MUHAKEME.NET FORUMU

MUHAKEME.NET FORUMU (https://www.muhakeme.net/forum/)
-   Kur'an-ı Kerim (https://www.muhakeme.net/forum/kur-an-i-kerim/)
-   -   Ortak Koşma Hastalığı! (https://www.muhakeme.net/forum/kur-an-i-kerim/14239-ortak-kosma-hastaligi.html)

THEHAFIZ 02-11-2009 13:44

Ortak Koşma Hastalığı!
 

İnsanlar gerçeği bildiği hal de ortak koşabilmektedir

Bakara Suresi 22 O Rab ki, yeri sizin için bir döşek, göğü de bir bina yaptı.Ve gökten bir su indirdi de onunla sizin için meyvalardan/ürünlerden bir rızık çıkardı.Artık bilip durduğunuz halde Allah'a ortaklar koşmayın.

Ortak koşmak EHLİ KİTAP hastalığıdır, Allah'tan başkasına meyletmek bu hastalığın başlangıcıdır..

Ali İmran Suresi 64 De ki: “Ey Ehlikitap! Sizin ve bizim aramızda aynı olan şu söze gelin: Allah’tan başkasına kulluk etmeyelim, O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım, Allah’ı bırakıp da birbirimizi rabler edinmeyelim.” Eğer yüz çevrilirse şöyle söyle: “Tanık olun, biz müslümanlarız/ Allah’a teslim olanlarız.”


İnsanlar Allah'a ortak koştukları hiçbirşeyin gerçek delili yoktur..

Ali İmran Suresi 151 Allah’ın, kendileri hakkında hiçbir delil indirmediği şeyleri Allah’a ortak koştukları için, küfre sapanların kalplerine korku salacağız.Barınakları ateştir onların.Ne kötüdür o zalimlerin varacakları yer!

Allah'a ortaklar tutmak DENGE'leri altüst etmek demektir..

Nisa Suresi 36 Allah'a kulluk edin. O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetim ve öksüzlere, çaresizlere, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa, size bağımlı olanlara iyi ve güzel davranın. Allah, kasılıp böbürlenen şımarıkları sevmez.

Ortak koşmak hastalığının ilacı ve iyileşmesi yoktur ve tüm pislikler bunların başına yağar

Nisa Suresi 116 Allah, kendisine ortak koşulmasını affetmez ama bunun dışında kalanı/bundan az olanı dilediği kişi için affeder. Allah'a şirk koşan, dönüşü olmayan bir sapıklığa dalıp gitmiştir.

Birileri de MUHAMMED EŞİTTİR ALLAH.. AMA ETE KEMİĞE BÜRÜNENİ diyerek ortaklar edinmiştir ki bunların hiristiyanlardan hiçbir farkı yoktur..

Maide Suresi 72 Yemin olsun ki, "Allah, Meryem'in oğlu Mesih'in ta kendisidir!" diyenler küfre batmışlardır. Mesih şöyle demişti: "Ey İsrailoğulları, hem sizin Rabbiniz hem de benim Rabbim olan Allah'a kulluk/ibadet edin! Gerçek olan şu ki, Allah'a ortak koşana Allah, cenneti haram kılmıştır. Varacağı yer ateştir onun. Zalimlerin yardımcıları olmayacaktır."

Tek tanık Allah'tır ve Allah tüm insanları Kur'andan hesaba çekecektir, Kur'ana alternatifler üreterek, başka derslere çalışanların vay haline..

En'am Suresi 19 Sor: "Tanıklık bakımından hangi şey daha büyüktür?" De ki: "Benimle sizin aranızda Allah tanıktır. Bu Kur'an bana vahyolundu ki, onunla sizi ve ulaştığı herkesi uyarayım. Siz gerçekten Allah'ın yanında başka ilahların bulunduğuna tanıklık ediyor musunuz?" De ki: "Ben buna tanıklık etmiyorum." De ki: "O, sadece tek bir tanrıdır! Ve ben, sizin ortak tuttuğunuz şeylerden uzağım!"

Böyle bir gün de Buharilerin, Müslimlerin, Mezhep imamlarının, hizipçi ve fırkacıların durumunu biz de cidden merak ediyoruz.. Ve bunları tanrı edinenlerin incamını da..

En'am Suresi 22 Gün olur, onları bir araya toplayıp haşrederiz. Sonra, şirke batanlara sorarız: "Nerededir o bir şey zannedip durduğunuz ortaklarınız?"

Ahirette münkir olanlar ne acıdır ki dünyada da münkirdir, dinlerini resmen şinketleştirenler (hadisler+mezhepler+müctehidler+kıyasçılar+ali mler+şeyhler) dünyada da ortak koşmadıklarını iddia ederler, ahirette de inkar edeceklerdir..

En'am Suresi 23 Sonunda şunu söylemekten başka bahaneleri kalmaz: "Rabbimiz Allah'a yemin olsun ki, biz, ortak koşanlar değildik."

Kurtaran Allah, Yaratan Allah, yediren, içiren Allah, sıkıntıları gideren Allah, ama kendileri de yaratılan yaratıklar ortak tutuluyor, Ve Allah'ın en çok gazaplandığı durum budur, insan her kötülüğü kendisi eder kendisi bulur. Ortak koşmasının da bir bahanesi olmayacaktır..

En'am Suresi 64 De ki: "Ondan da tüm sıkıntılardan da sizi Allah kurtarıyor; sonra siz O'na ortak koşuyorsunuz."

el_feta 02-11-2009 18:52

--->: Ortak Koşma Hastalığı!
 

Böyle bir gün de Buharilerin, Müslimlerin, Mezhep imamlarının, hizipçi ve fırkacıların durumunu biz de cidden merak ediyoruz.. Ve bunları tanrı edinenlerin incamını da..

demişsiniz...

Bilmiyorum yazınızda dinde yıkılmadık kaç düstur kaç direk bıraktınız...Hiçbir mezhep imamı ben mezhep kuruyorum diye mezhep kurmamıştır bu bir...ikincisi siz hiç mi anlamadığınız bir konuyu bir hocanıza sormadınız,mezhep imamları da kendi zamanlarında kendilerine soru sorulan en büyük alimlerdir,dolayısıyla sözleri dini anlamada ,daha doğrusu fıkhı anlamada bize yardımcı olmuştur...
Buhari ve müslim de sadece hadis toplamışlardır ki,bunun dini tahrif(p) etmekte olduğunu söyleyen bir zihin hadisi koyun köşeye,kurandan uzaklaşmıştır,bu da üç...Dördüncüsü insanların körü körüne mezhep taklitçiliği yapmalarının ve kuran sünneti esas alan bir zihinlerinin olmayışı ve bu durumun sakatlığını dilerseniz masaya yatırabiliriz ki size katılacağım noktalar da olur.. İfrat ve tefrit arasında ne olur,lütfen,DENGE...

selam ve dua ile..

THEHAFIZ 02-11-2009 19:38

--->: Ortak Koşma Hastalığı!
 

