Hayata Dönüş Operasyonu'nda asker kurşunuyla ölmüş   Konuyu açan: alptraum   İlk Mesaj: 12-19-2010 (08:56)   Son Mesaj: 12-19-2010 (08:56)    Cevap: 0    Gösterim: 532  

    12-19-2010

    Hayata Dönüş Operasyonu'nda asker kurşunuyla ölmüş

    Hayata Dönüş Operasyonu'nda asker kurşunuyla ölmüş


    2000 yılındaki Hayata Dönüş Operasyonu'nda, Ümraniye Cezaevi'nde şehit olan Uzman Çavuş Nurettin Kurt'un mahkûmların kurşunuyla ölmediği ortaya çıktı. Kurt'tun uzun namlulu bir silahla vurulduğu anlaşıldı.

    MELİK DUVAKLI'nın haberi
    Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu'nun 13 Şubat 2001 tarihli raporuna göre Kurt, mahkûmlarda bulunmayan uzun namlulu silahla vuruldu.

    19 Aralık 2000 tarihinde, 20 cezaevine birden yapılan 'Hayata Dönüş Operasyonu'nda şehit olan iki askerin, mahkûmların silahlarından çıkan kurşunlardan ölmediği ortaya çıktı. Otopsi raporunda, askerlerin mahkûmlarda olmayan uzun namlulu silahlarla vurulduğu belirtildi. Kayıtlara 'Hayata Dönüş Operasyonu' olarak geçen olaylar 10 yıl önce bugün başladı. İşin sonunda ortaya çıkan bilanço ağırdı, 2'si asker 30'u tutuklu toplam 32 ölü, onlarca yaralı. Olay yaşandığı tarihten itibaren bu ağır tablo yorumlanırken iki askerin şehit olması gerekçe gösterildi. Resmi makamlara göre 'müdahale başladığında ilk ateş mahkûmlardan gelmiş, iki asker şehit olunca da bu ağır tablo kaçınılmaz olmuştu.' Olaylar yatıştığında ortaya çıkan gerçekler ise farklıydı. Askerler mahkûmların silahlarından çıkan kurşunlarla ölmemişti.

    Olayların büyümesine neden olan ilk önemli kıvılcımın yaşandığı yer Ümraniye Cezaevi'ydi. F Tipi'ne karşı açlık grevi başlatılan Türkiye genelindeki 20 cezaevinde operasyon başlatıldı. Çok geçmeden Ümraniye Cezaevi'nden ölüm haberi geldi. Uzman Çavuş Nurettin Kurt kafasına aldığı kurşunla şehit oldu. Çanakkale Kapalı Cezaevi'ndeki müdahale sırasında er Mustafa Mutlu şehit oldu. Askerlerin ölümü üzerine müdahale sertleşti. Ve sonradan çok tartışılan o ağır tablo hep bu iki askerin ölümü ile izah edildi.

    Ancak askerlerin otopsi raporları çok farklı bir gerçeği ortaya çıkardı. Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu'nun 13 Şubat 2001 tarihli raporuna göre Uzman Çavuş Nurettin Kurt, mahkûmlarda bulunmayan bir silahla öldürüldü. Operasyondan sonra resmi makamlar mahkûmlarda 5 tabancanın ele geçirildiğini açıkladı. Oysa Nurettin Kurt'a isabet eden kurşun kafatasını tamamen parçalamıştı. Raporda "Kafatası bölgesinde tespit edilen yaralanmanın yüksek kinetik enerjili bir silah ile husulünün mümkün olduğu" ibaresi ile uzun namlulu silaha vurgu yapıldı. Askerlerin ve mahkumların otopsisinde ise başka bir gerçek ortaya çıktı. Cesetler hastanelere getirilmeden önce yaraların kesilerek genişletildiği ve mermi çekirdeklerinin çıkarıldığı belirlendi.

    Aksiyon dergisinde önceki haftaki sayısında açıklamaları yer alan görgü tanığı bir askerin anlatımları da jandarmaların asker kurşunuyla öldüğünü doğruluyor. Ümraniye Cezaevi'nde çatışmaların şahidi olan askerin anlatımları şöyle: "Kıdemli üsteğmen robokoplara 'Öldürün pislikleri, kimse sağ kalmasın' dedi. Dört gün boyunca askerler birbirine ateş etti. Askerler ağlayarak veya bildikleri duaları okuyarak çatışmaya giriyordu. Mahkûmlarda silah yoktu. 'Ne olur yapmayın!' diye bağırıyorlardı. Seken kurşunla ölen çavuşun beyni tavandaydı."

    ZAMAN




    Hayata Dönüş Operasyonu'nda asker kurşunuyla ölmüş Yorumları