Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince, ''Bunca ciddi göreceli istikrar sektörü seneleri yaşamamıza rağmen halen bankacılık sektöründe uzun vadeli kaynağımız yok'' dedi.
Anadolu şehirlerinde gerçekleştirdiği Yönetim Kurulu toplantıları çerçevesinde Denizli'de de Yönetim Kurulu Toplantısı yapmak ve sanayicilerle bir araya gelmek için Denizli'ye gelen Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Başkanı Ersin Özince ve beraberindeki heyet, Denizli Sanayi Odası'nı (DSO) ziyaret etti.
DSO Meclis Salonunda DSO Başkanı Müjdat Keçeci ve Meclis üyeleri ile yapılan görüşmelere TBB Başkanı Özince ile birlikte 15 bankanın genel müdürü ve üst düzey yöneticileri katıldı.
TBB Başkanı ve İş Bankası Genel Müdürü Özince, ziyarette yaptığı konuşmada, Denizli'nin Türk özel sektörünün, Türk müteşebbisinin belki yüzlerce yıldır aktif olduğu, ülkenin iç ve dış ticaretinde, üretiminde, istihdamında lider illerinden bir tanesi olduğunu belirterek, şunları söyledi:
''Biz Bankalar Birliği olarak yalnızca bankacılığımızın güçlü görünmesiyle ilgili değiliz. Aynı zamanda ülkenin bu şekilde lider illerinde çok uzun yıllardır sağlıklı ilişkilerimiz süren yerel müteşebbislerimizle, sanayicilerimizle, tüccarlarımızla bir araya gelip onları dinlemek, bir yandan da yöre insanına da Türk bankacılığının burada olduğunu, Türkiye'nin yarınları için istekli olduğunu hissettirmek için geldik.
Şu ya da bu bankayı temsilen gelmedik, bir sektörü temsilen geldik. O sektör bir ışık alsın, o sektör gelsin Denizli'yi görsün arzusuyla geldik.
Çok çağdaş, çok yenilikçi bir Denizli'yle ve çokta mütevazı hesabını bilen bir Denizli'yle karşı karşıya olduğumuzu söyleyebilirim.
Denizli Sanayi Odası, Türkiye'deki örneklerinin aksine çok mütevazı. Denizlili demek ki her şeyden önce fabrikasına işine yatırım yapıyor. Odasının süsüne, şusuna busuna yapmıyor.''
Sektörün ve sermaye piyasasının daha da büyüyerek Türk ekonomisin yarınlarına daha yeterli bir mali motor gücünü yapabilmesi için çok daha büyümesinin gelişmesinin gerektiğini ifade eden Özince, ''Maalesef ülkemiz bankacılığı da sermaye piyasası da gelişmekte olan ülkeler ortalamalarına henüz ulaşamadı, gelişmiş değil.
Bunun için de bu sektörlerimizin büyütülmesi lazım ki Türk müteşebbisinin ihtiyaçlarını karşılayabilsin, Türkiye'nin büyüme ihtiyacını, refahını karşılayabilsin.
Biz bunun için sektörümüzün çok daha gelişmeye ihtiyacı olduğunu devletimizin yönetimine sürekli iletiyoruz. Bunun için çareleri de göstererek'' şeklinde konuştu.
''BANKACILIK SEKTÖRÜNDE UZUN VADELİ KAYNAĞIMIZ YOK''
''Bunca ciddi göreceli istikrar sektörü seneleri yaşamamıza rağmen halen bankacılık sektöründe uzun vadeli kaynağımız yok'' diyen Özince, ''Her şey çok iyi diyoruz, ama bankacılık sektörüne 3 aydan fazla mevduat gelmiyor.
Bankacılık sektörü, ülkesinde tahvil veya başka bir surette uzun vadeli Türk Lirası finansmanını sağlayamıyor.
Bu sanayi yatırımlarını, bu altyapı yatırımlarını yaptığımız yıllardaki gibi devletin önayak olduğu reeskont kredileri, uzun vadeli teşvikli kaynaklar da yok.
Rakibimiz ülkelerde var. Çin'lerde var, bilmem Kore'lerde var. Biz bankalar bize ne gelirse onu aktarıyoruz. Krizlerde korkarım ileride de yine aynı şeyler olabilir'' görüşünü bildirdi.
Türk bankacılık sektörünün 2008 krizinde 20 milyar doların üzerinde bir yapılandırma yaptığını hatırlatan Özince, ''Sorunlu kredi rakamı çok büyümüştür.
Bankacılık sektörü bunu bu şekilde çözmüştür, çözmeye çalışmıştır. Evet yanlış ya da hoşa gitmeyen sıkıntılı durumlar da ortaya çıkmıştır.
Fakat bunların çoğu maalesef bankacılık sektörünün de idari inisiyatif kullanamadığı, yani kuralların mevzuatın gereği ortaya çıkmaktadır.
Yoksa bu ülkenin bankacıları, bu ülkenin iş adamlarının bankacılarıyız, başka bir niyetimiz yok bizim. Bu tip illerimizde de mevduat kredi oranı oldukça yüksektir'' dedi.
''Sıkıntıları arzu ediyor da değiliz, savunuyor da değiliz'' diyen Özince, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bizim işimiz bunlara çözüm bulmaktır. Tekrar olmaması için Türkiye'nin daha vadeli bir finansman yapısına, kaynak yaratırken de, kaynak kredi kullanırken de daha vadeliye kayması lazım.
Hala kısa vadeye yoğunlaşmış, durmuş vaziyetteyiz. Biz yabancı sıcak paradan bahsediyoruz. Aslında bizim yerli paramız da sıcak.
Bunu Bankalar Birliği uzatmak için ekonomi yönetimimize her çeşit çareyi TOBB ile de mutabakat içerisinde uzun yıllardır sunuyoruz.
Yani kimi zaman dışarıya yansıyanların tersine Türk bankacıları Türk işadamlarıyla tam bir mutabakat içindedir. Ufak tefek güncel anlaşmazlıklar hariç. Biz TOBB'un ilgili iş kolu biziz, yani biz de üyesiyiz.''
