MUHAKEME.NET FORUMU
Ana Sayfa
Portal
Kisayol Linkler
Yeni Mesajlar:
Bugünkü Mesajlar
Konulari okundu isaretle
Bugünün son aktiviteleri
Kendi aktivite akisina bak
Forum
Forum
Quick Links
Yeni Mesajlar
Bugünkü Mesajlar
Konulari Okundu Isaretle
Bugünün Son Aktiviteleri
Galeri
Bilgi Yarismasi
Bilgi Yarismasi
Hizli Linkler
Bilgi Yarismasi
Çözdügüm Sorular
Liderler
Rekor Salonu
Oyun Oyna
Ruh Haliniz
Günlükler
Üyeler
Üyeler
Hizli Linkler
Kayitli Üyeler
Çevrimiçi Üyeler
Yöneticiler
Son Aktiviteler
Fotograf Galerisi
Gözat
Üye Albümleri
Forum Videolari
Forum Resimleri
Düsünce Meclisi
Albümlerim
Soru - Cevap
Sözlügümüz
Eglence Forumu
Giriş
Şifremi unuttum?
Şifremi unuttum?
Üye ol
Üye ol
Muhakeme
Portal
Forum
Islamiyet
>
Genel Islami Bölüm
>
Tarikat nasil aciklanabilir
>
Konu Cevaplama Paneli
Değerlendirme
İsterseniz bu Konuyu buradan değerlendirebilirsiniz.
Puanla degerlendir
10- Puan ver
9 - Puan ver
8 - Puan ver
7 - Puan ver
6 - Puan ver
5 - Puan ver
4 - Puan ver
3 - Puan ver
2 - Puan ver
1 - Puan ver
Konuyu Yanıtla
Tarikat nasil aciklanabilir
konusuna gelişmiş panelde (zengin editör) yanıt.
Kullanıcı isminiz:
Giriş yapmak için Buraya tıklayın
JavaScript is required for human verification.
[QUOTE=alptraum;11597]Sanirim yari hoca insani dinden eder gibi bir atasözü vardi degilmi Bizki akaidleri kavramlari bilmiyorsak birbirine karistiririz yada haydar bas ne dediyse furuati teferruat yaptiysada destekleriz Buyrun yaniti [B][FONT=times new roman,times][SIZE=3]'İman esasları yanında Tesettür furuattır '[/SIZE][/FONT][/B][FONT=times new roman,times][SIZE=3] Bu cümle aslında Ehl-i Sünnet İtikadınında bir prensibidir ! Usul İlminde, gerek İbn-i Abidin ve diğer Ulemanın [B]İslamın Genel Hükümlerini [/B](Akaid) ikiye ayırdığını görmekteyiz: [B]1-) Usul'e ait hükümler: [/B]Buna göre [B]'lâ ilâhe illallah; Muhammedün Rasûlullah' [/B]başta olmak üzere, sair iman esasları akidede usûldür. İman esasları, muhakkikîn yaklaşımı ile dört asla irca edilebilir ki, bunlar; [B]Allah'a, âhirete, peygamberlere iman; bir de ubudiyet veya adalettir. [/B]Yani, hayatî ehemmiyet arz eden esaslar, usûl kategorisine giren hususlardır [B]2-) Furuata ait hükümler: [/B]Namaz, oruç, hac, zekât ve [B]tesettür gibi diğer ibadetler[/B], bu asıllar üzerine bina edilen ve [B]asla göre fürûât sayılan amellerdir[/B]. Furuata ait hükümler, usule ait hükümler üzerine bina edilir. Bu açıdan denilebilir ki, usûlün olmadığı yerde, sistemli fürûdan bahsetmek mümkün değildir. [B]Ancak fürûât demek, Türkçemizde anlaşıldığı şekliyle 'olmasa da olur' gibi bir mefhumu akla getirmemelidir. [/B]Bunların fürûât olması, asıl ile olan münasebet ve mukayeseleri neticesi ve tamamen yukarıdaki taksim ve tasnif itibarıyladır. [/SIZE][/FONT][FONT=times new roman,times][SIZE=3][B]Yoksa ibadetsiz imanın tam olmayacağı izahtan varestedir. [/B] Bu konuya isterseniz küçük bir örnek ile tenvir etmeye çalışalım: [B]Siz terazinin bir kefesine imanı, diğer kefesine farz olan tesettürü koyarsanız[/B], iman kefesinin ağır bastığına şahit olacaksınızdır! Çünkü, Allah katında en önemli esas İmandır[B]! Peki, bu tesettürün önemsiz veya ehemmiyetszi olduğu anlamına gelirmi?