Feta kardeş,
Dinimi tamamladım ve din olarak islamdan razı olddum diyen yüce yaratıcı DENGE denen şeyi kıyamete dek tekeline almıştır zaten..
Eğer bir mü'min olarak yaşayıp huzuri mahşer de mü'min olarak haşrolmak istiyorsan, Rabbimizin razı olduğu şeyi, yine Rabbimizden öğreneceğiz.
Bu da FATİHA İLE NAS arasını iyi bilmekle mümkündür.
Asıl dengesizlik, Allah'ın dinini Allahtan koparıp..
Resmen bir şirket dinine çevirmektir..
Evet, şimdi şu soruya cevap arayacaksınız..
ŞİRK-ETLEŞMİŞ bir dine mi mensupsunuz yoksa DİNİ SAHİBİNE HAS KILARAK gerçek manada TEVHİD'i mi hayatınıza düstür ediniyorsunuz..
Denge ise buyrun denge.

sukeyne 02-12-2009 11:07

--->: Ortak Koşma Hastalığı!
 

bu yazının kaynağını öğrenebilirmiyim?

el_feta 02-12-2009 11:42

--->: Ortak Koşma Hastalığı!
 

Alıntı:

THEHAFIZ´isimli üyeden Alıntı (Mesaj 33219)
Feta kardeş,
Dinimi tamamladım ve din olarak islamdan razı olddum diyen yüce yaratıcı DENGE denen şeyi kıyamete dek tekeline almıştır zaten..
Eğer bir mü'min olarak yaşayıp huzuri mahşer de mü'min olarak haşrolmak istiyorsan, Rabbimizin razı olduğu şeyi, yine Rabbimizden öğreneceğiz.
Bu da FATİHA İLE NAS arasını iyi bilmekle mümkündür.
Asıl dengesizlik, Allah'ın dinini Allahtan koparıp..
Resmen bir şirket dinine çevirmektir..
Evet, şimdi şu soruya cevap arayacaksınız..
ŞİRK-ETLEŞMİŞ bir dine mi mensupsunuz yoksa DİNİ SAHİBİNE HAS KILARAK gerçek manada TEVHİD'i mi hayatınıza düstür ediniyorsunuz..
Denge ise buyrun denge.

hadis redderek,mezhep imamlarını redderek dengeden bahsetmek bir ironi kardeşim...

Henna 02-12-2009 12:56

--->: Ortak Koşma Hastalığı!
 

peki bu hükümlerle milyon küsür geçmiş ve gelecek müminleri potansiyel müşrik ilan etmiş olmuyor musunuz?bu sözleri sözylemek korkutmuyor mu?Tartılar Allahın elinde...Sizde yakinden evvel bilecek değildiniz...bir koca ümmeti en feci günah ile itham etmek...
bugüne kadar bir tahmin yürütelim ne kadar insan göçtü ahirete hepsi hadisleri Allah için okudu amel etti...ve şu demde çizdiğiniz tablonun dışında ne kadar insan kalıyor geriye...cümlemizi şirk çukuruna atıyorsunuz yorumunuzla...kurtulan çok az olmalı o halde...


aşağıdan mı yukarı bakıyorsunuz?
yukarıdan aşağıya mı?


http://www.muhakeme.net/clear.gif

sukeyne 02-12-2009 16:36

--->: Ortak Koşma Hastalığı!
 

Buhari,muslim mezhep imamlari ve diger muctehidler burada resmen tekfir edilmis

bu yazi buyuk bir ihtimalle kendilerini hanif muslim olarak tanitan,Rasulullahi postaci gibi goren kur'ani kafalarina gore yorumlayip amel eden kesimden cikmistir bence..

iSLAMin delilleri 4 tanedir buna delil olarak hadisi serif verelim
Rasulullah Aleyhisselam (sav) , Hz. Muaz’ı Yemen’e vali olarak gönderirken kendisine, "Sana bir dava geldiği zaman nasıl hükmedeceksin?" diye sorar. "ALLAH’ın Kitabıyla hükmedeceğim" der. Hz. Peygamber, "Meseleyi Kitabullah’ta bulamazsan?", Hz Muaz cevaben: "Rasulullah’ın Sünnetiyle hükmedeceğim". "Ne Kitabullah’ta ve ne de Rasulullah’ın Sünnetinde bulamazsan?" sorusu üzerine "ALLAH’ın Kur’an’ına ve Peygamberin Sünnetine ters düşmeyen kendi reyimle içtihat edeceğim" cevabını verir, bunun üzerine Rasûlullah Efendimiz (sav), Hz. Muaz (ra)’ın göğsüne eliyle vurarak memnuniyetini dile getirir. (Ebu Davut Tirmizi).


İşte bu hadisi şerif, İSLAM dininin temel ölçülerini belirlemiştir. Zaman içerisinde bu kavramlar şöylece adlandırılmıştır: Kitap, Sünnet, İcmai Ümmet, Kıyası Fukaha. İstenilen mükemmel kulluk, yani, sıratı müstakim bu ölçüler üzerine bina edilmiştir. Herkes yerini ve konumunu buna göre ayarlamak zorundadır.
Tabi hadisi sirk unsuru gören bir kitleye bunu sunsanizda fikri degismeyecektir

Henna 02-12-2009 20:58

--->: Ortak Koşma Hastalığı!
 

yalnız sukeynecim...zaten hadisi kabul etmediklerini açıkça söylemiş THEHAFIZ....çatallaşan yol ortasında üzüntümü dile getirecek söz bulamıyorum...
...
"teveffeni müslimen ve elhıkni bissalihiin..."amin

THEHAFIZ 02-12-2009 21:52

--->: Ortak Koşma Hastalığı!
 

Alıntı:

BeKKe´isimli üyeden Alıntı (Mesaj 33300)
peki bu hükümlerle milyon küsür geçmiş ve gelecek müminleri potansiyel müşrik ilan etmiş olmuyor musunuz?bu sözleri sözylemek korkutmuyor mu?Tartılar Allahın elinde...Sizde yakinden evvel bilecek değildiniz...bir koca ümmeti en feci günah ile itham etmek...
bugüne kadar bir tahmin yürütelim ne kadar insan göçtü ahirete hepsi hadisleri Allah için okudu amel etti...ve şu demde çizdiğiniz tablonun dışında ne kadar insan kalıyor geriye...cümlemizi şirk çukuruna atıyorsunuz yorumunuzla...kurtulan çok az olmalı o halde...


aşağıdan mı yukarı bakıyorsunuz?
yukarıdan aşağıya mı?


http://www.muhakeme.net/clear.gif



Ben DİNİME ve DİNİMİ ilgilendiren HÜKÜMLERE sadece Kur'an gözlüğü ile bakarım,
Ve Kur'an gözlüğüyle baktığım da sizin korkunuzu haklı çıkaracak bir ayeti şak diye görürüm..

Yusuf Suresi 106 Onların çoğu şirke bulaşmış olmadan Allah'a iman etmez.

Demek ki her inandım diyene inanamayız, çünki inananların çoğunun müşrik olacağını bir mucize gibi ortaya koymuş Rabbimiz..

