MUHAKEME.NET FORUMU

MUHAKEME.NET FORUMU (https://www.muhakeme.net/forum/)
-   Size Ait Yazi ve Siirler (https://www.muhakeme.net/forum/size-ait-yazi-ve-siirler/)
-   -   Aşk Nedir? (https://www.muhakeme.net/forum/size-ait-yazi-ve-siirler/6634-ask-nedir.html)

cavniy 05-22-2008 18:06

Aşk Nedir?
 

Aşk Nedir?
Aşk cesaret ister,kocaman bir yürek ister. Aşk hayata karşı islenilen en doğru suç ortaklığıdır, Aşk hayatın tek düzeliğine, bütün sıradanlığına en soylu başkaldırıdır.Ondan korkup kaçmak hiç kimseye yakışmaz. Ve elbette Aşkı suçlamak, yargılamak, karalamak inkar etmek de asla yakışık olmaz Niçin aşk? Nedir bu aşk denilen şey, elle tutulmaz gözle görülmez bir şeyse nedir bu yaşanan somut acılar,güzellikler? Tek başına aşkı tanımlamak her şeyden soyutlamak mümkün mü? Hayır ! Aşk bugünlerde bazılarına göre plastikten bile yeniden yapıldı.Dünyada yaşanan suniliğe doğru gidiş aşkın etrafını sardı.
Nedir su aşk...?
Aşk hayatin bize hazırladığı en güzel sürprizdir, bu yüzden de kalpleri ne zaman ele geçireceği hiç belli değildir. Daha ne olduğunu bile anlayamadan onun hükümdarlığına giriverirsiniz.
Aşk; en yalın biçimde anlatılan tek kavramdır o, adi kendisidir zaten. Onu anlatmak için sonu gelmez cümleler kurmanıza gerek yoktur, "Aşık oldum" dediğiniz an akan sular durur, küçücük çocuk bile sizi rahatlıkla anlayabilir, çünkü aşkın dili tektir.
Aşkın zamanını biz ayarlayabilseydik eğer ve kime neden aşık olduğumuzu anlayabilseydik,aşkın sırrını da çözerdik herhalde. Ama o zaman da aşkın insani alıp götüren büyüsü tamamen kaybolurdu. Aşk hayata karşı islenen en güzel ve en doğru suç ortaklığıdır, aşk hayatin bütün tek düzeliğine, bütün sıradanlığına en soylu başkaldırıdır. Ondan korkup kaçmak hiç kimseye yakışmaz. Ve elbette yaşanılan aşkı suçlamak ,yargılamak, karalamak, inkar etmek de aşka yakışık kalmaz. Bu önce haksızlık, kendinize saygısızlık olur. İnsan sonuna kadar savunmalı aşkını, karşılık görmese de, acı çekeceğini hissetse de, yarin terkedileceğini bilse de, ailesini karsısına alacağını bilse de taviz vermemeli aşkından, "Seni Seviyorum" diyebilmeli göğsünü gere gere. Aşk iste o zaman aşktır. Ve bunun doğrusu yanlışı yoktur, zaten aşkın kendisi doğrudur. Aşkın zamanı yoktur, hep hazırlıksız yakalar insani. Evli olmanız, sevgilinizin olması, bir ayrılığın taze yaralarını kurutmaya
çalışmanız,bagliliktan korkmanız, ailenizden çekinmeniz, hatta sevilenin hapse girmesi bile onun hiç mi hiç umurunda değildir. İste aşk bütün bunlara tek başınıza karşı gelebilme yürekliliğidir, belki de yeni hayata geçebilme yolu...
Aşkın ne zaman gelebileceği belli olmadığı gibi, ne zaman gideceği de hiç belli değildir. Fazla vakti yoktur onun, uzun süre beklemeye ve bekletilmeye tahammülü de yoktur. Bir başka göze bakmaya, bir başka tene dokunmaya başlaması o kadar da zor değildir...Asktan değil, onun kaçmasından korkun ve doğruluğuna yanlışlığına bakmadan sonuna kadar savun aşkını. Biliyor musunuz , hayat zaten kocaman bir yalan, bu kadar sahteliğin içinde gerçek ve doğru olan tek güzellik AŞK.!!. Lütfen ona haksizlik etmeyin ..
Aşkına sana aşık olana sahip çık ve onu kaybetme
'' SENİ SEVİYORUM '' Demek İçin Geç Kalma ; Sevgiyle Kal ...

alptraum 05-23-2008 00:48

Bu da size mi? ait.Lütfen konulari dogru yerlere acalim

oguzhan 05-23-2008 17:54

Kamuoyunu yanlis bilgilendirmeyelim demi:)

ayışığı 05-29-2008 14:39

kim nederse desin aşk için önce hoş sonra boş gelir.....

alptraum 05-29-2008 14:41

Niye mecnundahi Leylaya olan askindan ilah-i aski anlamis.Ask cok güzel birseydir kim demis bos diye:)

ayışığı 05-31-2008 22:50

leyla'yla mecnun gibi çoktan masal olmuş aşk.....ben bu zamanki aşklardan söz ettim. şimdiki aşk'ların derdi allah aşkı olsa keşkede boş olmasa... derdi nedir söylemeye gerek yok...
aşk'ın güzel olduguna gelince ona söz yok,hangi duygu aşk'ın yaşattığını yaşatırki insana...
bu kadar şarkılar şiirler aşk'a değilmidirki....aşk çok çok çok güzel ama bitiyo yani boşa gidiyo...

