Gül: Türkiye bölgesine kayıtsız kalamaz   Konuyu açan: alptraum   İlk Mesaj: 09-24-2010 (22:38)   Son Mesaj: 09-24-2010 (22:38)    Cevap: 0    Gösterim: 547  

    09-24-2010

    Gül: Türkiye bölgesine kayıtsız kalamaz

    Gül: Türkiye bölgesine kayıtsız kalamaz


    Cumhurbaşkanı Gül, son dönemde ABD medyası ile Kongresinde Türkiye'ye ilişkin yapılan yanlış ve önyargılı değerlendirmelere değinerek Türkiye-ABD ortaklığına dikkat çekti Türkiye'nin hassasiyetlerini anlattı.

    Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, son dönemde ABD medyası ile Kongresinde, Türkiye'ye ilişkin yapılan yanlış ve önyargılı değerlendirmelerle ilgili olarak ''Türkiye ile ABD arasında güçlü bir ortaklık var, bu yüzden toplumlarımıza Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin gerçek niteliğini anlatmak için beraber çalışmalıyız, işbirliğimizin hem ikili ilişkilerimiz hem de bölgesel ve küresel barış için ne kadar önemli olduğunu anlatmalıyız'' dedi.
    Gül New York'ta bugün Dış İlişkiler Konseyi (Council on Foreign Relations) adlı düşünce kuruluşunda Türkiye-ABD ilişkileri kapsamında bir konuşma yaptı.

    Konuşmasında Türkiye-ABD ilişkilerinin artık stratejik ilişkilerin ötesine geçerek ABD Başkanı Barack Obama'nın da geçen yılki Türkiye ziyaretinde söylediği gibi ''Model ortaklık'' haline dönüştüğünü belirten Gül, Türkiye ile ABD arasındaki ekonomik ilişkilerin gelişmesi kapsamında yeni bir mekanizmanın yaratıldığını belirtti.

    Gül bu kapsamda iki ülke arasında ilk stratejik ekonomik işbirliği toplantısının bu yıl Washington'da 19 Ekim'de düzenleneceğini, özel sektör arasındaki ilişkilerinde de artık daha yakın işbirliğinin öngörüldüğünü anlattı.

    Türkiye-ABD ilişkilerinin gündeminin birbirine son derece benzer olduğunu ifade eden Gül, Türkiye'nin ABD'nin güvenilir bir ortağı olduğunu belirtti. Türkiye ile ABD'nin Irak, Afganistan, Orta Doğu, Balkanlar, Kafkaslar, Orta Asya, NATO, terörizmle mücadele konularında ortak gündemi olduğunu belirten Gül, Türkiye'nin bölgede istikrar ve barış için çalıştığını, Türkiye'nin bölgesinde bir ''esin kaynağı'' olduğunu belirtti.

    -TÜRKİYE HAKKKINDA ÖNYARGILI DEĞERLENDİRMELER-

    Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ABD medyası ve Kongre'de son dönemde Türkiye ile yanlış bilgiler ve önyargılı değerlendirmelere dayanan olumsuz haberlerin ortaya çıktığını, Türkiye ile ilgili ''algılamalarla, gerçekler arasında farklılıklar'' bulunduğunu söyledi. Bu tür olumsuz konuların doğrudan Türkiye-ABD ilişkilerini ilgilendirmese de bu ilişkiler üzerinde olumsuz etkiler doğurduğunu belirten Gül, örneğin ''ABD Kongresine sunulan 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarını savunan karar tasarısı, İran'ın nükleer programı ve Gazze'ye yardım taşıyan filoya yapılan saldırı'' konularında bu tür yanlış değerlendirmelerin yapıldığını vurguladı.

    Türkiye ile ABD arasında güçlü bir ortaklık olduğunu belirten Gül, ''Bu yüzden toplumlarımıza Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin gerçek niteliğini anlatmak için beraber çalışmalıyız, işbirliğimizin hem ikili ilişkilerimiz hem de bölgesel ve küresel barış için ne kadar önemli olduğunu anlatmalıyız'' diye konuştu.

