Kırıkkale Üniversitesi'nin akademik yılı açılışında konuşan İçişleri Bakanı Beşir Atalay, üniversitede rektörlük yaptığı dönemde yaşanan 28 Şubat sürecini ve başına gelenleri anlattı.
İçişleri Bakanı Beşir Atalay, hükümet olarak 8 yıldaki en önemli çabalarının Türkiye'nin demokrasi açığını kapatma yönünde olduğunu söyledi.
Kırıkkale Üniversitesinin (KÜ) 2010-2011 akademik yıl açılış töreninde konuşan Atalay, kurucu rektör olarak üniversitesine 13 yıl aradan sonra ilk kez geldiğini, bunun hem hüznünü hem de sevincini yaşadığını belirterek ''Bu durum, elinizde büyüttüğünüz çocuğunuzu görmek gibi bir şey'' diye konuştu.
KÜ'nün kuruluş döneminde iyi bir üniversite olması için sağlam adımların atıldığını belirten Atalay, üniversitenin bugün gelinen noktada önemli gelişmelere sahne olmasından dolayı memnun olduğunu kaydetti.
-KÜ REKTÖRLÜĞÜNDEN AYRILIŞI VE 28 ŞUBAT SÜRECİ-
Bakan Atalay, KÜ'nün Ankara'ya en yakın banliyö üniversitesi olduğunu, bu nedenle alt yapısının çok iyi olması gerektiğini ifade etti.
Hayatında olup bitenlerle ilgili çok fazla değerlendirmede bulunmadığını dile getiren Atalay, ''Hep ileriye bakarım. Ama o zaman buradan ayrılışımız kendi isteğimizle olmadı. Bizi ayırdılar. Yani 28 Şubat süreci... Zaten onurlu insanların onurlu yöneticilerin kolay çalışamayacağı bir dönemdi. Çok kötü bir dönemdi. Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreter Yardımcısı üniversitemizi denetlemeye gelmişti. O dönem öyle bir dönemdi. O dönemde YÖK istifa etmemi istedi. Ben de istifa etmeyeceğimi söyledim. Alırsanız da 'Dava bile etmem' dedim. Onurumuzla yaşadık, onurumuzla buradan öyle ayrıldım'' diye konuştu.
-ÜNİVERSİTELERDE TEK TİPLİLİK-
Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Hükümet olarak 8 yıldaki en önemli çabamız Türkiye'nin demokrasi açığını kapatma yönünde oldu. Bunu sağlamanın peşindeyiz. Bütün çabalarımız bu yönde. Eğer daha fazla demokrasi olursa, daha fazla özgürlük olursa rekabet daha gelişiyor. Akademik hayat o zaman daha bir can buluyor. Şikayet ettiğimiz bir husus var. O da üniversitelerde tek tipliliğin önlemesi. Anayasanın tamamının değişmesi seçimden sonra gündeme gelecektir. Şu anda gündemimizde ve çalışıyoruz. Tüm partiler çalışıyor. Her üniversitenin özgün yapılarda, kendine has değerlerle, renklerle yarışabildiği, rekabet edebildiği kadarıyla var olması, bunun için de tek tipliliğin kaldırılması en önemli unsurdur.''
-ÖZGÜVENİ ARTAN BİR ÜLKE-
Sadece akademik hayatta değil, demokraside de Türkiye'nin çok mesafe katettiğini söyleyen Bakan Atalay, ''28 Şubat dönemini aktif yaşayan birisi olarak öyle zamanlar yaşandı ki... Türkiye artık geçiş dönemlerinde demokrasiye müdahale durumlarını yaşamayacak. Milletin iradesi gerçek bir demokraside belirleyicidir. Bu yönde çalışmalarımız devam ediyor. AB sürecini daha da hızlandıracağız. AB reform paketlerine tekrar hız vereceğiz. AB sürecini Türkiye için önemli bir hedef olarak sürdürüyoruz. Bunu Türkiye'nin gelişmesinde uluslararası standartlara kavuşmasında önemli bir avantaj olduğu görüyoruz. Biraz da bilinçli olarak Türkiye'nin demokratikleşme sürecinde AB rüzgarını daima kullandık. Türkiye G-20'lerin içinde özgüveni artan bir ülke oluyor''
Anayasa değişikliği paketinin çok tartışıldığını ifade eden Atalay, paketi hazırlayan 9 kişinin arasında bulunduğunu, maddelerin çok titiz bir çalışmayla düzenlendiğini belirtti.
