MUHAKEME.NET FORUMU
Ana Sayfa
Portal
Kisayol Linkler
Yeni Mesajlar:
Bugünkü Mesajlar
Konulari okundu isaretle
Bugünün son aktiviteleri
Kendi aktivite akisina bak
Forum
Forum
Quick Links
Yeni Mesajlar
Bugünkü Mesajlar
Konulari Okundu Isaretle
Bugünün Son Aktiviteleri
Galeri
Bilgi Yarismasi
Bilgi Yarismasi
Hizli Linkler
Bilgi Yarismasi
Çözdügüm Sorular
Liderler
Rekor Salonu
Oyun Oyna
Ruh Haliniz
Günlükler
Üyeler
Üyeler
Hizli Linkler
Kayitli Üyeler
Çevrimiçi Üyeler
Yöneticiler
Son Aktiviteler
Fotograf Galerisi
Gözat
Üye Albümleri
Forum Videolari
Forum Resimleri
Düsünce Meclisi
Albümlerim
Soru - Cevap
Sözlügümüz
Eglence Forumu
Giriş
Şifremi unuttum?
Şifremi unuttum?
Üye ol
Üye ol
Muhakeme
Portal
Forum
Islamiyet
>
Genel Islami Bölüm
>
Namaz Kılmayan'ın Hükmü
>
Konu Cevaplama Paneli
Değerlendirme
İsterseniz bu Konuyu buradan değerlendirebilirsiniz.
Puanla degerlendir
10- Puan ver
9 - Puan ver
8 - Puan ver
7 - Puan ver
6 - Puan ver
5 - Puan ver
4 - Puan ver
3 - Puan ver
2 - Puan ver
1 - Puan ver
Konuyu Yanıtla
Namaz Kılmayan'ın Hükmü
konusuna gelişmiş panelde (zengin editör) yanıt.
Kullanıcı isminiz:
Giriş yapmak için Buraya tıklayın
JavaScript is required for human verification.
[QUOTE=abı-hayat;46603]öncelikle beyine kardeşim böylesine önemli bir konuya değindiniz için çok tşkler... rabbim sizden razı olsun.... allah [c.c] cümlemizi namaz ehli ve kur,an ehli ayelesin.. kendisine yaklaştıracak ameller nasip etsin... Namazın, kafirle müslümanı birbirinden ayıran, İslam’ın direği olduğunu bilmek zorundayız. Ne yazık ki, İslam coğrafyasında dünyaya gelmiş ve müslüman ismiyle isimlenmiş çok sayıdaki insan namaz gibi ehemmiyeti haiz bir yükümlülüğü terketmiş ve de ihmal etmiş durumdadırlar. Bu da onlara, namaz, dindeki yeri ve terki durumunda söz konusu olan hükümlerinden bahsetmeyi, nasihat babından zorunlu kılmaktadır. Şu öncelikle bilinmelidir ki; namazı terkeden kimsenin azgınlığı kendisine üstün gelmiş, alışverişte zarara uğramış, kötü akibetini kendi elleriyle hazırlamış, uzayıp giden bir hüsran ve pişmanlık içine düşmüştür. Namaz kılmayan kimse nefretle kınanmıştır. Şayet bu halde ölürse Rasûlullah Sallallahu Aleyhi Vesellem’in yolu üzere ölmez. Onun barınağı kızgın bir ateş, konuklanacağı ve buyur edileceği yer de Cehennem’dir (Allah korusun). Allah Sübhânehu ve Teâla, namazın ehemmiyetini oldukça büyük kılmış, Rasûlü de Sallallahu Aleyhi Vesellem bunu belirtmiştir. Allahu Teâla şöyle buyurur; “Nihayet onların peşinden öyle bir nesil geldi ki, bunlar namazı bıraktılar; nefislerinin arzularına uydular. Bu yüzden ileride azgınlıklarının cezasını çekecekler” (Meryem, 19/59), “Her nefis, kazandığına karşılık bir rehindir; Ancak, (hesap defteri) sağ yanından verilenler başka: Onlar cennetler içindedir. Günahkârlara, “sizi şu yakıcı ateşe sokan nedir?” diye uzaktan uzağa sorarlar. Onlar şöyle cevap verirler: “Biz namaz kılanlardan değildik...” (Müddesir, 74/38-43), “Bununla beraber eğer bu hallerinden tevbe ederler, namazı kılarlar ve zekatı da verirlerse, artık onlar dinde kardeşlerinizdirler....” (Tevbe, 9/11). Rasûlullah Sallallahu Aleyhi Vesellem de “Kişi ile küfür ve şirk arasında namazı terketmek vardır.” buyurmuştur.