MUHAKEME.NET FORUMU
Ana Sayfa
Portal
Kisayol Linkler
Yeni Mesajlar:
Bugünkü Mesajlar
Konulari okundu isaretle
Bugünün son aktiviteleri
Kendi aktivite akisina bak
Forum
Forum
Quick Links
Yeni Mesajlar
Bugünkü Mesajlar
Konulari Okundu Isaretle
Bugünün Son Aktiviteleri
Galeri
Bilgi Yarismasi
Bilgi Yarismasi
Hizli Linkler
Bilgi Yarismasi
Çözdügüm Sorular
Liderler
Rekor Salonu
Oyun Oyna
Ruh Haliniz
Günlükler
Üyeler
Üyeler
Hizli Linkler
Kayitli Üyeler
Çevrimiçi Üyeler
Yöneticiler
Son Aktiviteler
Fotograf Galerisi
Gözat
Üye Albümleri
Forum Videolari
Forum Resimleri
Düsünce Meclisi
Albümlerim
Soru - Cevap
Sözlügümüz
Eglence Forumu
Giriş
Şifremi unuttum?
Şifremi unuttum?
Üye ol
Üye ol
Muhakeme
Portal
Forum
Sanat-Kültür-Edebiyat-Multimedia
>
Düşünce Meclisi
>
Binlerce Müslüman Siyonist Konsolusluğu Kuşattı
>
Konu Cevaplama Paneli
Değerlendirme
İsterseniz bu Konuyu buradan değerlendirebilirsiniz.
Puanla degerlendir
10- Puan ver
9 - Puan ver
8 - Puan ver
7 - Puan ver
6 - Puan ver
5 - Puan ver
4 - Puan ver
3 - Puan ver
2 - Puan ver
1 - Puan ver
Konuyu Yanıtla
Binlerce Müslüman Siyonist Konsolusluğu Kuşattı
konusuna gelişmiş panelde (zengin editör) yanıt.
Kullanıcı isminiz:
Giriş yapmak için Buraya tıklayın
JavaScript is required for human verification.
[QUOTE=Hüseyin OKTAR;31081][SIZE="3"][SIZE="3"][SIZE="4"][B][FONT="Trebuchet MS"][I]Konuları baştan sona tekrar tekrar okudum , inş bu yazılanlardan sonra İslam Dini geri batılılar ise ileri gitmişlerdir gibi bir ahmaklık yapılmaz. İslam ülkelerinin günümüzde içinde bulunduğu durum, bu teze kaynaklık ederken, Müslümanların dinleri nedeniyle geri kaldığı vurgulanmaya çalışılmaktadır. Peki söylemin gerçeklik payı ne kadardır? İslam dini eğer geri kalmanın sebebi olsaydı, tarih boyunca Müslümanların yaşadığı ülkeler hep geri kalması gerekirdi. Oysa durum bunun tam tersidir. İslam’ın doğuşuyla birlikte dünya üzerinde çok hızla yayılmış, 18. yüzyıla kadar da İslam ülkeleri dünya üzerinde hep başat güç olmuşlardır. Bu gerçeği hatırlamak için Avrupa’nın içlerine kadar giren Endülüs’ü yada kısaca Osmanlı tarihine bakmak yeterli olacaktır. Ayrıca bilim tarihine göz atıldığında tıptan kimyaya, felsefeden sosyolojiye kadar bir çok konuda Müslüman bilim adamlarının oraya koyduğu çalışmalar görülebilecektir. Peki nasıl oldu da Müslümanlar günümüzdeki duruma gelmişlerdir. Buna neden olarak dini göstermek belki de en oryantalist ve en kolaycı yaklaşımdır ama bu gerçek değildir. Müslümanların geri kalmasını tetikleyen nedenlerden ilki yaşadıkları Moğol istilasıdır. Moğol istilası ile büyük bir yıkım yaşayan Araplar bir daha eski güçlerini hiçbir zaman gelememişlerdir. Moğol istilası sürecince yaşananlar incelendiğinde, koskoca Arap- İslam medeniyetinin nasıl yok edildiği görülecektir. Arapların yaşadığı bu yıkımdan sonra göreceli olara bu istiladan daha az etkilenmiş olan Müslüman Türk toplumu İslam bayrağı devralmış ve Yüzyıllarca dünyaya nizam vermiştir. Osmanlı Türklerinin yıkımını hazırlayan süreç ise dünya ticaret yollarının değişmesiyle ortaya çıkmıştır. Daha önceden dünya ticaret yolu olan “ipek yolu” hep Müslüman halkların kontrolünde olmuşken, Ümit Burnunun geçilmesi ve Yeni Dünya’nın keşfi