Koç: Hükümetin hata yapma lüksü yok   Konuyu açan: Dostane   İlk Mesaj: 10-01-2010 (14:19)   Son Mesaj: 10-01-2010 (14:19)    Cevap: 0    Gösterim: 460  

    10-01-2010

    Koç: Hükümetin hata yapma lüksü yok

    Koç: Hükümetin hata yapma lüksü yok


    TÜSİAD YİK Başkanı Mustafa Koç, Türkiye'deki büyümenin ağırlıklı olarak dış borçla, sıcak para ile finanse edilmeye devam ettiği sürece hükümetin, ekonomik ve yapısal politikalarda kesinlikle hata yapma lüksü bulunmadığını kaydetti

    Mustafa Koç, TÜSİAD YİK toplantısında, dünyada küresel krizin geride bırakılma sürecinde ve Türkiye'de 12 Eylül referandumunun ardından varolan sistemlerin masaya yatırılarak değerlendirildiği bir dönemden geçildiğini belirterek, bu dönemin, kısa vadeli kısmi çözüm arayışlarına, uzun vadeli ideallerin feda edilmediği, siyasette ve ekonomide temel değerlere bağlılığın teyit edildiği ve ulusal birliğin sağlandığı bir dönem olması gerektiğini kaydetti.
    Küresel planda krizin hemen arkasından yükselen devletçilik ideolojisinin ve küreselleşmeyi keskin biçimde reddetme eğilimlerinin, yerini daha serinkanlı anlayışlara bıraktığını, piyasanın sorunlarını kendi başına halledeceği anlayışının da geri gelmeyecek şekilde terk edildiğini söyleyen Koç, 2008 küresel ekonomik krizinden çıkarılan iki önemli dersi, küresel ve ulusal planda daha güçlü ve daha iyi donanmış bağımsız düzenleyici kurumların önemi ve işlevselliği ile iyice küreselleşmiş ve ortak mekanizmalarla işleyen dünya ekonomisi sorunlarının ancak yine uluslararası dayanışma ile çözülebileceği gerçeği olarak sıraladı.

    Türkiye'nin doğru politikalarla dünyadaki yerini daha da güçlendireceğine inandıklarını ifade eden Koç, ''Ülkemizde yeni ve heyecan verici bir dönemin başındayız. Bulunduğumuz yer gerek ekonomik gerekse demokratik atılımlar için bir sıçrama tahtası olmaya fevkalade uygun. Ekonomimize baktığımızda ikinci çeyrekten itibaren toparlanma eğilimine girdiğini söyleyebiliriz'' dedi.

    ''...AYNI HIZLA ÇIKMASI MUHTEMEL''

    Mustafa Koç, önümüzdeki dönem için ekonomi yönetimindeki üç önemli konuya değindiği konuşmasında, ilk olarak mali disiplinin önemini vurguladı.

    Koç, ''Türkiye'deki büyüme ağırlıklı olarak dış borçla yani sıcak para ile finanse edilmeye devam ettiği sürece hepimiz biliyoruz ki, hükümetin ekonomik ve yapısal politikalarda hata yapma lüksü kesinlikle yoktur'' şeklinde konuştu.

    Yerli ve yabancı yatırımcılara uygun yatırım ortamı sağlanmadığında bu paranın aynı hızla çıkmasının muhtemel olduğunu söyleyen Koç, bu nedenle hükümet tarafından isabetli biçimde başlatılan mali kuralla ilgili çalışmalara katılarak destek verdiklerini, mali kuralın kriz sonrası dönemde tüm ülkeler yabancı sermaye çekmeye çalışırken Türkiye'yi bir adım öne çıkaracağına inandıklarını anlattı.

    Koç, ''Mali kuralın ertelenmiş olması haklı olarak yaklaşan genel seçimlerde mali disiplinin sürdürülemeyeceği endişesini de beraberinde taşıyor. Hükümetin bu konuda güven verici açıklamalarını olumlu buluyor, uygulamada da aynı kararlılığı göstereceğine inanıyoruz'' ifadelerini kullandı.

    Bağımsız düzenleyici ve denetleyici kurumların öneminin son 10 yılda daha iyi anlaşıldığını, son yıllarda ekonomi yönetiminde ve bağımsız kurumlardaki ciddiyet ve profesyonel yaklaşımı takdirle izlediklerini dile getiren Koç, üçüncü madde olarak da ekonomide uzun vadeli ve yapısal reformlara odaklanmanın gerekliliğine dikkati çekti.

    Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, ''Türkiye'deki en yerleşik kurumlardan olan TÜSİAD'ın, daha bürokratik vesayetin sürdüğü 1990'larda, bugün ağızlarından bal damlayanlar demokrasinin ne olduğunu çözememişken bu davanın bayraktarlığını yaptığını hatırlatmak da belki yersiz...'' dedi.

    TÜSİAD Başkanı Boyner, TÜSİAD YİK Toplantısı'nda son dönemde kendilerine ''hayli anlamsız gelen'' bir ''Anadolu sermayesi'', ''İstanbul sermayesi'' karşılaştırması yapıldığını anımsatarak, asıl büyük ayrışmanın kayıtlı iş yapan sermaye ile kayıt dışı sermaye arasında olduğunu söyledi.

