Para vermemiz gereken öğrenciler var   Konuyu açan: alptraum   İlk Mesaj: 09-20-2010 (07:51)   Son Mesaj: 09-20-2010 (07:51)    Cevap: 0    Gösterim: 704  

    09-20-2010

    Para vermemiz gereken öğrenciler var

    Para vermemiz gereken öğrenciler var


    2010-2011 Öğretim Yılı bugün çalacak zille başlıyor. Eğitimin de kalbi İstanbul'da atıyor. Milyonlarca öğrencinin olduğu kentin eğitim sorunları akıllarda. Veliler sordu, Nursel Tozkoporan İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Muammer Yıldız’a iletti.

    Nursel Tozkopran'ın röportajı

    Anne babalar, veliler, öğrencilerden çok bir heyecan, bir telaş, bir panik içindeler...
    Mevzudan biraz uzak olduğum için muhabbetlerine dâhil olmuyordum.

    Ama bir araya gelip o koyu sohbetlerini, endişelerini merak etmiyordum da değil...

    Ki o merakla yine bir araya toplanmış bir grubun yanına gittim...

    Onları biraz dinleyince endişelerine hak vermedim değil...

    Ama şurası da bir gerçek ki şikâyet ederek çözüm bulmak ya da endişelerden kurtulmak mümkün değil...

    Hemen elime aldım kâğıt kalemi başladım yazmaya...

    Tek tek sordum nedir endişeleriniz diye...

    Onlar sordu ben yazdım...

    "Eeee" dediler "ne olacak şimdi, ne yapmayı düşünüyorsun?"

    Yapacağım tek şey işin muhatabı ile görüşmek...

    Bu endişelerinizi giderecek ya da sorularınıza cevap verecek kişi İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Muammer Yıldız...

    "Ben sizin adınıza gideceğim ve görüşeceğim" dedim.

    Aradığım günün akşamında hemen randevu aldım...

    Saat 17.00 de...(Utanarak yazıyorum ama hakikat bu... Randevuma tam 1,5 saat gecikmeli gittim. Anlayacağınız trafiğin azizliğini uğradım. Bu arada Sayın Muammer Yıldız"ın hoşgörüsüne ve sabrına da tanık oldum)

    Ve sorularım hazırdı... Hem de denilir ya membasından...

    Muammer Bey"e "soruları ben hazırlamadım, velilerin kendi soruları" deyince daha da mutlu olduğunu söyledi.

    Sorularıma cevap almakla kalmadım, Muammer Bey"den yeni müjdeli haberler de aldım.

    En önemlisi de artık öğrencilerin sırtlarında taşıdıkları o ağır çantalar hafifliyor...

    Nasıl mı?

    Deprem güçlendirmesi nedeni ile birleştirilen okulların sorunu çözülüyor...

    Nasıl mı?

    Öğretmen açığı çözülüyor?

    Nasıl mı?

    Okul çevresinde, servislerde ve kantinlerde güvenlik sağlanıyor.

    Nasıl mı?

    Hepsini Muammer Beyle yaptığımız bu sohbetin içinde bulabilirsiniz. Anne babalar, veliler bu röportajı okumamazlık yapmayın derim size...

    HERHANGİ BİR AD ALTINDA KAYIT PARASI ALINMASI YASAKTIR

    Kayıtlardan ücret alınması geçen yıllarda da yasaktı. Ancak velilerin bazıları yine kayıt ücreti alındığından şikâyetçiler... Bu konuda ne diyeceksiniz?

    Nursel Hanım, Sayın Bakanımızın bu konuda bir açıklaması oldu. Türkiye'deki tüm okullarımızda, idarecilerimize yönelik bir genelge yayınlandı. Bu genelge, kayıt sırasında herhangi bir ad altında kayıt parası alınmasını yasaklıyor. Böyle bir genelge, açıklama olmasa da yasak. İstanbul'da 3 bin tane okul var. Bu 3 bin okulda yaygın mıdır? Yoksa birkaç tanesinde mi yaygındır? Diye sorduğunuz zaman, bir tanede de bin tane de olsa benim açımdan fark etmiyor. Bu konuya kanunlar çerçevesinde bakıyorum. O nedenle bunun tedbirlerini aldık.

