Babacan'a göre vergilerin düşme şartı   Konuyu açan: alptraum   İlk Mesaj: 11-04-2010 (15:23)   Son Mesaj: 11-04-2010 (15:23)    Cevap: 0    Gösterim: 494  

    11-04-2010

    Babacan'a göre vergilerin düşme şartı

    Babacan'a göre vergilerin düşme şartı


    Babacan, The Economist'in Değişim Sürecinde Türkiye-Türk Hükümetiyle 18. Yuvarlak Masa Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, AB'nin Türkiye'yi almama gibi bir ihtimalim olmadığını söyledi. Babacan vergilerin düşürülmesi sorununa şu cevabı verdi.

    Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, AB'nin Türkiye için bir hak olduğunu belirterek, ''1959'dan bu yana devam eden, müktesebatı olan konudur. Bu konuda taviz vermeyeceğiz'' dedi.
    Babacan, The Economist tarafından düzenlenen ''Değişim Sürecinde Türkiye-Türk Hükümetiyle 18. Yuvarlak Masa Toplantısı''nda yaptığı konuşmada, 2002'den bu yana Türkiye'nin kaydettiği gelişmelere değindi.

    Hükümetin kurulduğu ilk dönemden itibaren AB sürecini Türkiye'de en ileri götüren iktidar olduklarını belirten Babacan, şöyle devam etti:

    ''Her ne kadar AB tarafında sorunlar olsa da, AB'de ciddi sıkıntılar yaşansa da, AB'de yaşanan sıkıntılar dönüp dolaşıp Türkiye'nin AB sürecine olumsuz etki yapsa da biz bu kararlığımızı aynen devam ettiriyoruz ve sürecin rayında gitmesi, ilerlemesi için de azami çaba gösteriyoruz.

    Bunu biz kazan-kazan süreci olarak görüyoruz. Bu sürecin sonunda Türkiye, üye olsun ya da olmasın sürecin kendisinin her iki taraf için de çok faydalı olduğunu, olacağını düşünüyoruz. Bu sebeple de ısrarla, inatla bu süreci devam ettiriyoruz.

    Eminim ki bugünlerde 'Türkiye şöyle bir vazgeçse, Türkiye'yi yıldırsak, Türkiye'ye zaten oldukça zor dönemler yaşattık, yaşatıyoruz, Türkiye şöyle bir kendiliğinden vazgeçse' diye düşünen AB'de çevreler vardır.

    Ama bu olmayacak. Bu bizim için bir haktır. 1959'dan bu yana devam eden, müktesebatı olan konudur. Bu konuda taviz vermeyeceğiz.''

    Türkiye'nin reform süreci için AB sürecinin çok önemli çapa olduğunu dile getiren Babacan, AB müktesebatının pek çok unsurunu Türkiye'nin üstlenmeye başladığını, fasılların açılıp açılmadığından bağımsız olarak AB müktesebatının üstlenilmesiyle ilgili çalışmaların devam ettiğini söyledi.

    Şu anda açılmaya hazır en az 6-7 fasıl olduğunun altını çizen Babacan, ''Bunu biz söylemiyoruz. Bunu AB Komisyonu, 27 başkente yazdığı raporlarda açık bir şekilde ifade ediyor.

    Ancak pek çok siyasi konu, siyasi kaynaklı engelleme çabaları, bizim yeteri kadar hızlı gitmemezi bu süreçte önlüyor'' diye konuştu.

    Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, büyük bankalarla ilgili çalışmaya ilişkin, ''Hiçbir bankamızı kısa vadede zora sokacak, iki ayağını bir pabuca sokacak adımlar kesinlikle olmaz. Zamana yaygın, daha yumuşak geçişlerin olacağı bazı adımlar gelecek. Buna artık herkesin hazır olması gerekiyor'' dedi.

    The Economist tarafından düzenlenen ''Değişim Sürecinde Türkiye-Türk Hükümetiyle 18. Yuvarlak Masa Toplantısı'' sırasında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Babacan, büyük bankalarla ilgili çalışmada hangi noktaya gelindiği sorusu üzerine, kurumların kendi hazırlıklarını yaptığını, daha sonra ilk fırsatta ilgili kişileri biraraya getirip konunun istişare edileceğini söyledi.

    Bu konuda G-20'nin bütün ülkelere kendi büyük bankalarıyla ilgili ne tür tedbirler alacaklarına ilişkin hazırlıklarını yapması yönünde çağrısı bulunduğunu anımsatan Babacan, ''Dolayısıyla buna da bakma zamanı geliyor.