ile bu durum değişmiştir. Artık Dünya ticaret yolları karadan denizlere kaymıştır. Bu ise Osmanlı için çöküşün başlangıcı olmuştur. Bu gidişin farkına varan Sokullu Mehmet paşa, döneminde Hindistan seferini planlanmış ve bu yönde bir donanma Hint denizine gönderilmiştir. Hatta Osmanlı’nın yeni ticaret yollarının hakimiyetini ele geçirmek için Osmanlı donanmasının rahatlıkla Hint Okyanusuna indirebilecekleri bir kanalın Süveyş’te açılması için proje başlatmasına rağmen dönemin teknik imkanlarından dolayı bunda başarılı olunamamıştır. Osmanlı Yeni Dünya olan Amerika’da da bir koloni kurmayı düşünse de, iç denize uygun olan Osmanlı gemileri okyanus şartlarından başarı gösterememiştir. Bu ve benzeri bir çok neden ticaretin dolayısıyla sermayenin Müslümanların elinden batının eline geçmesine sebep olmuştur. Ticaret yollarının el değiştirmesinin dışında batı ortaya koyduğu emperyalist sömürgeci yaklaşımlarla, hem Amerikanın hem de uzak doğunun hem de Afrika kıtasının zenginliklerini çalıp kendi ülkelerine taşımışlardır. Özellikle Osmanlının zayıfladığı 18. yüzyıldan sonra emperyalist ülkeler İslam dünyasını işgal etmiş ve Müslüman toplumları kendi hedefleri doğrultusunda dizayn etmişlerdir. Bugün Ortadoğu ve tüm İslam coğrafyasının antidemokratik rejimlerin hakim olması ve diktatörler tarafından yönetilmesinin temel nedeni Birinci Dünya Savaşı sonrası emperyalist devletlerin yaptıkları bu dizayndır. Dolayısıyla İslam dünyası tarih boyunca her zaman geri olmadığı gibi, günümüzde de göreceli olarak daha az gelişmiş olmasının nedeni de yine İslam dini kaynaklı değildir. Aksine Müslümanlar ekonomik ve siyasi nedenlerle geri kaldıkça dine ve hayata bakışı da gerilemiş ve dinden uzak bir taassuba gömülmüşlerdir. Bu taassubun içinde yeni düşünce ve fikirler üretemez noktaya gelmiştir. Yine bunun sebebi İslam’dan kaynaklanan dinamikler değil, İslam’a rağmen ortaya çıkan tutuculuktur. Batının günümüzde ileri gitmesinin dini nedenlerden olmadığını ortaya koyan bir diğer argüman da yine gelişmiş batı ile aynı dine ait olan bir çok ülkenin de göreceli olarak geri kalmış olmasıdır. Bugün Afrika’da bulunan bir çok Hıristiyan ülke sömürü kaynaklı geri kalmışlığı en acı şekilde yaşmaktadır. Hastalık ve açlığın pençesinde bir hayat süren bu insanların mahkum oldukları hayatın nedeni dinleri değildir. Onlar da gelişmiş batı ile aynı dine hatta mezhebe sahip olmasına rağmen, kaynaklarının ve insanlarının yüzyıllardır yağmalanmasından dolayı yoksulluk içinde yaşamaya mahkum edilmişlerdir. Benzer şekilde Güney Amerika’yı buna örnek verebiliriz. Bugün hemen hemen tamamına yakını Katolik olan insanların oluşturduğu Şili, Paraguay, Uruguay, Arjantin gibi Güney Amerika ülkeleri yine ekonomik açıdan geri kalmışlık içindedir. Aynı şekilde Soğuk savaş yıllarından demir perde ülkesi olarak anılan bir çok Avrupa ülkesi de benzer durumdadır. Bu ve benzeri örnekler Müslümanların geri kalmasının nedeninin din olmadığını ve batının da gelişmesinin temelindeki motivasyonun yine dinden kaynaklanmadığını ortaya koymaktadır.iktibas. Bu anlatılanlar bir eziklik psikolojisi içerisinde ele alınmış konular olmadığı gibi,Batının bilgi birikiminden üstün olduğumuzu