Henna 02-13-2009 00:12

--->: Ortak Koşma Hastalığı!
 

bakın ...ayet yazıyorsunuz..çok çok ama çok hassas bir çizgideyiz...
Suçlu aramıyor Kuran...Uyarıyor,siz müşrik mi arıyorsunuz.
eğer müminin şirke girme tehlikesi varsa ki ben bunu inkar etmiyorum..bu bizim çok sevdiğimiz veya en-lerimiz diyeyeceğimiz heva ve heves mal mülk insan sevgileri ile de olabiliyor yazık ki ...bu ayetlerlede görüyoruz.fakat siz bambaşka bir yorum getiriyorsunuz ki ben şirk koşmadığımı dersem, siz, hayır siz illede müşriksiniz.. der gibi yazılarınız ...sizin yapmadığınızı kim belirleyecek .belki her kul bir gizli şirkin içindedir..bunu biz tartamayız..ve alimlerin nebilerin sözlerine neden itimad etmeyelim ki....insan eşinin dostunun sözüyle bile hareket eder ünlük yaşamda..bu hareketi Allahın rızasına uygun ise...ki ayetler ana babaya asi gelme ...resule itaati emreder...
öncelikle bana niyetinizin şirk hastalığı başlığındaki yazınızdan yola çıkarak...hastaları kurtarmakmıdır...söyleyin
ve kendinizi doğru kuran mümini bizi kuranı anlamayan mı görüyorsunuz..
yada nasıl siz ayrı biz ayrı anlıyoruz kuranı...
bizim maneviyatımızda veya muamelatımızda şirk olarak gördüklerinizden siz beri iseniz mükemmel bir haldesiniz dinen öylemi...biz yandık demek mi oluyor bu?
ben, şirk hakkındaki sui zannıza ki bu bir zan,zira kimsenin müşrik olduğuna kesin hüküm veremezsiniz.Kuran her türlü kölüğü men eder ve anlatır fakat bu işlerin failini kesin sizsiniz diyemezsiniz.İmanımızı yargılamak kadar keskin bir hançeri kendinize doğrulttuğunuzu görmüyor mususnuz?
katiyyen hadislere bakışınızı kabul etmiyorum .ÇOK çok üzülüyorum.sizden istirhamım eğer samimi iseniz yazılan cevapları defaaten okuyun .kimse müşrik olmak dilemez.Elbette imanı korumak zordur..
selam ile..
Allahu La uşriku bihi şey'en
Allahım sana hiçbirşey ile şirk koşmuyorum.

Henna 02-13-2009 02:08

--->: Ortak Koşma Hastalığı!
 


Henna 02-13-2009 02:13

--->: Ortak Koşma Hastalığı!
 


THEHAFIZ 02-13-2009 10:28

--->: Ortak Koşma Hastalığı!
 

Alıntı:

BeKKe´isimli üyeden Alıntı (Mesaj 33468)
bakın ...ayet yazıyorsunuz..çok çok ama çok hassas bir çizgideyiz...
Suçlu aramıyor Kuran...Uyarıyor,siz müşrik mi arıyorsunuz.
eğer müminin şirke girme tehlikesi varsa ki ben bunu inkar etmiyorum..bu bizim çok sevdiğimiz veya en-lerimiz diyeyeceğimiz heva ve heves mal mülk insan sevgileri ile de olabiliyor yazık ki ...bu ayetlerlede görüyoruz.fakat siz bambaşka bir yorum getiriyorsunuz ki ben şirk koşmadığımı dersem, siz, hayır siz illede müşriksiniz.. der gibi yazılarınız ...sizin yapmadığınızı kim belirleyecek .belki her kul bir gizli şirkin içindedir..bunu biz tartamayız..ve alimlerin nebilerin sözlerine neden itimad etmeyelim ki....insan eşinin dostunun sözüyle bile hareket eder ünlük yaşamda..bu hareketi Allahın rızasına uygun ise...ki ayetler ana babaya asi gelme ...resule itaati emreder...
öncelikle bana niyetinizin şirk hastalığı başlığındaki yazınızdan yola çıkarak...hastaları kurtarmakmıdır...söyleyin
ve kendinizi doğru kuran mümini bizi kuranı anlamayan mı görüyorsunuz..
yada nasıl siz ayrı biz ayrı anlıyoruz kuranı...
bizim maneviyatımızda veya muamelatımızda şirk olarak gördüklerinizden siz beri iseniz mükemmel bir haldesiniz dinen öylemi...biz yandık demek mi oluyor bu?
ben, şirk hakkındaki sui zannıza ki bu bir zan,zira kimsenin müşrik olduğuna kesin hüküm veremezsiniz.Kuran her türlü kölüğü men eder ve anlatır fakat bu işlerin failini kesin sizsiniz diyemezsiniz.İmanımızı yargılamak kadar keskin bir hançeri kendinize doğrulttuğunuzu görmüyor mususnuz?
katiyyen hadislere bakışınızı kabul etmiyorum .ÇOK çok üzülüyorum.sizden istirhamım eğer samimi iseniz yazılan cevapları defaaten okuyun .kimse müşrik olmak dilemez.Elbette imanı korumak zordur..
selam ile..
Allahu La uşriku bihi şey'en
Allahım sana hiçbirşey ile şirk koşmuyorum.


Biz, birden çok ortaklı yapılanmalara şirket deriz,
Şirket zaten birden çok ortaklı yapı olduğu için şirk'ten türetilmiş bir terimdir
Bir yapıya birden fazla ortak tutmanın adıdır şirk, şirket..
Eğer bir insan dininin hükümlerini birden çok kişiye verdiriyorsa, şirk budur.
Din Allah'ındır ve HÜKÜM koyma (HARAM HELAL BELİRLEME) yetkisi sadece O'na aittir.
Eğer bir insan bu alanda başka HÜKÜM KOYUCULAR kabul etmişse şirktedir.
Değilse, bir sıkıntısı yoktur.
Benim birilerini damgalama gibi ne bir derdim ne bir telaşım vardır.
Sadece, Din söz konusu olunca, cahil arablar gibi aralara lat'ları, uzza'ları sokuşturanlara uyarı yapıyorum.
MÜKEMMEL olarak bize sunulan bir dini eksik görüp, sünnetlerle, icmalarla, kıyaslarla tamlakaya çalışmak,
1- Allah'ı tam tanımamak, anlamamak ve eksikliğine hüküm kılmak
2- Dini ıstılah ta icmacıları, kıyascıları ilahlık mertebesine çıkarmak ve
2- Resmen hiristiyanvari, ortaklı bir dine iman etmek demektir ki..
Buna şirk denmezse ne denir? Lütfeder misiniz..

Henna 02-13-2009 10:50

--->: Ortak Koşma Hastalığı!
 

Birkaç soru?
Peygambere nasıl itaat edilir?
Hadislerden anladığımız ve yaptığımız hangi amel Kuran'a muhalifdir ayrı bir hükümdür ki şirk olabilsin...O hevasından konuşmaz.
Kuran'ı hangi mealden okuyorsunuz...

THEHAFIZ 02-13-2009 11:09

--->: Ortak Koşma Hastalığı!
 

Alıntı:

BeKKe´isimli üyeden Alıntı (Mesaj 33497)
Birkaç soru?
Peygambere nasıl itaat edilir?
Hadislerden anladığımız ve yaptığımız hangi amel Kuran'a muhalifdir ayrı bir hükümdür ki şirk olabilsin...O hevasından konuşmaz.
Kuran'ı hangi mealden okuyorsunuz...


