Demek o ‘Lâ ilahe illallah’ dedikten sonra onu öldürdün haa!

Peygamberimiz(as) iki yüz kişilik, bir askeri birlik hazırlayıp Zübeyir b. Avvam’ı kumandasında Fedek’te oturan Ben-i Mürreleri tedip için göndereceği sırada, Galip b.Abdullah el-Leysi Medine’ye gelince onu bu iş için vazifelendirmeye ...


  1. Alt 06-27-2009, 01:47 #1
    fehim Mesajlar: 89
    Peygamberimiz(as) iki yüz kişilik, bir askeri birlik hazırlayıp Zübeyir b. Avvam’ı kumandasında Fedek’te oturan Ben-i Mürreleri tedip için göndereceği sırada, Galip b.Abdullah el-Leysi Medine’ye gelince onu bu iş için vazifelendirmeye karar verdi ve Zübeyir b.Avvam’a sen burada otur kal dedi ve Zübeyir b.Avvam için bağladığı bayrağı çözüp Galip b.Abdullah el-Leysi’ye verdi.

    Bu Seriyye içinde Usame b.Zeyd, Ebu Mesud es-Sekafi, Ukbe b.Amr, Ucre, Huvayısa b.Mesud, daha önce Fedek’ten kaçarak canını zor kurtaran Urve b.Zeyd de bulunuyordu. İslam Mücahidleri’nin parolaları Emid Emid’di. Bu birlik Fedek’te Beşir b.Saad’ın ve arkadaşlarının şehit olduğu yere geldiler. Mürre oğullarını gözleyebilecek bir yere mevzilendiler.
    Galib b.Abdullah geceleyin Mücahidlere şu konuşmayı yaptı; Cenab-ı Hakk’ı layıkıyla övdükten sonra; ‘Ben size bir olan, şeriki ve naziri olmayan Allah’ın emirlerini yerine getirmeyi, yasakladıklarından da sakınmayı, bana da itaat etmenizi karşı gelmemenizi, hiçbir işte bana aykırı davranmamanızı tavsiye ederim. Çünkü ancak rey ve görüş sahibi olmayan kişiye itaat olunmaz. Bana itaatsizlik etmeyiniz, çünkü Resulullah(as): Benim kumandanıma itaat eden, bana itaat etmiş, ona itaatsizlik edende bana itaatsizlik etmiş olur buyurmuştur. Binanaleyh, siz ne zaman bana itaatsizlik ederseniz, peygamberimize itaatsizlik etmiş olursunuz.’ Galip b.Abdullah konuşmasını bitirdikten sonra müfrezede bulunan herkesi birbirine zimmetledi ve onları birbirleriyle kardeş ilan etti ve her ne surette olursa olsun kimsenin yanındaki arkadaşından ayrılmamasının gerekliliğini vurguladı. Sizden biri yanıma dönünce; ona arkadaşın filan kişi nerde diye soracağım, sakın bana; ben onun nerde olduğunu bilmiyorum diye cevap vermeyesiniz, diyerek ikişerli olarak belirlediği grupları bir kez daha tekrarladı.