    Gül, ''Türkiye her zaman ABD'nin güvenilir müttefiki olacaktır'' dedi.

    -''EKSEN KAYMASI'' SÖYLEMİ-

    Türkiye'de ''eksen kayması'' olduğu yönünde de bir söylem olduğunu belirten Gül, içinde bulunduğu çok boyutlu coğrafyası ve karmaşık güvenlik sıkıntıları nedeniyle Türkiye'nin aktif bir dış politika izlemesi gerektiğini, bölgedeki yerel sorunların bölgesel krizlere dönüşme ihtimalinin bulunduğunu bu yüzden de ''dışlama ve izolasyon'' seçeneklerinin yaşanabilir olmadığını, diyalog ve işbirliğinin gerekli olduğunu vurguladı.

    ''ABD gibi Türkiye de bölgesindeki gelişmelere kayıtsız kalamaz'' diyen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ''Türkiye'yi, örneğin Orta Doğu'daki sonuca yönelik ve yapıcı girişimleri nedeniyle Batı ekseninden kaymakla suçlamak, Pasifik'teki sıkıntıları çözmek için çaba sarfeden ABD'yi Transatlantik ilişkilerini terketmekle suçlamaya benzemektedir'' dedi.

    Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yeni yayımlanan BM İnsan Hakları Konseyi raporunun, İsrail komandolarının Gazze'ye yardım taşıyan Mavi Marmara gemisine yaptığı saldırıyla ilgili olarak "sağlam ve yasal bir çerçeve oluşturduğunu" belirtti.

    Gül, bu kapsamda BM Soruşturma Komisyonu'nun da çalışmalarını başarıyla tamamlamalarını beklediklerini söyledi.

    Cumhurbaşkanı Gül, İran'ın nükleer programına ilişkin olarak da "Nükleer meseleyi biz hafife alan bir ülke değiliz ve kesinlikle bölgemizde nükleer silaha tahammülümüz yoktur, buna kesinlikle karşıyız, bunun öncelikle bilinmesini isterim" dedi.

    Gül, New York'ta bugün Dış İlişkiler Konseyi (Council on Foreign Relations) adlı düşünce kuruluşunda Türkiye-ABD ilişkileri kapsamında bir konuşma yaptı.

    Cumhurbaşkanı Gül, Ortadoğu, Irak ve Afganistan'daki sorunların çözümünde Türkiye ile ABD'nin işbirliğinin önemli olduğunu belirtti. Ortadoğu'da kalıcı barışın sağlanamamasının dünyanın başka bölgelerinde olumsuz sonuçlar doğurduğuna işaret eden Gül, Türkiye'nin bölgede kalıcı barışın sağlanmasını istediğini, bu kapsamda ABD Başkanı Barack Obama'nın çabalarını ve Filistin ile İsrail arasında başlayan doğrudan görüşmeleri memnuniyetle karşıladıklarını ifade etti.

    -MAVİ MARMARA SALDIRISI-

    Cumhurbaşkanı Gül, İsrail'in Gazze'ye yardım taşıyan Mavi Marmara gemisine uluslararası sularda yaptığı ve 9 kişinin öldüğü saldırıyla ilgili olarak, Türkiye'nin istenmeyen bir hareketin olmasını önlemek için uğraştığını ve o dönemde İsrail ile temasta olduğunu belirtti. Gül, uluslararası hukukun açıkça ihlali olan İsrail saldırısının kabul edilemez vurguladı.

    ''Türkiye olarak biz BM İnsan Hakları Konseyi'nin ve BM Soruşturma Komisyonu'nun çalışmasına büyük önem veriyoruz'' diyen Gül, yeni yayımlanan BM İnsan Hakları Konseyi raporunun, olayla ilgili "sağlam ve yasal bir çerçeve oluşturduğunu" belirtti. Gül, bu kapsamda BM Soruşturma Komisyonu'nun da çalışmalarını başarıyla tamamlamalarını beklediklerini söyledi.