Peygambere itaat, ALLAH İÇİN OLMALI..
Benden iyi bilirsiniz ki, 40'ından önce EL EMİN dedikleri MUHAMMAD'e, Kur'an inmeye başladığı gün müşrik camiası savaş açmıştır.
Eğer MUHAMMED Nebi'ye itaat, hürmet ve sevgi yeterli olsaydı, müşrikler O'nun kişiliğine zaten saygılıydılar, bu durumda müşrik olmazlardı.
Biz Muhammed Nebi'yi görmedik, göremeyeceğiz de,
Öyleyse, O'Na itaati, getirdiği ile göstereceğiz, çünki getirdiği kitab elimizde, gönlümüzde.
Hiç bir ayette, Peygamberler, Vahyin KANITI ya da delili olarak sunulmamıştır, Peygamber eksenli bir din, Vayhin mantığında yoktur.
Tam tersine, KUR'AN kanıtlı peygamber tasavvuru vardır.
Açın YASİN suresini..
VEL KUR'ANIL HAKİYM.. HİKMET DOLU KUR'AN KANITTIR Kİ..
İNNEKE LEMİNEL MÜRSELİN.. SEN DE GÖNDERİLEN ELÇİLERDENSİN..
Demek ki neymiş,
Bir kişinin Peygamberliğinin delili, kanıtı, getirdiği VAHY dir.
Evrenesoğlu sahtekarı kendini resul idda etmişti, neden inanmadınız?
Çünki, resüllüğünü kanıtlayacak VAHY den yoksundu.
Eğer Peygambere imanı sizin anladığınız gibi anlasaydık, herPeygamberim diyenin peşine koşmamız gerekirdi.
Oysa, Peygamberlerin peygamberliği kurdukları GÖK SOFRASIYLA bilinir..
Bunun içindir ki Rabbimiz..
PEYGAMBER YAPTIĞIMIZ ELÇİLERİN BİR BENZERİNİ GETİRİN BAKALIM demez de..
Ayetlerimizin bir benzerini getirin bakalım... diye meydan okur..
Ve kimse de bu okunan meydana karşılık veremez..


Açın Buharinin ALLAH BALDIRINI GÖSTERDİ veya, MİRAC TA YAPTIRILAN NAMAZ PAZARLIĞI hadislerini..
Hepsi birer şirk mührü gibi.

Verdiğim ayetlerin mealini kendim yapıyorum, teknolojinin zirve yaptığı bu dönemde zor bir iş değildir bu.
Lisanül Arab sözlüğünüz varsa siz bile yapabilirsiniz kimseye de ihtiyaç duymazsınız..

Henna 02-13-2009 12:52

--->: Ortak Koşma Hastalığı!
 

LÂ İLÂHE İLLALLAH muhammedürresulallah
Bakın, çelişki okuyorum.Fakat sizlerin de bizlerin de bu ayrı hale gelmiş cümlelerle kutuplaşmasına gönlüm razı olmuyor.
İnanın samimi söylüyorum.Okurken katiyyen şahsi fikir veyahut önyargı gibi unsurlarla değil empatinin hasını dahi kuruyorum.Ama olmuyor...böyle.
Sizin meallerden çıkardığınız sonuca cümle alem ve daha evel dediğim gibi milyon küsür ümmet bir çizgide inanıyor.
Bukadar yaşanmış islamı ki elbette kusurlu ve günahkarız o ayrı,bir çırpıda tüm akaidimize çizgi çekip atıyorsunuz ve bunda haklı bir cümlenize rastlamadım.
Sizinde neden böyle bir rüzgardan estiğinizi anlayamıyorum.Değil efendim,biz Nebiye dayalı din kabul etmiyoruz.Allah'a has kılıp hükümleride kuran dan alıp ..bir baba sevgisinden çok daha şefkatli ,kıyasda eksik hal ile Peygamberi seviyor ve örnek de alıyoruz.
Bu peygambere ve alimlere olan tutum,dinsiz vaya gayri müslim olsun hatta her sosyal canlıda lider konumundaki ehil vaya baş mevkinde vya sevgide liyakay makamındakilere arzolunan bir işlişkidir ki Rahmani boyuta taşınmaz.Rab ile kul sınırlarını karıştıran burada biz değiliz.Kimse Peygamberi ve diğer ululemri hüküm koyucu olarak alıp Allaha inanç ve sevgide ortak veya eş tutumuyor.İllaki şirkin farklı tehlikelerinde sınırı aşma sözkonusu ise bundan kimse emin olamaz ve kendinizide beri tutamazsınız...cebinizdeki para,aynadaki yüze hayranlık,nefsinizi tercihde aşırılık,insanlara davranışda kibir dahi en sevgili olduğu takdirde gizli şirk sinyali çalıyordur ki hafazanallah.Egolara itaatde bu babdan.Hududullah...Bizim Hidayet rehberimiz kuran dır.Hz.peygamberde kurana aykırı bir kelam beyan etmemiştir.
O Peygamberimiz aleyhisselatu vesselam,ve bizler onun hayatınıda pek tabi insani bir pratikde örnek alacağız.Bunun din dışında bile mantığı vardır...Sevmekde en doğal en insani yönümüzdür.
Biz sizin tarif etttiğiniz ne bir anlayışa ne yoruma hiç girmedik hamdolsun.
Hiç bir vakit de peygambere dayalı değil Allaha dayalı has dinimizde Hz.Muhammedi Allahın Resulu olarak bilip sevdik.Bu şirk değil,şirk de bu değil.
O'nu severken onun hayatı hakkındaki bilgilerin hiç birinde Kurana aykırı olan uydurma haberlere itimad ve iltifat etmedik.Bunda bir dayatma ileri sürüyorsunuz.
Yazınızdaki gibi bir peygamber inanışı profilini..Ama ben reddediyorum...sizin yorumunuzdaki tarifler bize uymuyor fendim.
Hayır efendim,hayır,haşa,kella,
Allah'a şirk koşmuyoruz,söylediğiniz anlamda...gizli şirkden ve her türlü kötülükden sığınıyoruz Mevlaya...

el_feta 02-13-2009 16:43

--->: Ortak Koşma Hastalığı!
 

siz lisanül arab sözlüğüyle kuranı meale çeviryosunuz ve bu yolunuz oluyor da,didik didik edilmiş ki hadis zincirine ve hıfzına batılılar bile hayrandır,buna uymak dindışılık / ortak koşmak oluyor..Zaten lisanul arap sözlüğü de gökten inmişti!.. resüle uymanın kuranla olacağı doğrudur,bize kuran emrettiği için sünnet var zaten... kuran ve sünneti ayıran,allahın birleştirin dediğini ayırmaktır,bunlar birbirinden bağımsız değildir ki ayrı ayrı alalım...bana hadis yoktur diyenin sözünü ben kuranın bir ksımı yoktur ya da hükmü geçmiştir dediğini anlıyorum...sizin için yumuşatalım bu ayteleri TEVİL ediyorsunuz...
bu sünnet ve hadis düşmanlığı da nerden türedi böyle bilmiyorum ama,kuran ve sünnet parçalanamaz efendim..habu da böyle biline...

hadis bilmeyenler,hadis usulü bilmeyenler,ya bu hadisler de şöyle böyle diyerek zihni bulandıranlara da bu işin başını çekenlere de allah lanet etsin..

selam ve dua ile..

THEHAFIZ 02-13-2009 18:06

--->: Ortak Koşma Hastalığı!
 

Alıntı:

el_feta´isimli üyeden Alıntı (Mesaj 33514)
siz lisanül arab sözlüğüyle kuranı meale çeviryosunuz ve bu yolunuz oluyor da,didik didik edilmiş ki hadis zincirine ve hıfzına batılılar bile hayrandır,buna uymak dindışılık / ortak koşmak oluyor..Zaten lisanul arap sözlüğü de gökten inmişti!.. resüle uymanın kuranla olacağı doğrudur,bize kuran emrettiği için sünnet var zaten... kuran ve sünneti ayıran,allahın birleştirin dediğini ayırmaktır,bunlar birbirinden bağımsız değildir ki ayrı ayrı alalım...bana hadis yoktur diyenin sözünü ben kuranın bir ksımı yoktur ya da hükmü geçmiştir dediğini anlıyorum...sizin için yumuşatalım bu ayteleri TEVİL ediyorsunuz...
bu sünnet ve hadis düşmanlığı da nerden türedi böyle bilmiyorum ama,kuran ve sünnet parçalanamaz efendim..habu da böyle biline...

hadis bilmeyenler,hadis usulü bilmeyenler,ya bu hadisler de şöyle böyle diyerek zihni bulandıranlara da bu işin başını çekenlere de allah lanet etsin..

selam ve dua ile..


