Yeni Akit'te yazan Dede tepki aldı mı?   Konuyu açan: alptraum   İlk Mesaj: 12-01-2010 (23:17)   Son Mesaj: 12-01-2010 (23:17)    Cevap: 0    Gösterim: 512  

    12-01-2010

    Yeni Akit'te yazan Dede tepki aldı mı?

    Yeni Akit'te yazan Dede tepki aldı mı?


    Radyoculuk, muhabirlik şimdi de ancorhmanlik... Ülke TV'de Bugün'ü hazırlayıp sunan Ersoy Dede, son olarak Yeni Akit'te de yazarlığa başladı.. İşte gazetenin Dede ile yaptığı röportaj:

    Gazeteciliğe ne zaman başladı? Akit'te yazmaya başlayınca okurlardan ne gibi tepki aldı? Türkiye'de haber televizyonları için ne düşünüyor? Ne gibi hedefleri var, gazeteciliğe nasıl bakıyor?

    Yeni Akit'te yayınlanan röportaj

    Ersoy Dede gazeteciliğe nerede ve ne zaman başladı?


    Gazeteciliğe Zonguldak"ta başladım.. 90"ların ilk yarısıydı.. Hevesliydim, atiktim, ataktım fakat çok gençtim.. 17-18 yaşındaydım.. Praktica boynumu aşağı doğru çekiyordu yani. O kadar söyleyeyim.. Adalet Gazetesi"ne girdim. Röportaj istediğim adam bana randevu vermeyince ya da haberim gazeteye girmeyince ağlıyordum. Öyle düşün yani gençliği..



    Kimlerle ve hangi kurumlarda çalıştı diye soracağım ama özgeçmişinize baktım, o kadar çok farklı kurumda çalışmışsınız ki....[/B]

    Bu kadar farklı yerde çalışmak iyi bir şey mi bilemiyorum.. Bazı isimler var mesela görev yaptığı kurumla özdeşleşmiş.. Benim de böyle bir özgeçmişim olsun isterdim ne yalan söyleyeyim.. Şunu sadece itiraf etmeliyim, mesleğe başlayalı 15 -; 16 yıldan fazla oldu ama hâlâ kendimi yolun başında görüyorum.. Belki bundan sonra istikrarlı bir çalışma yaşamım olur.. Bir de fikrî meseleler var.. Mesela şu anda yazarlık yaptığım gazete ile editörlüğünü ve anchorman"liğini yaptığım kanalla aynı yerde duruyoruz. Bu özellikle bizim mesleğin olmazsa olmazı. İçim rahat yani anlıyor musun? Dolayısıyla içimin rahat olmadığı günler yaşadım ben. Geceleri huzur içinde yastığa başımı koymadığım geceler oldu. Şimdi çok şükür her şey yolunda...

    Radyoculuk, muhabirlik şimdi de ancorhmanlik... Hangisi daha keyif verici sizce?[/B]

    Temelde yaptığımız şey gazetecilik aslında. Yani mesele iletişim. Hangi mecra kullanılırsa kullanılsın özünde mesajımızın hedef kitleye ulaşmasını önceliyoruz. Radyoculuğun elbette gönlümde farklı bir yeri var. Çünkü benim radyoculuk yaptığım dönemde, geri dönüşler çok kuvvetliydi. Yaptığınız işin karşılığında -;olumlu ya da olumsuz- tepki almazsanız, bir şeyler yanlış gidiyor demektir. Bir de radyoda kendimi çok özgür hissediyordum. Televizyon pek öyle değil. Her gün traş olmak gibi bir derdimiz var mesela. Kravat var. İnanılmaz şekilci bir yapı. Reddetmiyorum. Hatta destekliyorum. Oyunun kuralı bu. Ama kendimi iyi hissetmiyorum. Şunu söyleyebilirim ama, kamera arkasında kendimi daha iyi hissediyorum. Başka biri ekranda olsun, onu iki günde yıldız yaparım. En yeteneksiz adamı bile. Ama kendim ekran önünde olunca elim kolum bağlı kalıyorum. Fakat bir gerçek var. Egoları yüksek insanlarız. Bütün televizyoncular. Biri, ikisi, üçü beşi değil. Hepsi. Mesleğe katkısı büyüktür bu psikolojinin, yadsınamaz. Ama zararları da var işte.. Yazılarımı çok önemsiyorum. Yazılarımda, muhabir kökenli bir adam olduğum için, salt analizlere değil, içinde haber de olan fikirlere yer vermeye çalışıyorum. Bir meseleyi araştırmadan, sadece yorum yapmak için kalem oynatmıyorum. Ha olur mesela, akademisyen kökenli olursunuz, fikirleriniz vardır o fikirlerinizi paylaşırsınız okurla. Ama benim için öncelik haberde..

    Her gün ekrana çıkmanın avantajları ve de dezavantajları olsa gerek...[/B]

    Herşeyi ekran önünde yaşıyorum dersem inanır mısınız? Mesela video paylaşım sitelerine girerseniz bulacaksınız. Sigarayı ekranda bıraktım. 5 yıldan fazla olmuş.. Nikah günü sabah programımı yaptım, müstakbel eşime el salladım nikaha gittim. Büyük oğlum 10 yaşına kadar her 23 Nisan"da benimle birlikte ekrana çıktı. Dahası da var. Mavi Marmara Baskını için, Irak"ta ölen babalar, Filistin"de yetim kalan bebeler için canlı yayında ağladım, canlı yayında dua ettim.. Bir de insanın bir günü bir gününe uymaz. Evde kavga edersin, çocuğun hastalanır fark etmez. Her şartta, ekranda aynı resmi veriyorsun.. Annem hastanede mesela Nisan ayından beri.. ne yapayım şimdi? Ekrandaki adamda bir değişiklik yok..


