MUHAKEME.NET FORUMU
Ana Sayfa
Portal
Kisayol Linkler
Yeni Mesajlar:
Bugünkü Mesajlar
Konulari okundu isaretle
Bugünün son aktiviteleri
Kendi aktivite akisina bak
Forum
Forum
Quick Links
Yeni Mesajlar
Bugünkü Mesajlar
Konulari Okundu Isaretle
Bugünün Son Aktiviteleri
Galeri
Bilgi Yarismasi
Bilgi Yarismasi
Hizli Linkler
Bilgi Yarismasi
Çözdügüm Sorular
Liderler
Rekor Salonu
Oyun Oyna
Ruh Haliniz
Günlükler
Üyeler
Üyeler
Hizli Linkler
Kayitli Üyeler
Çevrimiçi Üyeler
Yöneticiler
Son Aktiviteler
Fotograf Galerisi
Gözat
Üye Albümleri
Forum Videolari
Forum Resimleri
Düsünce Meclisi
Albümlerim
Soru - Cevap
Sözlügümüz
Eglence Forumu
Giriş
Şifremi unuttum?
Şifremi unuttum?
Üye ol
Üye ol
Muhakeme
Portal
Forum
Islamiyet
>
Genel Islami Bölüm
>
Tasavvuf ve Tarikat
>
Tasavvufun lüzûmu
>
Konu Cevaplama Paneli
Değerlendirme
İsterseniz bu Konuyu buradan değerlendirebilirsiniz.
Puanla degerlendir
10- Puan ver
9 - Puan ver
8 - Puan ver
7 - Puan ver
6 - Puan ver
5 - Puan ver
4 - Puan ver
3 - Puan ver
2 - Puan ver
1 - Puan ver
Konuyu Yanıtla
Tasavvufun lüzûmu
konusuna gelişmiş panelde (zengin editör) yanıt.
Kullanıcı isminiz:
Giriş yapmak için Buraya tıklayın
JavaScript is required for human verification.
[QUOTE=beyza;35398][CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Tasavvuf, dînin kalbî hayatı ve özüdür. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Tıpkı bir meyveyi makbul ve lezzetli kılan içindeki özsuyu gibidir.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Bilindiği gibi insanın beden ve rûh olmak üzere iki yönü vardır. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Bunların her ikisinin de fıtrata bağlı olan talepleri mevcuttur. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]İslâm, yaratılıştan gelen bu temâyülleri inkâr etmez.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Onları birer vâkıa olarak kabul eder. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Ortaya koyduğu temel ölçüler çerçevesinde makbûl olan [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]temâyülleri inkişâf ettirmeye, merdûd olanlarını ise, [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]asgarî hadde indirmeye veya makbûl bir gâyenin emrine sokmaya çalışır.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]İnsan, şâyet kendine bedenî îcâb ve ihtiyaçlar çerçevesinde[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]bir dünyâ kurarak ulvîliklere âit rûhî taleplerini bastırmaya [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]kalkışırsa huzûr ve sükûna kavuşması imkânsız hâle gelir. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Dîn, insana madde ile mânâ arasında bir denge programı [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]takdîm eder.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]İnsanı bir taraftan mânevî iklîme yönlendirirken diğer [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]taraftan maddî âlemin îcaplarını da reddetmez. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]İnsanın maddî temâyüllerine mücerred bir mânâ ve ulvî bir [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]gâye katar. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]İ[/SIZE][/FONT][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]nsan, sırf ten planında kalıp her şeyi materyalist bir nazarla [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]seyrederse, [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]en mücerred bir hâdiseyi bile müşahhas ve rûhsuz kalıplar [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]hâlinde görür. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Aslında tasavvufa îtirazların temelinde yatan başlıca [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]temâyüllerden biri de budur.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Hakîkaten insan idrâki,[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]maddî ve müşahhas varlıklar kadar, mânevî sırlar ve mücerred [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]hakîkatlere de meclûbdur. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Bu sebeple bütün iş,[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]insanın maddî yapısı gibi rûhunun da tatmin olup olmadığında[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]düğümlenmektedir. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Bugün maddî refâhın zirvesindeki Batı,[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]rûhî buhranlar ve ahlâkî çöküntüler içerisinde ateizme [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]sürüklenmektedir. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Hattâ Hristiyanlığın merkezi Roma’da bile pek çok ateist [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]mevcuddur. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Çünkü bu insanlar, [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]rûhî açlıklarını tatminden mahrumdurlar. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Bunun temelinde ise ilâhî menbâ ile kalbî irtibatın kopmuş [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]olması bulunmaktadır. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Zîrâ insan eliyle tahrîf edilip, beşerî müdâhaleyle [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]şekillendirilen dîn,[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]ilâhî berraklığını yitirdiğinden,[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]artık kalb huzûruna medâr olacak rûhî muhtevânın çok [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]uzağında kalmıştır.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Bu sebeple de dînin heyecânını duyamayan kalbler,[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]huzûr ve sükûna hasret kalmaktadır.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Dînin vecdinden, [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]yâni mânevî heyecândan mahrûm bir insan,[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]en muazzam bir rûhî hâdiseye bile maddeci bir gözle bakıp işi [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]sâdece şekil planına dökmeye çalışır. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Böylece kupkuru ve içi boşaltılmış bir dîn anlayışı ortaya koyar.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Tasavvuf ise, insanı rûha yöneltir. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Rûha, ferdî istîdâda uygun bir tatmin yolu açar.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Hakîkaten dinin, [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]insan rûhunu tatmîn eden mânevî cephesi ortadan [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]kaldırıldığında o, [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]sırf fayda üzerine kurulu beşerî sistemler derekesine [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]indirilmiş olur. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Bu takdîrde ibâdet ve kulluk hayâtının sâdece zâhirî ve [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]dünyevî menfaat yönüne değer verilip onun asıl gâyesi olan [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]kalbî istifâdesinden mahrum kalınır. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Meselâ namaz bir antrenman,[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]oruç perhiz, [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]zekât sosyal yardımlaşma gibi [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]menfaat planına taşınarak[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]bu gibi tâlî faydalarla asıl gâye bertaraf edilmiş olur. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Ya da kulluk ve ibâdetlerin edâsı için gerekli olan şartların sırf [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]zâhirî kısmında kalınır.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Bunun ise dînin özünden uzak ve gayr-i İslâmî bir anlayış [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]husûle getireceği,[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]insan rûhunun ihtiyâçlarına cevap veremeyeceği ve fıtrî olan[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]din duygusunu tatmîn edemeyeceği âşikârdır.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Dînî vazîfelere kalbî bir derinlik kazandırmanın yolu tasavvufî [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]terbiyedir.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]İnsanlar, [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]dinde derinliğe erişebilmek için birtakım arayışlara [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]yönelmişler ve netîcede tasavvufî terbiyeye ulaşmışlardır.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Ayrıca varlıklar, en basitten en mükemmele doğru bir[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]sıralamaya tâbî tutulduğunda zirveyi, “insan” teşkîl eder. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]İnsanların da -fıtrî sermâyeye dayanan- istîdâd ve iktidarları [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]çok muhtelif seviyeler arz eder. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Bu da dünya hayatında ictimâî âhengin sağlanabilmesi için zarûrîdir.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Cenâb-ı Hak, murâd-ı ilâhîsinin muktezâsı olarak insanları [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]zâhirî istîdâdları gibi, [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]mânevî istîdâdları itibâriyle de muhtelif seviyelerde [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]yaratmıştır. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Kullarından tâkat fazlasını istemediği gibi verdiği istîdâd [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]nisbetinde de onları mes’ûl kılmıştır.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Rahmeti gazabından çok olan Allâh Teâlâ’nın nihâyetsiz [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]merhameti, bütün mahlûkâta şâmildir. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Bu sebeple Cenâb-ı Hak, bütün insanlığın mükellef bulunduğu [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]dînî teklîfleri takdir ve tâyin ederken asgarî seviyeyi esas [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]almıştır.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Yâni, en âciz ferdin dahî tâkat getirebileceği bir seviye ile [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]tahdîd buyurmuştur. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Fakat, umûma âit mükellefiyetlerden daha fazlasını yerine [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]getirmeye fıtraten kudret, [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]iştihâ ve istîdâdı olan kimselere mânevî inkişâf kapısını [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]kapatmak, ilâhî adâlete aykırı düşeceğinden,[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]böyleleri için de rûhî ihtiyaçları istikâmetinde bir yolun [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]mevcûd olması tabiî ve zarûrîdir. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Yâni bu, [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]şer’î vazîfelere ilâveten bir de kalb âleminde yükselme [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]istîdadı olan müminlere zühd, [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]takvâ ve ihsân ile mesâfe almayı sağlayacak bir yolun açık[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]tutulmasından ibarettir.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Bu yol ise, bilindiği üzere [B]tasavvuf[/B]tur.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Bu gerçekler de, tasavvufun lüzûmunun aklî ve dînî mesnedlerindendir.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Kalbin itminâna ermesi, yâni huzûr,[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]sükûn ve saâdete kavuşması, mânen ulaştığı seviyeye [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]bağlıdır. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Bunun için de kulun mânevî bir terbiyeden geçmesi îcâb eder.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Zîrâ kalbin ilim ve hikmetle dolması, dînin yüksek [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]hakîkatlerine muttalî olması ve kulun mânen tekâmül[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]edebilmesi, [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]ancak birtakım ameliyeler netîcesinde mümkün olabilir.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Nitekim beşeriyyete nümûne olarak gönderilen peygamberler[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]bile,[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]vahye muhâtap olmadan önce bir hazırlık döneminden [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]geçirilmişlerdir.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Zîrâ kalbin, [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]latîf mânevî tecellîleri alıcı hâle gelmesi için kesâfetten [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]arınması, hassâsiyet kazanması ve belli bir kıvâma ulaşması [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]gerekmektedir. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-,[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]daha peygamberlikle vazîfelendirilmeden önce Hira mağarasında îtikâfa16 çekilirdi. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Mûsâ -aleyhisselâm-, [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Cenâb-ı Hak’la mükâlemesinden evvel,[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Tûr-i Sînâ’da kırk gün,[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]bir nevî riyâzata girmişti.