Bu hiddet ve celaliniz nedensiz değildir elbette,
1200 yıllık HADİSSİZ KUR'AN anlaşılamaz mantığının pes ettiğini gördünüz,
Hadissel fıkıh çökünce, hadislerden beslenen binlerce cilt kitaplarınız da çöpe gidecektir..
Bu öfke, başınıza gelecekleri yakinen görmenizin eseri..
Peygamber ile başlayıp ömer bin abdullazize dek süren zaman zarfında isbat edilen KUR'ANIN YETERLİLİĞİ, fevc fevc insanlara ulaşmakta ve kendine taraf bulmaktadır.
Benim akidemden, imanımdan zerre sıkıntım yok ve çok rahatım.
Rahatları kaçanlar ya kendilerini sorgulayıp gerçeğe kapılarını aralayacaklar..
Ya da her önüne gelene lanet yağdırıp, karanlıkta korkan insanlar misali ıslık çalacaklar..
Rabbimiz KUR'ANI yeterli görmüşse yeterlidir..
Bunu sorgulamak ve yargılamak kimsenin haddine değildir, vesselam

el_feta 02-13-2009 18:29

--->: Ortak Koşma Hastalığı!
 

Hiddet ve celalim ŞERİAT hassasiyetimdendir... KURANI YALNIZ KURAN AÇIKLAR HADİSE GEREK YOKTUR ya da NEBİYE GEREK YOKTUR mealinde/anlamında bir ayet gösterin şöyle TEVİLE mahala vermeyecek biz de tamam diyelim...
oysa kuran bizden resul bize ne emretmişse onu almamız gerektiğini neyi neyi nehyetmişse sakınmamız gerektiğini,onda en güzel bir örnek olduğunu söylüyor....

ALLAH VE RESULÜ BİR İŞTE HÜKÜM VERDİĞİ zaman diye başlıyor ayet,dediğiniz gibi olsa idi ayette resul zikredilmezdi...
kuranı anlamak için resule ya da sünnete ihtiyaç yoktur fikri size aittir,kurana değil..kuranı kuran açıklar bu kuranda yazar ama yalnız kuran açıklar diye bişey yazdığını ben hiç okumadım..varsa buyrun..

selametle..

Henna 02-13-2009 19:57

--->: Ortak Koşma Hastalığı!
 


....Resulullahın sünnetini red hastalığı.....!!!

mhmt 02-14-2009 03:06

--->: Ortak Koşma Hastalığı!
 

Alıntı:

THEHAFIZ´isimli üyeden Alıntı (Mesaj 33523)
Bu hiddet ve celaliniz nedensiz değildir elbette,
1200 yıllık HADİSSİZ KUR'AN anlaşılamaz mantığının pes ettiğini gördünüz,
Hadissel fıkıh çökünce, hadislerden beslenen binlerce cilt kitaplarınız da çöpe gidecektir..
Bu öfke, başınıza gelecekleri yakinen görmenizin eseri..
Peygamber ile başlayıp ömer bin abdullazize dek süren zaman zarfında isbat edilen KUR'ANIN YETERLİLİĞİ, fevc fevc insanlara ulaşmakta ve kendine taraf bulmaktadır.
Benim akidemden, imanımdan zerre sıkıntım yok ve çok rahatım.
Rahatları kaçanlar ya kendilerini sorgulayıp gerçeğe kapılarını aralayacaklar..
Ya da her önüne gelene lanet yağdırıp, karanlıkta korkan insanlar misali ıslık çalacaklar..
Rabbimiz KUR'ANI yeterli görmüşse yeterlidir..
Bunu sorgulamak ve yargılamak kimsenin haddine değildir, vesselam

Konuya müdahil olmak istemiyordum ama, kırmızıya aldığım yerler özellikle dikkatimi çekti.
:)
Siz rahat! olun hocam. Kimsenin fevc fevc geçtiği yok Elhamdulillah.
Biz, Peygamberimize Kuran'ın bize emrettiği şekilde uymaya çalışıyoruz. Buna şirk diyense siz oluyorsunuz.

Normalde inanış biçiminizi sorgulamıyorum. Ama heryerde, ikidebir bizleri şirke sokuyorsunuz. Alimlerimizi; Lat, Uzza yapıyorsunuz. Ve buna sunacak bir deliliniz yok. Tevil, tevil, tevil..

Bizim inandığımız Peygamber:
Kuran'ı açıklayıcı olarak gönderilmiştir (Nahl 44)
Örnek olarak gönderilmiştir (Nisa 80)
Anlaşmazlıklada çözüm için gönderilmiştir (Nisa 59)
Ve
"O hevasından konuşmaz" (Necm 3)
...

selametle..

THEHAFIZ 02-14-2009 10:13

--->: Ortak Koşma Hastalığı!
 

Alıntı:

el_feta´isimli üyeden Alıntı (Mesaj 33527)
Hiddet ve celalim ŞERİAT hassasiyetimdendir... KURANI YALNIZ KURAN AÇIKLAR HADİSE GEREK YOKTUR ya da NEBİYE GEREK YOKTUR mealinde/anlamında bir ayet gösterin şöyle TEVİLE mahala vermeyecek biz de tamam diyelim...
oysa kuran bizden resul bize ne emretmişse onu almamız gerektiğini neyi neyi nehyetmişse sakınmamız gerektiğini,onda en güzel bir örnek olduğunu söylüyor....

ALLAH VE RESULÜ BİR İŞTE HÜKÜM VERDİĞİ zaman diye başlıyor ayet,dediğiniz gibi olsa idi ayette resul zikredilmezdi...
kuranı anlamak için resule ya da sünnete ihtiyaç yoktur fikri size aittir,kurana değil..kuranı kuran açıklar bu kuranda yazar ama yalnız kuran açıklar diye bişey yazdığını ben hiç okumadım..varsa buyrun..

selametle..


Siz Kur'anı KAPALI, MÜPHEM VE TEFSİRE MUHTAÇ sandığınız için, O'nu anlamak için başkaşeylere ihtiyaç duyuyorsunuz, Oysa, Kur'anın tefsire değil debyine ihtiyacı vardır.
Dünya da ilk kez TEFSİR yerine TEBYİN yapan HAKKI YILMAZ'ın TEBYİNİN giriş kısmına aldığı yazıyı aynen aktarıyorum.
Umarım sonuna kadar okur da Kur'an hakkında tam 1200 yıldır yapılan hata ve saçmalığın farkına varırsınız..




Kur'an TEFSİR edilemez ancak TEBYİN edilebilir


“التّفسير Tefsir” sözcüğünün terim olarak anlamı; “Beşerî takat oranında, Yüce Allah`ın muradına delâlet etmesi yönünden Kur`an`ı açıklamak” demektir.

“ تفسير Tefsir” sözcüğünün kökü “ فسر fesr” sözcüğüdür. “Açıklamak, örtülü şeyi açmak” anlamına gelen “ فسر fesr” sözcüğü, ilk olarak tıp alanında, “doktorun suya bakması” anlamında kullanılmıştır. Nitekim bu kökün başka bir türevi olan “ تفسرة tefsireh” sözcüğü de; “hastalığın tespiti için üzerinde araştırma yapılan sidik” demektir. (Lisan ül Arab Fesr maddesi cilt 7, sayfa 101.)

