"En ağır işkence babamı göremememdi"   Konuyu açan: Dostane   İlk Mesaj: 12-10-2010 (08:15)   Son Mesaj: 12-10-2010 (08:15)    Cevap: 0    Gösterim: 464  

    12-10-2010

    "En ağır işkence babamı göremememdi"



    Babasını son bir kez görmek için Türkiye'ye gelince tutuklanan yazar Doğan Akhanlı "Çok işkence gördüm ama babamı son kez görememek en ağırı oldu" dedi.

    Meltem Günay'ın röportajı

    Babasını görmek için geldiği İstanbul"da tutuklanan ve babası vefat ettikten ancak 12 gün sonra tahliye olan yazar Doğan Akhanlı, "Savunmamı hazırlamıştım ama babamın ölüm haberini alınca savunma yapmamaya karar verdim. Çünkü acı çok büyüktü" dedi.
    İstanbul Eminönü"de, 1989"da bir dövüz bürosunun soyulması sırasında işlenen bir cinayet nedeniyle hakkında yakalama kararı çıkarılan yazar Doğan Akhanlı, 18 yıl sonra hasta babasını son kez görebilmek için 10 Ağustos"ta geldiği İstanbul"da Sabiha Gökçek Havalimanı"nda tutuklanıp Tekirdağ Cezaevi"ne gönderilmişti. Dört duvar arasında 9 Aralık"ta İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi"nde görülecek duruşmayı bekleyen Akhanlı, tahliye olup Artvin"deki babasına gitmek için gün sayıyordu. Fakat erken gelen ecel, Akhanlı"nın babasını 27 Kasım"da alıp götürdü. Önceki gün çıktığı duruşmada susma hakkını kullandığı halde tahliye olan Akhanlı, özgürlüğüne kavuşsa da, sevinci yarım kaldı. Bugün Artvin"e, babasının mezarına gidecek olan Akhanlı, hüzünle çıktığı yolculuktan hemen önce şunları anlattı:

    "Jandarma "Tahliye edilmedin" dedi"

    "Mahkemenin sonucunu öğrenmeden cezaevi aracına getirildim, orada beklerken görevli jandarmalar bana "tahliye edilmedin" dedi. O noktada nasıl bir ülkedeyim diye düşündüm. Böyle bir davada, savunmanın yargı sistemini yargılattığı bir davada ben tahliye edilmeyeceksem ne olacak diye düşündüm. O noktada aşırı bir umutsuzluğa kapıldım ve ürktüm. Çünkü kamuoyunun bu kadar ilgili olduğu bir davada mahkeme böyle bir reaksiyon verirse o hapishanede tanık olduğum onca çocuğun geleceği ne olacak diye düşündüm."

    "Hapiste işkence gören biriyim"

    "Ben işkence gördüm. Devletin, "ben devletim, istediğimi yaparım" dediğini gördüm ve bunlardan sonra koptum sonra da devletle barışmadım. Ama 35 yıl sonra döndüğümde işkence yoktu ama öyle bir sistemin içine düştüm ki ateşten bir çember. Benimle ilgili deliller ilk üç günden sonra çürütüldü. Bu noktadan sonra benden ne istiyorsunuz, bu öfkeniz ne. Bu sefer savcının şahsında bütün toplumla devletle aramda mesafe oluştu. Kendimi yabancı, dışlanmış hissettim. Bu çok ağır bir duygu."

    "Sevinmeyi beceremedim"

    "Tahliye olduğumu cezaevine gittiğimde oradaki memurlardan öğrendim. Onlara şaka yapmayın dedim ama tahliye dediler. O noktada söylenecek şey yoktu. Sevinmek istedim ama sevinmeyi beceremedim. O kadar yorulmuştum ki tek aklımdan geçen beni rahat bırakın başka birşey istemiyorum duygusuydu. Ama arkadaşlarım geldi ve beni aldılar. Kutlamaya gittik, müthiş bir buluşmaydı. Geçmişim ve bugünüm içiçe geçti. Ben dayanışmayı ve kamuoyu ilgisini iliklerime kadar hissettim. Bu ilgi olmasaydı ne olurdu bilmiyorum."