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Yusuf -aleyhisselâm-, [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Mısır’a sultân olmadan önce on iki sene zindanda kaldı.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Orada çile, riyâzât, mücâhede ve meşakkatin bütün [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]kademelerinden geçirildi.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Böylece mübârek kalbi,[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Allâh’tan gayrı bütün istinadlardan ve alâkalardan tamâmen kesildi.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-,[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Mîrâc’a çıkmadan evvel[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]İnşirah Sûresi’nin sırrına mazhar oldu.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Sadrı açılarak kalb-i şerîfleri yıkandı.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]İlim ve hikmetin rûhâniyetiyle dolduruldu. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Çünkü O, Mîrâc’da acâib ve garâib hâdiselerle karşılaşacak, [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]beşerî kesâfetle görülemeyecek esrâr-ı ilâhîyi ve değişik, latîf manzaraları seyredecekti.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Hâlbuki Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- gelmiş geçmiş [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]bütün insanların en temiz kalblisi idi. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Bunu kâfirler bile kabul ediyorlardı. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Buna rağmen Âlemlerin Rabbi’nin saltanâtı ve esrâr-ı ilâhîsi [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]kendisine gösterileceği için tekrar mânevî bir ameliyeden [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]geçirildi. “Şakk-ı Sadır”17 hâdisesi vâkî oldu. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]İşte bu da, kalbî hayatın ehemmiyetini ifâde eder. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]İsmet, yâni günah işlememek sıfatıyla mücehhez olan [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Peygamberler bile, [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]latîf oldukları hâlde ilâhî huzûra kabul için bir kalb tasfiyesinden geçirilmiştir.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Allâh’ın seçkin kulları olan Peygamberler dahî kalb [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]tasfiyesinden geçirilirse,[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]diğer insanların kalbî arınmaya ne denli muhtaç olduğu ortaya [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]çıkar. Zîrâ kesîf bir kalb ile, [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Latîf’e yaklaşılamaz. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Burnu duyarsızlaşmış birisi gülün, [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]karanfilin kokusundan bir hisse alamaz.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Buğulu bir camdan net bir manzara seyredilemez.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Bu sebeple kalbin mânevî hassâsiyetinin ziyâdeleşerek ilâhî sır [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]ve hikmetleri alıcı hâle gelmesi için kesâfetten arınması, [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]letâfete bürünmesi zarûrîdir.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Cenâb-ı Hak:[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=green][B]“O gün ne mal fayda verir, ne de evlâd. Ancak Allâh’a kalb-i selîm [/B](tertemiz bir kalb)[B] ile gelenler müstesnâ…”[/B] [/COLOR][/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=green](eş-Şuarâ, 88-89) buyurmuştur.[/COLOR][/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Kalbin selîm hâle gelmesi ise, ancak mânevî terbiye ile sâfiyet kazanmasına bağlıdır.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Denizin kumsalla birleştiği yerde, kumlar arasında,[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]tornadan çıkmış gibi pürüzsüz taşlar bulunur.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Asırlarca dalgalar tarafından dövüle dövüle pürüzlerinden [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]arınmış, cilâlanmış, pırıl pırıl olmuş, [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]ayrıca granit gibi de sağlamlaşmıştır. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Ham bir pırlanta mâdeni de kesilip biçilmeden, [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]üzerinde birçok bıçak darbesi ve usta mahâreti işlemeden o [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]parlaklık ve şeffaflığı kazanamaz. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Bir gram altını elde etmek için belki bir ton toprağı elemek [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]îcâb eder. Yâni her varlık bir çeşit terbiye ve incelmenin [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]netîcesinde kıymet kazanmaktadır.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]İşte kalb de âyette buyurulan “selîm” vasfına kavuşabilmesi [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]için mânevî terbiyeye muhtaçtır. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Zîrâ mânevî terbiye öncesinde kalb, soğuk demir gibidir.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Onun arzu edilen şekli alabilmesi için evvelâ ateşte [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]tavlanması, paslarından kirlerinden arınması, [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]katılıktan çıkıp yumuşaması ve dövülmesi gerekmektedir.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Ancak bu merhalelerden sonra arzu edilen şekli alıcı hâle [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]gelebilir.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Tıpkı bunun gibi bütün bu ameliyeler tatbîk edilmeden, kalbî kemâlât da gerçekleşemez.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Kalbî kemâlât gerçekleştikten sonra ise baş gözüyle görülemeyen,[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]akılla idrâk edilemeyen hakîkatler âlemi, bir zevk hâlinde kavranır ve kalben hissedilir. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Bunun için kalbî tâkat ve dirâyeti olgunlaştırmak gerekmektedir.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Meselâ, sıradan biri denediğinde belki kemiklerinin kırılmasına sebep olacak bir hareketi, [/SIZE][/FONT] [FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]uzun antrenmanlar netîcesinde bir sporcu kolaylıkla yapabilmektedir.