    Geçen yıllardan farklı olarak ne tür tedbirler aldınız?

    Adrese dayalı kayıt sistemi ile kaydolmak diye bir şey var. Bu sistemden dolayı zaten, siz hangi adresteyseniz o ilçede, bölgede çocuğunuz bir okulda gösteriliyor. Aslında hiç okula gitmese, eğitim-öğretim başladığında veli çocuğunu okula gönderse olay bitecek.

    Peki sorun nereden kaynaklanıyor?

    Velilerimiz çoğu zaman kendilerine gösterilen okula çocuğunu kaydetmek istemiyorlar. Kendisine göre, daha kaliteli, daha iyi olduğunu düşündüğü okula yöneliyor. O okula da sadece bir kişi gitmiyor. Belirli bir okula 1, 10 veya 100 kişi gittiği zaman bir talep oluşuyor. Okulun da gelen her talebi karşılama şansı yok. O okulun zaten, bölgesinin dışında gelen hiç bir öğrenciyi almaması gerekiyor. Kontenjan varsa, kendi bölgesindeki öğrencileri aldıktan sonra etraftan başka öğrenciler de alabiliyor.

    KANUN, OKUL AİLE BİRLİĞİNE PARA TOPLAMA YETKİSİ VERİYOR AMA KAYIT SIRASINDA DEĞİL

    Okul müdürlerinin, idarecilerin yasa anlamında hiç bir zaman para toplama yetkisi yok diyorsunuz. Peki, Okul Aile Birliğinin para toplama yetkisi var mı?

    Okul Aile Birliği'ne de tüzel kişilik olarak kanun böyle bir yetki veriyor ama kayıt sırasında değil. Dolayısı ile şunu söylüyorum: Ne okul müdürü, ne okul idaresi ve ne de okul aile birlikleri, kayıt sırasında, daha okula öğrenci sıfatı kazanmamış çocukların velisinden para talep edemez, tahsil edemez.

    VELİLER BÖYLE BİR TALEPLE KARŞILAŞIRLARSA BİZE MÜRACAAT ETSİNLER

    Böyle bir uygulama ile karşılaşan veliler ne yapsın?

    Veliler, böyle bir taleple karşılaşırlarsa hemen bize müracaat etsinler. Yerini, kim tarafından, ne şekilde olduğunu bildirsinler. Yani, bunun için bir kanıtta gerekmiyor. Veliler, "Ben gittim, böyle bir muamele ile karşılaştım" dedikleri takdirde, biz bunu araştırıyoruz. Müfettişler görevlendiriyoruz. İstanbul genelinde bize bu şekilde gelen ihbarlar oldu. Bunların peşine düştük. Şimdi onları idare anlamında soruşturuyoruz.

    Cezası nedir?

    Cezasını ben bilmem. Bu konu ile ilköğretim müfettişlerimiz ilgileniyor. Dolayısıyla cezayı onlar teklif edecek. Belki suç unsuru bulacaklar, belki bulmayacaklar. İdare de belki, "veli yanlı davrandı" diyecek. Belki de ispat edecek. Onu bilmiyoruz.

    Bazı veliler de istedikleri okula öğrenci yazdırmak için okula "yardım" adı altında para teklif ediyorlar. Bunlara da bir engel var mı?

    Tabii ki. Zaten kast ettiğim şey de o dur. Ne ad altında olursa olsun biz talep etmiyoruz.

    PARA VERMEMİZ GEREKEN ÖĞRENCİLER VAR

    Peki, isteyen veliler ne zaman ve nasıl yardım edebilirler?

    Okul artık öğrencisini aldıktan sonra yasal olarak eğitim - öğretimin başında okul aile birliği teşekkül eder. Okul aile birliği, okula ilişkin bir proje ortaya koyar. Örneğin, öğrencilerin sınıflarda çantalarını koyabileceği bir dolaba ihtiyaç vardır... "Bunu yapabiliriz" diyor. Bu herkese sıcak geliyor. Veliler zaten bunu kabul ediyorlar. Gönüllü olarak buraya katkı sunmak istediği zaman buna kimse engel olamaz. Ya da projesine onlardan bir katkı talep eder ve bu onun yasal hakkıdır.

