Metin Şentürk görmeyi neden istemiyor   Konuyu açan: alptraum   İlk Mesaj: 12-10-2010 (09:16)   Son Mesaj: 12-10-2010 (09:16)    Cevap: 0    Gösterim: 1053  

    12-10-2010

    Metin Şentürk görmeyi neden istemiyor

    Metin Şentürk görmeyi neden istemiyor


    Görme engelli olmasına rağmen Metin Şentürk’ün birçok alanda başarısına tanık olduk milletçe… Dünya hız rekorunu kırdı. Son işi, bu kadar da olmaz dedirtti. Artık ana haber de sunan Şentürk her haliyle enerji saçıyor...

    Nursel Tozkoporan'ın röportajı

    İnternet sitelerinde gezerken haberlerden birine takıldım
    "Metin Şentürk 24 TV"de ana haberleri sunacak".
    Haberin devamını okumadığım için Dünya Engelliler Günü dolayısıyla (tıpkı her 23 Nisan"da çocuklara yapıldığı gibi) böyle bir jest yapıldığını düşündüm ki benim gibi birçok kişi böyle algıladı haberi...
    Ama caddelerde billboardlarda ve 24 TV"de tanıtımları görünce işin ciddi olduğunun farkına vardım. Sempatikliği ve özellikle kendisi ile dalga geçmesiyle tanıdığımız Metin Şentürk"ün birçok alanda başarısına tanık olduk milletçe...
    Bir haber kanalının ana haberini sunmak cesaret ister hele de sunacak kişi görme engelli ise. Bildiğim kadarıyla dünyada bunun bir örneği yok.
    Ama bana sorarsanız asıl cesareti gösteren ana haberi görme engelli birine teslim eden televizyon yöneticisi... Zaten Metin Şentürk de bunu çok güzel ifade etti sohbetimizde: "Akif benden daha deliymiş!"

    HABER SUNMAMI AKİF BEKİ İSTEDİ

    Metin Şentürk çılgınlıklarıyla hafızamızda yer etti. Son olarak da ana haber sunmaya başladı. Size çılgın denilmesinden rahatsız oluyor musunuz?
    Hayır. Sizin çılgınlık olarak nitelendirdiğinizi ben farklılık olarak nitelendiriyorum. İnsanların bakış açıları görecelidir. Ben bunu seviyorum ve çılgın denilmesi beni rahatsız etmiyor.

    Ana haber sunmak nereden çıktı?
    Açıkçası bu benim fikrim değildi. Biz kanalın yöneticisi Akif Beki ile başka bir proje için bir araya gelmiştik.

    Neydi o proje?
    Kanalda talk show gibi. Sosyal yanı da olan bir program yapmayı düşünüyorduk. Oradan hareketle fikir münazaraları yaptık. Beyin fırtınaları bizi bu noktaya getirdi. Akif Beki, "Ben karar verdim, senin haber sunmanı istiyorum" dedi. Ben de; "Hay hay bizde geri vites çok" dedim.

    Peki, şaşırmadınız mı, biran da olsa tereddüt etmediniz mi?
    Sunarım tabii. Niye sunmamayım ki? Bu çok normal bir şey... Bir insanın kendini tanıması çok önemlidir. Mesela bir şey söyleniyor ve sen yapıp yapamayacağını biliyorsun. Ben de kendimi biliyorum. Ezberim çok iyi ve kelime hazineme çok güveniyorum. Akıl, mantık ve zekâmın ne derecede olduğunun farkındayım. Geriye karar vermek kalıyor. Bu çok zor bir şey değil.

    BEN PROMPTER YERİNE KAFAMI KULLANIYORUM
    Ancak; "Bu adam görmüyor, o haberleri nasıl okuyacak?" olgusu var.
    İnsanlar prompterdan takip ediyor. Ben de prompter yerine kafamı kullanıyorum. Aradaki fark bu... Dünyayı bozup yeniden yapabilirisiniz. İnsan beyni budur. Dünyada var olan her şeye bir baksanıza! Kim yapıyor bunları? Yaradılıştan bahsetmiyorum. Allah"a ait organizasyonların dışındakileri kim yapıyor? Bizim yaptıklarımız da mutlaka onun organizasyonu ama insan, beyni ile her şeyi yapıyor. Uçaklar yapıyor, uzaya gidiyor v.s... Bunları beynimizle yapıyoruz.