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Bu, vücûdun bütün gücünü tek noktada teksîf etmenin bir netîcesidir. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Bunun gibi kalbin de Cenâb-ı Hakk’ın zikri ve [/SIZE][/FONT] [FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in muhabbetinde yoğunlaşıp güçlenmesi îcâb eder.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Cenâb-ı Hak, âyet-i kerîmede:[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ الَّذِينَ إِذَا ذُكِرَ اللّهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ وَإِذَا تُلِيَتْ عَلَيْهِمْ آيَاتُهُ زَادَتْهُمْ إِيمَانًا وَعَلَى رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=green][B]“Gerçek müminler ancak, [/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=green][B]Allâh anıldığı zaman yürekleri titreyen, kendilerine Allâh’ın âyetleri okunduğunda îmanları artan ve yalnız Rablerine dayanıp güvenen kimselerdir.”[/B] [/COLOR][/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4](el-Enfâl, 2) buyurur.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Kalblerin bu hâle gelmesi için mâsiyetten arınması,[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]mânen olgunlaşması zarûrîdir. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Zîrâ kesâfet dolu ham bir kalbin Allâh ile lâyıkıyla irtibâtı mümkün değildir.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Bir ilkokul çocuğu, [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]hukuk talebesine okutulan kitaplardan bir şey anlayamaz. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Çünkü zihin henüz o kıvâma ve olgunluğa ermemiştir.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Daha yıllar sürecek bir tahsîle muhtaçtır. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Bunun gibi kalbin de bir tâlim ve terbiyesi vardır. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Kesâfetle dolu, arınmamış bir kalbin Allâh’a vuslat yolunun inceliklerini idrâk etmesi çok zordur.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Kulun Allâh katındaki makbûliyyeti daha ziyâde kalbî inkişâfa [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]bağlı olduğundan, [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]kalbin kemâle ermesi için başlı başına bir mânevî eğitime [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]ihtiyaç vardır. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Bu eğitimin adıysa, tasavvuftur.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Hakîkaten bütün iş kalbde düğümleniyor ve Cenâb-ı Hak, [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]ibâdet ve davranışlarda daha ziyâde kalbin hangi vasıfta [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]olduğuna ehemmiyet veriyor.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Nitekim Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz:[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=sienna][I]“Allâh Teâlâ, sizin bedenlerinize ve görünüşlerinize değil, ancak kalblerinize bakar.”[/I] [/COLOR][/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4](Müslim, Birr, 33)[/SIZE][/FONT] [FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]buyurmuştur.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Meselâ Allâh için ibâdet ve hizmetlerde kuvvet olması kasdı [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]ile yemek yenirse, [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]o dahî ibâdet hükmüne girer.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Çoluk-çocuğunun rızkını helâlinden [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]kazanmak için çalışan bir kişi,[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]attığı her adımda sevap kazanır. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Çünkü kalbin ameli olan niyet hayırlıdır.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Giyim-kuşam da bunun gibidir. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=darkorchid]Meselâ, sarık sarmak sünnet-i seniyyedendir. [/COLOR][/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=darkorchid]Fakat sarık saran kimse,[/COLOR][/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=darkorchid]kalbî hayatını inkişâf ettirmeli, [/COLOR][/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=darkorchid]şefkat, merhamet gibi ahlâkî vasıflarla bu şeklî sünneti temsil [/COLOR][/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=darkorchid]liyâkatine kavuşmalıdır. [/COLOR][/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=darkorchid]Aksi hâlde sâdece şekil yeterli olmadığı gibi kişiyi ucba da sevkedebilir. [/COLOR][/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Yûnus Emre Hazretleri ne güzel söyler:[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][I][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=magenta]Dervişlik olaydı tâc ile hırka[/COLOR][/SIZE][/FONT][/I] [I][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=magenta]Biz dahi alırdık otuza kırka[/COLOR][/SIZE][/FONT][/I][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Yine bunun gibi, İslâm’da tesettür, [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]yâni kadının örtünmesi şarttır. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Fakat onun şeklen mestûre olduğu gibi rûhen de mestûre [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]olması lâzımdır. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=blue]Eğer dış kalıp tesettürlü,[/COLOR][/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=blue]fakat rûh çıplak, [/COLOR][/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=blue]yâni gâfil ve hoyrat ise şartların zorladığı veya nefsin fırsat[/COLOR][/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=blue]bulduğu anda o tesettür biter. [/COLOR][/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Ayrıca kadının, [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]örtüsünün altında kadınlık misyonunu kaybetmemesi lâzımdır. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Çünkü kadına evin tanzîmi ve zürriyet emânet edilmiştir. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Onun için her hususta kalbî hayat çok önemlidir. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Tabiî ki şeklin de kalbî hayatla beraber olması gerekir.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Bir insan Allâh’ın koyduğu tesettür hudutlarının dışına [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]çıkamaz. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Fakat sırf tesettür de her şey değildir; [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]ilâhî emirlerin yalnız bir bölümüdür.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Meselâ, câmi yaptırmak da çok büyük bir hasenâttır. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Fakat câmi yaptıran kimsede kalbî olgunluk yoksa,[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]gurur ve kibir içinde,[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]“ben yapıyorum, [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]ben ediyorum” [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]diye övünme ve kendini beğenme hâlleri [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]beliriyorsa, [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]-Allâh korusun- onun bu büyük hayrı küçülüverir.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=red]Zîrâ “ben” diyeni [/COLOR][/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=red]Hak Teâlâ küçültür,[/COLOR][/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=red]zelîl eder. [/COLOR][/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=red]“Bu Senin lutfundur, yâ Rabbî!”[/COLOR][/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=red]diyeni ise yüceltir.[/COLOR] [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Onun için insanın davranışlarını makbûl kılan, [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]kalbî hassâsiyetleridir.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Bu yüzden,[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]her davranışın bir ibâdet vecdiyle, [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]her ibâdetin de kalbî bir rikkat ile îfâ edilebilmesi yolunda, [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]kalbi terbiye etmek demek olan tasavvufun insan hayatındaki [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]önemi hiçbir zaman inkâr edilemez. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Hakîkaten ibâdetlerin birbirini tamamlayan şekil ve rûh olmak[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]üzere iki yönü vardır. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Cenâb-ı Hak Kur’ân-ı Kerîm’de ibâdetlerin zâhirî şartlarını, [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]rekatlarını vs. bildirmez. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Onların hangi rûhî keyfiyet ve kalbî hassâsiyetle edâ [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]edileceğini bildirir. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]İbâdetlerin sûretiyle ilgili tarafını ise sünnet-i seniyye ile öğrenebiliriz.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]İbâdetlerin zâhirî kısmını, [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]münâfıkbaşı Abdullâh bin Übey bin Selûl de yapardı.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Mescid-i Nebevî’ye gelir ve Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]sellem-’in arkasında şeklen namaz kılardı. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Yâni ibâdetlerin sûret kısmını bir münâfık bile yapabilir. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=magenta]Bu da gösteriyor ki; sırf şeklen yapılan ibâdetlerin Allâh [/COLOR][/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=magenta]katında hiçbir değeri yoktur. [/COLOR][/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=orange]İbâdetin makbûl olması, şekil ile rûhun müşterekliğine bağlıdır. [/COLOR][/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Nitekim İslâm’ın şartlarından namaz, [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]oruç, zekât ve hac ile ilgili âyet ve hadîsler umûmî olarak [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]incelendiğinde bu gerçeği görmek hiç de zor değildir. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Bunlardan namaz ibâdetiyle ilgili olarak bir âyet-i kerîmede:[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][B][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]“…[/SIZE][/FONT][/B] [FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=seagreen][B]Muhakkak ki namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar…” [/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]([/SIZE][/FONT][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]el-Ankebut, 45) buyurulmuştur.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=darkorchid]Fakat bir kimse namaz kıldığı hâlde kötülüklerden [/COLOR][/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=darkorchid]sakınamıyorsa, [/COLOR][/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=darkorchid]o namaz, “huşû” ile kılınamamış demektir.[/COLOR][/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Kalbleri huşûdan mahrûm olarak sırf sûret muhtevâsında [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]namaz kılanlar hakkında Cenâb-ı Hak:[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=seagreen][B]“Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, onlar namazı gâfilâne kılarlar.”[/B] [/COLOR][/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4](el-Mâûn, 4-5) buyurmuştur.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Yine diğer bir âyet-i kerîmede:[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=mediumturquoise][B]“[/B](Ancak)[B] namazlarında huşû sâhibi olan müminler gerçekten kurtuluşa ermiştir…”[/B] [/COLOR][/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4](el-Mü’minûn, 1-2) buyurulur.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Âyet-i kerîmeler muktezâsınca, [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]kurtuluşa eren müminlerin vasıflarından biri de namazı hûşû [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]ile kılmalarıdır. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Namazın kâmil mânâda edâ edilebilmesi için[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]zâhirî ve bâtınî bütün şartlarının yerine getirilmesi lâzımdır.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]İki kişi aynı zaman ve mekânda aynı namazı kılarlar,[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]fakat bu iki namazın arasında yer ile gök arasındaki kadar fark vardır. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in:[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=purple][I]“Bir kimse namaz kılar; fakat namazının yarısı, üçte biri, dörtte biri, [/I][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=purple][I]beşte biri, altıda biri,[/I][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=purple][I]yedide biri, sekizde biri, [/I][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=purple][I]dokuzda biri hattâ ancak onda biri kendisi için yazılır.” [/I][/COLOR][/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4](Ahmed b. Hanbel, [I]Müsned,[/I] IV, 321)[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]buyurması da namazda riâyet edilmesi gereken kalbî keyfiyete işâret etmektedir.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Cenâb-ı Hak, Kur’ân-ı Kerîm’de müminlerin vasıflarını sayarken:[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=seagreen][B]“Ve onlar ki, namazlarına devam ederler.”