    Türkiye ve İsrail'in dost olduklarını belirten Gül, iki toplumun arasında eskiye dayanan dostluğun bulunduğunu dile getirerek, ''Ancak geçen mayıs ayında hiçbir şey olmamış gibi davranamayız, İsrail'in gerekli adımları atmasını bekliyoruz'' dedi.

    -İRAN'IN NÜKLEER PROGRAMI-

    İran konusunun da küresel gündemi yıllardır meşgul ettiğini ve İran'la ilgili gelişmelerin Türkiye'yi bir komşu ülke ve uluslararası toplumun sorumlu bir üyesi olarak doğrudan ilgilendirdiğini belirten Gül, Türkiye'nin, BM Güvenlik Konseyi'nin üyesi olmasından dolayı da İran konusuyla ilgilendiğini söyledi.

    Türkiye'nin İran'la olan ilişkisinin, ona İran lideriyle konuşma imkanı verdiğini belirten Gül, sorunun diplomatik çözümünden yana olduklarını bildirdi. Tahran Deklarasyonunun bu kapsamda son derece önemli bir güven artırıcı önlem olduğunu belirten Gül, bunun, sorunun barışçıl çözümüne yol açabilecek bir adım olduğunu kaydetti.

    Türkiye'nin, BM Güvenlik Konseyi'nde 9 Haziranda İran'a sert yaptırımlara karşı ''hayır'' oyu kullanmasının da diplomatik çözümden yana olmasından kaynaklandığını belirten Gül, Türkiye'nin pozisyonunun İran'ın nükleer programına kesinlikle destek verme anlamına gelmediğini, Türkiye'nin, İran tarafına bölgesinde kesinlikle nükleer silah istemediğini söylediğini vurguladı. Türkiye'nin amacının diplomasiye şans ve zaman vermek, diplomatik yolu açık tutmak olduğunu belirten Gül, diplomasi ve müzakerelerin, sorunun kalıcı çözümüne, sert yaptırımlardan çok daha fazla yol açabileceğini söyledi. Sert yaptırımların ise halka zarar verdiğini belirten Gül, sorunun diplomatik çözüm fırsatının kaçırılmaması gerektiğine işaret etti. Gül, bu kapsamda Türkiye'nin her zaman diplomatik çözüm için devrede olacağını belirtti

    Gül daha sonra, Dış İlişkiler Konseyi'nin Eşbaşkanı Robert Rubin'in kendisine İran'ın nükleer programına ilişkin yönelttiği soruları da yanıtlarken, ''Nükleer meseleyi biz hafife alan bir ülke değiliz ve kesinlikle bölgemizde nükleer silaha tahammülümüz yoktur, buna kesinlikle karşıyız, bunun bilinmesini isterim'' dedi.

    İran'ın, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'na (UAEK) üye ve NPT'ye taraf olduğunu ve karşılığında da şeffaf olması gerektiğini, şeffaf olmadığı için ortada bir problemin bulunduğunu söyleyen Gül, ''Bu problem ya savaşla ya da diplomasiyle çözülür. Bizim bütün gayretimiz bu meselenin diplomasiyle çözülmesi. Bunu herkes ister ama biz bunu daha çok isteriz, çünkü bir savaş olursa bu bizim bölgemizde olacak, neticeleri bize olacak. Irak savaşı 1990'dan bu yana Türkiye'ye güvenlik, siyaset, ekonomik o kadar büyük problemler açtı ki, biz bu diplomasiyle hallolsun diye daha çok gayret sarfetmek zorundayız. Bizim tek amacımız bu'' diye konuştu.

    Cumhurbaşkanı Gül, şöyle devam etti:

    ''Diplomatik gayretler konusunda Türkiye'nin kapasitesi var mı yok mu, herkes düşünsün şöyle, müttefikler içerisinde İran liderleriyle, İran dini lideri de dahil oturup konuşabilen, onlarla samimi bir şekilde her şeyi konuşabilen, mesajları verebilen kim var? Türkiye Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Dışişleri Bakanından başka kim var, İran'ı bu diplomatik yola angaje edebilecek kapasitesi olan kim var? Yok başka. Biz bunu yapıyoruz, biz bunu değerlendiriyoruz, bunun yanlış anlaşılmaması lazım.''