    Ne kadar zaman içinde projeyi hayata geçirdiniz?
    Bir hafta -; 10 gün içinde karar verdik ve yaptık.

    Akif Beki ile önceden tanışıyor muydunuz?
    Evet, Akif Beki"yi tanırım. Bir zaman önce tanıştık ve dost olduk. İyi arkadaşız. Doğrusu gönül hanemde yeri vardır.

    GÖRMEYEN BİRİNİN HABER SUNMASININ DÜNYADA ÖRNEĞİ YOK

    Ana haberin adının "Benim gözümle" olması da enteresan. Niye "Benim gözümle?"
    Haberleri sunarken bir şekilde bir yere bakıyorsunuz. Bir şeyi takip ederek okuyorsunuz. Biz de; "Hiçbir şeyi takip etmeyeceğiz. Bizim gözümüzden bakıp aktaralım. Aldıklarımızı biraz daha sadeleştirelim. Gerektiğinde üstüne fikir koyalım, yorum da yapalım" dedik. Böyle yola çıktık. Çünkü bunu görmeyen biri sunuyor. Bu insanların alışık olduğu bir şey değil. Ve dünyada da örneği yok. Farklılıktı ve biraz da mecaz olsun istedik. Bu açıdan bakıldığında daha anlaşılır olur. Benim gözümle, benim duygularımla... Hayata ve hayatta yaşananlara benim gözümle bir bakış gibi bakın buna.

    Programın isim babası kim?
    Tabii ki benim.

    AKİF BEKİ BENDEN DE DAHA DELİYMİŞ

    Kanal yöneticileri, ana haberi size sundurarak popülaritenizden yararlanmak istemiş olabilirler mi? Bu şekilde düşünen çok kişi var. Ne düşünüyorsunuz?
    Tabii olabilir. Ben şimdi bir bakkal olsaydım, başka bir yerde çalışıyor olsaydım gelip bana bu teklifi sunmazlardı elbette. Bunun altında benim hayatla olan sempatik ilişkimin, popülaritemin rolü var, her tuttuğunu koparan özelliğimin onlara verdiği bir güven var. 20 yıllık varlığımızın insanlarda yarattığı sinerjinin de etkisi olduğunu düşünüyorum. Bu adam her şeyi yapar algısı var. Bir kanal yöneticisi herkese nasıl güvensin? Saçmala ihtimali olan birine böyle bir iş verse hem kendini hem de kanalı komik duruma düşürür. "Ben yapamadım, sanatçıydım denedim ama olmadı" derim. Orada asıl ziyana uğrayacak yer kanaldır. Dolayısıyla Akif"in işi daha zordu. Benden daha deliymiş...

    İlk yayın gecesi Akif Beki orada mıydı?
    Akif Bey"i gönderdik. "Sen git. Başka yerde seyret" dedik.

    Seyretmiş mi peki?
    Tabii ki. Üstelikte çok iyi bir ekiple, dışarıdan çok iyi gözler seyretti.

    HATASIZ YAPSAYDIK BANT ZANNEDİLEBİLİRDİ

    Siz kendinizi nasıl buldunuz?
    Bir iki dil sürçmem oldu ama bu normal. Ben haber izlerken bir çok spikerde bu sürçmeleri görüyorum. Programın sonunda da izah ettim. Biz bu işi yapabildiğimizi gösterdik. O anlamda bizim için başarılı bir çalışmaydı. Bir de onlar olmalı zaten. Hatasız yapsaydık bant zannedilebilirdi.

    Habercilerin tepkisi ne oldu?
    Habercilerin tepkilerini bilmiyorum. Ama birçok insan beni aradı. " Bu nasıl bir şeydir? Nasıl oluyor? Ne kadar sıra dışı bir şey" dediler.

    Eşinizin yorumu ne oldu?
    Eşim artık benim yaptığım hiç bir şeye şaşırmıyor. Ben gidip uzayda, NASA"da çalışacağımı söylesem eşime garip gelmez. Bu dünya rekorunu kırdıktan sonra benimle ilgili şaşırma sayfasını kapattı. Telefon açtığımda ağlıyordu. "Her dediğini bu kadar mı güzel şekilde yapar insan, seninle gurur duyuyorum" diye duygulanmıştı.