[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4](el-Mü’minûn, 9)[/SIZE][/FONT] [FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]buyurur.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Hazret-i [B]Mevlânâ[/B] bu âyet-i kerîme hakkında zâhirî mânâya ilâveten bir de işârî olarak;[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][I]“Namazdan sonra da namazdaki hâllerine devâm ederler.”[/I] buyurur ve şöyle der:[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][I][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=darkorchid]“Bize doğru yolu gösteren, [/COLOR][/SIZE][/FONT][/I][/CENTER] [CENTER][I][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=darkorchid]bizi kötülükten alıkoyan namaz, günde beş vakit kılınır. Hâlbuki âşıklar dâimâ namazdadırlar. [/COLOR][/SIZE][/FONT][/I][/CENTER] [CENTER][I][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=darkorchid]Zîrâ âşıkların gönüllerindeki aşk ve ciğerlerini kavuran o ilâhî muhabbet, [/COLOR][/SIZE][/FONT][/I] [I][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=darkorchid]ne beş vakitle yatışır,[/COLOR][/SIZE][/FONT][/I] [I][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=darkorchid]ne de beş yüz bin vakitle geçip gider.”[/COLOR][/SIZE][/FONT][/I][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Gönlü gafletten uyanmış [/SIZE][/FONT] [FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Hak âşıklarının namazını [/SIZE][/FONT] [FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Yûnus Emre Hazretleri ise şöyle tasvîr eder:[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][I][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=magenta]Aşk imâmdır bize; gönül cemâat[/COLOR][/SIZE][/FONT][/I] [FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=magenta][I]Dost yüzü kıbledir; dâimdir salât[/I][/COLOR][/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Gerçekten bir namazın kılınma süresi takrîben on-onbeş [/SIZE][/FONT] [FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]dakikadır. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Sonrasında ise kalbin namazdaki gibi muhâfaza edilmesi [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]lâzımdır.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Zîrâ muhâfaza edilemeyen kalb gaflete dalar;[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]bir zaman sonra fıska ve hattâ [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]-Allâh korusun- küfre bile kayabilir.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Bu sebeple kişi, namaz dışında dahî kalbini Cenâb-ı Hak’la [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]meşgûl etmeli, O’ndan gâfil olmamalıdır.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Ehl-i gaflet ise, namazın dışındaki vakitler bir yana,[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]namazda bile kalbini toparlamaktan, [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]huzûr-i ilâhîde haşyetle boyun bükebilmekten mahrumdur.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Nitekim bu hususu ifâde bâbında şu kıssa pek ibretlidir:[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Kemâlât yolunda ilerleyen bir derviş, gece vakti mescitte [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]namaz kılıyordu. Yağmur yağmaya başladı. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Dervişin gönlü namazda bir an için evine yöneldi. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]O anda içinden bir ses onu şöyle uyardı:[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]“– Ey derviş! Kıldığın bu namazla bizim için bir şey yapmış [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]olmuyorsun! Zîrâ sendeki güzel olanı (gönlünü) evine [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]gönderdin, buradaysa bedenini bıraktın!..”[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Bir hadîs-i şerîfte şöyle buyurulur:[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=teal][I]“Nice gece namazı kılanlar vardır ki, onların kıldıkları namazdan nasipleri uykusuz kalmaktan ibârettir.”[/I] [/COLOR][/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4](Ahmed b. Hanbel, [I]Müsned,[/I] II, 373)[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Netîcede bütün iş, dönüp dolaşıp kalbî olgunluk ihtiyâcına dayanmaktadır. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Oruç ibâdetinde de durum, [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]namazdan farklı değildir. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Yâni orucun, hem zâhirî, hem de bâtınî esaslarına riâyetle tutulması gerekmektedir.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Oruç, günahları silip süpüren bir ibâdettir. Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=darkorchid][I]“Kim fazîletine inanarak ve karşılığını Allâh’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları [/I][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=darkorchid][I]bağışlanır.”[/I][/COLOR][/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4](Buhârî, Savm, 6) buyurur.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Orucun gâyesi, açlık çektirmek değildir.[/SIZE][/FONT] [FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Cenâb-ı Hak:[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=seagreen][B]“Ey îmân edenler! Oruç sizden önce gelip geçen ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılınmıştır. [/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=seagreen][B]Umulur ki takvâ sahibi olursunuz.”[/B] [/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=seagreen](el-Bakara, 183) [/COLOR][/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]âyet-i kerîmesiyle, oruçtan gâyenin takvâya ermek olduğunu ifâde buyurmuştur.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Bu bakımdan oruç, sadece mîdenin değil,[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]bütün uzuvlarla birlikte kalbin de orucudur.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Kalb, Allâh’ın verdiği nimetlerin kadrini tefekkür ederek, orucun rûhânî derinliğine nüfûz etmelidir. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Oruç, insanda merhamet, şefkat gibi hisleri inkişâf ettiren mânevî bir eğitimdir. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Oruç tutan insanda bu his ve düşünceler galeyâna gelmiyorsa, oruç sûretâ tutuluyor demektir.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Hele bu ibâdet esnâsında dedikodu ve gıybet yapmak, onun feyiz ve sevâbını imhâ etmektir.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=magenta][I]“Nice oruç tutanlar vardır ki, tuttukları oruçtan onlara kalan sadece açlık ve susuzluktur.”[/I][/COLOR][/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4](Ahmed b. Hanbel, [I]Müsned,[/I] II, 373) buyurmuştur.