    Hiçbir bankamızı kısa vadede zora sokacak, iki ayağını bir pabuca sokacak adımlar kesinlikle olmaz. Zamana yaygın, daha yumuşak geçişlerin olacağı bazı adımlar gelecek. Buna artık herkesin hazır olması gerekiyor'' diye konuştu.

    Sistem açısından bankaların ülke sistemi ve küresel sistem için önem taşıyan bankalar olmak üzere ikiye ayrıldığını, bunlarla ilgili ayrı ayrı düzenlemeler yapıldığını belirten Babacan, ''Biz de o çerçevede kendi bankalarımıza bakacağız. Yavaş yavaş, istişare ede ede, herkesle konuşarak gerekli adımlar neyse bunları en kısa zamanda atacağız'' dedi.

    ''SÜRPRİZ DEĞİL, DAHA ÖNCEDEN SİNYALİ VERİLDİ''

    Merkez Bankası'nın kredilerdeki artış oranının yavaşlaması gerektiği ve bu yönde bazı tedbirler alabileceği yönündeki açıklamasının hatırlatılması üzerine de Babacan, sürecin başladığını, Merkez Bankası'nın öncelikle kriz nedeniyle geçen seneden itibaren uygulamaya koyduğu bazı tedbirleri yavaş yavaş geri çekmeye başladığını, yıl sonu itibarıyla da olağanüstü dönem tedbirlerinin bir bakıma sona ermiş olacağını söyledi.

    Son olarak KKDF'nin yüzde 10'dan 15'e çıkarılmasının buna yönelik adımlardan biri olduğuna değinen Babacan, ''Bunlar doğru adımlar, doğru tedbirlerdir. Merkez Bankası olsun, BDDK olsun, hükümet olsun bütün tedbirlerin eşgüdüm içinde alınması da büyük önem taşıyor. Önümüzdeki dönemde buna benzer ilave adımlar da olabilir.

    Bunlara şaşırmamak lazım. Sürpriz değil. Bunlar hep söylene söylene oluyor. Daha önce bunların hepsinin sinyali verildi'' şeklinde konuştu.

    Ali Babacan, Türkiye'de kredi hacminin kısa zamanda çok arttığını, bunun özellikle dış denge bağlantısının önemli olduğunu, ancak burada serbest piyasa, serbest sermaye hareketleri ve serbest kur rejimi gibi temel ilkelerden asla vazgeçmediklerini, temel ilkelerden sapmadan başka konularda neler yapılabileceği konusunda çalıştıklarını, kararlar aldıklarını ifade etti.

    ''FED'İN ADIMI, ÇARESİZLİK ORTAMINDA ATILMIŞ ADIM''

    FED'in aldığı tedbirlere ilişkin ise Babacan, şöyle konuştu:

    ''FED'in attığı adım bir bakıma çaresizlik ortamında atılmış adım. Çünkü maliye politikalarında artık sınıra dayandılar. Döndüler dolaştılar ne yapabiliriz?

    Daha çok para sürelim piyasaya... Yaptıkları bu açıkçası. Bu nihayetinde kendi kararları, ancak dünyayı da etkileyen kararlar. Bu kararların uzun vadeli etkilerini mutlaka dikkate almamız lazım.

    Yüksek miktarlarda likiditeyi merkez bankalarının piyasaya sürmüş olması, bunun getirdiği endişeler, kaygılar, likiditenin getireceği büyümeden daha fazla zarar verebilir.

    Çünkü bunun geri döneceği ortada. Bunu yapmayıp bu yolla devam ederlerse, doların değerinin ne olacağı dünyada çok ciddi sorgulanmaya başlanacaktır. Bunlar bir yere kadar gider.

    Ama artık bana göre yolun da sonuna gelindi. Kısa vadede büyüme, istihdam endişesiyle atılan bu adımların, uzun vadede büyüme ve istihdam üzerindeki olumsuz etkilerine mutlaka dikkat etmek gerekir. Bizim gibi gelişmekte olan ülkeler de bu sermaye hareketlerini yakından takip etmek zorunda.

    Bu sermaye hareketlerinin yolu, yok tobin vergisi koymak, yok şunu yasaklamak, bunu yasaklamakla değil. Daha akılcı, daha farklı yöntemlerle ne yapılacaksa yapılması gerekiyor. Maliye politikasında sıkı durmak gerekiyor.