Doktorlar bu “tefsireh”e bakarak hastalıkların sebeplerini bulup açıkladıkları için “فسر fesr” sözcüğü de zamanla, yukarıda verdiğimiz “açıklamak, örtülü şeyi açmak” anlamında kullanılmaya başlanmıştır. “ فسر Fesr” sözcüğünün tef`il babından mastarı olan “تفسير tefsir” sözcüğü de bu anlama paralel olarak “iyice araştırmak, çok açıklamak” anlamında kullanılmaktadır.

Demek oluyor ki “تفسير tefsir” sözcüğü; “anlaşılmamış, kapalı, müşkil, müphem bir sözü, bir konuyu, bir meseleyi anlaşılır hâle getirmek” demektir. Bu tarif, sözcüğün terim anlamı için verdiğimiz tanımla da uyumludur. (Ragıp, el Müfredat`ta “فسر fesr” maddesinde, “تفسير tefsir” sözcüğünü Lisan ül Arab`a uyumlu olarak açıklamıştır. El Müfredat, Fesr maddesi, sayfa 380)

Bu bilgilere göre “Kur`an tefsiri” diye yazılan kitaplar, Kur`an`ın kapalı, müphem, örtülü … olduğunu peşinen kabul etmiş olmaktadırlar.

İşte bu yüzden, elinizdeki bu çalışma Kur`an tefsiri değildir. Bizim anlayışımıza göre Kur`an`ın insanlar tarafından tefsirine ihtiyaç yoktur. Çünkü, zaten Kur`an`ın kendisi tefsirdir hem de yüceler yücesi Rabbimiz tarafından yapılmış en güzel tefsirdir. Nitekim Furkan suresinin 33. ayetinde “Onların sana getirdikleri hiçbir temsil yoktur ki, sana hakkı doğrusunu ve en güzel açıklamayı getirmeyelim.” denilmek suretiyle Kur`an`ın en iyi tefsir olduğu, konu ettiği meseleleri en güzel şekilde açıkladığı ve problemleri tamamen çözdüğü bildirilmiştir.

Ayrıca Kur`an`da, “ ايات بيّنات Ayatün Beyyinatün”, “ كتاب مبين Kitabün Mübin”, “ بيّنه beyennehü”, “مبيّنات mübeyyinat”, “ تبيان tibyan” ve “ بيان beyan” sözcüğünün başka türevlerinden oluşan sözcükler ile, Kur`an ayetlerinin APAÇIK olduğu bildirilmiş, Kur`an`ın kapalı, müşkil, anlaşılmaz olmadığı yüzlerce kez vurgulanmıştır. Hatta Rabbimiz, bizlerin anlaması için sivrisineği (en basit şeyleri) bile örnek vermekten çekinmemiş, mesajını üniversitedeki akademisyenden dağdaki çobana kadar herkesin anlayacağı şekilde açıklamıştır.

Kur`an`ın, herhangi bir tefsire gerek duyulmayacak kadar açık ve anlaşılır olduğunu gösteren bu gerçekler ortada iken, Kur`an tefsiri yazmak, bize göre en hafifinden “cahil cesareti” yakıştırmasını hak etmektir.

“ تبيين Tebyin” sözcüğü, ezdattan yani iki zıt anlam için de kullanılan sözcüklerden biri olan “ بين beyn” sözcüğünün türevlerinden olup, “ تفعيل tef`il” babından mastardır. “ كتم Ketm (saklamak)” sözcüğünün zıt anlamlısı olan “تبيين tebyin” sözcüğü; “açığa koyma” demektir. Ancak, bu “açığa koyma”, iyi anlaşılmamış bir şeyi açıklama anlamında değil, var olan bir şeyi ortaya koyma, gözler önüne serme anlamında “açığa koyma” demektir. Meselâ Araplar “ بيّن الصّبح لذى العينين beyyene es subhu lizilayneyni (sabah, gözü olanlara her şeyi ortaya koydu)” derler. Bir benzetme ile anlatılmak istenirse tebyin, bir nevi sofra hazırlamaktır. Kilerde, buz dolabında … olan yiyeceklerin yemek masasında yemek için hazır duruma getirilmesi, yani zaten var olan yiyeceklerin bulundukları yerden alınıp ortaya getirilmesi “تبيين tebyin”dir. “Ketm” ise bunun tam tersi, ortada durması gereken bir şeyin ortadan kaldırılıp bir yerlere saklanmasıdır. “ تبيين Tebyin” sözcüğünün bu anlamı Kur`an`da net olarak vurgulanmıştır:

Bakara; 159 160: İndirdiğimiz açık delilleri ve hidayeti biz, insanlara apaçık
gösterdikten sonra gizleyenlere hem Allah hem de bütün lânet
ediciler lânet eder. Ancak tövbe edip durumlarını düzeltenler ve
(açık delilleri ve hidayeti) açıkça ortaya koyanlar başkadır.
Zira ben onların tövbelerini kabul ederim. Ben tövbeyi çokça
kabul eden ve çokça esirgeyenim.

Âl-i Imran; 187: Ve hani Allah, kendilerine kitap verilenlerden, "Onu mutlaka
insanların önüne apaçık koyacaksınız, onu
gizlemeyeceksiniz" diyerek söz almıştı. Onlar ise bunu kulak
ardı ettiler, onu az bir bedel karşılığı sattılar. Yaptıkları alış-veriş
ne kadar kötü!

Ayrıca “تبيين tebyin” sözcüğünün ism-i mef`ul kalıpları da “ فاحشة مبيّنة fahişetin mübeyyinetün (Nisa; 19, Ahzab; 30, Talâk; 1)” ve “ ايات مبيّنات Ayatün mübeyyinatün (Nur; 34, 46, Talâk; 11)” gibi ifadeler ile Kur`an`da yer almıştır. Bazıları “beyan” sözcüğünün türevlerinden olup “apaçık” anlamına gelen sözcüklerle, “açığa koyma” anlamındaki “تبيين tebyin” sözcüğü ve bu sözcüğün ism-i mef`ul kalıplarını anlamdaş olarak gösterseler de, her bir sözcüğün bulunduğu kalıp itibariyle anlamı birbirinden farklıdır.

Kur`an açısından; “Her biri gayet açık, açık-seçik olan Kur`an ayetlerini ortaya getirerek gözler önüne sermek” şeklinde tarif edilebilecek olan “تبيين tebyin”, Kur`an`ı vahy yolu ile beyan eden ve onun açıklamasını üzerine bir borç olarak alan Rabbimizin yaptığı işlerdendir. Peygamberlerin de Allah`tan aldıkları vahyi toplumlarına ilk aktarmalarına “tebliğ” denmekle birlikte, çeşitli vesilelerle sonraki yinelemeleri artık “تبيين tebyin” mahiyetine dönüşmektedir (Nahl; 39, 44, 64, Zühruf; 63, Maide; 19, 15, İbrahim; 4). Müminlerin görevi ise sadece TEBYİN`dir.

Bizim yaptığımız da işte budur. Kur`an`ı kapalı, anlaşılmaz olmaktan tenzih eder, “onu tefsir ettik” deme cüretinden de Rabbimize sığınırız.