Değişiklik paketinin, 12 Eylüldeki halk oylamasında milletin yüzde 58 desteğiyle kabul edildiğini hatırlatarak, bunun çok önemli bir değer olduğunu vurguladı.
-''YARGIYA GÜVEN AZALIRSA İNSANLARIN UMUDU KALMAZ''-
''Bu dönemde iki büyük değişiklik gerçekleştirilmiştir. Birincisi 2007'de cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi. Bu sistem değişikliğidir. İkincisi ise bu Anayasa paketidir. Bunun özünde daha çok büyük bir yargı reformu var'' diyen Atalay, şöyle devam etti:
''Bu konuda tartışmalar bitti ve hayatımızda ne gibi değişiklikler getireceğini göreceğiz. Türkiye'de yargı reformunun yapılması gerekiyor. Türkiye'de şu anda yargıya güven epey düşük sıralarda. Bu olabilecek bir şey değil. Adalet ve hukukun olduğu bir ülkede en fazla güven yargıya olmalıdır. Yargıya güven azalırsa insanların umudu kalmaz. İnsanların sorunlarıyla ilgili başvuracağı, en son başvuracağı yer yargıdır. Dolayısıyla bu değişiklikler çok önemliydi. Bu anayasa paketi 2 hususu vurguluyor. Birincisi bireyi daha korunaklı hale getiriyor, ikincisi de millet iradesi daha güçlenmiş oluyor. Bütün bunlar önümüzdeki dönemlerde daha da somutlaşacaktır. Türkiye giderek daha demokratik bir ülke oluyor.''
-''İÇ GÜVENLİK KONUSUNDA ÖNEMLİ GELİŞMELER OLDU''-
Hükümet olarak iç güvenlik konusunda da ciddi çalışmalar yaptıklarını anlatan Atalay, eğitim güvenliğine ayrı bir önem verdiklerini, 2007'de bakan olduğu yıl başlattığı ''Güvenli Okul, Güvenli Eğitim'' projesinin bulunduğunu anlattı.
Bakan Atalay, ''Dikkat edin 3 yıldır gazetelerde, ilk ve ortaöğretim kurumlarında kavga ve yaralama olayları yer almamıştır. Ondan önce tatsız bazı olaylar oluyordu. Güvenliği ciddi bir sisteme bağladık. Her okulumuzda bir polisimiz görevlidir. Akademik hayatta da güvenlik bakımından üniversitelerimizle sürekli temas halindeyiz. Bakanlığımız, insan hakları bakanlığı gibi çalışıyor'' dedi.
Türkiye'de işkence ve kötü muamele gibi unsurları kaldırdıklarının altını çizen Atalay, polisin ve jandarmaya insan ve hukuk odaklı eğitim verdiklerini, bütün karakol ve merkezlerin gözden geçirildiğini, bütün nezarethanelerde kameraların bulunduğunu, sürekli kayıt tutulduğunu ve gayriinsani hiçbir kayıt olmadığını bildirdi.
Atalay, güvenlik personelinin davranışlarının da çok önemli şekilde gelişmeye devam ettiğini dile getirdi.
Program sonunda gazetecilerin dün Başbakanlık Resmi Konutu'nda yapılan güvenlik zirvesine ilişkin sorusu üzerine Atalay ''Detay verecek fazla bir şey yok. Başbakanımız dün güvenlik zirvesi yaptı. Son günlerdeki güvenlik durumuyla ilgili elimizdeki verileri paylaştık'' dedi.
Bakan Atalay ve beraberindekiler, makamına geçtikleri Rektör Prof. Dr. Ekrem Yıldız ile bir süre görüştü.
