İstanbul Barosu Başkanı ve Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu Başkanı Muammer Aydın, anayasa değişikliklerinin, Hakimler Savcılar Yüksek Kurulunu (HSYK) memur bir kurum haline dönüştürdüğünü öne sürdü.

Sultanahmet'teki İstanbul Adliyesi önünde Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu adına açıklama yapan avukat Muammer Aydın, bir ülkenin demokrasi ile yönetilip yönetilmediğinin, salt klasik hak ve özgürlüklerin yasalarda olmasıyla ölçülemeyeceğini ifade etti.
Aydın, ''Ancak bugün, Türk yargısının üzerinde önemli bir baskı, geri gidiş ve olması gerekenden farklı, tersine gelişmeler yaşanmaktadır. Ne yazık ki Anayasa Mahkemesinde de bu gelişmelere paralel olarak işlevini yerine getirmekten uzak bir yapıya dönüştürülmüştür. Asıl görevi, yasaların anayasa aykırılığını denetlemek olan bu yüksek mahkemede, yasama tarafından denetlenen bir yapı oluşturulmuştur'' şeklinde konuştu.

''HSYK ile ilgili anayasa değişiklikleri, HSYK'yı da memur bir kurum haline dönüştürmüştür. Artık bundan böyle bu kurumun adı 'Hükümete Sadık Yüksek Kuruldur'' diyen Aydın, hiçbir demokratik ülkede örneğine rastlanmayan bir biçimde önce HSYK'da seçimler yapıldığını, sonra da yasasının hazırlandığını ifade etti. Siyasi iktidarın, yeni seçilen üyelerin kimliklerine göre yasa yapacağını ileri süren Aydın, her üyesi için yeni bir makam arabası satın alınıp verilmesi HSYK'ya yürütmenin ilk hediyesi olduğunu söyledi.

Kamuoyunda Ergenekon, Kafes, Poyrazköy, Balyoz ve Islak imza adıyla bilinen davalarda, kurgulandığından şüphe duyulan ihbar mektupları ile kişilerin şüpheli konuma getirildiğini, daha sonra da kuşku duyulan ve üretildiği iddia edilen kanıtlar ile aydınlar, emekli askerler, sendikacılar ve gazetecilerin baskı altına alındığını, haksız yere tutuklandığını öne süren Aydın, şunları kaydetti:

''Ülkemizin tüm kurum ve kuruluşları, aynı anlayışın temsilcileri tarafından işgal edilmiştir. Hukuk kurumları bir bir etkisiz hale getirilerek, siyasi iktidara biat eden kurumlar haline getirilmiştir. Bu açılardan bakıldığı zaman, İstanbul Barosunun, insan hakları, temel hak ve özgürlükler, adalet, hak ve hakkaniyetin korunması bakımından önemli bir kurum olduğu tartışılmaz bir gerçektir. İstanbul Barosunun, genel kurul sürecinde olduğu bugünlerde, meslektaşlarımızın bilinçli davranması zorunluluğu vardır.''

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın görevini yapmasının karşısında çıkartılan seslerin, baskı ve korku yaratma amaçlı olduğunu iddia eden Aydın, sözlerini şöyle sürdürdü:

''YÖK tarafından AİHM kararları, Anayasa Mahkemesi kararları, Yargıtay ve Danıştay kararları hiçe sayılarak yapılan ve suç teşkil eden açıklamalar karşısında ülkede kimsenin ses çıkartmasına izin verilmemekte, ben yaptım oldu hukuku, uygulanarak, korku iklimi sürdürülmektedir. İki temel görevimiz var. Birincisi korkmamak, dayanmak ve direnmektir. İkincisi ise bölünmemektir. Birbirlerini sevmek yerine birbirini yemek erdemli insanların işi değildir.''