    Ayrıca şunu özellikle belirtmek istiyorum, sınıfımızda para almak şöyle dursun bizim para vermemiz gereken öğrenciler var. Dolayısı ile okul aile birliğinin buradaki asıl görevi devreye giriyor. Okul aile birlikleri, sadece para toplayan bir birim değil, aksine bir sosyal yardımlaşma, dayanışma, belki de o çocuk üzerinden aileye yardım yapan bir birim olacak. Aslında olması gereken de budur.

    İSTANBUL 2010-2011 EĞİTİM-ÖĞRETİME HAZIR

    İstanbul"da öğretmen açığı var mı, 2010-;2011 eğitim-öğretim dönemine hazır mısınız?

    En temel sorunlarımızın başında öğretmen açıkları geliyor. Kadrolu ya da sözleşmeli... İstanbul"da fiili olarak pazartesi günü eğitim-öğretimi başlatabilmemiz için 12 bin 500 -; 13 bin öğretmene ihtiyacımız var. Bu dönemde 30 bin öğretmen ataması yapılacağı zaman İstanbul'a 3 bin öğretmen verileceği planlanmıştı. Bu demektir ki 3 bin öğretmen artık verilmiyor.

    Nasıl bir önlem aldınız?

    10 bin öğretmen görevlendirirken, 3 bin kişi daha fazla görevlendireceğiz. Bunun için ilçelerde, kaymakamlıklar aracılığı ile bu görevlendirmeyi yapıyoruz. Her okul, ihtiyacını tespit ediyor, İlçeye bildiriyor, görev almak isteyen öğretmen adaylarımız da müracaat ediyorlar. Bunların arasından seçim yapılıyor ve göreve başlatılıyor. Bunlar daha çok yeni eğitim fakültesi mezunu, pedagojik formasyonu, yeterliliği olan öğretmen adaylarımız. Belli bir yüksek puanları da var. Devlet, öğretmen kadrolarını sınırlı sayıda seçtiği için bu öğretmenlerimiz sıra bekliyorlar. Yani yetersiz değiller. Normal koşullarda yeterli öğretmenlerimiz.

    Yine emekli öğretmenlerimiz var. Bu şekilde İstanbul'da ihtiyaç olan yerlerde yeterli, yetkin öğretmen adaylarını bulabiliyoruz. O zaman dört yıllık fakülte mezunu arkadaşlarımızı da görevlendiriyoruz. Bunun için geçen yıl bir çalışma başlattık. Öğretmen adaylarını oryantasyon eğitimine alıyoruz. Sınıf yönetimi nedir, eğitim öğretim süreci nedir, müfredat nedir belli bir paket program çerçevesinde onlara veriyoruz.

    Peki bu sorun çözüldü mü?

    Çözüldü. İstanbul bu anlamda eğitim-öğretime hazır.

    Bazı liseler Anadolu Lisesi oldu, neden?

    Orta öğretim kurumları yeniden yapılanma içerisinde. Bu kadar lise çeşitliği, okul çeşitliliği fazla... Bir tarafta Anadolu Lisesi türü akademik liseler, diğer tarafta mesleki eğitim okulları oluşturalım denildi. Aradaki genel liseler ise 3 yıl içinde tasfiye ediliyor. Ya Anadolu Lisesi'ne ya da Meslek Lisesi'ne dönüştürülüyor.

    Bu uygulamanın öğrencilere faydası ne olacak?