    Merkez Bankası'nın para politikalarının mutlaka günlük piyasa hareketlerini takip eden çizgi izlemesi gerekiyor. Bankacılıkla, diğer alanlarla ilgili tedbirleri, adımları zamanında atmak gerekiyor.''

    KKDF'DEKİ ARTIRIM...

    KKDF'deki artırımla bazı bankaların geçmişte yapılan kredilere yansıtılması çalışması olduğunu hatırlatılması üzerine Babacan, KKDF'nin özellikle tüketici kredisi üzerindeki faizden alınan vergi olduğunu hatırlatarak, ''Bu vergi de tahakkuk farkıdır.

    Dolayısıyla o faiz hangi dönemde tahakkuk ettiyse, o tahakkuk eden faiz döneminin üzerinden alınması gereken vergidir. Ama uygulamayla ilgili sorun var mıdır, yok mudur şu ana kadar bana bir şikayet gelmedi'' diye konuştu.

    -''İLK FIRSATTA REFORMLARI YAPMAK İSTİYORUZ''-

    Seçimlere kadar Borçlar Kanunu, Türk Ticaret Kanunu ile diğer ilgili kanunların yetişip yetişmeyeceği sorusuna da Babacan, şu yanıtı verdi:

    ''Uygun ortamı bulduğumuz ilk fırsatta bunu yapmak istiyoruz. Çünkü Türkiye vakit kaybetti. Tüm dünya yatırım ortamını düzeltmek için hızla reform yaparken, pek çok gelişmekte olan ülke yatırım ortamını iyileştirmek için yoğun reform yaparken, Türkiye'de reformların yapılamaması, Meclis iç tüzüğünün muhalefet partileri tarafından kötüye kullanılıp reformların önüne bu işin engel olarak çıkması bizleri son derece rahatsız ediyor.

    Biz en kısa zamanda, ilk uygun ortamda Türkiye'nin ve reformların önünü açmak istiyoruz.''

    Ali Babacan, yuvarlak masa toplantısı sırasında da soruları yanıtlarken, Dünya Bankası'nın İş Raporu'nda Türkiye'nin çok katı kuralları olduğu yönünde eleştirildiğinin hatırlatılması üzerine, Türkiye'nin yatırımcılar açısından daha kolay iş yapılmasına olanak tanımak için önemli adımlar attığını vurguladı.

    ''KATILIKLAR AĞIRLIKLI İŞGÜCÜ PİYASASINDA''

    Bu katılıkların ağırlıklı olarak işgücü piyasasında bulunduğuna dikkati çeken Babacan, şunları kaydetti:

    ''Bu noktada çok önemli köklü reformlar yapılması gerekiyor. Bugün ABD'de işsizlik yüzde 10 civarında. Eğer esnek çalışma modeli olmasa bunun çok daha üstünde bir işsizlik oranlarını belki o ülkede göreceğiz.

    Yine Avrupa'da Türkiye ile mukayese edildiğinde daha esnek bir işgücü piyasası olduğunu görüyoruz. Bu bizim verimliliğimizin artması, işgücü maliyetlerimizin düşmesi açısından, en önemlisi de işsizlik oranımızın düşmesi açısından çok önemli bir konu.''

    ''OTOMOBİLDE VERGİ İKİ MİSLİ, SATIŞ GEÇEN SENEDEN FAZLA''

    Vergilerle ilgili olarak da Babacan, Türkiye'nin vergi yapısında gelire dayalı vergilerin toplam tahsilatın içinde çok düşük pay aldığına işaret ederek, şöyle konuştu:

    ''Ne zaman ki vergi yapımız daha dengeli bir hale ulaşır, ne zaman ki gelirden aldığımız vergiler bütçemiz içerisinde daha anlamlı bir rakam teşkil etmeye başlar, belki bu noktada harcamayla ilgili, tüketimle ilgili vergilerde kademe kademe düşüşe gidilebilir.

    Aksi halde bizim bütçe gelirlerimizde taviz verecek marjımız yok. Geçen sene krizin en derin döneminde çok kısa süreliğine otomobilde vergi indirimi yaptık.

    Bu sene otomotivde geçen seneki vergi oranlarının belki iki misli... Fakat satış sayısı, geçen seneden çok daha fazla. Çünkü iş dönüyor dolaşıyor güven unsuruna dayanıyor.''




    Babacan'a göre vergilerin düşme şartı Yorumları