![]() |
İdrake meftun bıraktıran ülfetin! Sazendenin figanıyla derdest oldum Mızrabın dokunuşla hicranın akışıyla, yüreğin çığlındaydım Nağmenin hüzzam oluşu, efkârı yavaş yavaş sunuşu ruhuma teselli oluyordu Kalbimin suskun yanıyla, elemin hüzün sayfasında nefesleniyor ve sendeliyordum Halimin fakirliğinde yol alıyordum Nice nefeslerin, dile getirilen dertlerin, bakir çilelerin ahıydı Ne kadar esrarını şehredemesemde, zerk olunan keder hal diliyle hayli ayandı Her badede, ram olunmuş elemde hüzün bir başkaydı, lisanı hal odaklıydı, farklıydı “Mazi kalbimde yaradır” derken “Söyleyemem derdimi kimseye” güftesini söylerken götürüyordu Her çekilen, hevesleri tehir ettiren, düşünceleri kederleştiren hissiyatı sevdaydı Aşk ne kadar haki kattı, iradeyi zafiyet için maslahat mıydı, duygusallık sancıydı İçtiğim kahvenin hazzıyla baktım Saçlarımı okşayan yaprakların hicranıyla bir başkalık yaşamıştım Rüzgârın hüznünde, efkârın büyüsünde bir cazibe vardı, seni sana bırakmıyordu Anlayan için neleri aralıyor, tefekkür için hesabı güncelliyor ati için ibret saklıyordu Bir zamanlar Ortadoğu nasıldı Sermayenin sultasında, zevklerin payesinde fevkalade ayrıcalıktı O zamanda mazlum yine mazlumdu, sadece ses çıkarmayan ve itaate zorlanandı Gasp için eşiklik yapanlardı, ruhunu unutanlar olarak bizarlardı, kalp yürekte hardı Tuğyan edenler için fark kulluktu Azimetin idrakiyle vecde ram olan gönüller, her şeyin farkındaydı “La şerike leh” derken, ruhun aidiyetin şuuruyla nefeslenirken, kalbin sesi aşkken Yeisin sağanağında sabahlamak, şafakların çığlığında ayılmak, niye kar etmiyordu Mustafa CİLASUN |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 22:28 . |
2000- 2025
Tüm bağışıklıklar ve idelerden bağımsız olan sözcükleri sarfetmeye mahkumdur özgürlük