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Bu da gösteriyor ki oruçta da kalbî ve rûhî hayata ihtiyaç vardır.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Müminin diğergamlık tezâhürü olan zekât ibâdetinde de kalbî hassâsiyet büyük önem arz etmektedir.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Cenâb-ı Hak, Kur’ân-ı Kerîm’de müminlerin vasıflarını sayarken:[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=seagreen][B]“Onların mallarında, [/B](ihtiyâcını arz edebilen) [B]sâile ve [/B](hâlini arz edemeyen)[B] mahruma bir hak vardır.”[/B] [/COLOR][/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4](ez-Zâriyât, 19) buyurmuştur.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Eğer bir müminin rûhî yapısı güçlü ise, [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]malının zekâtını verirken, sanki kendi malını değil de [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]muhtâcın ve mahrûmun kendi malında var olan hissesini iâde [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]ediyormuşçasına tabiî, memnûn ve hattâ müteşekkir bir [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]şekilde vererek zekâtın hakîkî fazîletine vâsıl olur. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Çünkü alan şahıs, veren şahsın farz bir ibâdetini yerine [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]getirmesine yardım etmektedir. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Kendisinin kazâ ve belâlardan korunmasına, âhiret nîmetlerine nâil olmasına vesîle olmaktadır.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Kâmil bir mümin;[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=darkorchid][I]“Muhakkak ki sadaka, muhtacın eline geçmeden evvel Allâh’ın (kudret) eline geçer.”[/I] [/COLOR][/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4](Taberânî, [I]Mûcemu’l-Kebîr,[/I] [/SIZE][/FONT] [FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]IX, 109)18[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]hadîs-i şerîfinin sırrına mazhar olabilmek için,[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]verdiği malı hakîkatte Allâh Teâlâ’nın kudret eline [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]bıraktığının firâsetiyle hareket eder. Bu da, zekât ibâdetinin [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]kemâlini sağlayan derûnî bir zemindir.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Tabiî ki bu nezâket de kalbî olgunlukla mümkündür. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Hattâ büyüklerimiz; infâk ederken, [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]infâk ettikleri şeyi güzelce süsleyip paket yaparak îtinâ ile [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]vermişlerdir. Çünkü infâk, önce Allâh’a ulaşacak,[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]daha sonra muhtaç kula intikâl edecektir. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Bunlar, İslâm’ı kalbî rikkat ve nezâketle yaşamanın zarîf tezâhürleridir. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Cenâb-ı Hak, [B]“… Sadakaları Allâh alır…”[/B] (et-Tevbe, 104)[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]buyurmak sûretiyle infakta gösterilmesi gereken bu edeb ve nezâkete işâret etmektedir.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Diğer taraftan bu kalbî hassâsiyetlerden mahrûm bir şekilde,[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]kaşıkla verip sapıyla gözünü çıkarırcasına insanı rencide edici [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]bir üslûb ile vermek, [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]yapılan infâkın ecrini kendi eliyle imhâ etmektir. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Çünkü İslâm, nâdân, hodgâm ve kaba bir insan tipini [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]reddeder. Müslüman hassas, nâzik, rakîk bir insandır. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Bunlar ise hep kalbî seviyeye bağlıdır. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Bu kalbî incelikler hac ibâdetinde daha da öne çıkar. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Hac zâhiren şeklî ve bedenî tarafı ağır basan bir ibâdet [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]görünümündedir. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]İhrâm, tavaf, Arafat’ta vakfe, kurban kesmek,[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Müzdelife’ye gitmek gibi. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Bunlar ise, haccın sâdece sûret tarafıdır. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=darkorchid]Haccın mânevî yapısına bakıldığında ise, [/COLOR][/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=darkorchid]kıyâmetin ve mahşer gününün hatırlanması,[/COLOR][/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=darkorchid]ilâhî hesabın tefekkürü,[/COLOR][/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=darkorchid]geçen ömrün muhasebesi görülür.[/COLOR][/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Müminler câmide, makâm-mevkî,[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]zengin-fakir ayrımı gözetmeksizin aynı safta, [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]omuz omuza namaz kılarlar. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Bununla birlikte giyim ve kuşamlarına bakarak [/SIZE][/FONT] [FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]onların ictimâî hayattaki mevkîlerini ve refah seviyelerini [/SIZE][/FONT] [FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]az çok anlamak mümkündür. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Fakat hacda bu bile yoktur.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Milyonlarca insan âdetâ beyaz bir kefene bürünmüş, [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]dünyevî rütbe ve apolet farklılığı tamamen ortadan kalkmıştır. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Hacılar kalbî bir inceliğe, zerâfete ve duygu zenginliğine yönlendirilmiştir.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Öyle ki ihramlıyken bâzı meşrû şeyler bile yasak hâle gelmiştir. Meselâ, ot koparmak,[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]hayvan öldürmek,[/SIZE][/FONT] [FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]av avlamak,[/SIZE][/FONT] [FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]hattâ avcıya avı göstermek bile yasaklanmıştır. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Boş konuşmalar ve gereksiz meşgûliyetler men edilmiş, [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]böylece kalb hassâsiyetinin yüksek bir seviye kazanması hedeflenmiştir.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Kurban ibâdeti de zâhiren müşahhas bir faâliyeti gerektirir. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Fakat diğer ibâdetlerde olduğu gibi kurbanı da makbûl kılan,[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]kalbin ameli olan niyettir. Bu husustaki fermân-ı ilâhî çok [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]nettir. Âyet-i kerîmede buyurulur:[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]لَن يَنَالَ اللَّهَ لُحُومُهَا وَلَا دِمَاؤُهَا وَلَكِن يَنَالُهُ التَّقْوَى مِنكُمْ[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=green][B]“Onların ne etleri ne de kanları Allâh’a ulaşır; fakat O’na sadece takvânız ulaşır.” [/B](el-Hacc, 37)[/COLOR][/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Âyet-i kerîmeden de anlaşılacağı üzere kurban kesmediği[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]takdirde etrafın ayıplamasından korkarak veya buna benzer[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]düşüncelerle kurban kesenlerin, [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]bununla Cenâb-ı Hakk’ın rızâsını tahsîl etmeleri mümkün değildir.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Nitekim Hazret-i Âdem -aleyhisselâm-’ın oğullarından [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Kâbil’in, yasak savma kabîlinden sunduğu kurbanının kabul [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]edilmemesi, buna karşılık, Hâbil’in samîmiyetle Allâh’a [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]sunduğu kurbanın makbul olması, bu gerçeğin diğer bir [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]şâhididir.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Bu hâdise Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle anlatılır:[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=magenta][B]“Onlara, [/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=magenta][B]Âdem’in iki oğlunun haberini gerçek olarak anlat: Hani birer kurban takdim etmişlerdi de birisinden kabul edilmiş, diğerinden ise kabul edilmemişti. [/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=darkorchid](Kurbanı kabul edilmeyen kardeş, kıskançlık yüzünden)[B],[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4][COLOR=darkorchid][B]«– Andolsun seni öldüreceğim» dedi. Diğeri de «Allâh ancak takvâ sahiplerinden kabul eder.» dedi.”[/B] (el-Mâide, 27)[/COLOR][/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Bütün bunlardan da anlaşılacağı üzere ibâdetlerin [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]“makbûl”, amellerin “sâlih” vasfa kavuşabilmesi,[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]ancak kalbî olgunluk ve dirâyetle mümkün olabilmektedir.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]O takdirde her şeyden önce mânevî terbiye ile kalbin tasfiye [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]edilmesinin elzem olduğu gerçeği hâsıl olmaktadır.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Ancak bunun mânâsını iyi anlamak îcâb eder.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Çünkü huşû ve takvâ ile ibâdet yapamama endişesi ve riyâ [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]tehlikesi sebebiyle, -kusurlu da olsa- yapılmakta olan amelleri [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]terk etmek, aslâ doğru olmaz. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Yapılan amelleri terk etmek değil, [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]onları mümkün olduğunca ihlâs, huşû ve takvâ gibi kalbî [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]hassâsiyetlerle kemâle erdirmeye gayret etmek lâzımdır. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Çünkü mâneviyat yolu çetinliklerle doludur. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Nefsânî temâyüllerle mücâdeleyi gerektirir. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Netîceye birdenbire ve basit bir şekilde ulaşılamaz.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Huşû, mânevî yükselişte bir zirvedir. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Zirveye tırmanmak ise, adım adımdır. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Bu yolda hem beşerî irâdeyi kullanmak ve hem de Cenâb-ı [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Hakk’ın lutuf ve keremini niyâz etmek lâzımdır.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Amellerin keyfiyetini kalbin istikâmeti tâyin ettiğinden;[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]kalbe kâmil bir istikâmet kazandırmayı hedefleyen tasavvufun[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]lüzûmu apaçık ortadadır. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Bu bakımdan, yüce dînimizi kuru bir kâideler manzûmesi[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]olarak görmek ve bu şekilde takdîm etmek arzusunda olan[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]kimi çevrelerin tasavvufu red yönündeki çırpınışları hayli [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]mânidardır.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Hatâ, yanlışlık ve istismarlar, her sahada olduğu gibi dînî ilimlerde de vâkî olabilir. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Bunlar, ehli tarafından gâyet kolay bir sûrette temyîz edilebilir.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Fakat bu hatâ ve istismarları, -kasıtlı olarak- sırf dînin kalbî hayatı demek olan tasavvuf ilmine münhasırmış gibi göstererek onu red ve inkâr etmek,[/SIZE][/FONT] [FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]beşerî olan zaaf ve kusurları dîn veya tasavvufun aslına mâletmek gibi bir mantıksızlığın eseridir. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Yâni, süflî arzuları için tasavvufu istismâr edenlerin [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]mevcûdiyeti sebebiyle diğer tarafta istikâmet üzere devâm [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]eden tasavvuf anlayışını da reddetmenin hiçbir mantıkî îzâhı [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]olamaz. [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Bu durum, tıpkı tıp ilmini yanlış gâyeler için kullanan kimseler var diye, o ilmi tümden redde kalkışmaya benzer.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Böyle bir anlayış ise, ya çok gâfilce ya da ard niyetli bir düşüncenin mahsûlüdür.[/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]Tasavvufu yaşadığını zanneden birtakım liyâkatsiz veya kötü niyetli insanların tatbikâtına bakarak onu anlamak [/SIZE][/FONT][/CENTER] [CENTER][FONT=Trebuchet MS][SIZE=4]imkânsızdır. [/SIZE][/FONT][/CENTER][/QUOTE]
Trackback:
Send Trackbacks to (Separate multiple URLs with spaces) :
Diğer Seçenekler
Diğer Ayarlar
Linkleri otomatikmen URL´e cevir
Automatically retrieve titles from external links