Ergenekon davasında tutuklu yargılanan 33 sanıktan Türk Metal Sendikası eski Genel Başkanı Mustafa Özbek, eski Elazığ Özel Harekât Şube Başkanı Ayhan Atabek ve Fahri Kepek tahliye edildi.
Cezaevinden ayrılan Özbek, hükümeti devirip, ihtilal yapma planının söz konusu olmadığını ve iddia edildiği gibi Ergenekon terör örgütüne finansörlük yapmadığını söyledi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Ergenekon davasının 88'inci duruşmasında sanıklar Mustafa Özbek, Ayhan Atabek ve Fahri Kepek; dosya kapsamı, delil durumu, suç vasfının değişme ihtimali ve sanıkların tutuklu kaldıkları süre göz önünde bulundurularak tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edildi. Ayrıca tahliye edilen 3 sanık hakkında yurt dışına çıkış yasağı getirildi.
Tutuklu bulunduğu Silivri Kapalı Cezaevi'nden akşam saatlerinde ayrılan Özbek'i yakınları karşıladı.
Cezaevi çıkışında basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Özbek, 38 yıldır profesyonel sendikacılık yaptığını ve sendikacılıktan anarşinin kaldırılmasında büyük rolünün bulunduğunu ifade etti.
VATANA CANIM FEDA
Türkiye'nin bunalımlı günlerden geçtiğini öne süren Özbek, "Biz yıllardır Allah'ı, peygamberi ve kitabı bir millet olarak yaşıyoruz. Bizi etnik grup olarak veya bölge bölge değişik unsurlara ayırmak felakettir. Devleti sevmenin, laik demokratik cumhuriyeti ve Atatürk ilke ve inkılaplarını yaşatmaya çalışmanın bedeli 22 ay hapis yatmakmış. Bu vatan için canımız feda olsun." ifadelerini kullandı.
Kendisinin iddia edildiği gibi terör örgütüne finansörlük yapmadığını ifade eden Özbek, "Birbirini tanımayan insanlar bir araya getirilmiş. Parlamentoyu kapatacağız, hükümeti alaşağı edeceğiz ve ihtilal yapacağız. Böyle şey mi olur? Ben 40 yıllık sendikacılık hayatımda karakola düşmedim. 71 yaşında cezaevine girdim. 73'te çıkıyorum. Ben anarşi-teröre karşıyım. 3 saat önce terör örgütü üyesiydim. Şimdi sizin gibi hür vatandaşım." dedi
SENDİKACILIK DEVFTERİNİ KAPATTIM
İkinci ''Ergenekon'' davası kapsamında yaklaşık 22 aydır tutuklu bulunan ve dün akşam saatlerinde tahliye olan eski Türk Metal Sendikası Başkanı Mustafa Özbek, Ankara Beysukent'teki evine gelişince coşkuyla karşılandı.
İstanbul'dan karayoluyla 34 VSG 34 plakalı otomobille Ankara'ya gelen Özbek'i, sevenleri, İstanbul Yolu Akıncılar gişesi önünde davul ve zurna eşliğinde halay çekerek, alkışlarla karşıladı. Otomobilden inen Özbek, karşılamaya gelenlere teker teker sarıldı.
Özbek, burada yaptığı açıklamada, mazisi belli, vatanını, milletini, devletini seven, halkın birlik ve beraberliği için 40 yıl mücadele vermiş bir sendikacı olduğunu söyledi.
Türkiye'nin içinde bulunduğu şartlarda birliğe, beraberliğe ihtiyacı olduğunu belirten Özbek, ''Vatan için bizim canımız kurban olsun'' dedi.