Esmaaa 05-31-2008 23:05

İnsan karşıdaki insanı Allah için severse, ona Allah'tan gelen bir nimet olarak bakarsa, kendi için değil bazı şeyleri de onun için yapmaya çalışırsa, bence bu aşk bitmez çoğalır. Şimdiki aşkların bitiş nedeni bencillik bence genel anlamda.

Metin mete 05-31-2008 23:29

Ask sevgiyle baslar,Anlamsizdir kurudur aslinda berbat bir seydir.Olgunlasir sevgi tutkuya tutku baglanmanin son halkasidir.Bir gün bakarsinki sen yoksun var olan o sen onda varsin artik gercekten cok zan ilesindir ,bu zan zamana karsi direnir.Ama sonuc hep hüsrandir yenilir,ve gercek olan ön safa cikar iste ASK denilen sey mahiyeti ile mevcuttur,artik onu sizde görmek mümkündür,bu bazan maddesel görünsede aslinda hepsi bir seraptir,gercek olan ise sizin gönlünüz bilmediginiz deryalara yelken acmistir artik.Ve bu ASK artik önlenemez bir zaferin müjdesi ile karsinizdadir siz onu yönettiginizi sanirsiniz ama artik ipler onun elindedir siz ise bir piyonsunuz.Artik yanma vakti gelir ve siz gercekle tanisinca yanmanin son demi sizdedir artik,eger vuslat nasib olursa muzaffersiniz döner hayati yasarsiniz o bilmediginiz deryalardan getirdiginiz tek sey ise Allahin size bahsettigi Sevgidir ve gercegin sevgisi ile tutkunuz her gecen gün güclenir ve 20 yil gecse hala cocuksunuz ve gencsinizdir.Sanirim yetmisi birakin yüz yasindada ayni kalacaksiniz.Ben öyle görüyorum kendimi.

Esmaaa 05-31-2008 23:58

Sizin bahsettiğiniz yaradana değil insana karşı duyulan aşk. Aşkın kesin bi tanımı yoktur bence yaşınız kaç olursa olsun aşk budur gel ben sana öğreteyim demek yanlıştır. Aşk nesilden nesile göre bile değişir. Ben gencim o yüzden benim kusurlarımı hoş görün ama ben bir kişiye aşık oldum hayatımda ama çocuktum. O yaşlarda olgunlaşmamıştım fazla. O benim için herşeydi. Hayatımın anlamıydı, ama bu yanlıştı. Çünkü asıl hayran olunacak varlık Allah'tı. Sonra birini sevdim ama ona aşık olmadım. Şimdi bana sorarsanız hangisi senin için daha önemli diye, sevdiğim insan daha önemli derim hiç düşünmeden. Çünkü sevdiğim insanı bana karşı iyi olduğu için değil, hayatımdaki en önemli varlık olduğu için değil, gördüğüm en iyi insan olduğu için sevdim. Pırlanta gibi biri olduğu için. Ona baktığımda şefkat hissediyorum, ama bu kesinlikle aşk değil. Bu benim aşka bakış açım siz farklı bakıyor olabilirsiniz saygı duyarım. Ama kimse kimseye aşkı öğretemez öyle değil mi? Yani bence asıl kuru olan insana karşı duyulan aşktır, ama tabi bu size göre farklı olabilir.

Metin mete 06-01-2008 00:38

Alıntı:

Esmaaa´isimli üyeden Alıntı (Mesaj 14962)
Sizin bahsettiğiniz yaradana değil insana karşı duyulan aşk. Aşkın kesin bi tanımı yoktur bence yaşınız kaç olursa olsun aşk budur gel ben sana öğreteyim demek yanlıştır. Aşk nesilden nesile göre bile değişir. Ben gencim o yüzden benim kusurlarımı hoş görün ama ben bir kişiye aşık oldum hayatımda ama çocuktum. O yaşlarda olgunlaşmamıştım fazla. O benim için herşeydi. Hayatımın anlamıydı, ama bu yanlıştı. Çünkü asıl hayran olunacak varlık Allah'tı. Sonra birini sevdim ama ona aşık olmadım. Şimdi bana sorarsanız hangisi senin için daha önemli diye, sevdiğim insan daha önemli derim hiç düşünmeden. Çünkü sevdiğim insanı bana karşı iyi olduğu için değil, hayatımdaki en önemli varlık olduğu için değil, gördüğüm en iyi insan olduğu için sevdim. Pırlanta gibi biri olduğu için. Ona baktığımda şefkat hissediyorum, ama bu kesinlikle aşk değil. Bu benim aşka bakış açım siz farklı bakıyor olabilirsiniz saygı duyarım. Ama kimse kimseye aşkı öğretemez öyle değil mi? Yani bence asıl kuru olan insana karşı duyulan aşktır, ama tabi bu size göre farklı olabilir.