kanıtlamak içün yada tersini iddia etmek için açıklanmamıştır.Sadece olan lar anlatılmıştır..Geçmişte atalarımızın Dünya ya asırlarca yön verdiğini öğrenip bilim/sanat/kültür bayrağını tekrar ele almamız,kendimize ve ülkemize,milletimize güvenmemiz,bu ülkenin evlatlarının zeki olduğunu ispat etmek için,gene aynı açılımı yapacakları konusunda kendilerine güvenmeleri konusunu açıklamak için konu edinilmiştir.Bu bağlamda,bugün batının bilgi birikimi yönünden bizden ileride olması; kültür medeniyet insanlık değerleri yönünden bizden ileri/üstün olduğunu da göstermez..Ayrıca,bilimsel yönden geri kalmışlığımızın sebebinin,İslam dini olmadığını,Çünkü bu din mensupları geçmişte dünya da ilk kez yaptıkları bilimsel çalışmalarla isimlerini duyurdukları halde bu günkü müslümanların neden bilimsel yönden geride olduğunu anlatmak içindir.Çünkü eğer din, insanları,bilimsel yönden geri bırakıyorsa,Öncekilerin yaptıklarını aklımıza nasıl kabul ettireceğiz?!! Bazı müsteşrikler şöyle bir iddiada bulunmaktadırlar: İslam insanı her yönden yüksek bir konuma getirdiği ve bu din 1400 yıl boyunca dünyaya hükmettiği halde; kafirlerin 100-150 senede gerçekleştirdikleri bilimsel ve teknolojik gelişmeyi gerçekleştirememişlerdir. O halde İslam, insanı bu yönlerden geliştirmeyen (HAŞA) eksik bir dindir(!). Bu yazımızda bu iddianın ne kadar çürük ve seviyesiz bir görüş olduğunu ortaya koymaya çalışacağız inşaAllah. İslam, alemlerin Rabbi olan Allah Azze ve Celle’den gelen, insanların dünya hayatını en güzel bir şekilde düzenleyen, onlara hem dünya hem de ahiret saadetini vaad eden bir hayat nizamıdır. Bu din 3 Mart 1924’e kadar hayata hakim oldu. Bu zamana kadar hem müslümanlar hem de gayri müslimler için onurlu ve şerefli bir yaşam sağladı. İslam kendisine tabi olanlara ancak yol gösterir. O yoldan gidecek olan kişinin kendisidir. Eğer kişi o yolda yürür ve hayatını İslam ile tanzim ederse, ölüm sonrasında eşsiz bir cennete ve Allah’ın rızasına ulaşır. Aksi halde bu yolda çıkarsa, ebedi bir cehennem ile müjdelenir. Allahu Teala şöyle dedi: "Biz ona (insana) iki yolu (doğru ve eğriyi) göstermedik mi?" [Beled 10] "De ki: (Dilediğinizi) yapın! Muhakkak ki, yaptıklarınızı Allah da Rasulü de müminler de görecektir. Sonra görüleni ve görülmeyeni bilen Allah'a döndürüleceksiniz de O size yapmakta olduklarınızı haber verecektir." [Tevbe 105] Unutulmaması gereken bir şey vardır ki, müslümanların hataları ve eksikleri; İslam’ın hatası veya eksiği olamaz. Çünkü bir fikrin, akidenin veya ideolojinin doğruluğu o ideolojiyi benimseyen veya taşıyan kimselerin davranışlarından değil ancak o fikir veya ideolojinin aklı mutmain etmesi, kalplere huzur vermesi ve fıtrata uygun olmasından anlaşılır. Bu durumda İslam, müslümanların davranışlarından sorumlu değildir. Çünkü İslam insana sadece kapıyı gösterir, kapıyı açıp içeri girecek olan kişinin kendisidir. Kişi ise, ister bunu yapar isterse yapmaz ve sonuçlarına katlanır. Diğer taraftan İslam Allah’tan gelen ve insanları kalkındıracak yegane doğru ideolojidir. Bilimsel ve teknolojik gelişmeler, bir anda ortaya çıkmaz. Asırların bilgi ve birikimleri sonradan gelenlerce işlenir, birleştirilir ve yeni tecrübelerle