    ABD Başkanı Obama'nın BM'de yaptığı konuşmada diplomasi penceresinin açık olduğunu söylediğini hatırlatan Gül, ''Bu pencere açıksa Türkiye bu fırsatı verdiği için bu diplomatik pencere açık, aksi takdirde İran, tarihi, kültürü büyük bir ülke, bir inatlaşmaya gidildiğinde her şeyi göze alıp o da (İran) sonuna kadar gider. Ama bunun böyle olmaması lazım. Bizim yaptığımız şey bu yolu açmak, bu oylamadan bu güne işin içinde olanlar biliyor ki, iyi şeyler oldu, yakın gelecekte de iyi şeyler olacak, bunu biliyorum'' dedi.

    ''Diplomatik çözüm işe yaramazsa ne olur'' sorusu üzerine Gül, Türkiye'nin nükleer silaha kesinlikle karşı olduğunu yineledi. Gül, ''Bölgede nükleer silah söz konusu olursa, İran ya da başka bir ülke tarafından, bunun Amerika'dan çok Türkiye için tehlikeli olacağını'' söyledi.

    Cumhurbaşkanı Gül, ''İki arkadaş yolda yürürken birinin elinde silah, öbürünün yoksa, belinde silah olan daima farklı davranır, onun için biz bu konuyu hafife alan bir ülke değiliz'' diye konuştu.

    Gül, BM Güvenlik Konseyi'nin 1991 yılında kabul ettiği 687 sayılı karara göre Ortadoğu'nun nükleer silahlardan arındırılmasının öngörüldüğünü belirterek, bunun son derece kapsamlı olduğunu, İsrail'in güvenliğinin ve İran'ın kendi güvenlik algılamalarının da bunun içinde bulunduğunu, ancak nükleer silahlardan arınma konusunun 2012 yılında Obama'nın düzenlemek istediği NPT toplantısında ele alınması durumunda, bu konuya enerji sarfedilirse bu konuda netice alınabileceğini söyledi.

    Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, AB'nin Türkiye'nin AB üyeliğine bakışı kapsamında Avrupa'nın şu anda stratejik bakışının çok noksan olduğunu, bunun değişeceğine ve o zaman Türkiye'nin müzakere sürecinin hızlanacağına inandığını söyledi.

    Gül, New York'ta bugün Dış İlişkiler Konseyi (Council on Foreign Relations) adlı düşünce kuruluşunda Türkiye-ABD ilişkileri kapsamında bir konuşma yaptı ve izleyicilerin sorularını da yanıtladı.

    Cumhurbaşkanı Gül, ''Türkiye'nin AB üyeliği'' ile ilgili bir soru üzerine, AB ile tam üyelik konusunun stratejik bir konu olduğunu, AB ile ilişkilerin 1960'larda, resmi müzakerelerin ise 2005 yılında başladığını söyledi. Türkiye'nin Gümrük Birliğine ise 15 yıl önce katıldığını hatırlatan Gül, ''Biz müzakere sürecini başarıyla bitirme azmindeyiz, bununla ilgili reformlar kararlılıkla devam ediyor'' dedi. Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

    ''Maalesef AB zaman zaman bu süreci yavaşlatıcı politik bir tavır alıyor. AB üyesi ülkeler o kadar çok iç politikayla meşguller ki, stratejik bakışları noksan, bunu açıkça söylüyorum, Avrupa'nın stratejik bakışı çok noksan. 50-60 sene sonrasını hiç düşünmeyen bir Avrupa var karşımızda, bunun böyle olmayacağı kanaatindeyim, bu değişecektir. Bu stratejik bakış geldiği anda bizim sürecimizi hızlandıracaklardır.

