gibi hezeyanlar, Türkmenin, Kürdün, Çerkezin, Lazın vicdanını kanatıyor, sabrını zorluyor. İktidar bunlarla ilgili tedbirler alamadı. Güvenlik Hakkari'de ne kadar yoksa Ankara'da da İstanbul'da da o kadar yok. Bölücü terör örgütünün, sanki halkın isteğiymiş gibi, bir azınlığın hezeyanlarını millete dayatmasıyla ilgili bir önlem alınamadı. Sivil bir anayasa ortaya konulup, bir taraftan terör enterne edilirken, diğer taraftan bireysel hak ve özgürleri artırıp, refah yükseltilemedi. Meclis'te kavga ortamı vardı. İktidar ve muhalefetin hırsızlık ve ihanetle birbirlerini suçlamaları vardı. 2010 yılı iktidarın negatif, hırçın tavrı ve iktidar-muhalefet kavgalarıyla geçti.''

    2011 yılında seçime gidileceğini anımsatan Topçu, seçimlerde milletten yetki isteyeceklerini ve ülkenin meselelerine çözüm getireceklerini söyledi.

    ''2011'DE TBMM'YE 4. PARTİNİN GİRMESİ İÇİN NE GEREKİYORSA YAPACAĞIZ''

    Türkiye Partisi Genel Başkanı Abdüllatif Şener de ''2010 yılı, Türkiye'deki siyasi ortamda dış dinamiklerin etkili olduğu bir yıl oldu. İç-dış politika ve ekonomide ortaya çıkan değişimler dış dinamiklerin etkili olduğu değişimlerdir'' diye konuştu.

    2010'daki en önemli olaylar arasında, Mavi Marmara gemisine İsrail askerlerinin yaptığı baskın, Wikileaks belgeleri ve ekonomik krizden çıkışın başı çektiğini belirten Şener, şunları şöyledi:

    ''Mavi Marmara'ya yapılan saldırı şu açıdan önemliydi, Başbakan ve hükümetin bilgisi dahilinde, yardım için hazırlanan silahsız insanların olduğu Mavi Marmara gemisi, uluslararası sularda İsrail askerlerince basıldı, ölenler ve yaralananlar oldu, onlarca insan dünya medyasının gözü önünde Türk bayraklı gemilerden alınarak esir muamelesi gördü. Bu, milli onur ve haysiyetin en fazla kırıldığı olaydır. Konu, tazminat ve özüre indirgendi, ancak özür ve tazminatın hiçbir değeri yoktur aslında. Ortaya çıkan tabloya bakmak lazım. Bu olay, Başbakan ve hükümeti köşeye sıkıştırmış, somut bir adım atma iradesinin olmadığını ortaya çıkarmıştır.

    Wikileaks internet sitesinde, Türkiye ile ilgili çok az belge açıklanmasına rağmen bu durum hükümeti ve Başbakan'ı tedirgin etmiştir. Her an ortaya çıkabilecek şeylerin kontrolü elinden alacağı kaygısını hissetmiştir. Bu nedenle, İsrail'le barışma yolunu seçmiş, orman yangınına uçak göndermiş, İsrail'le arayı düzeltme girişimlerinde bulunmuştur.''

    Şener, küresel kriz sonrasında, dünya ekonomisi yeniden yapılanırken Türkiye'deki ekonomi otoritelerinin, hükümetin önderliğinde ''seferberlik'' duygusu içinde Türk ekonomisinin rekabet gücünü artıracak yeni bir ekonomik programı oluşturması ve uygulamaya koyması gerektiğini, ancak bunun yapılmadığını savundu.

    Sadece mevcut konjonktürün bazı verileri değiştirdiği bir ekonomik ortamın olduğunu öne süren Şener, ''Küresel dalgaların şekillendirdiği ekonomik bir yapı var. Ekonomi, yabancı ve küresel sermayenin ihtiyaçlarına uygun şekilde yapılanıyor. Bu, Türkiye'nin geleceği açısından büyük problemdir'' dedi.

    Türkiye Partisi Genel Başkanı Şener, 2011'de yapılacak genel seçimlerde halkın sezgisinin belirleyici olacağına dikkati çekerek, ''Halkın sezgileri güçlüdür, halk yanılmaz. Medya şu anda hükümeti destekliyor. Medya hangi iktidarı desteklemişse o iktidar kaybetmiştir. Tüm medyanın AKP'yi desteklediği bir ortamda AKP kaybedecektir'' diye konuştu.

    Yeni yılda, ''TBMM'ye 4. partinin girmesi için ne gerekiyorsa yapacaklarını'' vurgulayan Şener, işbirlikleri ve ittifaklara hazır olduklarını sözlerine ekledi.




    Muhalefet liderleri 2010'u değerlendirdi Yorumları