    Metin Şentürk şarkı söylemeye devam edecek mi? Haberin rüzgârına kapılıp sanatı bırakır mı?
    Sanatın bende varoluş sebebi belli. Müzik sektörünün durumu bizi biraz bezdirdi açıkçası. Yıllardır sektör olarak bitik haldeyiz. Hayatta bir mücadelem, bir azmim var. Ben hayatla olan savaşı kazanmışım. Ama yaptığım işten mutlu muyum? Hayır. Bu müziğe verdiğimiz emeğin karşılığını alamıyoruz. Dolayısıyla bu sektörde kırgınlık var. Yaptıklarım bu kırgınlıktan dolayı değil. Ben yine şarkımı yapar kenara koyarım, istediğim zaman da söylerim. Susmak istediğim zaman susarım. Ama onu bırakmam.

    İLERİDE BİR KÖŞEDE YAZABİLİRİM

    Şarkı söylemeyi mi, haber sunmayı mı tercih edersiniz?
    Daha haberci değilim ama olacağım. Tercih yapmak için çok erken. Ben hayatımın her döneminde ülkemde yaşananlarla ilgilendim. Magazinden politikaya, ekonomiden spora, sanata kadar her şeyi çok iyi takip ettim. Kendimi geliştirmek için yaşıyorum. İleride belki bir köşede yazabilirim. Bu işin içinde de açılımlara gidebilirim. Ama şu an bir seçim için erken olduğunu düşünüyorum. Bu yolu sevdiğimi söyleyebilirim.

    Haber için sahaya inmeyi düşünüyor musunuz?
    Orada benim adıma çalışan çok iyi bir ekip var. Bu işe haberleri sunarak başladım. İşin hangi noktaya gideceğini ben de şu aşamada bilemiyorum. Onu zamana bırakıyorum. Bazı şeyleri siz belirleyemezsiniz, zaman belirler.

    HABERLERİN ÖNEMLİ BİR KISMINI EZBERLİYORUM

    Eminim birçok insan merak ediyor. Metin Şentürk haberlere nasıl hazırlanıyor?
    Haberden önce gidiyorum ve 2-3 saat içinde haberlerin önemli bir kısmını ezberliyorum. Önce bir haber toplantısı yapıyoruz. Haberde çalışan ne kadar arkadaş varsa, yaklaşık 10 kişi, bilgileri, akışı aktarıyorlar. Konuşulacak konu ile ilgili detayları aktarıyorlar. Beni bilgilendiriyorlar ve ben de yayında sormam gerekenleri soruyorum. Onların sağladığı bilgi akışını kendi bilgi dağarcığımda özümsüyorum ve yeri geldiğinde ortaya koyuyorum.

    Haberlerin hepsini ezbere mi okuyorsunuz?
    Evet aynen öyle. Üniversitede biz yüzlerce sayfa kitapları ezberleyip sınavlara giriyorduk.

    İSTANBUL'DAN MİLLETVEKİLİ ADAYI OLMAYI DÜŞÜNÜYORUM

    Metin Şentürk"ün Başbakan ile arasının iyi olduğu söylenir. Öyle mi? Sık görüşür müsünüz?
    Çok sık görüşürüz. Sayın Başbakanıma ne zaman ulaşmak istesem ulaşabiliyorum.

    Siyasete atılmayı düşünüyor musunuz?
    Evet, siyaseti düşünüyorum.

    Milletvekili adayı olacaksınız o zaman...
    İstanbul"dan aday olmayı düşünüyorum ama şartlara bakacağız tabii. Ben bu ülkede engelliler bakanlığı kurulmasını istiyorum. Çünkü ülkemizde 1.5 milyon engellimiz var. Bu sorun ailelerle beraber 25 milyona yakın insanı ilgilendiriyor. Şu anda çok önemli değişiklikler, devrim niteliğinde yasalar var. Anayasa değişikliğinde pozitif ayrımcılıklar var. Bu meseleler çözülene kadar o süreçte en azından böyle bir bakanlığın kurulması gerektiğini düşünüyorum. Tabii bununla ilgili hazırlıklar yapacağız, sebeplerini, kamuoyu araştırmalarını, hepsini bir paket halinde sunacağız.