birlikte bir sonraki nesle aktarılır. Yani bu gelişim bir zincirin halkaları gibidir. Yani bu konu dünya konjonktürü ile alakalı bir konudur. Dünya liderliği kimin elinde olursa olsun, önemli bir engel olmadığı sürece bu ilerleme devam edecektir. Bu akış içerisinde müslümanlar çok önemli rollere sahip oldular. Birçok müslüman bilim adamı bugün var olan bilimsel ve teknolojik gelişmenin temellerini atmışlardır. Örnekleri çok fazla ve herkesçe bilindiği için tekrara gerek yoktur. Ne zaman ki, müslümanlar akidelerinden yavaş yavaş koptular, düşünme melekelerini kaybettiler, yöneticilerini muhasebe etmekten vazgeçtiler, küfür fikir ve kültürünün içlerine girmesine göz yumdular, işte o zaman sahibi oldukları dünya liderliğini kaybettiler ve bilimsel ve teknolojik yönün yanında her alanda geri kaldılar. Buradan çıkan sonuç ise şudur: hayata hakim olan, dünyanın kumanda merkezine oturan ideoloji, her şeyi elinde tutar ve tüm gelişmelere kendi akidesi doğrultusunda yön verir. Müslümanlar fikri ve siyasi yönden gerileyince, artık hayata yön veremez hale gelmişlerdir. Bu İslam’ın yön veremeyeceği anlamına gelmez. Çünkü o zamana kadar bu işi yüklenenler, müslümanlardı. Yani bunun nedeni, İslam’ın eksik veya yanlış bir din olması değil, müslümanların fikri ve siyasi liderliklerini kaybetmeleridir. Bu Osmanlı Devleti’nin gerileme döneminde itibaren başladı ve halen daha devam etmektedir. Öte yandan kalkınma ancak fikri olur. Bir ümmet maddi, teknolojik veya bilimsel yönden ne kadar geri kalırsa kalsın, eğer fikri yönden kalkınırsa, bilimsel yada teknolojik yöndeki eksiklerini kapatmakta zorlanmaz. Aksi halde yani fikri yönden kalkınma yoksa, maddi yönden kalkınmanın hiçbir kıymeti kalmaz. Çünkü fikirler, bir ümmetin sahip olabileceği en değerli hazinedir. Eğer İslam Ümmeti bugün tekrar eskiden olduğu gibi, sahip olduğu bu hazinenin farkına varırsa, önünde duracak hiçbir engel bulamaz. Bilinmesi gereken iki husus daha vardır : ilme engel değildir. Aksine teşvik eder. Azze ve Celle, Rahman sıfatıyla, herkese hak ettiğini verir. Allah Rasulü (SAV) iki hadislerinde şöyle buyurmuşlardır : “İlim müslümanın yitik malıdır. Nerede bulursa, gider alır.” “İlim Çin’de dahi olsa, gidin alın!” Dolayısıyla müslümanlar bu hitaplara gereken önemi vermeyip, bilimsel veya teknolojik açıdan geri kalmışlarsa, nasıl olur da fatura İslam’a kesilebilir? Bu düşünüş ahmakçadır. Çünkü akleden bir kimse, böyle bayağı bir temel üzerine düşünmez. Bunu iddia edenler ya zihnen özürlüdürler, ya da İslam’a olan kin ve nefretlerinden ötürü kustukları pisliği göremeyen şaşkınlardır. Ayrıca, Allahu Teala Rahman’dır. Yani ister müslüman olsun isterse kafir olsun, herkese hakkını verendir. Eğer bir kafir kendi işini hakkıyla yapıyor yada ürününü meydana getirmek için mücadele ediyorsa (çaba sarfediyorsa), Allah onun başarılı olmasına engel olmaz. Sonuç olarak, bu iddia çürük ve dayanaksız bir iddiadır. Çünkü bu durum, insanları şahsi hataları ve dünya konjonktürü ile alakalı bir durumdur. Bu nedenle böyle bir geri kalmışlık İslam’a mal edilemez. Müslümanların dünyanın fikri ve siyasi önderliğini kaybetmiş olmaları böyle doğal bir sonuç doğurmuştur. Allah’ın izniyle kurulacak