[43] Namazın önemini ifade eden başka bir hadis te şöyledir; “Kulun, kıyamet gününde ilk hesaba çekileceği şey namazıdır. Eğer -bu hesabı- düzgünse diğer ameli de düzelir, yok bu- hesabı- fasit olursa diğerleri de fasit olur”[44] Bir başka hadisinde ise Rasûlullah Sallallahu Aleyhi Vesellem; “İnsanlarla, Allah’tan başka ilah olmadığına, Muhammed’in Sallallahu Aleyhi Vesellem şüphesiz Allah’ın elçisi olduğuna şehadet etmeleri, namaz kılmaları ve zekât vermelerine değin savaşmakla emrolundum. Eğer bunları yaparlarsa kanlarını ve mallarını benden korumuş olurlar. Fakat -gerçek- hesapları yine Allah’a kalmıştır.”[45] buyurmaktadır. Yine bir diğer hadisi şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır; “Benim havzım İyle ile Aden arasından daha uzundur. Nefsim elinde bulunana andolsun ki, O’nun kapları yıldızların sayısından çoktur. Sütten daha beyaz, baldan daha tatlıdır. Nefsim elinde bulunana andolsun ki, ben; bir kimsenin kendi havuzundan, başkalarının develerini kovduğu gibi insanları ondan kovacağım.” Ashab: “Yâ Rasûlallah sen, o gün bizi tanıyabilecek misin?” dedi. Peygamber Sallallahu Aleyhi Vesellem de, “Evet, sizin o gün hiçbir ümmette bulunmayan bir simânız olur. Yanıma abdest eseriyle -azâlarınız- aklanmış gelirsiniz” - yanıtını verdi” [46] Namazı terketmek sebebi ile Rasûlullah’ın namazsızları kendi havzından uzaklaştırdığı o pek zorlu günde senin yerin neresi olacak? Rasûlullah Sallallahu Aleyhi Vesellem, çehrelerinde abdest sebebiyle oluşan parıltıların varlığıyla arkası sıra gelenleri gayet iyi bilecek. Ama seni nasıl tanıyıp ta kendi havzına dahil etsin ki? Çünkü sen namaz kılmıyorsun!.. “Tasdik etmedi, namaz da kılmadı. Ancak yalanladı ve yüz çevirdi.” (Kıyâmet, 75/31-32). Bütün bu tehditlerden sonra Cennete girmeyi umuyor musun!?.. “Hep Allah’a dönüp itaât edin, O’ndan korkun ve namazı kılın da müşriklerden olmayın” (Rum, 30/31). “Aralarında hüküm vermesi için Allah’a ve Resûlüne davet edildiklerinde, mü’minlerin sözü ancak “İşittik ve itâat ettik” demeleridir. İşte asıl bunlar kurtuluşa erenlerdir” (Nur, 24/51). Rasûlullah Sallallahu Aleyhi Vesellem de “Kişi ile küfür ve şirk arasında namazı terketmek vardır.” buyurmuştur.[43] Namazın önemini ifade eden başka bir hadis te şöyledir; “Kulun, kıyamet gününde ilk hesaba çekileceği şey namazıdır. Eğer -bu hesabı- düzgünse diğer ameli de düzelir, yok bu- hesabı- fasit olursa diğerleri de fasit olur”[44] Ey namaz kılmayan arkadaşlar: Şu ayet ve hadislerde belirtilen azabın şiddetine bak ta gençlik ve hayata aldanma, çünkü hayat ne kadar uzun olursa olsun bütün nefisler ölümü tadıcıdır... Tüm bunları bir kenara bırakıp gaflete dalma. Şüphesiz Allahu Teâla seni boş yere yaratmadı. Aksine, ancak O’na kulluk etmemiz için yaratıldık. Ne biz, ne de insanlardan hiç kimse başıboş bırakılmayacaktır... Allah azze ve celle’nin bizleri kesinlikle toplayacağı, hak ve adâletle sınıfların ayrılacağı bir dönüş yerimiz var bizim... Yarın ancak, kendisinden korkup emirlerini yerine getiren, yasaklarından kaçınan; dünyayı, cennet ve Allah’ın hoşnutluğu karşısında satan; geçici hayata karşı Ahiret sonsuzluğunu tercih eden; azap ve ızdıraba karşı mutluluğu satın alan kimselerin olacak, işte onlar güvenlik ve esenlik içinde olacak; ticaretleri boşa gitmeyecektir. Aziz ve Kahhâr olan Allah’ın huzurunda yarınki durumunu düşün... Allah’a andolsun, bu öyle bir saattir ki, dehşetinden müttakiler habersiz değildirler. “O gün Cehennem getirilir, insan