    Ak Parti"den mi aday olacaksınız?
    Elbette. Ak Parti"nin şu anda bu konuda yaptığı tüm düzenlemeleri Cumhuriyet tarihini bir yana bu dönemi bir yana koyarak ele alın. Çok önemli şeyler yapıldı. Eksiklikler de var tabii. Değişiklikler çok önemli bunu kimse görmemezlikten gelmemeli. Çünkü nankörlük olur.



    BAŞBAKANIN ÖZEL BİR LİDER OLDUĞUNA İNANIYORUM

    Tayyip Erdoğancı mısınız, AK Partili misiniz?
    Benin Sayın Erdoğan"a çok özel bir sevgim var. Tayyip Erdoğan"ı da Ak Parti"den ayırmak çok doğru durmuyor. Ben Sayın Başbakanın özel bir lider olduğuna inanıyorum. Liderlik vasıflarını tamamen taşıdığına inanıyorum. Lider olarak ele aldığınızda gerçekten o elektriği, o heyecanı gösteren biri diye düşünüyorum.

    Metin Şentürk"ün gözünden Tayyip Erdoğan nasıldır? Bunu hem fiziksel olarak hem de bir lider olarak soruyorum...
    Fiziksel açıdan yakışıklı bir başbakanımız olduğunu düşünüyorum. Boyu, endamı yerinde bence. Diğer taraftan da sağlam bir karakter, ahde vefa duygusu çok güçlü bir insan, hiç bir şeyi unutmayan biri. Hem bilgi hem de vefa anlamında hiçbir şeyi unutmuyor. Duruşundan asla ödün vermeyen, bunu değiştirmek isteyenlere de fırsat tanımayan bir lider. Bu çok önemli bir özellik. İnsanlar çoğu zaman değişime zorlar...

    BAŞBAKANIN FEVRİ ÇIKIŞLARINI DOĞRU BULUYORUM

    Başbakanın fevri çıkışlarını nasıl buluyorsunuz?
    Doğru buluyorum. Bu ülkede çok yanlış şeyler yapılıyor. Mesela bir başbakanın havuzlu villası olmasın mı? Ben bu ülkede başbakan olsam nerede yaşamalıyım? Allah aşkına bana söyler misiniz? Aslına bakarsanız Başbakanın bunları kale alıp cevap vermesini yanlış buluyorum.

    GEÇ, HİÇTEN İYİDİR

    Başbakanı bu kadar takdir ediyorsunuz ama kendisi üç çocukta ısrar ediyor. Başbakan size gönül koyacak. Çocuk düşünmüyor musunuz?
    Biz o konuda biraz geride kaldık. Hallederiz daha erken. Bu yıl çocuk istiyoruz ama bazı şeyleri planlayamıyorsunuz. Zaten ben 7 çocuklu bir ailede büyüdüm. Dolayısı ile kalabalık aile özlemi hep var bende. Eşimin ailesi de 10 kardeşler. Biraz geç kaldık ama hiç bir şey için geç değildir. Geç, hiçten iyidir.

    Peki, evlilik nasıl gidiyor?
    Filozofa sormuşlar; "Evlenince ne oluyor?" diye. Filozof demiş ki; "Evlenince ya mutlu oluyorsun, ya filozof oluyorsun" demiş.

    Siz hangisi oldunuz?
    Ben mutlu olanlardanım. Evliliğin hayatıma çok uğur getirdiğine, düzen getirdiğine inanıyorum. Hayatımda verdiğim en doğru kararlardan biri olduğuna inanıyorum.

    Neden Fulya Kalkavan? Onun hangi özelliklerinden etkilendiniz?
    Onu yaratana soracağız. Çünkü benimle bir araya getiren Allah. Organizasyonu O yapıyor, biliyorsunuz. Tanıdığımda; "Evet bu olmalı" dedim. Hem beynini, hem sevgisini, hem kendisini, hem fiziğini, her şeyi ile sevebildim. Sevgimi tamamen verebileceğim biri olduğu için oldu. Ve sevgisini tamamen alabileceğim birisi olduğu için.