Görevi sadece “tebyin” olması gereken mümin sıfatlı bazı âlimlerin (!), bilerek veya bilmeyerek görevlerinin tam aksi olan bir davranış ile, Kur`an`ın “apaçık” olma özelliğine gölge düşürmeye çalıştıkları önemli bir konu da; müteşabih ayetlerin tevili konusudur.

Zümer suresinin 23. ve Âl-i Imran suresinin 7. ayetlerinden anlıyoruz ki Kur`an, “ محكم muhkem” ve “ متشابه müteşabih” ayetlerden oluşmuştur. Hatta iniş sırasına göre 59. sırada ve Mekke`de inmiş olan Zümer suresinin 23. ayetinin ipucu olmasından, o ana kadar inmiş ayetlerin hepsine müteşabih diyebiliriz de. Bu sözcüklerin ne anlama geldiğini anlamak için bakılan sözlük, ansiklopedi ve terim kitaplarının neredeyse tamamında “محكم muhkem” sözcüğünün; “açık, anlaşılan, sağlam” ve “müteşabih” sözcüğünün de; “kapalı, anlaşılmaz” demek olduğu, yani bu iki sözcüğün birbirinin karşıt anlamlısı olduğu yazılıdır.

Biz, böyle hatalardan Allah`a sığınıyor ve ayrıntıları yeri geldiğinde verilecek olmasına rağmen Kur`an`ın tanınması bakımından, Kur`an ayetleri hakkında yanlış yerleşmiş bir ön bilgiyi düzeltmek üzere, bu kavramların özü hakkında kısaca bilgi vermenin yararlı olacağına inanıyoruz.

“محكم Muhkem” sözcüğü; “hüküm içeren” demektir. Dolayısıyla “muhkem ayetler” de, içerisinde insanları kargaşadan ve zulümden engelleyen ilkelerin bulunduğu ayetler anlamına gelir. Bu ayetler açıktır, nettir ve tek bir anlam ifade ederler. Yani bu ayetlerden, ifade ettiği anlamdan başka anlam çıkarılmaz.

“Müteşabih” ayetler ise; “birden çok, birbirine benzer, birbirinden güzel anlamlar içeren ve her bir anlamı da açık olarak anlaşılan ayetler” demektir. Bu ayetler mecaz, kinaye ve diğer edebî sanatların da kullanıldığı ama yapılan benzetme ve örneklemelerle, kültür seviyesi en alt düzeyde olanların bile anlayabilecekleri ayetlerdir. Yani bu ayetler de, tıpkı muhkem ayetler gibi açık, seçik, anlaşılır ayetler olup, kesinlikle kapalı, müşkil, anlaşılmaz değildir. Zaten böyle olmasa, yani müteşabih ayetler, kapalı, anlaşılmaz ayetler olsa, bu takdirde Zümer suresinin 23. ayetinde “sözün en güzeli” olarak nitelenen Kur`an, aynı zamanda müteşabih (kapalı, anlaşılmaz) ayetler de içeriyor olacaktır. Bu durum ise; kapalı, anlaşılmaz ayetlerin “sözün en güzeli” olması anlamına gelir ki, tek kelime ile “tuhaf”tır ve Kur`an ile böyle bir tuhaflığın bağdaşması mümkün değildir.

İşin doğrusu, yukarıda da söylediğimiz gibi müteşabih ayetler; anlaşılır, birden çok ve birbirinden güzel anlamlar içeren, kim hangisini anlarsa anlasın bu anlamların hepsinin de doğru olduğu ayetlerdir.

Kur`an, Âl-i Imran suresinin 7. ayetinde bu ayetlerin tevilinin mümkün olduğunu bildirmektedir. “ تأويل Tevil” sözcüğü de maalesef bazılarının “yorumlamak”, bazılarının da “tefsir” anlamında kullandığı, dolayısıyla anlamı çarpıtılmış sözcüklerden birisidir. Aslında “tevil” sözcüğü, “ الرّجوع geriye dönüş” anlamındaki ve “ اوّل evvele, يئوّل yüevvillü...” diye çekimi yapılan “ اول evl” sözcüğünün تفعيل tef`il babından mastarıdır. Türkçe`deki “evvel/ ilk” sözcükleri de bu sözcükten gelmedir.

“Tevil” sözcüğü, türediği kökün anlamından (geriye dönüş) değişimle “tedbir (arkalaştırma) yani birinci, ikinci, üçüncü …gibi ardı ardına dizmek, sıralamak ve takdir (ayarlama) yani öncelik sırasına koymak” anlamlarında kullanılır.

Bu anlamlara göre müteşabih ayetlerin tevili; bu ayetlerin birbirinden güzel, birbirine benzeyen açık seçik anlamlarının arka arkaya sıralanması, öncelikli bir sıraya tabi tutulmasıdır. Yoksa, kapalı, anlaşılmaz olan anlamlarını ancak Allah`ın bildiği bu ayetlerin ehil kimseler (rasihun) tarafından yorumlanması değildir.
Karşıt anlamlı oldukları iddia edilen muhkem ve müteşabih ayetler ile müteşabih ayetlerin tevili hakkındaki ayrıntılı bilgiler, Kur`an`da konu edildikleri ayetlerin incelemelerinde verilecektir. Yine de unutulmamalıdır ki, “müteşabih” ve “muhkem” kesinlikle terim değildir normal olarak sözlük anlamlarında kullanılmış sözcüklerdir.

el_feta 02-14-2009 10:57

--->: Ortak Koşma Hastalığı!
 

Siz Kur'anı KAPALI, MÜPHEM ... Bİlakis Kuran açık ve anlaşılır bir kitaptır... hem hadisler kuranı açıklayıcı olması şöyle dursun,şeriatın bir parçasıdır,islam fıkhının yani... Dedim ya sorun hadisde değil kuranı anlamamızda...

Yazıyı okudum efendim... Cemil meriç der ki : HER TARİF BİR TAHRİFTEN DOĞAR... Yani bir şeyin tarifi yapılıyorsa ortada onun tahrifi vardır.Tefsir kelimesini lügati anlamda açıklamak ile ıstılahi olarak kullanmak ayrıdır... Ki ıstılahi kullanırız biz tefsir derken..Dolayısıyla kalkıp da bakın sözlük anlamı böyle dolayısıyla tefsir demek bile kurana kapalıdır demek oluyor ki böyle tuhaf bir çıkarım bile en başta abestir...

Bir diğer husus da daha önce söylediğim gibi,bir önkabul meselesi..Biz Allah ile resulünün,yani kuran ve sünnetin arasını ayırmadığmız için böyle apayrı olgular gibi değerlendirmiyoruz,dolayısıyla bu da yaklaşımımızı farklı kılıyor...

Bu sizin bahsettiklerinizi bu sitede daha önce yazan yine olmuştu...Şu kuran araştırmaları'nın kitaplarında yazılı olan şeyler bunlar biliyorum... Amerika'yı tekrar keşfedin efendim diyeceğim bişey yok... Hadis meselesi ciddi bir meseledir ve bu konuda hayli hassas olduğumu da belirtmek isterim..Hatta risale de ya da ihya da olduğu halde, sen olmasaydın bu alemi yaratmazdım hadisinin sahih olmadığını söylediğimde az tepki almamıştım...Bu sadece bir örnek...Bunu diğer arkadaşa da söylemiştim..Ümmetin kurana yaklaşımında sorun olduğu açıktır,onu hayat kitabı kılmadığı açıktır,bu noktada her türlü eleştri yerden göğe kadar haklıdır...
Amma,tabuları ve şu tozları alalım şu dinin üzerinden derken kırıp dökmek bana çok tuhaf geliyor...beni ne kadar kaale alırsınız bilmiyorum ama,hadis usulü ve bunun dindeki yerini iyi okuyun,imam şafi'nin sünnet müdafasını,bir bakın bakalım ne diyor bu imamlar...Kuranı anlamanın derdine ilk düşen siz değilsiniz ve emin olun onun için en çok ter döken de..

selam ve dua ile..