[/B] Hayır gelmez, sadece İmanın Allah katında ne denli büyük bir Konumunun olduğuna bir işarettir! Tesettür emrini, bu esaslar çerçevesi içinde incelediğimizde, önce onun hicretin yedi veya sekizinci yılı; [B]yani peygamberliğin yirminci senesinde farz olduğunu görürüz[/B]. Bu demektir ki, İslâm'ın ilk yirmi yılında kadınlar, cahiliye dönemindeki giysilerini devam ettiriyorlardı.. Burada, hikmet-i teşri açısından dikkati çeken en önemli husus, teşride meselelere ehemmiyet sırasına göre yer verilmesi ve öncelik tanınması ya da geriye bırakılmasıdır. Bu itibarla da, gönüllere [B]'lâ ilâhe illallah' hakikatinin yerleştirilmesi en önemli mesele olduğu için[/B], öncelik ona tanınmıştır. 13 yıllık Mekke dönemindeki nâzil olan hemen bütün âyetler ve Allah Rasûlü'nün metluv, gayri metluv bütün tebliğatı hep bu mevzu etrafında örgülenmiş gibidir. [B]Öyleyse bizim de, tebliğ ve irşadda daha çok bu önemli noktaya dikkatleri çekmemiz gerekmektedir[/B]. Allah'ın büyük gördüğü şeyleri büyük görmek, küçük gördüğü şeyleri de küçük kabul etmek kalbin takvasındandır. Aslında bu, din-i mübin-i İslâm'ın da temel bir kuralıdır. Allah'ın vaz'ettiği şeyleri kendi ölçüleri içinde kabullenme ve hayata taşıma, Allah'a olan imanın, O'nunla olan irtibatın önemli bir göstergesidir. Tesettür meselesi, [B]farziyetinin gereği tartışılmaz olmasının yanında iman ve imanî hakikatlerin önüne geçirilmemelidir. [/B]Hele 'tesettür -örtünme keyfiyeti mahfuz- ille de şu şekilde olacak! ' denilmemelidir. Zira tesettür başka, çâr ve çarşaf başka şeylerdir. Çarşafın tesettür yollarından biri olduğu muhakkak. O, Osmanlı döneminde bazı yörelerde kullanılmaya başlanmış bir giysi çeşididir. Onun mazisi birkaç asır gibi yakın bir tarihe dayanır. Hatta çarşafın bazı yörelerde kullanıldığı o dönemlerde bile Bağdat ve Şam gibi merkezî şehirlerde kullanılmadığı bilinen gerçeklerdendir. Hakikat böyle iken, bir tesettür türü üzerinde imanî meseleler ölçüsünde durmak ve ona her şeyin aslı nazarıyla bakmak, dinî emirlerdeki ilahî tertibi alt-üst etme demektir. Bu, dinde aslî bir mesele olmadığı halde, daha sonraki dönemlerde ibadetmiş gibi ortaya çıkartılan bir husus olması itibarıyla dinin ruhundaki itidale de münafidir. Öte yandan, yanlış bir anlayışın tesirinde kalan bazı kesimler -mâalesef- bazı kılık ve kıyafetler karşısında, kelimelerle ifade edilemeyecek ölçülerde tahrik olmaktadırlar. Dini bilmeyen kimseleri tahrik etmeme, dinde çok önemli bir esastır. [B]Aksi halde, gücü ve kuvveti elinde bulunduran bazı kimseler, bırakın fürûâtı, usûlü dahi yaşama ve yaşatma imkânını vermeyebilirler. [/B]Yakınçağ itibarıyla tarihimiz bunun nice örnekleriyle doludur. Netice itibarıyla; usûle ait meselelerin anlatılması ve hayatın her ünitesine girilip, imanla gönüllerin itmi'nâna kavuşturulmasına şiddetle ihtiyaç duyulduğu günümüzde, yukarıda arzettiğimiz ölçüler içinde, [B]usûl sayılmayan meselelerde takılıp kalmak, bırakın inanmayanları, inanan insanların bile cephe almasına vesile olabilir[/B]. Onun için günümüz şartlarını idrak edip realitelere sırtımızı dönmeden, İslâmî hakikatleri anlama, yaşama ve anlatma zorunda olduğumuzu bir kere daha hatırlama mecburiyetindeyiz. ([B]Kaynak[/B]: Prizma - M.Fethullah Gülen)[/SIZE][/FONT][/QUOTE]
Trackback:
Send Trackbacks to (Separate multiple URLs with spaces) :
Diğer Seçenekler
Diğer Ayarlar
Linkleri otomatikmen URL´e cevir
Automatically retrieve titles from external links