    EVLİLİK HİÇ AKLIMDA, FİKRİMDE YOKTU

    Fulya Hanımı tanımadan önce evliliği düşünüyor muydunuz?
    Evlilik hiç aklımda, fikrimde yoktu. "Ben bu insanla evleneceğim" dedim. Zaten 40 yaşına falan gelmiştim ve bu yaştan sonra evlenip ne yapacağım" dediğim bir dönemdi.
    Telefonda bir kere konuştum. Telefonu kapattım, yardımcılarıma döndüm, "Ben evleneceğim insanı buldum" dedim. Bitti bu kadar.

    Fulya Hanım ile telefonda konuşmanız nasıl oldu?
    Ablası ile arkadaştım. Tabii tanıştık ve sonra ablasını aradım ben. Ablası ile konuşurken sesler geliyordu. "Kim var orada öyle ya, sesler geliyor" dedim. Ablası da bana; "Kız kardeşim falan burada, o da seni çok sempatik buluyor" dedi. Ben de, "Ver bakayım onu telefona" dedim. Telefona geldi, konuştum, telefonu kapattım ve "evleneceğim kız bu" dedim. Bazı şeyler insana malum oluyor. Sonra telefon numarasını almıştım o konuşmamızda." Madem sempatik buluyorsun, ara sıra konuşuruz" dedim. Ondan sonra da tacizlerim başladı zaten.

    Eyvah. Rahatsız oldu mu peki o tacizlerden?
    Hayır, zaten rahatsız olsaydı şu anda beraber olamazdık. Zaman zaman zorluklar yaşadık. Evlilik sürecine gidiş tamamen benim çabamdı. Bu show dünyası tabir edilen, lanet dünya diyorum insanlara çok inandırıcı gelmiyor. Bugün canım, cicim, ölürüm diyen insanların 6 ay sonra kanlı - bıçaklı olduğunu görüyorsunuz. Evlilik gibi evlilikler, arkadaş gibi arkadaşlıklar, dostluk gibi dostluklar yaşanamıyor. O dünyanın içinde biri olarak, kendinizi bazen, bunlara çok değer veren insanlara anlatmanız zor oluyor.

    Fulya Hanımın ailesini de ikna etmeniz zor olmuştur...
    Aile de inandırıcı bulmuyordu beni. Sıkıntılı olur diye düşünüyordu. Bu dünyaya baktığı zaman, geçmişte de bu dünyanın bir bireyi olarak yaşamadım. Sempatik olduğumdan dolayı ekranlardaydım. Magazinler seviyordu, sempatik buluyordu. Yani aşktı, meşkti böyle şeylerle hiç gündemde olmadım. Yine de bu dünyayı tehlikeli buluyor insanlar. Çok hak veriyorum. Şimdi ailesi kendi annem ve babam gibiler.

    İyi damat oldunuz mu?
    Oldum oldum. Valla oldum ben ya, iyi damat oldum.

    EVLİLİKTE KENDİ DİĞER YARINI KENDİNE KATMAYI ÖĞRENMELİSİN

    Mutlu evliliğin sırları nedir?
    Öncelikle evlilikte kendi diğer yarını kendine katmayı öğrenmelisin. Sadakatte, sevgide, saygıda bir problem olmamalı. Bütün bunları bir araya getirdiğinizde geride bir problem kalmıyor. Ben böyle yaptım, şu anda bu saydıklarımla yürüyor ve hiç bir problem de yok. Özeti kalbinizin diğer yarısını bulun derim

    Metin Şentürk'ün dikkat çekici bir özelliği de kılık - kıyafeti. Çok uyumlu, çok düzgün giyiniyorsunuz. Bu sizin tercihiniz mi, eşiniz mi yardımcı oluyor? Ya da imaj makerınız mı var?
    Sanatçı değilken, çocukken de o zamanki imkânlarımla güzel giyiniyordum. Bu benim doğamda var. Evli değilken bu işler ekip içinde yürüyordu. Şimdi Fulya Hanım yürütüyor. O da çok zevkli. Hiç bir şey söylemiyorum ben. O kendisi ayarlıyor. Sadece bazen, şu renklere yönelenim, bu renklere yönelelim diyorum.