yaptıklarını birer birer hatırlar. Fakat bu hatırlamanın ne faydası var!” (Fecr, 89/23). Gerçekten çok çok kötü olan da Hakkı bilip ona iman etmen sonra da seni hiç ilgilendirmezmiş gibi, umursamaksızın bu yönde bir adım dahi atmıyor olmandır. Yoksa bu hakkı teşrî edip onu emreden Allah’ın, -insanı şiddetlice- kuşatmasının sana asla erişmeyecek olduğuna mı inanıyorsun?. Ahiret ve Ahirette olacakların azâmeti ve dehşetinden kurtulmak mı daha kolay, yoksa dünyada peşinde koştuğun heves ve tutkuları bırakmak mı? Eğer Allah’a ve Ahiret gününe şüphe duymadan iman ediyorsan, gerçekten doğru ve dikkatli düşünüp sözü anlamaya çalışıp batıla uymayacağına kâni oluyorsan, karşına; bütün müslümanlar için de bir öğüt olacak, tertemiz hakkı uygulamaktan başka bir gerçek çıkmayacaktır. Sözün doğrusuna teslim olup önündeki bu açık gerçeğe tutunmaktan başka seçeneğin olmadığını anladığın zaman sana düşen vazife; Allah’ın bizler için seçtiği hayat düzenini yürürlüğe koymak için kalkman, derhal namaza ve Allah için secdeye koşmandır. Şeytan gibi Rabbine isyankâr olma! Bil ki, bu nasihata kulak vermezsen, korkunç sondan Allah’ın dilemesinden başka, ne bir kurtuluş ne de bir kaçış yeri olmayacak! Zevk ve isteklerine karşı koymazken seni yaratan Allah’a karşı gelirsin!.. Allah’ın ayetlerini duyar ve namaz konusundaki emirlerini gayet iyi bilir de Allah’ın bu husustaki tehditlerini sanki hiç duymamış gibi namaz kılmamakta hâlâ ısrar edersin: “Vay haline, her yalancı ve günahkâr kişinin! ki, Allah’ın kendisine okunan ayetlerini işitir de sonra büyüklük taslayarak sanki hiç duymamış gibi (küfründe) direnir. İşte onu acı bir azap ile müjdele!” (Câsiye, 45/7- 8). Bunlar, gerçeği bildiği, onun aydınlığını gördüğü halde Allah’a bilerek karşı gelen, anladığı halde Allah’ın emrinden habersiz gibi davranmak suretiyle kendi kişiliklerine zulmedenlerdir. İşte böyleleri Allahu Teâla’nın şu ayetinde belirtiği kimseler gibidirler, “Hevâsını (kötü duygularını) ilâh edinen ve Allah’ın (kendi katındaki) bir bilgiye göre saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözünün üstüne de perde çektiği kimseyi gördün mü?...” (Câsiye, 45/23). Ey Allah’ın kulu! Artık üzerindeki gafleti at!. Latif ve Habîr olan Allah azze ve celle’nin yoluna yönel, tevbe et ve henüz fırsat varken kendini ıslah et... Rabbinin affına O yüce Mevlâ’nın engin rahmetine koş.. Kim bilir? Bu sabah belki son sabahın ya da bu akşam son akşamın?. Bir bak... Rabbimiz ne buyuruyor, “Bizim ayetlerimize öyle kimseler iman eder ki, ayetlerimizle kendilerine öğüt verildiği zaman secdeye kapanırlar ve Rablerine hamd ile tesbih ederler de kibirlenmezler” (Secde, 32/15). “Kendisine Rabbinin ayetleri hatırlatıldıktan sonra onlardan yüz çevirenden daha zâlim kim olabilir? Şüphesiz ki biz, suçlulardan intikam alacağız.” (Secde, 32/22). “Onlara “namaz kılın” denildiği zaman itaat edip namaz kılmazlar. (Namaz kılmayarak Kur’an ayetlerini) yalanlayanların o gün vay haline. Artık Kur’an’ın ayetlerinden sonra neye inanacaklar” (Mürselat, 48-50). [50] [COLOR="DarkRed"]Ölüm bizleri uyandırmadan sen bizleri gaflet uykusundan uyandır RABBİM ... [[/COLOR][/QUOTE]
Trackback:
Send Trackbacks to (Separate multiple URLs with spaces) :
Diğer Seçenekler
Diğer Ayarlar
Linkleri otomatikmen URL´e cevir
Automatically retrieve titles from external links