    Genel liseden mezun olan çocuklarımızın kazanımları masaya yatırıldı. Bu yıllardır tartışılan bir konudur. Genel lisenin amacı üniversiteye öğrenci göndermektir. Üniversiteye öğrenci gönderen okul türlerinin yüzdelik dilimlerine bakıyorsunuz. Fen liseleri, öğretmen liseleri, Anadolu liseleri, Anadolu ticaret meslek liseleri, Anadolu öğretmen liseleri. Dolayısı ile genel liseler çok geride kalıyorlar. Üniversiteye öğrenci gönderen genel liseler politikamızda yeni bir hamle gerekiyordu. O nedenle akademik bir lise türüne koyarak, bu çeşidi azaltalım denildi. Genel liseden mezun olan bir çocuk, bir üniversite kazanamıyorsa almış olduğu orta öğretiminden neredeyse hiç bir şekilde faydalanamamış oluyor. Şöyle söyleyelim. Bir meslek lisesinden mezun olan bir öğrenci, hiç olmazsa temel bir beceri kazanmış oluyor. Onunla sosyal hayatta, hayatını idame ettirebilecek bir iş bulma şansı var. Genel liseden mezun olan bir çocuğun ise böyle bir şansı yok. O nedenle Sayın Bakanımız isabetli bir karar aldı. Dönüştürdüğümüz okullarda Anadolu Liseleri'ne öğrenci aldık.

    29 BİN TANE DAHA DERSLİĞE İHTİYAÇ VAR

    Bazı okullarda ikili öğretim var, bazılarında tüm gün. Veliler yine size soruyor bütün okullar tüm güne geçecek mi?

    Bu temelde çocuklarımızın, velilerimizin hakkıdır. Yönetici olarak bizim de görevimiz sabah 07.00'de başlayıp, gece 22.00'a kadar bir eğitim vermek değil. Sabah 09.00'da başlayıp, belki 15.00'da biten, ancak tüm günü kapsayan bir eğitimdir. Uluslararası örneklerde de bu böyledir. Ancak ülkemizdeki nüfus yoğunluğu bunu engelleyen önemli bir faktör. Özellikle İstanbul gibi metropol bir kentte, nüfusun homojen olmadığı bir tarafta 20 kişilik sınıfların, bir tarafta 70 kişilik sınıfların olduğu bir ilde bunu yapmanız çok kolay olmuyor. Örneğin Esenler'de 29 orta ve ilköğretim okulumuz var. Bunlardan 27 tanesinde ikili öğretim yapıyoruz. Sadece iki tanesinde tekli eğitim yapabiliyoruz. Bu tabii ki sıkışıklıktan, fiziki altyapı sorunlarından kaynaklanıyor. İstanbul'da merkezi yönetim ve hayırseverlerin katkıları ile her yıl 3 bin derslik yapıldığı halde, bu ihtiyaç hala sürüyor. İstanbul'da 30 kişilik sınıflarda ve tekli eğitim - öğretim yapmak istiyorsak 29 bin tane daha dersliğe ihtiyaç var.

    Hakikaten bu çok yüksek bir rakam, peki Milli Eğitim Bakanlığı çözüme dair neler yapıyor?

    Merkezi Hükümet'in katkıları her yıl artan bir şekilde sürüyor. Hem genel bütçeden eğitime bir pay ayrılıyor, hem Sayın Başbakanımız özel bir gayret sarf ediyor. Ayrıca hayırseverlerimiz katkıda bulunuyorlar. Örneğin, 3 bin dersliğin bin tanesini hayırseverlerimiz yaptırıyorlar. Bu konuda hayırseverlerimize müteşekkiriz.

    Uzun vadede bu sorunun çözümü için bir takım planlarımız, attığımız adımlar var. Yeni projeler başlatıyoruz. Bu manada 2011-2012 eğitim-öğretim yılı için yaklaşık 10 bin derslik planladık.Bu sene Anadolu Lisesi, Fen Lisesi, Sosyal Bilimler Lisesi gibi merkezi sınavla öğrenci alan okullarımızda bir fiziki altyapı çalışması yaptık. Bunun için bir komisyon kurduk. Komisyon ilçeleri dolaştı. Toplamda 2 bin 450'ye yakın yeni kontenjan yarattık.