Zaten ben size aski ögretmek gibi bir sey yazdigimi sanmiyorum sadece sonucun ne olmasi gerektigi ve o sonuca giderken nelerin meydana gelme durumundan bahsettim.Bu benim yasadiklarimdan sadece yazmaya calistiklarim yoksa hepsi degil ve hepsini yazma gibi bir durumumda söz konusu degil cünki kelime hazinem buna yeterli degil olsa dahi onlardan bir yazi cikarmamda imkansiz gibi.Sizin sevdiginizin izahi bir sefkate karsi gösterilmis oldugunuz yakinlik yoksa ask degildir.Ask ögretilmez yasanir ve yasamayan asla ögrenemez...Allaha duyacagin aski önce onun vechinde duyman gerekir diye düsünüyorum..

Metin mete 06-01-2008 00:43

Alıntı:

ayışığı´isimli üyeden Alıntı (Mesaj 14943)
leyla'yla mecnun gibi çoktan masal olmuş aşk.....ben bu zamanki aşklardan söz ettim. şimdiki aşk'ların derdi allah aşkı olsa keşkede boş olmasa... derdi nedir söylemeye gerek yok...
aşk'ın güzel olduguna gelince ona söz yok,hangi duygu aşk'ın yaşattığını yaşatırki insana...
bu kadar şarkılar şiirler aşk'a değilmidirki....aşk çok çok çok güzel ama bitiyo yani boşa gidiyo...


Ah Ah ne gün be bugün,Ask ask diye tekrardan beni kör kuyulara salacaksiniz,Aska inat asik olurum bu gün,Gence inat kara sevdalara düserim bugün,siz yapamiyorsaniz böyle delilik kirk besinden sonra yapar bu Metin be yigenim..."Mecnunlar özünde bulursa Hakki LEYLALAR el olur bugün.."

el_feta 06-01-2008 16:43

Ben bütün aşk çeşitlerini...kadın, erkek, ulus, yurt, baba, oğul, kişi, Tanrı...sevgilerini kapsayan bir bilgilik dizininde aradıkça aradım, gönlümün yıllardır tanıyor olduğu aşkı bulamadım."Kişiden doğma"biricik aşk budur işte! Öteki bütün aşklar doğanın yüklemesi, yaratılışın gereğidir.Bütün bu sevgilileri doğa belirliyor bizim için! -Onun görevlisi olan- içgüdü bizi, kendimizde olmadan, sevmeye götürüyor. O kişisel "özgün, özgür, içten ben"in yanı sıra o kendi kendimizin, doğanın yükleyiciliği ile yapının, çıkarın, yararın gerektiriciliği olmadan "seçtiği" biricik aşk, birbirlerinden -kaynağı başka gezegende olan-ilginç bir yakınlığın gizemli tadını tadan, birbirlerinin yüzlerinde doğaötesel soydaşlık rengi gören, iki yurtdaş gibi, yaşamın bu yabancı ülkesinde, bir rastlantı sonucu karşılaşan, daha ilk bakışta birbirlerini "yeniden tanıyan", apaçık tanışıklık ile yakınlık çizgileri okuyan...iki ruhun arasında varolan gizemli bir çekimdir. İşte böyle bir bağlılık, hümanist olan Erich From'un düşündüğü aşklara benzemez. Bir ruhun bir ruha olan aşkı olduğunu ...nerden bilsin? Yanız, güzel, tatlı, varlıklı bir ruha gereksinim duyan bir ruh...böcekler gibi yeraltından bitip bir bir bu "günlük yaşama"a bir "çıkar" uğruna bulaşarak, kıvranıp ölen bu toplumsal yığınlar içinde!Ona da "aşk" adını vermeye kıyamadım. Ozanlar onu da bulandırmış. Ona "sevgi" demek istedim.Tanışık iki ruhun aşkı, sevgisi ile inanışı demek istiyorum. Doğanın değil, yaratılışın değil, tersine yakın iki yalnızın arasındaki yalnızlığın oluşturmuş olduğu bir bağlılık...Ne diyeceğimi bilemiyorum!?

Bana Sevginin aşktan üstün olduğunu öğreten odur.
Çünkü:

Aşk, görme engelli bir coşku, görmezlikten kaynaklanan bir bağdır.
Oysa sevgi, bilinçlice bir bağ; apaçık, duru bir görmenin sonucudur.

Aşk, genellikle içgüdüden su içer, içgüdüden kaynaklanmayan başka bütün olgular değersizdir.
Oysa sevgi ruhun içinden doğar, bir ruhun yükselebileceği bütün yerlere, sevgi de onunla birlikte doruğa tırmanır.

Aşk, gönüllerin genelinde benzer biçimler ve renklerde gözlenmekte olup, ortak nitelik, durum ile nitelikler taşır.
Oysa sevgi her ruhta kendine özgü bir albeni taşır.Ruhun kendinden rengini alır. Ruhlar da içgüdülerin tersine kendilerine özgü ayrı ayrı renk, tırmanış, boyut, tat ile kokular taşıdığından; ruhların sayısınca sevgiler olduğu söylenebilir.

