![]() |
Hicran ne söylerim, boyun bükeyim! Bilmem ki hangi umuttan bahsedeyim Geçip giden zamana ne deyim, aklım var oysa neden aczi yet içindeyim Nasıl bir meclisin feyzini umut edeyim, yalnız bırakan düşlerimi kime söylerim Bin bir hülyalardan mı vazgeçeyim, ufki seyrimi görmezden mi geleyim, ah edeyim Hesapsız bir hayatın gamını neyleyim Uzun ömür için tamah etmeyi nasıl tahayyül ederim, bilinç olmazsa deyin Çocuklar ağlarken, yaşlılar melül melül bakarken, huzur evini ziyaret mi edeyim Acil hastalara şifa dileyim, umutla aranan gözleri nasıl görmezden gelirim, inlerim Evet, bir zamanlar yokluk vardı, bilirim Lakin edepli olmak hal işiydi ve her nefeste hissederdim, utanmaya sevinirdim Hisseden kalbin naifliğini yakinen terennüm ederdim, sevgiyi o vakit fark ederdim Şefkat ve muhabbetin kanaatin bereketinden olduğunu öğrenirdim, ne sabır dilerdim Nedense akşamın olmasını hiç istemezdim Şimdi çağrılacağım diye kulak kesilirdim, şayet kayıtsız kalırsam ne azar işitirdim Zaman zaman kötek yerdim, aç kalmanın ne demek olduğunu o vakit talim ederdim Hiç sitem etmeyi beceremezdim, nazlanmak nedir yakınından da geçmedim, özlerdim Yazlık sinemalar geçmiş yıllarda nasıl çoktu Gazoz içmeyi becermek ne büyük umuttu, çekirdek çitlemeninse seyrine de doyulurdu İçeri girmek bin beter, çıkmak ise bin hüzün ile ne büyük bir keder sokaklar suskundu Ne kaçamaklar, duvardan atlayıp yuvarlanmalar, pantolonda yırtılmalar korkuydu Çok acıkırdık ve eve gelmeyi göze alamazdık Annem bir hışımla başımda biter, ne eline geçirdiyse acıyor demezdi, yine caymazdık Babam gececi olurdu evimizde sükûnet ne kadar korkunçtu “sus” çaresini anlamadık Nihayetinde çocuktuk, muhakkak ki yaramazlık yapacaktık, kimseye yaranamadık Kendi aramızda şen ve şakraktık, nasıl oynardık Bazen saklambaç bazen körebe ve bazen de çok değişik oyunlar öğrenip vedalaşırdık Yarın için düşler kurar, kendi dünyamız adına umuda dalardık, kimi vakit kanardık Aldatılmayı çok ayıplardık sanki kırmızı bir hat koyardık inanmak adına korkardık Teyzeler, nedense beylerine herif diye çağırırlardı Amcalar ise avrat demeyi marifet sayarlardı, ne kadar garip anlayışlardı, ne umardı Saygı, sevgi hangi iklimin naifliğinde kalmıştı, edep bu kadar dışlanan bir anlayıştı Şimdi geriye ne kaldı, ihmal edilen ne varsa ayan beyan ortadaydı, gariplik niye ardı Mustafa CİLASUN |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 14:51 . |
2000- 2025
Tüm bağışıklıklar ve idelerden bağımsız olan sözcükleri sarfetmeye mahkumdur özgürlük