MUHAKEME.NET FORUMU
Ana Sayfa
Portal
Kisayol Linkler
Yeni Mesajlar:
Bugünkü Mesajlar
Konulari okundu isaretle
Bugünün son aktiviteleri
Kendi aktivite akisina bak
Forum
Forum
Quick Links
Yeni Mesajlar
Bugünkü Mesajlar
Konulari Okundu Isaretle
Bugünün Son Aktiviteleri
Galeri
Bilgi Yarismasi
Bilgi Yarismasi
Hizli Linkler
Bilgi Yarismasi
Çözdügüm Sorular
Liderler
Rekor Salonu
Oyun Oyna
Ruh Haliniz
Günlükler
Üyeler
Üyeler
Hizli Linkler
Kayitli Üyeler
Çevrimiçi Üyeler
Yöneticiler
Son Aktiviteler
Fotograf Galerisi
Gözat
Üye Albümleri
Forum Videolari
Forum Resimleri
Düsünce Meclisi
Albümlerim
Soru - Cevap
Sözlügümüz
Eglence Forumu
Giriş
Şifremi unuttum?
Şifremi unuttum?
Üye ol
Üye ol
Muhakeme
Portal
Forum
Yabancı Dil Egitimi
>
Übersetzte Textbausteine-Kısa metin çevirileri
>
Ot Yiyen Kaplan
>
Konu Cevaplama Paneli
Değerlendirme
İsterseniz bu Konuyu buradan değerlendirebilirsiniz.
Puanla degerlendir
10- Puan ver
9 - Puan ver
8 - Puan ver
7 - Puan ver
6 - Puan ver
5 - Puan ver
4 - Puan ver
3 - Puan ver
2 - Puan ver
1 - Puan ver
Konuyu Yanıtla
Ot Yiyen Kaplan
konusuna gelişmiş panelde (zengin editör) yanıt.
Kullanıcı isminiz:
Giriş yapmak için Buraya tıklayın
JavaScript is required for human verification.
[QUOTE=alptraum;25554][B]Aradan bir ay geçti. Ot yiyen kaplan ormanda aradıgı huzuru bir türlü bulamadı. Kaplanlar onu aralarına kabul etmişlerdi ama ormandaki yaşam ot yiyen kaplana ters geliyordu. Neden geyik, karaca, tavşan gördüklerinde aniden saldırganlaşıyorlardı. Onlar öldürmek için programlanmışlardı, yaşamak için öldürmek zorundaydılar. Bu tarafta bir kaplan ot yiyerek yaşıyordu, bunu da düşünmek lazımdı. Ot yiyen kaplan bir gün ormanda gezerken karşısına bir tavşan çıktı. Tavşanın kendisini görüp de kaçmamasına şaşırdı. Hayret, tavşan üstüne dogru geliyordu. Kenara çekilmek istedi, çekilemedi. Ayakları tutulmuştu. Tavşan, ot yiyen kaplana çarpıp sırtüstü düştü. Daha sonra yattıgı yerden dogrulup onun yüzünü elledi, yanaklarını okşadı. “ Sen ot yiyen kaplan mısın? “ diye sordu. Ot yiyen kaplan gık diyemedi. Dili damagına yapışmıştı. Tavşan: “ Tabii canım, sen ot yiyen kaplansın. Agzın öteki kaplanlar gibi kan kokmuyor. Bak ot yiyen, şöhretin kulagıma kadar geldi. Sen ormana alışamazsın, hayvanat bahçesine dönmelisin. Duyduguma göre, kaplanlar senin gözlerinin önünde bazı hayvanları öldürüp, seni de öldürmeye alıştırmak isterlermiş. Eger öldürmeye alışamazsan kaplanlar seni öldürürler. Sen beni dinle ve çek git buralardan “ dedikten sonra yürüyüp gitmek isterken az ilerdeki bir çukura düştü. Ot yiyen kaplan tavşanı çukurdan çıkardı ve onun yüzüne dikkatle bakınca göz çukurlarının boş oldugunu gördü. Gözleri yoktu bu tavşanın. Kör bir tavşan diye geçirdi içinden. Onu sırtına bindirdi ve yuvasına götürüp bıraktı. Ertesi gün kör tavşanı yuvasında ölü olarak bulan ot yiyen kaplan gözyaşlarını tutamadı. Şimdiye kadar kör tavşana dokunmayan kaplanlar onu ot yiyen kaplanın sırtında giderken görünce kıskanmışlar ve öldürmüşlerdi. Ot yiyen kaplanın yüregi nefretle doldu. Bu kadarı da fazlaydı artık. Ne istemişlerdi garip bir tavşandan. Son sürat koşarak kaplanların arasına dalan ot yiyen kaplan otuzdan fazla kaplana rest çekti. “ Kör tavşanı öldürmek kolay, sıkıysa gelin beni de öldürün. “ Kaplanların bekledigi buydu zaten. Ot yiyen kaplanı çileden çıkarıp üstlerine saldırtacaklar sonra parça parça edeceklerdi. Evdeki hesap her zaman çarşıya uymazdı. Aniden ortalık karardı ve şiddetli bir yagmur başladı. Şimşekler çakıyor, yıldırımlar düşüyordu. Kaplanlar saga - sola kaçıştılar ama ot yiyen kaplan kaçmadı. Sırılsıklam oluncaya kadar bekledi. Yarım saat sonra yagmur dindi. Güneş açtı, ortalık aydınlandı. Ot yiyen kaplan gece yarısına kadar oralarda gezindi. Gelen giden olmadıgını görünce beklemekten bıkıp uzaklaştı gitti. Orman işi buraya kadardı. O, şimdi hayvanat bahçesine dönmeye kararlıydı. Birkaç gün sonra sabaha karşı bakıcısı onu kafesin önünde beklerken buldu. Ot yiyen kaplan biraz sonra kafese girecek ve bakıcısı kapıyı üstüne kilitlerken, “ Kilit yeni degişti, bir daha kaçma numarasına kalkışamazsın, çünkü artık imkânsız “ demesine karşılık, içinden “ Yuvam burası, ben kafes kaplanıyım. Hem istesem de ormana gidemem. Bana göre degilmiş orası “ dedi. İki ay sonra kafesine dişi bir kaplan getirilince yüregi kıvançla doldu genç kaplanın. Eş oldular birbirlerine ve kaynaşıverdiler. Gün döndü, günler döndü, zaman geçti ve iki tane yavruları oldu. Neşelendi, mutlandı, huzur doldu yüregi ve genç kaplan artık kafesinde, demir parmaklıklar ardında sakin ve yavaş adımlarla gidip geliyordu.[/B][/QUOTE]
Trackback:
Send Trackbacks to (Separate multiple URLs with spaces) :
Diğer Seçenekler
Diğer Ayarlar
Linkleri otomatikmen URL´e cevir
Automatically retrieve titles from external links