THEHAFIZ 02-14-2009 11:18

--->: Ortak Koşma Hastalığı!
 

Alıntı:

el_feta´isimli üyeden Alıntı (Mesaj 33575)
Siz Kur'anı KAPALI, MÜPHEM ... Bİlakis Kuran açık ve anlaşılır bir kitaptır... hem hadisler kuranı açıklayıcı olması şöyle dursun,şeriatın bir parçasıdır,islam fıkhının yani... Dedim ya sorun hadisde değil kuranı anlamamızda...

Yazıyı okudum efendim... Cemil meriç der ki : HER TARİF BİR TAHRİFTEN DOĞAR... Yani bir şeyin tarifi yapılıyorsa ortada onun tahrifi vardır.Tefsir kelimesini lügati anlamda açıklamak ile ıstılahi olarak kullanmak ayrıdır... Ki ıstılahi kullanırız biz tefsir derken..Dolayısıyla kalkıp da bakın sözlük anlamı böyle dolayısıyla tefsir demek bile kurana kapalıdır demek oluyor ki böyle tuhaf bir çıkarım bile en başta abestir...

Bir diğer husus da daha önce söylediğim gibi,bir önkabul meselesi..Biz Allah ile resulünün,yani kuran ve sünnetin arasını ayırmadığmız için böyle apayrı olgular gibi değerlendirmiyoruz,dolayısıyla bu da yaklaşımımızı farklı kılıyor...

Bu sizin bahsettiklerinizi bu sitede daha önce yazan yine olmuştu...Şu kuran araştırmaları'nın kitaplarında yazılı olan şeyler bunlar biliyorum... Amerika'yı tekrar keşfedin efendim diyeceğim bişey yok... Hadis meselesi ciddi bir meseledir ve bu konuda hayli hassas olduğumu da belirtmek isterim..Hatta risale de ya da ihya da olduğu halde, sen olmasaydın bu alemi yaratmazdım hadisinin sahih olmadığını söylediğimde az tepki almamıştım...Bu sadece bir örnek...Bunu diğer arkadaşa da söylemiştim..Ümmetin kurana yaklaşımında sorun olduğu açıktır,onu hayat kitabı kılmadığı açıktır,bu noktada her türlü eleştri yerden göğe kadar haklıdır...
Amma,tabuları ve şu tozları alalım şu dinin üzerinden derken kırıp dökmek bana çok tuhaf geliyor...beni ne kadar kaale alırsınız bilmiyorum ama,hadis usulü ve bunun dindeki yerini iyi okuyun,imam şafi'nin sünnet müdafasını,bir bakın bakalım ne diyor bu imamlar...Kuranı anlamanın derdine ilk düşen siz değilsiniz ve emin olun onun için en çok ter döken de..

selam ve dua ile..


Rabbimizin,
Ayetlerimizin bir benzerini geterin!.. meydan okuyuşun da..
Ayetlerimizin değil açılımını, açılımının bir benzerini bile getiremezsinız.. Çünki, İlahi kaynaktan südur eden bir şeyin açıklamasının altından bir beşer asla kalkamaz.. teihdidini de görebiliyorum..
Diyeceksiniz ki, Bir beşerden değil, bir Peygamberden bahsediyoruz..

Nuh Suresi 6 "Fakat çağrım, onların kaçışlarını artırmaktan başka bir işe yaramadı." diyen Nuh Nebi..


Bakara Suresi 36 Bunun üzerine şeytan onların ayaklarını kaydırdı da onları içinde bulundukları yerden çıkardı. Biz de şöyle buyurduk: "Bir kısmınız bir kısmınıza düşman olarak aşağıya inin.Belli bir süreye kadar yeryüzünde sizin için bir bekleme yeri, bir nimet/bir yararlanma imkanı olacaktır." ... imtihanında ayakları kayan Beni ADEM..

ve,


Mücadile Suresi 1 allah, kocası hakkında seninle tartışan ve allah'a şikâyette bulunan kadının sözünü işitmiştir. allah, ikinizin karşılıklı konuşmasını işitir. Çünkü allah en iyi işiten, en iyi görendir.

Mücadile Suresi 2 İçinizden, kadınlarına zıhar edenlerin, o kadınlar anneleri değildir. Onların anneleri ancak kendilerini doğuran kadınlardır. Böyleleri, kabul edilemez bir söz ve boş bir lakırdı sarf ediyorlar. Bununla birlikte allah, gerçekten çok affedici, çok bağışlayıcıdır... diyen Rabbimizin, Nebisi yerine Kadını haklı çıkarması..

Şunu apaçık göstermektedir ki,
Hiçbir NEBİYE ya da BEŞER'e bir ayrıcalık tanımamıştır,
Vahyin insanlığa ulaşmasından öte hiçbir Peygamberin vahye müdahele, açılım, ivme vermek gibi bir lüksü olmamıştır.
Peygamberlere DİN İNŞA ETTİRMEK mantığı bize emevilerin bir tuzağıdır ki..
Emevilerin Peygamber ve 4 halife adına ne kadar HAKKANİYETli mesele varsa hepsinin nasıl canına okuduklarını benden iyi bilirsiniz.
ALLAH KATINDA TEK VE GEÇERLİ DİN İSLAMDIR..
Başka KATLAR, YOLLAR, ÇIKIŞLAR aramak...
Bizi HİRİSTİYANLARIN düşdüğü bataklığa sürükler ki..
Mazallah, dünyamızı da helak ederiz mahşerimizi de..

el_feta 02-14-2009 13:10

--->: Ortak Koşma Hastalığı!
 

Peygamber " postacı " gibi yani... :) (tuhafından) . . .

alptraum 02-14-2009 16:40

--->: Ortak Koşma Hastalığı!
 

Siz kurani aciklamiyorsunuz ve Kuran zaten aciktir yoruma dahi gerek yok diyorsunuz tefsir edenleri tekfir ediyorsunuz ya, bulmussunuz kendinize bir yol simdi de Tebyin diyorsunuz.

THEHAFIZ 02-15-2009 12:43

--->: Ortak Koşma Hastalığı!
 

Alıntı:

alptraum´isimli üyeden Alıntı (Mesaj 33596)
Siz kurani aciklamiyorsunuz ve Kuran zaten aciktir yoruma dahi gerek yok diyorsunuz tefsir edenleri tekfir ediyorsunuz ya, bulmussunuz kendinize bir yol simdi de Tebyin diyorsunuz.


Tefsir, olmayan bir yemeği icat edip sofraya getirmek,
TEBYİN zaten varolan nimeti hazırlamaktır,
Biz, Kur'an nimetinin Rabbimiz tarafından mükemmelce indirildiği için, tekrar yeni açılımlara, manalandırılmalara gerek duyulmadığına inanıyoruz,
Bu yüzden TEFSİR! denen ucube kelimeyi kullanmıyoruz.
Herşey bu kadar basit.


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 03:53 .

2000- 2025
Tüm bağışıklıklar ve idelerden bağımsız olan sözcükleri sarfetmeye mahkumdur özgürlük