    ÇOCUKKEN PARA BİRİKTİRİR KIYAFET ALIRDIM

    Peki, renk tercihleriniz var mı?
    Var. Mesela, frapan renkleri seviyorum. Takım elbiselerin içine zaman zaman içeride patlayacak kravatlar, gömlekler, mendiller falan ama zaten erkekte takım elbisede çok fazla seçeneğiniz olmuyor. Belli renkleriniz var. Siyahlar, fümeler, griler, lacivertler. Ya da bazen bunları onun dışına çıkarmaya çalışıyorum çeşitli tonlarla. Bunu Fulya Hanım çok iyi anladı. Çok iyi de organize ediyor. Mesela ben çocukken herkes para biriktirir oyuncak alırdı. Ben para biriktirir kıyafet alırdım.

    Renkleri biliyorsunuz değil mi?
    Elbette. İşte sarının, yeşilin, kırmızının, turkuazın, morun, siyahın bunların tahayyül ettiğim bir şeyi var zihnimde. Mesela lilaları çok severim. Takım elbisenin içine lila gömlekler, kravatlar, sarıyı da çok seviyorum. Takım elbisede siyahı, grileri çok seviyorum. Yaz renklerine çıktığımızda açık renkleri çok seviyorum. Kıyafetleri de iyi taşıdığımı düşünüyorum.

    BU, HIZ REKORU GİBİ GÖRÜNSE DE BEN BUNU "HIRS REKORU" OLARAK GÖRÜYORUM

    Dünya görme engelliler hız rekorunu kırdınız. Riskli bir işti. Katılmaya nasıl karar verdiniz?
    Önemli bir rekor tabi ki. Bunu gazetede Güney Afrikalı bir körün yaptığını okudum. Sonra İngiliz bir kör yaptı. Ben de, "Bunu bir Güney Afrikalı, İngiliz yapıyorsa, bir Türk niçin yapmasın?" dedim. Tamamen benim kararım. Karar verdik, uygulamaya geçtik. Şu anda kendimizi de ülkemizi de bu anlamda Guinness rekorlar kitabına soktuk. Bu aslında bir hız rekoru gibi görünse de ben bunu bir "hırs rekoru" olarak tanımlıyorum. Çünkü bu işin yapılış amacı, engellilerin de istediğinde neler yapabileceklerini göstermekti. Aynı zamanda evlerine kapanan engellilerin sokağa çıkmaları ve evlatlarından utanan engelli ailelerini de sokağa çıkmalarını teşvik için yapılmış bir şeydi.

    Müracaat ettiğiniz de olmaz demediler mi?
    Hayır olmadı. Gerekli çalışmaları yaptık. Guinness"e başvurduk.

    Ya eşiniz?
    Biraz karşı çıktı önce. Karar verdiğimi ve dönüşü olmadığını gördü. Ondan sonra karşı değil, yanımda olmayı seçti

    LOKMAN AYVA ÇOK ÇALIŞIYOR

    Görme engelli milletvekili Lokman Ayva ile görüşüyor musunuz?
    Görüşüyorum.

    Sizleri yeterince temsil ettiğine inanıyor musunuz?
    Niyetlerinin iyi olduğuna ve Lokman Ayva'nın çok iyi çalıştığına şüphe yok. Ama bu temponun düşük olduğunu düşünüyorum. Uzun süre ihmal edilen sorunlardan söz ederken, bu noktada niyetler iyi olduktan sonra altında bir şey aramamak lazım. Bu konuda biraz daha fevri, daha cesur, daha gözü kara olmak lazım. Daha gözü kara insanları zorlamak lazım. Gözü karalıktan kasıt risk değil, daha sivri olmak lazım. Çünkü bu konu siyasi değil. Muhalefet, iktidar meselesi değil. 72 milyon insanın, sağcısı - solcusu ile her konuda birbirine ters düşse bile, bir tek bu konuda uzlaşma zorunluluğu olan bir konu bu. O nedenle bu avantajları biraz daha kullanmak gerekirdi diye düşünüyorum. Bu avantajlar iyi kullanılamadı.