Aşk, kimlikle ilişkisiz değildir. Dönemlerin ve yılların ilerleyişinden etkilenir.
Oysa sevgi; yaş, zaman ve kişiliğin ötesinde yaşar. Onun yüksek yuvasına günün, çağın eli yetişmez.

Aşk, her renkte, her düzeyde, somut güzellikle, gizli-açık bağlantılıdır. Schopenhauer'ın deyişiyle: "Sevgilinizin yaşına bir yirmi yıl daha ekleyin de onun duygularınızda bıraktığı doğrudan etkileri gözlemleyin."
Oysa sevgi, ruhun içine öyle bir dalgınlıkla dalar; ruhun güzelliklerine öyle tutulup kendinden geçer; somut güzellikleri bambaşka bir biçimde görür.

Aşk; tufan, dalga, coşku, hindi niteliğindedir.
Oysa sevgi durgun, dayanıklı, ağırbaşlı, arılıkla dolup taşar bir durumdadır.

Aşk, uzaklık ve yakınlığa göre değişir.Uzaklık uzun sürecek olursa azalır.İlişki sürecek olursa değerini yitirir.Ancak korku,umut,sarsıntı ile acı çekimin yanısıra "görüşüm-uzaklaşım"la diri,güçlü kalabilir.
Oysa sevgi bu durumları bilmez.Dünyası başka bir dünyadır. .

Aşk,bir yönlü coşkudur.Sevgilinin kim olduğunu düşünmez."Öznel bir özcoşu"dur.İşte bu yüzden hep yanlışlık yapar.Seçimde hızlı sürçer.Ya da hep bir yönlü kalır.Yinede yer yer benzeşmeyen iki yabancının arasında bir aşk kıvılcımlanır, olay karanlıklar içinde geçip birbirlerini görmediklerini ancak bu yıldırımın düşüşünden sonra onun ışıgında birbirlerini görebilirler.İşte burada aşkın kıvılcımlaşımından sonra seven ve sevilen birbirlerinin yüzüne bakınca birbirlerini tanımadıklarını anlarlar.-Önemsiz bir sorun olmayan-aşktan sonra gelen yabancılıklar ile anlaşmazlıklar çoktur.
Oysa sevgi aydınlıkta kök salar.Işıgın gölgesinde yeşerir,büyür.İşte hep bu yüzden tanışıklıktan sonra ortaya çıkar.Gerçekte,başlangıçta,iki ruh birbirinin yüzünden tanıma çizgilerini okur."biz"oluşları ise"tanışım"dan sonra olur,İki ruh,iki kişi değil-bir anda iki kişi nin gerektirimler sonra biz olma duygusunu taşımaları olasıdır.Bu durum ise öyle duyarlı öyle uçucudur;duyumun ve anlayışın eli altından kolayca kaçabilmektedir.-daha sonraları;birbirlerine söz ,davranış ve konuşma biçiminden yakınlığın tadını,yakınlığın kokusunu,yakınlığın sıcaklığını duyumsarlar.

Aşk, çılgınlıktır.Çılgınlık ise "anlayış" ile "düşünüş"ün bozulmuş ve yıpranmışlığından başka bir şey değildir.
Oysa sevgi, tırmanışın doruğunda, beyin ötesini aşar; anlamayı ve düşünmeyi de yerden çekip, doğuşun doruğuna götürür.

Aşk, sevgilide içinin çektiği güzellikleri yaratır.
Oysa sevgi; sonsuz, salt, dosdoğru, içten bir doğruluktur.

Aşk, denizin içinde boğulmaktır.
Oysa sevgi, denizin içinde yüzmektir.

Aşk, görme duyumunu alır; oysa sevgi veriri.

Aşk, kabadır, şiddetlidir. Bununla birlikte dayanıksız, güvensidir.
Oysa sevgi, tatlıdır, yumuşaktır. Bunun yanısıra dayanıklı, güven içindedir.

Aşk, hep kuşkuyla bulunur.
Oysa sevgi baştan başa kesin inançlıdır. Kuşkuya yer vermez.

Aşktan içtikçe kanarız, sevgiden içtikçe susarız.

Aşk korundukça eskir.
Oysa sevgi yenilenir.

Aşk, sevenin içinde varolan bir güçtür.Kendisini sevgiliye çeker.
Oysa sevgi sevilende varolan bir albenidir. Seveni sevilene götürür.

Aşk, sevgiliye egemenliktir.
Oysa sevgi, sevilende yok olma susuzluğudur.

Aşk, onun baskısı altında kalabilmek için sevgiliyi belirsiz, kimliksiz olarak ister. Aşk, kişinin bencilliği ile alım-satımsal, hayvansal ruhun bir çekiciliğidir.
Oysa sevgi, sevileni sevgili, değerli olarak ister.