    Boyner, ''Bunlardan birincisi kurallara ve çalışanın haklarına saygılıyken, vergisini öderken kayıt dışı sermaye hem bunları umursamaz hem de haksız rekabet yaratarak genel çıkara aykırı bir durumun da ortaya çıkmasına yol açar. Eğer bir mücadeleden söz edilecekse bu, tüm Türkiye sathında kayıtlı ve kayıt dışı sermaye arasındadır' diye konuştu.

    TÜSİAD'ın, Anadolu sermayesiyle olan ilişkisine de değinen Boyner, söylenecek çok söz olduğunu, bu noktada TÜSİAD'ın Anadolu'daki gönüllü sanayici ve iş adamları örgütleri ile 1990'lı yıllardan beri süregelen ilişkilerinden ve bu ilişkilerin, sürekli destekledikleri TÜRKONFED çatısı altında kurumsallaşmasından uzun uzadıya bahsetmeye gerek bile duymadığını, ayrıca yönetim merkezleri Anadolu'nun çeşitli şehirlerinde bulunan ve başarılarıyla temayüz etmiş üyelerinin sayısını hatırlatmayı da anlamsız bulduğunu ifade etti.

    ''BİR GECEDE DEMOKRAT OLUNMUYOR...'

    Ümit Boyner, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    ''Türkiye'deki en yerleşik kurumlardan olan TÜSİAD'ın, daha bürokratik vesayetin sürdüğü 1990'larda, bugün ağızlarından bal damlayanlar demokrasinin ne olduğunu çözememişken, bu davanın bayraktarlığını yaptığını hatırlatmak da belki yersiz.

    Sonuçta bu mücadeleler ülkenin ve toplumun genel çıkarları gözetilerek verilen, bizim yükümlülüğümüz sayılması gereken mücadelelerdi. Bize bu sorumluluğu yükleyen toplum içindeki yerimiz idiyse, mücadeleye iten de dünyayı kavramamızdı.

    Soğuk savaş sonrasında dünyanın itibarlı ülkeleri arasında yer almanın insan haklarına ve özgürlüklere saygıda, kısaca Kopenhag kriterlerinden geçtiğini kavramamızdı.

    Bu yeni dünyada piyasaların düzgün şekilde, yersiz ve faullü müdahalelerle engellenmeden çalışabilmeleri için iyi işleyen bir demokrasi ve hukuk sistemi vazgeçilmez şartlardı.

    Bugün piyasa-demokrasi-hukuk arasındaki bu temel ilişkinin geçmiştekinden bile daha önemli olduğuna inanıyoruz.

    O zamanlar ve hatta şimdi Türkiye'yi, kurulmakta olan yeni küresel düzen içinde layık olduğu yere konumlandırmanın köklü değişimlerden geçtiğini kabullenip bunu kamuoyuna anlatmak bizim işimizdi.

    Tıpkı AB projesinin Türkiye'yi kanatlandıracağını, normalleştireceğini, dünyadaki profilini yükselteceğini savunmanın olduğu gibi...

    Bunları görebilmemizi artık olgunlaşmış, kurumlaşmaya başlamış, çevreye, dünyaya daha çok dikkat etmenin önemini kavramış şirketleri yöneten iş insanları olmamız sağladı.

    Bir gecede demokrat olunamıyor. Kişiler ve kurumlar ancak zaman içinde tecrübe kazandıkça ortak akıl üretebilecek kapasiteye kavuşuyorlar.

    Kısacası bir ülkenin kurumsal ve insan sermayesi kolay şekillenmiyor. Zira yalnızca eğitim ve para insan sermayesini şekillendirmek için yeterli olmuyor. Tecrübenin, algıların, duyargaların açık olmasının, dünya ile etkileşim ve iletişim içinde olmanın değerinin maddi bir ölçüsü yok.''

    ''ÜLKE ÇIKARLARINA AYKIRI...''

    TÜSİAD Başkanı Boyner, önümüzdeki dönemde mali kaynaklar kadar, müteşebbislik ruhu, bu ruha yol açacak koşulların sağlanması ve insan sermayesinin geliştirilmesinin kalkınma gündemlerinin ön sıralarında yer alacağını belirterek, ''Türkiye'nin teknoloji üreten ülkeler arasına girip girmeyeceğini, rekabetin önünü açıcı politikaların katkısıyla sermayenin bu yönde mobilize edilip edilmeyeceği belirleyecektir.

    Böyle bir durumda sermayenin el değiştirmesi gibi, kendi tarihimizde çok çarpıcı ve olumsuz yankıları olan sözleri kullanmanın ülke çıkarlarına aykırı düştüğünü kayda geçirmek istiyorum'' şeklinde konuştu.

    Beklentilerinin ve destekledikleri yaklaşımın sermayenin tabana yayılması ve bu şekilde bölgesel gelişmişlik farklarının azaltılması yönünde mesafe katedilmesi olduğunu vurgulayan Boyner, şu görüşleri dile getirdi:

    ''Üzerinde asıl mesai harcamamız gereken konular ise geleceği kuracak atılımlarla ilgilidir. Devlet, teşebbüs ruhunu ezmeden düzenleyici rolü ve teşvik mekanizmalarıyla kök hücre araştırmalarına, genetik dalındaki uçsuz bucaksız çalışma alanlarına destek verecek.

    Geleceğin dünyası alternatif enerji üretebilen, elektrikli otomobil teknolojisini en hızlı geliştiren ve uygulamaya sokabilen ekonomilere, toplumlara ait olacak.''




    Koç: Hükümetin hata yapma lüksü yok Yorumları