    Bir taraftan TOKİ ile işbirliği yapıyoruz. Bu kapsamda, tarihi özelliği olan okullarımız değil; ancak Etiler'deki Ticaret - Turizm, Etiler Lisesi gibi arsa değeri çok yüksek olan,etrafında öğrenci olmayan, öğrencinin dışarıdan geldiği okullar.. Mesela buralarda okula da çok fazla ihtiyaç yok. Bunu takas yoluyla TOKİ ile bir işbirliği yaparak, daha çok dezavantajlı dediğimiz, yeni kurulan, nüfusun daha yoğun olduğu, 70 kişilik sınıfların olduğu ilçelerde okul yapmak istiyoruz. Bu manada 250-300'e yakın bir derslik kazanacağız. Bunlar kalem kalem çok yeni projeler.

    Yine TİKAD'ın bir çalışması var. İstanbul'da derslik ve okul yapımı için hayırseverlere çağrıları var. Bunun için bir proje hazırlanıyor. Bunun dışında İMKB ile 100 trilyon liralık bir protokol yapıldı. Sayın Başbakanımız imzaladı. Onu İstanbul'da kullanacağız. 22 tane yeni okulu programa koyduk. Yani oradan da o kadar bir destek gelecek. Bununla birlikte göçün ve nüfusun yoğun olduğu bölgelerde kampüs okulları yapıyoruz. Spor salonları, bilgisayar donatılarının çok merkezi olduğu, herkesin oradan istifade ettiği, gece gündüz işleyen bir kampus programımız var.

    ÖĞRENCİLER KİTAPLARINI ELLERİNE ALDIKLARINDA İKİYE AYRILMIŞ HALDE GÖRECEKLER

    Yine velilerin en çok şikâyet ettiği konulardan biri kitapların ağırlığından dolayı öğrencilerin taşıdıkları ağır çantalar... Bu konuda bir çalışmanız var mı?

    Ben bu göreve gelmeden önce Milli Eğitim Bakanlığı'nda Talim ve Terbiye Kurulu'nda Kurul Üyesi ve Kurul Başkan Yardımcısı olarak görev yaptım. Orada da Başkan Yardımcısı olarak ders kitapları bana bağlıydı. Bu konunun biraz uzmanıyım. Bu konuda velilerimizin ve öğretmenlerimizin taleplerini biliyorum. Şimdi alana geldim, uygulamanın içerisindeyim. İstanbulluların talebi olarak şimdi Talim Terbiye Kurulu'ndaki arkadaşlardan, Genel Müdür arkadaşlarımdan bunu talep ediyorum. Veliler gerçekten yıllardır bunu şikâyet ederler. Ben kuruldayken de bunun farkındaydım. Şöyle bir önerimiz olmuştu. Acaba fasikül tarzında bu kitaplar hazırlanamaz mı? Çocuk bir kitabı komple okula götürmek yerine, fasikül hazırlarız. O gün çocuğun 5 farklı dersi varsa, birer fasikül alır ve 5 fasikül eder. Bir kitap bile etmez. Böylelikle bu sıkıntıdan kurtuluruz. Bakanlık bunun üzerinde çalıştı. Gelen talepleri değerlendirdi. Bunu bir müjde olarak söylüyorum. Pazartesi günü çocuklarımız kitaplarını ellerine aldıklarında görecekler ki kitaplar birinci dönem ve ikinci dönem diye iki parçaya ayrılmış durumda. Yani fasikül halinde, kitapları ikiye ayrılmış halde görecekler.

    Etüt sistemini düşünmüyor musunuz?

    Etüt konusunda ise şu anda bizim okullarımızın bir kısmında çalışan anne-babaların çocukları için gündüz tam gün eğitim yapan okullarımız var. Bunların belli bir yönergesi var. Belli bir ücret de ödeniyor ve etüt beslenme programı adı altında yürüyor. Bunun dışında tüm ilköğretim okullarımızda ise ders saatinden sonra çocuklara iki saatlik bir etüt uygulaması vardı. Bu daha sonra iptal edildi. Ben, geçen yıl göreve geldikten sonra velilerimizden bu yönde yoğun talepler geldi. Konuyu değerlendirdim. Etüdün iptal gerekçesine baktık. Onları giderdiğimiz takdirde hala faydalı olacaksa bunu talep edelim dedik ve Bakanlığa teklif ettik. Bizim bu teklifimiz İlköğretim Genel Müdürlüğü'nün önünde. Onlar da bunu değerlendiriyorlar. Genel Müdürlük ve Sayın Bakanımız uygun bulursa İstanbul"da bu sene etüt uygulamasını başlatabiliriz.