    Ben-i Mürreler deve ve sığırlarını sulayıp dinlenmeye çekildikleri sırada, Galip b.Abdullah Mücahitlere ben tekbir aldığım zaman siz de tekbir alınız dedi ve hemen tekbir aldı, Mücahitler de tekbir aldılar, kılıçlarını sıyırdılar, sabahleyin erkenden baskın yaptılar. Ben-i Mürrelerin adamları gafil olarak onları karşıladıkları için kılıçtan geçirilmekten kurtulamadı ve orada hazır bulunanların birçoğu öldürüldü.
    Akşam üzeri birlik komutanı oradakilere, Usame b.Zeyd nerde kaldı diye sordu? Gecenin bir kısmı geçtikten sonra Usame b.Zeyd çıktı geldi. Galip b.Abdullah onu en ağır şekilde kınadı ve sana ne dediğimi bilmiyor musun dedi?
    Usame: ben bana son derece kızan bir adamın ardına düştüm, kendisine yaklaşıp kılıcımı kaldırdığım zaman , ’Le ilahe illallah’ diyerek kelimeyi tevhidi söyledi dedi. Galip b.Abdullah, o zaman kılıcını kınına soktun mu? diye sordu. Usame: Hayır vallahi onun boyun damarını kesmedikçe geri durmadım dedi. Kumandan ve Mücahidler vallahi sen buyrulmadığın kötü bir iş yaptın diyerek, onu kınadılar. Usame yaptığına çok pişman oldu, elleri yanına düştü. Usame’nin müşrik sanarak öldürdüğü kimse Cüheyneler’in Hurka kolundan Mirdas b. Nehik’ti, kendisi Ben-i Mürreler’in müttefikiydi, koskoca, Fedek halkından ondan başkası Müslüman olmamıştı. Galip b.Abdullah askerleriyle oraya gelince; Fedekliler ölüm korkusuyla çil yavrusu gibi etrafa dağılmışlardı, Mirdas b.Nehik ise mü’min oluşuna güvenerek; bazılarının yaptığı gibi cihad etmek için yola çıkanları kâfir zannederek onlardan kaçmayı kendine yakıştıramamıştı; fakat öfkesine mağlup olarak peşine düşen Usame’nin elinden de kendini kurtaramamıştı.

    Usame yaptığına bin pişman oldu, Medine’ye gelinceye kadar ağzına bir lokma bile koymadı. Hadise Resulullah(sav)’e bildirilince: Ey Usame ‘Le ilahe illallah’ demiş olan bir adamı öldürdün haa! Demek o, ‘Le ilahe illallah’ dedi, sen de onu öldürdün haa? Demek o ‘Le ilahe illallah’ dedikten sonra onu öldürdün haa! Buyurdu.

    Usame: Ya Resulullah(as) o bunu ancak silahtan korktuğu için söylemiştir, o buna öldürülmekten kurtulmak için sığınmıştır dedi. Bunun üzerine;
    Resûli Ekrem Efendimiz, bu mazeret beyan edişe daha da hiddetlendi; "Bari, adamın kalbini de yarsaydın, bu sözü gerçekten mi yoksa yalandan mı söylediğini öğrenseydin ya!.." buyurdu
    Usame: Ya Resulullah(as) onun kalbi ancak cesedinden bir et parçasıdır, onu yarıp içinden geçeni nasıl anlayayım? Dedi.
    Peygamberimiz(as) Usame’ye bu sözleri o kadar çok tekrarlayıp durdu ki;
    "Resûlullah (a.s.m.), bu sözü bana o kadar tekrarlayıp durdu ki, 'Keski, o gün yeni Müslüman olmuş ve adamı da ben öldürmemiş olsaydım!' diye içimden temenni ettim."
    Usame: Ya Resulullah ben artık hiçbir zaman ’Le ilahe illallah’ diyen kimseyi öldürmemek üzere Allah’a yemin ediyorum dedi.
    Resulullah(sav): Ey Usame benden işittikten sonra diyeceksin buyurdu.
    Usame de senden işittikten sonra dedi…
    "Size, selâm veren ve Müslümanlık şiarını [alâmetini] gösteren kişiye, 'Sen mü'min değilsin!' demeyiniz, mealindeki âyet-i kerîme de bu hâdise üzerine nazil olmuştu.

  2. Alt 06-29-2009, 17:16 #2
    fehim Mesajlar: 89
    Ucba düşmekten aziz ve celil olan Allah'a sığınırız. Hakk'ı batıldan çıkarıncaya kadar mücadeleye devam etmek her an nefsiyle cihad edenlerin de üzerine bir vazifedir...
    Pirimizin 30.Sözde dediği gibi madem Türkçe bazen anlaşılamıyabiliyor. Bir de ingilizcesini okumayı deneyiniz...
    Vahid-i Kıyasi Ne demektir? :The Mind can not find God in Egotism to itself
    [M.Davud Aziz]

Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın

Bu soru sistemi, zararlı botlara karşı güvenlik için uygulamaya sunulmuştur. Bundan dolayı bu kısımı doldurmak zorunludur.