    Türkiye'de engellilere nasıl bakılıyor? Bu konuda yol alındı mı?
    Alındı elbette. Bu konuda benim çok payım olduğunu düşünüyorum. Çünkü engellilikle ilgili yapılan esprileri, benim kendimle dalga geçmem olarak gördüler. Öyle değildi aslında o ama amacıma ulaştım. Ben, aslında hayatla dalga geçiyordum ve bu konuyu artık bir ajitasyondan çıkartmak gerekirdi. Ve ben toplumu bu konuda eğittiğimi düşünüyorum. Yıllar önce benim görüp görmediğimi anneme işaret ederek sorarlardı. Şimdi ben bu toplumda bunu yapmaya başladıktan sonra insanlar yolda giderken bana, "Abi nasıl görünüyorum?" diyorlar. Bu işte, kat edilen yoldur. Engelliler artık kendileri ile dalga geçiyorlar. Elbette merhamet kültürü halen yaşıyor bizim ülkemizde. Bu sadece insanlarda yok. Bir baba-anne bile oğluna acıyabiliyor. Yıkacağız bu kültürü. Yani peşimde çok büyük bir ordu var, engelliler ordusu. Onlar hayatla olan bu savaşı kazanacaklar. Bugüne kadar bu ülkede önderlik sorunu olmuştu.

    Bir rol model olması gerekiyordu...
    Evet. Yıllarca bir altyapı hazırladık. Ben Metin Şentürk olarak bunu çok iyi yaptım. Zaman ve zemin çok iyi durumda. O açıdan sıkıntı yok. Biz de orduyu zafere doğru götüreceğiz.

    KURDUĞUM DÜNYAMDA EKSİKLİĞİNİ HİSSETTİĞİM HİÇ BİR ŞEY YOK

    Metin Şentürk görüyor, görmüyor muamması halen devam ediyor...
    Ben de tereddüt ediyorum bazen.

    Teknoloji ilerledi, yeni sistemler gelişti. Görmek için bir çabanız yok mu?
    Hiç ilgilenmiyorum, ilgilenmeyeceğim de. Çünkü insanın kendi kurduğu dünyasını sevmesiyle ilgili bir şey bu. Ben güzel bir dünya kurdum ve güzel bir dünyada yaşıyorum. Eksikliğini hissettiğim hiç bir şey de yok. Dolayısı ile fazlalığa gerek de yok.

    DÜNYA ENGELLİLER VAKFI YARARINA BİR ALBÜM YAPTIM

    Metin Şentürk de yeni çılgınlıklar var mı?
    Hizmet alanında var. Şu da bir çılgınlık aslında; Dünya Engelliler Birliğini kurmaya adım attık. Eylül ayında New York'a gittim ve Birleşmiş Milletler Engelliler Sözleşmesi'ne taraf olan ülkeler toplantısına 3 gün boyunca katıldım. Türkiye'deki engelliler ve sivil toplum kuruluşlarını temsilen, Başbakanımızın destekleri ile gittik. Oradaki görüşmelerde de her şeyi planladığımı, Türkiye'de uluslararası sivil toplum kuruluşları ağını kurmaya aday olduğumuzu ve bu konuda çok kararlı olduğumuzu bildirdik. Zaten 4-6 Mart tarihleri arasında da çalıştayını yapıyoruz. 42 ülkeyi buraya davet ettik. Bu da çok büyük bir adım ve Uluslararası bir teşebbüstür. Bu çabalarla ilgili çılgınlıklar duyacaksınız. Engellilerin hayatlarının değişmesiyle ilgili çılgınlıklar duyacaksınız. Ailelerin bakış açılarını değiştirmesiyle ilgili projelerimiz var. Ailelerin motivasyonuyla ilgili projelerimiz var. Toplumun bir kesiminde, bu ülkede çok güzel yaşayan ancak suya sabuna dokunmayan insanlar var. O insanların uyarılmasına ilişkin çok önemli projelerimiz var. Uyuyan vicdanları uyandırmayla ilgili projelerimiz var. Dolayısı ile çılgınlıklarımızı artık o alanda göreceksiniz. Ayrıca Dünya Engelliler Vakfı yararına bir albüm yaptım. Onu da sanırım yılbaşından sonra çıkartacağız.

    Metin Şentürk gözü kara olmaya devam edecek yani...
    Tabi tabii. Ben bunun şarkısını yaptım. "Gözü karayım" diye.

    Haber 7




    Metin Şentürk görmeyi neden istemiyor Yorumları