    BANA GÖRE YARDIMCI KAYNAKLARA İHTİYAÇ YOKTUR

    Yine bir velinin özellikle sorduğu bir soru bu. AK Parti hükümetiyle beraber okul kitapları bedava oldu. Ancak öğretmenler yardımcı kitap adı altında ek kitaplar istiyorlar. Öğretmenler, devletin dağıttığı kitapları yetersiz mi buluyorlar da ek kitap talep ediyorlar?

    Bu konuda sözlenecek çok söz var. Türk Milli Eğitim sistemi son yıllarda yenilik anlamında ciddi reform süreci geçirdi. Müfredatlar değişti. 1968'den sonra derli toplu bir sistem içinde yapılmayan müfredat değişikliği, 2004 yılından itibaren yapılmaya başladı.



    Türkiye'de eğitim içerikleri değişiyor. Zihniyet anlamında insanlar artık daha akılcı, sorgulayan, kendini ifade edebilen, yapılandırmacı yaklaşıma sahip. Bugün Finlandiya, Güney Kore eğitim anlamında uluslararası sınavlarda en iyi dereceleri alan ülkeler bunlar. Onlarla paralel bir programa geçtik şu anda. Bunun sonucunda da müfredat ve ders kitapları değişti. Bu anlamda ders kitaplarımızın içerik anlamında çok iyi olduklarını, donanımlı olduklarını, düzeyli olduklarını ve yeterli olduklarını düşünüyorum. İnsanlar çoğu zaman iyi bir inceleme yapmadan ön yargıyla karar veriyorlar.

    Bir de bana göre şöyle bir yanılgı var. Önceki müfredatımız akademik olarak dünyada en ağır müfredattı. Başka ülkelerde orta öğretim düzeyine bakıyorsunuz, oradaki çocuklar bizim ilköğretim seviyesindeki matematik problemleri ile uğraşıyorlar. Bizim çocuklar, üniversitedeki hocanın, profesörün zorlandığı problemleri çözüyorlar. Bu doğru bir şey mi? Yeni dönemde işte bu yapıldı.



    Yeni müfredat ise daha kazanım temelli bir müfredat olduğu için etkinlikler var. Bu etkinlikler, "Ya oyuncak mı, öğrenme ne zaman gerçekleşecek" diye yeni müfredat iyi anlaşılamadığı için "test yoksa ders de iyi değil" şeklinde yaklaşılıyor. Ya da bir kitabın içinde şu kadar test sorusu yoksa o kitap yetersiz olarak görülüyor. Arkadaşlarımızın bundan kurtulması gerekiyor. Bana göre yardımcı kaynaklara ihtiyaç yoktur. Elbirliği ile ders kitaplarının içeriklerine bağlı kalır, sınav sistemine uygun bir şekilde hazırlanır ve öğretmenlerimiz de buna bağlı bir hazırlık yaparsa, hem velilerimizi külfetten kurtarmış oluruz, hem de çocuklarımıza sosyalleşme becerisi kazandırırız.

    SERBEST KIYAFET UYGULAMASINA KADEMELİ OLARAK GEÇMEYİ PLANLIYORLAR

    Sayın Bakanımız serbest kıyafet uygulaması olabilir demişti. Son durum nedir, ne oldu?
    Sayın Bakanımız bu konuyla ilgili bir çalışması oldu. Sonra internet üzerinden Milli Eğitim Bakanlığı sayfasından, velilere, öğrencilere yönelik bir anket çalışması başlatıldı.