    Haber kanallarının bu son dakika anonslarını abarttığını düşünenlerden misiniz?[/B]
    Haber kanallarını diri tutan işin "son dakika" anonsları olduğunu düşünüyorum bir kere. Yani kendi yakın çevrenizden pay biçin. Olağan üstü bir şey olmadan açıyor musunuz haber kanallarını? Ne zaman "ay sallandık galiba" diye bir laf olur evde, haber kanalı o zaman açılır. Dolayısıyla haber kanalları da, kendilerini izlesinler diye; gecelik faizlerden, herhangi bir bakanın herhangi bir demecine kadar her gün onlarca "son dakika" anonsu basıyor. Bu oturacak zamanla. Mesela şöyle olacak; bir kanal ekonomi ağırlıklı yayın yapan bir haber kanalı olacak, bir kanal dış politika ve analiz ağırlıklı yayın yapan bir haber kanalı olacak. Dolayısıyla "gecelik faizler" anonsu bir kanalın önem verdiği bir gelişme olacak, "ırak"ta hükümet bunalımı" bir başka kanalın önem verdiği bir iş olacak. Bu branşlaşma sonunda bunun aşılacağına inanıyorum..


    Konuklarınızı mutlaka gündemdekiler arasından seçiyorsunuz. Ekrana çıkaracağınız kişilere yönelik kriterleriniz var mı?[/B]

    Biz yaptığımız yayınlar bakımından kendimizi "özgürlük adası" olarak tanımlıyoruz. Belli değerlerimiz var elbette. Yayın yoluyla bunlara sövdürtmemeye özen gösteriyoruz. Ama söyleyecek sözü olana da kapılarını açtığımız bir kanal Ülke Tv..

    Haber hayatınızın neresinde?Ailenize yeterince vakit ayırabiliyor musunuz?
    [/B]Açık söylemek gerekirse, kesinlikle aileme yeterince zaman ayırıyorum. Daha doğrusu benim için önce ailem geliyor.. Benim bu haberciliği önceleyen ve fetişleştiren anlayışa da eleştirim var aslında. Beraber çalıştığım bir gazeteci (herkes tanır vermeyeyim ismini şimdi) "ben var ya, ilk çocuğumun büyüdüğünü görmedim haber peşinde koşmaktan" dedi, böbürlenerek.. Dedim ki, "abi o senin kendi salaklığın. İnsan çocuğunun bebekliğini kaçırır mı?" Bu "önce insan mıyız, haberci miyiz?" meselesinde de böyle. "Elinizde fotoğraf makinesi varken, bir siyasetçisi düşerken gördüğünüzde ne yaparsınız?" makineyi senin kafana atarım, gider o adamı kurtarırım. Bu kadar net.Yemişim oradan çıkacak haberi..[/B]




    Türk medyasının son dönemini nasıl değerlendiriyorsunuz? Çok sesliliğin oluştuğu kanaatinde misiniz?
    [/B]Çok sesliliğin elbette yerleştiğini düşünüyorum. Asıl beni heyecanlandıran artık gazetelerin manşetleri yoluyla teşvik pazarlıkları, koalisyon hesapları, milletvekili transfer borsaları falan açılmıyor. Ne mide bulandırıcı bir dönemden geçmişiz meğer. Şu anda sadece habercilik yapıyoruz, eskiler bunu hazmedemiyor. Onlar alışmış tabi bir haber başlığıyla hükümet devirmeye ya da kurmaya. Şimdi içinden geçtiğimiz dönem zor geliyor. Geçti artık. Geçmiş olsun..



    Yeni Akit ailesine katıldınız. İlk tepkiler nasıl, okuyucudan geri dönüşüm alabiliyor musunuz?[/B]

    Akit ile tanışıklığım 28 Şubat dönemine rastlıyor.. Daha doğrusu 28 Şubat"ın ciddiyetinin de farkına bu sayede vardım.. Akit Gazetesi ve Cuma Dergisi, içinden geçtiğimiz süreci anlama kılavuzuydu benim için. Sonra zaten her iki yayın organının da başına gelenleri üst üste koyduğunuzda ne demek istediğimi anlayacaksınız. Bugün artık, ortaya çıkan derin yapılanmalar sayesinde anlıyoruz ki, Cuma Dergisi"ne yapılan linç de, Akit ve Anadolu"da Vakit gazetelerine yapılan saldırılar da, tek bir merkezden komuta ediliyormuş. Halkın gerçeklerle tanışmasını aydınlanmasını, bilinçlenmesini önlemeye çalışan tek bir merkezden.. Şimdi ise bu bayrağı devraldım. Artık ben de okura içinden geçtiğimiz süreci doğru anlatmaya çalışanlardan biri olacağım Allahın izniyle. Elbette geri dönüş mükemmel. Okur ile yazarın aynı ailede olduğunu ben burada gördüm. Okurlar bana "hoş geldiniz" e-mail"i attılar. O kadar duygulandım ki..


    Ersoy Dede"nin mutlaka ki hedefleri var. Geleceğe yönelik ne gibi planlarınız var?[/B]

    Yazmaya devam etmek istiyorum. Herkese her şeyi anlatmak istiyorum.. "durun, size yalan söylüyorlar" diye haykırmak istiyorum. Ne kadar izin verirlerse. Yarın bakarsınız her şey değişir. O zamana kadar anlattık, anlattık. Başka ne planım olabilir ki?..





    Yeni Akit'te yazan Dede tepki aldı mı? Yorumları