Ali ŞERİATİ/Kevir

ayışığı 06-01-2008 16:58

Alıntı:

Metin mete´isimli üyeden Alıntı (Mesaj 14956)
Ask sevgiyle baslar,Anlamsizdir kurudur aslinda berbat bir seydir.Olgunlasir sevgi tutkuya tutku baglanmanin son halkasidir.Bir gün bakarsinki sen yoksun var olan o sen onda varsin artik gercekten cok zan ilesindir ,bu zan zamana karsi direnir.Ama sonuc hep hüsrandir yenilir,ve gercek olan ön safa cikar iste ASK denilen sey mahiyeti ile mevcuttur,artik onu sizde görmek mümkündür,bu bazan maddesel görünsede aslinda hepsi bir seraptir,gercek olan ise sizin gönlünüz bilmediginiz deryalara yelken acmistir artik.Ve bu ASK artik önlenemez bir zaferin müjdesi ile karsinizdadir siz onu yönettiginizi sanirsiniz ama artik ipler onun elindedir siz ise bir piyonsunuz.Artik yanma vakti gelir ve siz gercekle tanisinca yanmanin son demi sizdedir artik,eger vuslat nasib olursa muzaffersiniz döner hayati yasarsiniz o bilmediginiz deryalardan getirdiginiz tek sey ise Allahin size bahsettigi Sevgidir ve gercegin sevgisi ile tutkunuz her gecen gün güclenir ve 20 yil gecse hala cocuksunuz ve gencsinizdir.Sanirim yetmisi birakin yüz yasindada ayni kalacaksiniz.Ben öyle görüyorum kendimi.


vayy vaşş ooo amca coşmuşun valla:)

ayışığı 06-01-2008 17:07

Alıntı:

Metin mete´isimli üyeden Alıntı (Mesaj 14972)
Ah Ah ne gün be bugün,Ask ask diye tekrardan beni kör kuyulara salacaksiniz,Aska inat asik olurum bu gün,Gence inat kara sevdalara düserim bugün,siz yapamiyorsaniz böyle delilik kirk besinden sonra yapar bu Metin be yigenim..."Mecnunlar özünde bulursa Hakki LEYLALAR el olur bugün.."

düş anam düş biz düşemedik bari sen düş kara sevdaya :)yakışır sana....şiir yazmışın resmen mübarek.....:)


kendini gelde benm gözümden gör bir daha aşk'a güvenmeyeceksin....

el_feta 06-01-2008 17:31

Alıntı:

el_feta´isimli üyeden Alıntı (Mesaj 14997)
Ben bütün aşk çeşitlerini...kadın, erkek, ulus, yurt, baba, oğul, kişi, Tanrı...sevgilerini kapsayan bir bilgilik dizininde aradıkça aradım, gönlümün yıllardır tanıyor olduğu aşkı bulamadım."Kişiden doğma"biricik aşk budur işte! Öteki bütün aşklar doğanın yüklemesi, yaratılışın gereğidir.Bütün bu sevgilileri doğa belirliyor bizim için! -Onun görevlisi olan- içgüdü bizi, kendimizde olmadan, sevmeye götürüyor. O kişisel "özgün, özgür, içten ben"in yanı sıra o kendi kendimizin, doğanın yükleyiciliği ile yapının, çıkarın, yararın gerektiriciliği olmadan "seçtiği" biricik aşk, birbirlerinden -kaynağı başka gezegende olan-ilginç bir yakınlığın gizemli tadını tadan, birbirlerinin yüzlerinde doğaötesel soydaşlık rengi gören, iki yurtdaş gibi, yaşamın bu yabancı ülkesinde, bir rastlantı sonucu karşılaşan, daha ilk bakışta birbirlerini "yeniden tanıyan", apaçık tanışıklık ile yakınlık çizgileri okuyan...iki ruhun arasında varolan gizemli bir çekimdir. İşte böyle bir bağlılık, hümanist olan Erich From'un düşündüğü aşklara benzemez. Bir ruhun bir ruha olan aşkı olduğunu ...nerden bilsin? Yanız, güzel, tatlı, varlıklı bir ruha gereksinim duyan bir ruh...böcekler gibi yeraltından bitip bir bir bu "günlük yaşama"a bir "çıkar" uğruna bulaşarak, kıvranıp ölen bu toplumsal yığınlar içinde!Ona da "aşk" adını vermeye kıyamadım. Ozanlar onu da bulandırmış. Ona "sevgi" demek istedim.Tanışık iki ruhun aşkı, sevgisi ile inanışı demek istiyorum. Doğanın değil, yaratılışın değil, tersine yakın iki yalnızın arasındaki yalnızlığın oluşturmuş olduğu bir bağlılık...Ne diyeceğimi bilemiyorum!?

Bana Sevginin aşktan üstün olduğunu öğreten odur.
Çünkü:

Aşk, görme engelli bir coşku, görmezlikten kaynaklanan bir bağdır.
Oysa sevgi, bilinçlice bir bağ; apaçık, duru bir görmenin sonucudur.