    Biz otomatik şekilde girelim demiyoruz, biz 'şartları yerine getirdikten sonra girelim' diyoruz, ama bu şartları yerine getirme konusunda bizi engellememeleri lazım, şimdi engelliyorlar. Biz AB standartlarını, hukukunu adapte ediyoruz, bunu adapte etmemizi adeta engelliyorlar açıkçası, böyle şey olmaz.''.

    Türkiye'nin hala AB ile enerji faslını konuşamadığını belirten Gül, ''Halbuki Avrupa'ya en güvenli enerjiyi taşıyan ülke Türkiye'' dedi. AB'nin enerji konusunda en önemli konusunun enerji güvenliği ve çeşitliliği olduğunu hatırlatan Gül, bunun ikisini de Türkiye'nin yaptığını, Kafkaslar'dan, Orta Asya'dan Kazak petrolünün Türkiye'ye geldiğini, Arap gazının da Türkiye'ye geldiğini söyledi. İran'dan da doğal gaz aldığını söyleyen Gül, ''Yarın İran ile ilişkiler normalleşirse İran da bütün kaynaklarını Türkiye üzerinden gönderecek'' diye konuştu.

    Türkiye ile Yunanistan arasındaki boru hattının geçen yılki enerji krizine rağmen hiç kesilmediğini söyleyen Gül, Türkiye'nin enerji sıkıntısı çekmesine rağmen enerjiyi Yunanistan'a kesmediğini, ama bütün bunlara rağmen AB'nin bu önemli konuyu Türkiye ile konuşmadığını, politik nedenlerle çeşitli engeller çıkardığını, kendisinin de bunun karşısında ''(Ben de siz biliyorsunuz) diyorum'' dedi.

    -BATI'DA İSLAMİYET'E KARŞI TAVIR-

    Gül, ''Avrupa ve son dönemde ABD'de İslamiyet'e karşı olumsuz duygular'' ile ilgili bir soru üzerine ise artık herkesin her yerde yaşayabildiğini, ''küresel bir köyden'' söz edildiğini belirtti.

    İslamiyetin Avrupa'ya yabancı olmadığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 400-500 yıl boyunca Avrupa'da Müslümanlığın bulunduğunu, Avrupa'nın her yerinde camilerin olduğunu, bugün İslamiyet'e karşı tolerans olmamasının politik nedenlerden kaynaklandığını ve bunun tehlikeli olduğunu söyledi.

    ABD'nin değişik dinlere ve inançlara karşı her zaman daha toleranslı olduğunu, ABD'nin böyle bilindiğini dile getiren Gül, ancak son dönemde ABD'de görülen olayların yine politik olduğuna inandığını, ama bu tür aşırıcı durumlara karşı da sessiz kalınmaması gerektiğini belirtti.

    -DİĞER KONULAR-

    Gül, konuşmasında Türkiye'nin Afganistan'daki faaliyetlerini ve Afganistan ve Pakistan arasında başlattığı üçlü görüşme mekanizmasını da anlattı.

    Türkiye'nin Afganistan'a yardımlarının kararlılıkla sürdüğünü belirten Gül, Türkiye'nin bu ülkeye yaptığı yardımlarla ilgili detaylı bilgiler verdi. ISAF'ın komutasını ikinci defadır Türkiye'nin yürüttüğünü söyleyen Gül, terörizmle mücadele konusunda da Türkiye ve ABD'nin hem El Kaide hem de PKK terör örgütlerine karşı ortak mücadelesini ve işbirliğini daha da artırması gerektiğini belirtti.

    Irak'a da değinen Gül, Türkiye'nin Irak'ta tüm kesimleri kapsayan bir hükümetin kurulmasını istediğini, Türkiye ile Irak arasındaki ilişkilerin son dönemde giderek arttığını, pek çok anlaşma imzalandığını, Irak'ın siyasi birliğine ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi gerektiğini belirtti.




    Gül: Türkiye bölgesine kayıtsız kalamaz Yorumları