    Bunun neticesinde, takvimde bir sarkma oldu. Sektörde bu anlamda yatırım yapan insanların ekonomik anlamda bir mağduriyeti oldu. Bu uygulamayı değiştirdiğiniz zaman insanlar 3-;5 yıllık bir yatırım yapmışlar. Ellerinde tonlarca kumaşları var. Bunu başka türlü değerlendirme şansları yok. O nedenle sanırım buna kademeli olarak geçmeyi planlıyorlar.

    Serbest kıyafet uygulamasını siz destekliyor musunuz?

    Ben de destekliyorum.

    BEŞ YIL AYNI OKULDA MÜDÜRLÜK YAPAN İDARECİLERE ROTASYON UYGULADIK

    İstanbul'daki okul müdürlerini rotasyona tabi tutmuşsunuz. Bu doğru mudur?

    Evet... Beş yıl aynı okulda müdürlük yapan idarecilerimize bir rotasyon uyguladık. İstanbul içinde bir başka okulda müdürlük yapmak üzere...

    Peki neden?

    Toplumda, velilerde, okul çevresinde böyle bir talep var. Bir de sistem körlüğü dediğimiz bir şey var. Bir süre sonra artık kanıksamaya, birçok şeyi görmemeye başlıyorsunuz. Yani dinamizm yaratmaya yönelik bir adımdı. Çok da güzel uygulandı.

    BİR OKULDAN SORUMLU POLİS MEMURU VAR

    Yine bir velimiz, "Servis ve kantin çalışanları denetlenecek mi, sabıkalı insanların çalıştırıldığını duyuyoruz" diyor.

    Velilerimizin bu konuda bize güvenmelerini gerçekten tavsiye ediyoruz. Bunun sözünü veriyoruz. Güvenlik konusunda Emniyet Müdürlüğü, sağlık konusunda ise İl Sağlık Müdürlüğü ile çok ciddi çalışmalarımız var. Okullarımızda, Emniyet Müdürlüğü'nden 'kontak personel" dediğimiz kişiler var. Yani bir okuldan sorumlu polis memuru var. Dolayısı ile okul çevresinde olup biten her şeyden günlük, anlık bilgiler alınabiliyor.

    Kantin çalışanları ve servis şoförleri konusunda ise geçen yıl Emniyet ile işbirliği yaparak GBT testi yaptık. Bu testle suça karışan kişileri tespit ettik. Elimizdeki listeden hareketle, gerçekten bu şekilde olan kişiler varsa, geçen dönem onları ayıkladık. Bu konuda, hem servisler, hem kantinciler odası daha duyarlı davranıyorlar. O nedenle velilerimiz daha güvenli ve daha sağlıklı ortamlarda çocuklarının eğitim ve öğretim aldığından emin olabilirler.

    Servis şoförleri konusunda ise oda ile beraber iş birliği yaptık. Bir üniversitede görev yapan şoförlerimize hizmet, iletişim, okul idaresi ile ilişkiler konusunda, veliyle olan ilişkiler, çocuk psikolojisi konusunda eğitimler vereceğiz. Bu çalışma, bu döneme ilişkin bizim en önemli projelerimizden birisidir.

    Bir de ilköğretime yeni başlayan çocuklarımıza genel bir sağlık taraması chek-up yapmak istiyoruz. Sivil Toplum Kuruluşları ile birlikte. "Minimini birler, sağlıklı nesiller" diye bir proje başlatıyoruz. Protokol aşamasındayız.

    Bu çok iyi bir proje...
    Tabi. Hiç doktora gitmemiş olan çocuklar var. Şayet bulaşıcı virüs taşıma durumu varsa sağlık taraması ile tespit edilecek. Sağlık İl Müdürlüğü ile birlikte yapacağız. Onlar da tutanak tutacaklar. Eğer kalıcı, sürekli tedavi gerektiren bir durumu varsa öğrencinin, okullarımız bunları takip edebilecek. Bunu yaparken birinci sınıftaki 200 bin öğrenciden bahsediyoruz. Bize her yıl yaklaşık 200 bin öğrenci katılıyor. Biz 10 bin kişi şu anda, özellikle varoşlarda, dezavantajlı kesimlerde, fakir ve gerçekten ihtiyacı olan kişileri hedefliyoruz. İnşallah başka partnerler, sosyal paydaşlar bularak 200 bin kişinin tamamını sağlık taramasından geçirmeyi hedefliyoruz. Bu da bir çağrıdır aslında. Rotary Kulübü'nün bize bir teklifi bu. Onlarla birlikte yapıyoruz. Bize başka teklifler de var. Mesela sağlık taramasının içinde göz taraması da var. Gözün, akademik başarıyı direk etkileyen bir tarafı söz konusu.