    "Katil değilim demek ağır"

    "Cinayetten yargılanmak bana ağır geldi. Herhangi bir suçlama değil yazımdan dolayı ya da söylediklerimden dolayı suçlanmıyorum. Bir cinayetten suçlanıyorum. Bunu savunmaya kalkmak bile bana ağır geliyor. Ben katil değilim demek ağır geliyor. Tutuklandıktan üç gün sonra deliller çürütüldü, Temmuz"un 27"sinde ise kesinleşti. Davadaki diğer kişiler bu değildir dedi, davada yargılanan diğer iki kişi beraat etti peki ben neden alakam olmayan birşeyde müebbet hapisle yargılanıyorum. Bu delillerle bir insan cinayetten yargılanamaz. Ama ürktüm çünkü bu ülkede insanlar ne çabuk katil oluyormuş dedim. Peki ya o tanık bana politik düşüncelerimden dolayı kızgın olsa ve budur dese ne olacaktı. Benim hiçbir şansım yoktu."

    "Tutuklanacağımı biliyordum"

    "Tutuklanacağımı da biliyordum ama beni uzun süre içeride tutabilecekleri aklıma gelmedi. Tutuklama haksızdı. Savcı eğer benim katil olduğumu düşünüyorsa neden beni sorgulamadı. Böyle şey olur mu? Müebbet hapis cezası isteniyor ama sorgulama yok."

    "Suskunluğu seçtim çünkü..."

    "Babamın ölümünden sonra suskunluğu seçtim çünkü bana "benim söyleyeceğimin ne önemi var duygusunu" verdiler. Yani söyleyecek birşeyim yok ki esasında. Kimim, neyim, niye geldim onu söylerim. Olayla ilgili üç cümle söyleyebilirim. Olayla ilişkim yok o insanları tanımıyorum. Söyleyeceğim başka birşey yok. İddia makamının bu olayı açığa çıkarma gibi bir derdi yoktu. Elinde geçmişte solcu olan sonradan da rahat durmayan, şimdi de söyledikleri çok düzgün olmayan birisi var. İçerde kalmasında zarar olmayan birisi. Öte yandan da insan hakları savunucusu diye geçiniyor. Alın sizin insan hakları savunucusu dediğiniz adam katil. Bunun politik anlamı buydu. Ben yargılanırken insan hakları da yargılanıyordu."

    "Kafamı duvarlara vurmak geldi içimden"

    "Babamın ölüm haberini aldığımda öfkeyle bütün gücüm tükenmiş hale geldim. Bütün demirleri kırıp parçalama ya da kafayı duvara vurup kendime zarar verme ya da hiç sesimin çıkmaması arasında gidip geldim. Ben işkence görmüş birisiyim. Siz bana işkence yaptınız sürgüne gönderdiniz ve sonra babamı görmemi engellediniz. Babam açısından düşündüm o öyle uyumlu bir insandı ki sadece bana haksızlık değildi aslında ona haksızlıktı. Bu çok ağır geldi. O noktada sözün bittiği yerdi. Savunmamı hazırlamıştım ama babamın ölüm haberini alınca savunma yapmamaya karar verdim. Çünkü acı kişisel bir acıydı ve kişisel bir acının politikselleşmesini doğru bulmadım. Konuşsaydım mahkemede babamın üzerine konuşurdum. Bunun insani olmadığını, çok lüzumsuz birşey yaptıklarını ve geri dönüşü olmadığını anlatırdım. Ama gerek yoktu."

    18 yıl sonra İstanbul"u görebildi

    "İstanbul"un resimleri bile ağlatır beni. Fatih Akın"ın filmlerini seyrederken ağlama krizlerine girerdim sırf İstanbul görünüyor diye. Öyle bir İstanbul var bende. Ama ilk geldiğimde havalimanından emniyet müdürlüğüne giderken o kadar çirkin geldi ki. Küstüm o gün İstanbul"a. Ama bugün Galata Köprüsü"ne girerken ağabeyimin beni çocukken İstanbul"a ilk getirdiğindeki görüntü gözümün önüne geldi ve İstanbul"la yeniden barıştım."

    Vatan




    "En ağır işkence babamı göremememdi" Yorumları