Aşk, genellikle içgüdüden su içer, içgüdüden kaynaklanmayan başka bütün olgular değersizdir.
Oysa sevgi ruhun içinden doğar, bir ruhun yükselebileceği bütün yerlere, sevgi de onunla birlikte doruğa tırmanır.

Aşk, gönüllerin genelinde benzer biçimler ve renklerde gözlenmekte olup, ortak nitelik, durum ile nitelikler taşır.
Oysa sevgi her ruhta kendine özgü bir albeni taşır.Ruhun kendinden rengini alır. Ruhlar da içgüdülerin tersine kendilerine özgü ayrı ayrı renk, tırmanış, boyut, tat ile kokular taşıdığından; ruhların sayısınca sevgiler olduğu söylenebilir.

Aşk, kimlikle ilişkisiz değildir. Dönemlerin ve yılların ilerleyişinden etkilenir.
Oysa sevgi; yaş, zaman ve kişiliğin ötesinde yaşar. Onun yüksek yuvasına günün, çağın eli yetişmez.

Aşk, her renkte, her düzeyde, somut güzellikle, gizli-açık bağlantılıdır. Schopenhauer'ın deyişiyle: "Sevgilinizin yaşına bir yirmi yıl daha ekleyin de onun duygularınızda bıraktığı doğrudan etkileri gözlemleyin."
Oysa sevgi, ruhun içine öyle bir dalgınlıkla dalar; ruhun güzelliklerine öyle tutulup kendinden geçer; somut güzellikleri bambaşka bir biçimde görür.

Aşk; tufan, dalga, coşku, hindi niteliğindedir.
Oysa sevgi durgun, dayanıklı, ağırbaşlı, arılıkla dolup taşar bir durumdadır.

Aşk, uzaklık ve yakınlığa göre değişir.Uzaklık uzun sürecek olursa azalır.İlişki sürecek olursa değerini yitirir.Ancak korku,umut,sarsıntı ile acı çekimin yanısıra "görüşüm-uzaklaşım"la diri,güçlü kalabilir.
Oysa sevgi bu durumları bilmez.Dünyası başka bir dünyadır. .

Aşk,bir yönlü coşkudur.Sevgilinin kim olduğunu düşünmez."Öznel bir özcoşu"dur.İşte bu yüzden hep yanlışlık yapar.Seçimde hızlı sürçer.Ya da hep bir yönlü kalır.Yinede yer yer benzeşmeyen iki yabancının arasında bir aşk kıvılcımlanır, olay karanlıklar içinde geçip birbirlerini görmediklerini ancak bu yıldırımın düşüşünden sonra onun ışıgında birbirlerini görebilirler.İşte burada aşkın kıvılcımlaşımından sonra seven ve sevilen birbirlerinin yüzüne bakınca birbirlerini tanımadıklarını anlarlar.-Önemsiz bir sorun olmayan-aşktan sonra gelen yabancılıklar ile anlaşmazlıklar çoktur.
Oysa sevgi aydınlıkta kök salar.Işıgın gölgesinde yeşerir,büyür.İşte hep bu yüzden tanışıklıktan sonra ortaya çıkar.Gerçekte,başlangıçta,iki ruh birbirinin yüzünden tanıma çizgilerini okur."biz"oluşları ise"tanışım"dan sonra olur,İki ruh,iki kişi değil-bir anda iki kişi nin gerektirimler sonra biz olma duygusunu taşımaları olasıdır.Bu durum ise öyle duyarlı öyle uçucudur;duyumun ve anlayışın eli altından kolayca kaçabilmektedir.-daha sonraları;birbirlerine söz ,davranış ve konuşma biçiminden yakınlığın tadını,yakınlığın kokusunu,yakınlığın sıcaklığını duyumsarlar.

Aşk, çılgınlıktır.Çılgınlık ise "anlayış" ile "düşünüş"ün bozulmuş ve yıpranmışlığından başka bir şey değildir.
Oysa sevgi, tırmanışın doruğunda, beyin ötesini aşar; anlamayı ve düşünmeyi de yerden çekip, doğuşun doruğuna götürür.

Aşk, sevgilide içinin çektiği güzellikleri yaratır.
Oysa sevgi; sonsuz, salt, dosdoğru, içten bir doğruluktur.

Aşk, denizin içinde boğulmaktır.
Oysa sevgi, denizin içinde yüzmektir.

Aşk, görme duyumunu alır; oysa sevgi veriri.

Aşk, kabadır, şiddetlidir. Bununla birlikte dayanıksız, güvensidir.
Oysa sevgi, tatlıdır, yumuşaktır. Bunun yanısıra dayanıklı, güven içindedir.

Aşk, hep kuşkuyla bulunur.
Oysa sevgi baştan başa kesin inançlıdır. Kuşkuya yer vermez.

Aşktan içtikçe kanarız, sevgiden içtikçe susarız.

Aşk korundukça eskir.
Oysa sevgi yenilenir.

Aşk, sevenin içinde varolan bir güçtür.Kendisini sevgiliye çeker.
Oysa sevgi sevilende varolan bir albenidir. Seveni sevilene götürür.

