MUHAKEME.NET FORUMU
Ana Sayfa
Portal
Kisayol Linkler
Yeni Mesajlar:
Bugünkü Mesajlar
Konulari okundu isaretle
Bugünün son aktiviteleri
Kendi aktivite akisina bak
Forum
Forum
Quick Links
Yeni Mesajlar
Bugünkü Mesajlar
Konulari Okundu Isaretle
Bugünün Son Aktiviteleri
Galeri
Bilgi Yarismasi
Bilgi Yarismasi
Hizli Linkler
Bilgi Yarismasi
Çözdügüm Sorular
Liderler
Rekor Salonu
Oyun Oyna
Ruh Haliniz
Günlükler
Üyeler
Üyeler
Hizli Linkler
Kayitli Üyeler
Çevrimiçi Üyeler
Yöneticiler
Son Aktiviteler
Fotograf Galerisi
Gözat
Üye Albümleri
Forum Videolari
Forum Resimleri
Düsünce Meclisi
Albümlerim
Soru - Cevap
Sözlügümüz
Eglence Forumu
Giriş
Şifremi unuttum?
Şifremi unuttum?
Üye ol
Üye ol
Muhakeme
Portal
Forum
Islamiyet
>
Genel Islami Bölüm
>
Tevhidin hakikati
>
Konu Cevaplama Paneli
Değerlendirme
İsterseniz bu Konuyu buradan değerlendirebilirsiniz.
Puanla degerlendir
10- Puan ver
9 - Puan ver
8 - Puan ver
7 - Puan ver
6 - Puan ver
5 - Puan ver
4 - Puan ver
3 - Puan ver
2 - Puan ver
1 - Puan ver
Konuyu Yanıtla
Tevhidin hakikati
konusuna gelişmiş panelde (zengin editör) yanıt.
Kullanıcı isminiz:
Giriş yapmak için Buraya tıklayın
JavaScript is required for human verification.
[QUOTE=sukeyne;34942]İslâm Tevhid Üzerine Kurulur Gerçek şu ki, İslâm'ın, ALLAH Teâlâ'nın varlığına iman üzerine kurulması, bunun fıtrî bir gereklilik oluşundan dolayı değildir. Çok önemle üzerinde durduğu, ancak insanların bunda gafil olduğu, İslâm akidesinin özü ve İslâmî varlığın ruhu olan tevhid akidesinden dolayıdır. Bu evren üzerinde yaratmanın, hükümranlığın, dönüşün kendisine olduğu, her-şeyin Rabbi olan, her işi evirip çeviren, inkar edilmeye değil, sadece O'na iman edilmeye, küfredip nankörlük edilmeye değil şükredilmeye, isyana değil itaata lâyık olan bir tanrıya imandır. "İşte, Rabbiniz, ALLAH budur. O'ndan başka tanrı yoktur, her şeyi yaratandır. O her şeye vekildir. Gözler O'nu görmez, O bütün gözleri görür. O latiftir, haberdardır."(Enam, 102-103.) İslâm geldiğinde, dünyanın her köşesinde şirk hakimdi. Arap yarımadasında, İbrahim'in (a.s.) dinine göre ibadet eden birkaç hanif ve semavî dinleri bozan putçu tahrifattan sağlam kalabilen ehli kitap kalıntılarından başka kimse yoktu. Arap toplumunun cahiliye döneminde boğazlarına kadar pulculuğa battıklarını bilmek bizim için yeterlidir. Bu o dereceye varmıştı ki, yalnızca ALLAH'a ibadet edilsin diye; Put kıran İbrahim (a.s.)'ın inşa ettiği Kabe'nin içinde ve çevresinde 360 tane put vardı. Bunun yanında, her evde, ev halkının taptığı bir put bulunuyordu. İmam Buhari, Ebu Reca el-Hari'den şöyle rivayet etmektedir: Taşlara tapardık, ondan daha iyisini bulduğumuzda; onu atar, diğerini alırdık. Taş bulamadığımız zaman ise, bir avuç toprak alır, koyunu getirip üzerine sağar, sonra da onu yanımızda taşırdık." Bundan başka, yaptıkları, çoğu zaman yolculuklarında yanlarında acveden.(Bir çeşit hurma. (Çev.) tanrılar taşırlardı. Yiyecekleri bitip açlık bastırınca, başka yiyecek bir şey bulamazlarsa, onu yerlerdi. Bu türden bir ilaha Kur'an şu ayetiyle işaret etmektedir: "Sinek onlardan bir şey kapsa, onu kurtaramazlar. İsteyen de, istenen de aciz." (Hacc, 73.) Milâdî altıncı asırda Hindistan'da putçuluk o kadar artmıştı ki; o vakit 360 milyon tanrı vardı. Semavi dinlere bile putçuluk girmiş, safiyetini bozmuş, arılığını yok etmişti. "Yahudiler 'Üzeyr ALLAH'ın oğludur' dediler. Hıristiyanlar, 'Mesih ALLAH'ın oğludur' dediler" (Tevbe, 30) Hıristiyanlara göre; İsa, Hak ilahtan hak bir ilahtır. Birçok toplumda yaygın bulunan şirk türlerinden biri de, ALLAH'tan başka veya O'nunla birlikte ibadet edilen ALLAH'ın kız ve erkek çocuklarının olduğudur. Eski Hintlilerin Kirişna ve Buda hakkındaki zanları gibi. Araplar da melekler hakkında şöyle bir zanda bulunmuşlardır. Onlar, ALLAH'ın kızlarıdır. Bu konuda Kur'an şöyle der: "Rahman çocuk edindi, dediler. Hayır, onlar, ikramda bulunulan kullardır. ALLAH'tan önce söz söylemezler. Ancak O'nun emriyle davranırlar. ALLAH, onların yaptıklarım ve yapmakta olduklarını bilir. Onlar, ALLAH'ın razı olduğu kimseden başkasına şefaat etmezler. O'nun korkusundan titrerler. " (Enbiya, 26-28) Bundan dolayı İslâm, büyük bir dikkat ve özenle ilim ve amel olarak ALLAH'ın birliğine davette bulunmaya, şirke karşı hem akide, hem de davranış noktasında direniş ve mücadeleye önem vermiştir: "Tanrınız, tek bir Tanrıdır. Rahman ve Rahim olandan başka tanrı yoktur. (Bakara, 163)[/QUOTE]
Trackback:
Send Trackbacks to (Separate multiple URLs with spaces) :
Diğer Seçenekler
Diğer Ayarlar
Linkleri otomatikmen URL´e cevir
Automatically retrieve titles from external links