Özbek, bir gazetecinin ''Kırgın değil misiniz?'' sorusuna, şu yanıtı verdi:
''Hayır. Vatana küsülmez. Vatan bizim vatanımız, devlet bizim devletimiz. Bu devleti yaşatmak, idame ettirmek... Büyük Atatürk'ün kurduğu laik demokratik cumhuriyeti ilke ve inkılaplarıyla ilelebet yaşatacak yüce Türk milletidir. Bugün ne derlerse desinler bu millet bölünmeyecektir. Türkiye bölünmeyecektir. Türkiye'nin verilecek toprağı yoktur. Hepimiz burada Allah'ı, Peygamberi bir milletiz, asırlarca bu coğrafyada yaşamışız. Emperyalist güçler ne yaparlarsa yapsınlar ülkemizi inşallah bölemeyecekler. Bundan sonraki gayretlerimiz de birlik, beraberlik, bütünlük içindir. Olur bunlar, ne yapalım. İnsan olanın başına iş gelir, böyle bir olay oldu. Ben bütün cemiyet hayatım boyunca 40 yıldır karakola düşmedim. Hiçbir anarşiyle terörle bizim işimiz olamaz. Zaten bize 'sen şusun' diye hiçbir delil ortaya koyamadılar. Onun için de bizi bırakmak durumunda kaldılar. Vatan sağ olsun.''
-''SENDİKACILIK DEFTERİNİ KAPATTIM''-
Daha sonra Mustafa Özbek, yaklaşık 30 araçlık konvoyla Türk bayraklarıyla süslenmiş Beysukent'teki evine geldi. Özbek'in gelişi sırasında havai fişek ve konfeti atıldı. Evinin önünde alkışlarla karşılanan Özbek'e, ailesi ve yakınları sarılarak ''geçmiş olsun'' dedi. ''Celal Usta'' isimli bir kişinin Özbek'e atfen türkü seslendirmesinin ardından, Özbek karşılamaya gelenlerle birlikte fotoğraf çektirdi.
Özbek, burada yaptığı konuşmada, kutsal olan vatana, devlete her zaman canının feda olduğunu söyledi. Birlik ve beraberlikten hiçbir zaman vazgeçilmemesini, nifak sokmaya çalışanlara karşı birlik olunmasını isteyen Özbek, ''Bizi bölmeye çalışanlar beyhude çaba harcıyorlar. Vatanımız hiçbir zaman bölünmeyecektir. Laik, demokratik cumhuriyete, hukuk devletine sahip çıkmamız lazım. Büyük Atatürk bu Cumhuriyeti kurmuş, bizlere hediye etmiş. Büyük Atatürk'ün ilke ve inkılaplarına, Cumhuriyetine sahip çıkmak bizim boyun borcumuzdur'' dedi.
Kimsenin inancına karışmayan laik demokratik sistemin önemli olduğunu, insanları bir arada tuttuğunu vurgulayan Özbek, ''Hoca camide namazını kıldıracak, devlet adamı devlet işin yapacak. İmam devlet işine karışmayacak. Doğrusu bu değil mi?'' diye konuştu.
Türk tarihinin 1071 Malazgirt zaferine değil, daha da eskiye dayandığını ifade eden Özbek, ''Tarihten ders alıp birlik ve beraberliğimizi bozdurmayacağız. İktidarlar gelip geçicidir. Önemli olan birlik, beraberlik içinde birbirimize sımsıkı sarılıp yüce vatanımızı yüceltmeliyiz'' dedi.
Anadolu'nun coğrafi anlamda dünyanın en stratejik yeri olduğunu, Türkiye'yi yönetenlerin bunu dikkate alması gerektiğini belirten Özbek, Türkiye'nin dünya lideri bir ülke olabilmesi için sanayileşmenin ve üretimin artırılmasının önemine vurgu yaptı.
Siyasi partilerin birbirleriyle çekişmeyi bir yana bırakarak ''Türkiye'yi dünya lideri nasıl yaparız?'' konusunu tartışması gerektiğini kaydeden Özbek, ''Başka türlü bizi yaşatmazlar'' diye konuştu. Türkiye'deki fakirlik ve yoksulluğun yok edilmesi için ekonomik kazanımların güçlendirilmesi gerektiğini bildiren Özbek,''Devletimizin, milletimizin hizmetkarı olarak çalışmak boynumuzun borcu'' dedi.
Özbek, bir gazetecinin ''Bundan sonraki yaşantınızda siyaset düşünüyor musunuz, yoksa sendikacılığa devam mı?'' sorusuna, ''Bunlar için çok erken. Sendikacılık defterine kapattım. O işte yokum. Diğerini düşüneceğiz. Devletimize hizmet edeceğiz'' yanıtını verdi.
Konuşmasının ardından Özbek, alkışlar eşliğinde evine girdi.
(AA - CİHAN)