Aşk, sevgiliye egemenliktir.
Oysa sevgi, sevilende yok olma susuzluğudur.

Aşk, onun baskısı altında kalabilmek için sevgiliyi belirsiz, kimliksiz olarak ister. Aşk, kişinin bencilliği ile alım-satımsal, hayvansal ruhun bir çekiciliğidir.
Oysa sevgi, sevileni sevgili, değerli olarak ister.



Ali ŞERİATİ/Kevir

.................................................. .............................................

Esmaaa 08-09-2008 01:26

Alıntı:

el_feta´isimli üyeden Alıntı (Mesaj 14997)
Ben bütün aşk çeşitlerini...kadın, erkek, ulus, yurt, baba, oğul, kişi, Tanrı...sevgilerini kapsayan bir bilgilik dizininde aradıkça aradım, gönlümün yıllardır tanıyor olduğu aşkı bulamadım."Kişiden doğma"biricik aşk budur işte! Öteki bütün aşklar doğanın yüklemesi, yaratılışın gereğidir.Bütün bu sevgilileri doğa belirliyor bizim için! -Onun görevlisi olan- içgüdü bizi, kendimizde olmadan, sevmeye götürüyor. O kişisel "özgün, özgür, içten ben"in yanı sıra o kendi kendimizin, doğanın yükleyiciliği ile yapının, çıkarın, yararın gerektiriciliği olmadan "seçtiği" biricik aşk, birbirlerinden -kaynağı başka gezegende olan-ilginç bir yakınlığın gizemli tadını tadan, birbirlerinin yüzlerinde doğaötesel soydaşlık rengi gören, iki yurtdaş gibi, yaşamın bu yabancı ülkesinde, bir rastlantı sonucu karşılaşan, daha ilk bakışta birbirlerini "yeniden tanıyan", apaçık tanışıklık ile yakınlık çizgileri okuyan...iki ruhun arasında varolan gizemli bir çekimdir. İşte böyle bir bağlılık, hümanist olan Erich From'un düşündüğü aşklara benzemez. Bir ruhun bir ruha olan aşkı olduğunu ...nerden bilsin? Yanız, güzel, tatlı, varlıklı bir ruha gereksinim duyan bir ruh...böcekler gibi yeraltından bitip bir bir bu "günlük yaşama"a bir "çıkar" uğruna bulaşarak, kıvranıp ölen bu toplumsal yığınlar içinde!Ona da "aşk" adını vermeye kıyamadım. Ozanlar onu da bulandırmış. Ona "sevgi" demek istedim.Tanışık iki ruhun aşkı, sevgisi ile inanışı demek istiyorum. Doğanın değil, yaratılışın değil, tersine yakın iki yalnızın arasındaki yalnızlığın oluşturmuş olduğu bir bağlılık...Ne diyeceğimi bilemiyorum!?

Bana Sevginin aşktan üstün olduğunu öğreten odur.
Çünkü:

Aşk, görme engelli bir coşku, görmezlikten kaynaklanan bir bağdır.
Oysa sevgi, bilinçlice bir bağ; apaçık, duru bir görmenin sonucudur.

Aşk, genellikle içgüdüden su içer, içgüdüden kaynaklanmayan başka bütün olgular değersizdir.
Oysa sevgi ruhun içinden doğar, bir ruhun yükselebileceği bütün yerlere, sevgi de onunla birlikte doruğa tırmanır.

Aşk, gönüllerin genelinde benzer biçimler ve renklerde gözlenmekte olup, ortak nitelik, durum ile nitelikler taşır.
Oysa sevgi her ruhta kendine özgü bir albeni taşır.Ruhun kendinden rengini alır. Ruhlar da içgüdülerin tersine kendilerine özgü ayrı ayrı renk, tırmanış, boyut, tat ile kokular taşıdığından; ruhların sayısınca sevgiler olduğu söylenebilir.

Aşk, kimlikle ilişkisiz değildir. Dönemlerin ve yılların ilerleyişinden etkilenir.
Oysa sevgi; yaş, zaman ve kişiliğin ötesinde yaşar. Onun yüksek yuvasına günün, çağın eli yetişmez.

Aşk, her renkte, her düzeyde, somut güzellikle, gizli-açık bağlantılıdır. Schopenhauer'ın deyişiyle: "Sevgilinizin yaşına bir yirmi yıl daha ekleyin de onun duygularınızda bıraktığı doğrudan etkileri gözlemleyin."
Oysa sevgi, ruhun içine öyle bir dalgınlıkla dalar; ruhun güzelliklerine öyle tutulup kendinden geçer; somut güzellikleri bambaşka bir biçimde görür.

Aşk; tufan, dalga, coşku, hindi niteliğindedir.
Oysa sevgi durgun, dayanıklı, ağırbaşlı, arılıkla dolup taşar bir durumdadır.

Aşk, uzaklık ve yakınlığa göre değişir.Uzaklık uzun sürecek olursa azalır.İlişki sürecek olursa değerini yitirir.Ancak korku,umut,sarsıntı ile acı çekimin yanısıra "görüşüm-uzaklaşım"la diri,güçlü kalabilir.
Oysa sevgi bu durumları bilmez.Dünyası başka bir dünyadır. .