olan Raşidi Hilafet Devleti, müslümanların bu liderliğe tekrar oturmalarına, dünyanın kumanda merkezinin başına geçmelerine ve bu zilletin ve geri kalmışlığın sona ermesine vesile olacak yegane çözümdür. Çünkü bizler, Allah’a Hamdolsun ki, sağlam bir akideye, kapsamlı bir hayat nizamına ve tertemiz fikirlere sahibiz. Kafirler ise, hayata materyalist bir bakış açısı ile bakmaktadırlar. Fikri kalkınma sağlayacak bir hazineleri de yoktur. Zaten onlar bilimden ve uygulamalarından faydalanırken tek düşünceleri menfaatleridir. Benimsedikleri ideoloji kendilerini hayvanlar yığını haline getirmiş, azgınlık, rezillik ve pisliklerinin kokusu burunların direğini kırar duruma gelmiştir. Materyalist bakışları onları diğer halk ve ümmetlere zulmetmeye, onların zenginliklerini çalmaya, kaynaklarını sömürmeye, topraklarını yağmalamaya, toplumlarına fitne ve fesad yaymaya, kendi aşağılık kültürlerini getirerek toplumu kendilerinde olduğu gibi ifsad etmeye ve gençlerini hapsetmeye, kontrol etmeye ve katletmeye sevk etmiştir. Artık dünya içine düştüğü bu bataklıktan kurtulmak istemektedir. İşte bunu sağlayacak, dünyaya nur ve hidayet olacak, izzet ve şeref getirecek, insanları karanlıklardan aydınlığa çıkaracak olan ancak İslam’dır ve bu Allah’ın izniyle Raşidi Hilafet Devleti’nin kurulmasıyla olacaktır. Rabbim bizlere bir an önce Raşidi Hilafet Devleti’ni kurmayı nasip etsin.iktibas. Duamızın Sonu Alemlerin Rabbi Olan Allah’a Hamd Etmektir. Allah’ın Selamı, Rahmeti, Bereketi, Mağfireti ve Yardımı Hidayete Tabi Olanların ve Sizin Üzerinize Olsun. Allah Yolunun Yolcularına Yar ve Yardımcıdır. "Ey iman edenler! Sabır ve namaz ile Allah'tan yardım isteyin. Çünkü Allah muhakkak sabredenlerle beraberdir." [Bakara 153] "Allah her şahsı, ancak gücünün yettiği ölçüde mükellef kılar. Herkesin kazandığı (hayır) kendine, yapacağı (şer) de kendinedir. Rabbimiz! Eğer unutursak veya hataya düşersek bizi sorumlu tutma. Ey Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır bir yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği işler de yükleme! Bizi affet! Bizi bağışla! Bize acı! Sen bizim mevlâmızsın. Kafirler topluluğuna karşı bize yardım et!" [Bakara 286] Bugün Filistin de, çeçenya da , keşmir, somalı,lübnan, irak v.b müslümanlar ülkeler de siyonistler müslümanları katlediyorsa ve bizim elimizden sadece dua etmek geliyorsa, ellerimiz semaya uzanırken kopacağına bilsek indirmeyiz! Ve yine o ülkeler de insanlar bir şekil de mitingleri izleyerek yanlız olmadıklarını bilmeleri, onları daha çok cesaretlendirecektir.! Ve son olarak unutulmamalıdır ki , Yarın hesap günün de herkes yaptıklarının sonucunu alacaktır. Allah (c.c) kulum dünya da müslümanlar ölürken , sen yan gelip yattın, elinden hiç bir şey gelmiyordu ise niye dua etmedin, niye cihad etmedin dediği zamanı düşünün. Unutmayalım ki , Allah (.c.c) lanet eden bir kavime bir çekirge sürüsü ile de helak eder. Duayı, cihadı bırakmayalım müslüman kardeşlerim. Amin. [/I][/FONT][/B][/SIZE][/SIZE][/SIZE][/QUOTE]
Trackback:
Send Trackbacks to (Separate multiple URLs with spaces) :
Diğer Seçenekler
Diğer Ayarlar
Linkleri otomatikmen URL´e cevir
Automatically retrieve titles from external links