    OKULLARIMIZIN GÜÇLENDİRİLMESİNİ 11. AYA KADAR TAMAMLAMAYI PLANLIYORUZ

    İstanbul'da tadilatı bitmeyen okullar var mı? Ya da varsa ne zaman tamamlamayı düşünüyorsunuz

    İstanbul, biliyorsunuz deprem riski taşıyor. O nedenle depreme karşı her açıdan hazır olmamız gerekiyor. Bu çerçevede okullarımızın da güvenli olması gerekiyor. Bunu bilen İstanbul yönetimi, Başbakanımızın da direktifi ile Dünya Bankası'ndan temin edilen kredi ile depreme karşı tüm okulları güçlendiriyor. Bu çerçevede bir kısım okullar yıkılıp yeniden yapılıyor. Bir kısım okullar da güçlendiriliyor. Bu güçlendirme sırasında bir okulu yıktıysanız, oradaki öğrenciyi başka bir okula taşımak durumundasınız. Bundan dolayı böyle sıkıntılar olabilir. O nedenle bazı okullarda çift öğretim yapılıyor. Bundan dolayı bir mağduriyet oluyor. Ancak yapılan işin arkasındaki niyete baktığınız zaman bu çok doğru bir çalışma. Bir - iki aylık gecikmeler olabilir. Bizim planladığımız şekliyle 11'inci aya kadar tüm okullarımızın güçlendirilmesi planlanıyor. Elimizde 108 tane güçlendirme çalışması devam eden okul var. Bunların 20'si, ayın 20'sinde eğitime başlayacak. Diğer 20'si, ikinci, üçüncü haftasında derken 11'inci aya kadar bunları tamamlamayı planlıyoruz.

    Bu yoğun çalışmalarınızdan başka projeleriniz var mı?

    Şimdi 20 Eylül'de 2010-;2011 eğitim- öğretim dönemi başlıyor. Yeni eğitim - öğretim dönemini Esenlerde yapacağımız bir törenle İstanbul'da başlatmış olacağız. Bununla birlikte bir de program başlatacağız. Bu programda, ilköğretim 1.sınıftaki çocukların okula uyum süreci devam ederken, aynı zamanda "veli oryantasyon programı" adı altında İstanbul"da bir proje yürütüyoruz. Buradaki amacımız, velilerin okulda katılımcı olmasını sağlamak. Çünkü veliler, geçen hafta oryantasyon için çocuklarını okullara getirdi. Biz de İl olarak madem veliler okula geldi, velilerle ilgili bir çalışma yapalım istiyoruz. Velileri eğitelim demiyoruz. Bu bir eğitim değildir. Aksine, velilerimizin eğitim sürecine müdahil olmalarını, katılımcı olmalarını, demokratik bir şekilde Okul Aile Birlikleri'nde bulunmalarını, Okul Aile Birliği'nde başkanları, yönetimi seçerken katılımcı olmalarını istiyoruz. Şunu önemsiyorum. Veliler, okul aile birliğinin rolünü yeteri kadar tayin, tespit edebilseler, belki de bütün yıl rahat edecekler. Çünkü bütün taleplerini o kanala iletebilirler. Böyle olunca, biz bir taraftan hijyen, ilk yardım, müfredat konusunda bizimle işbirliği iletişim, okul idaresi, okul bütçesi gibi bütün bu konularda velileri eğitim programına alıyoruz. Bu konuları onlarla paylaşıyoruz. (Bitti)




    Para vermemiz gereken öğrenciler var Yorumları