Aşk,bir yönlü coşkudur.Sevgilinin kim olduğunu düşünmez."Öznel bir özcoşu"dur.İşte bu yüzden hep yanlışlık yapar.Seçimde hızlı sürçer.Ya da hep bir yönlü kalır.Yinede yer yer benzeşmeyen iki yabancının arasında bir aşk kıvılcımlanır, olay karanlıklar içinde geçip birbirlerini görmediklerini ancak bu yıldırımın düşüşünden sonra onun ışıgında birbirlerini görebilirler.İşte burada aşkın kıvılcımlaşımından sonra seven ve sevilen birbirlerinin yüzüne bakınca birbirlerini tanımadıklarını anlarlar.-Önemsiz bir sorun olmayan-aşktan sonra gelen yabancılıklar ile anlaşmazlıklar çoktur.
Oysa sevgi aydınlıkta kök salar.Işıgın gölgesinde yeşerir,büyür.İşte hep bu yüzden tanışıklıktan sonra ortaya çıkar.Gerçekte,başlangıçta,iki ruh birbirinin yüzünden tanıma çizgilerini okur."biz"oluşları ise"tanışım"dan sonra olur,İki ruh,iki kişi değil-bir anda iki kişi nin gerektirimler sonra biz olma duygusunu taşımaları olasıdır.Bu durum ise öyle duyarlı öyle uçucudur;duyumun ve anlayışın eli altından kolayca kaçabilmektedir.-daha sonraları;birbirlerine söz ,davranış ve konuşma biçiminden yakınlığın tadını,yakınlığın kokusunu,yakınlığın sıcaklığını duyumsarlar.

Aşk, çılgınlıktır.Çılgınlık ise "anlayış" ile "düşünüş"ün bozulmuş ve yıpranmışlığından başka bir şey değildir.
Oysa sevgi, tırmanışın doruğunda, beyin ötesini aşar; anlamayı ve düşünmeyi de yerden çekip, doğuşun doruğuna götürür.

Aşk, sevgilide içinin çektiği güzellikleri yaratır.
Oysa sevgi; sonsuz, salt, dosdoğru, içten bir doğruluktur.

Aşk, denizin içinde boğulmaktır.
Oysa sevgi, denizin içinde yüzmektir.

Aşk, görme duyumunu alır; oysa sevgi veriri.

Aşk, kabadır, şiddetlidir. Bununla birlikte dayanıksız, güvensidir.
Oysa sevgi, tatlıdır, yumuşaktır. Bunun yanısıra dayanıklı, güven içindedir.

Aşk, hep kuşkuyla bulunur.
Oysa sevgi baştan başa kesin inançlıdır. Kuşkuya yer vermez.

Aşktan içtikçe kanarız, sevgiden içtikçe susarız.

Aşk korundukça eskir.
Oysa sevgi yenilenir.

Aşk, sevenin içinde varolan bir güçtür.Kendisini sevgiliye çeker.
Oysa sevgi sevilende varolan bir albenidir. Seveni sevilene götürür.

Aşk, sevgiliye egemenliktir.
Oysa sevgi, sevilende yok olma susuzluğudur.

Aşk, onun baskısı altında kalabilmek için sevgiliyi belirsiz, kimliksiz olarak ister. Aşk, kişinin bencilliği ile alım-satımsal, hayvansal ruhun bir çekiciliğidir.
Oysa sevgi, sevileni sevgili, değerli olarak ister.



Ali ŞERİATİ/Kevir

Çok güzel bir yazı çok beğendim. Aşk tutkudur, bencilcedir, düşüncesizdir, kararsızdır, güvencesizdir, dağınıktır, belirsizdir, vurdumduymazdır. Ama sevgi güvendir, huzurdur, anlayıştır, inançtır. Tüm bunlara rağmen aşk kocaman bir kalp çarpıntısıdır. Sevgiyse ruhun gıdası. Siz hangisini seçersiniz?

pınaran 07-01-2011 13:57

--->: Aşk Nedir?
 

yazılarınızda şiirlerinizde geçen adına aşk diyerek sıradan kalıplara sokmaya çalıştığınız bu tutku geçicidir, bi süre sonra ilişkinize veda edecektir, geriye alışkanlıklar ve birlikte yaşamaktan zevk alan, paylaşacak daha pek çok şeyi kalan, birlikteyken sıkılmayan insanlar kalır. baktınız ki paylaşacak bir şey yok, artık sıkmaya, germeye başladı, biter gider, zor olanı ısrarla sürdürmeye çalışmaktansa herkesin kendi yoluna gidip yeni birliktelikler kurması ve o heyecanın geçmesinden sonra da yanyana durabileceğin, vaktini onunla geçirirken hala keyif alabileceğin doğru kişileri bulmaya bakmak lazım :WOT.gif:


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 23:21 .

2000- 2024
Tüm bağışıklıklar ve idelerden bağımsız olan sözcükleri sarfetmeye mahkumdur özgürlük