Akan gözyaşını hangi lisanın ramıyla şehredeyim! Bilmem ki nasıl yanayım Lal olan bir halin lehçesinde perişanlık mı yaşayayım Derdi gamımı kime anlatayım, ruhumun figanını ummanın arzına sunayım Dağların vakarıyla kalbimde bir serinlik süruru bularak yadımı göz yaşlarımla anayım Ne kadar hasret varsa sanki içimde Sineme zerkettiği hicran hangi şadın firakıyla kalbimin hüzün sahnelerinde Aklım ermiyor esinin şahadetine, nefesim kifayet etmiyor firkat çektiğim ülfetin halinde Yanmayı murat ederdim, merakımla derdi sahnesini derlerdim, hasretle hasrettiğim gönülde Hicran haydi diyor, hüzün yakamı hiç bırakmıyor İçinde kaybolduğum sabır neden zihnime sarhoşluğu ve bir boşluğu sessizce yaşatıyor Neden bilmediğim ve vasıl olmadığım lehçeler karşıma çıkıyor ve idrakim susarak ağlıyor Hangi bekleyen vakitten söz ederek, kalbime buruklum ekiyor, söyle neden aklım yetmiyor Pınarlar akıyor lakin gönlüm bir kuraklığı tatıyor Serabın mağrurlaşan siması sinemdebilmem ki ne arıyor, hangi kitaptan bahsediyor İlimsiz ve irfasnsız bir gönlün maliki olmak ne kadar ıstırap veriyor, gaölerim hiç durmuyor Ömür kumaşı hergeçen gün eriyor, hangi rüzgarın feryadını duysam, içim neden daralıyor Aklım hakikatin ramında aşka ram olmadan Nefsim bahanelere sığınarak bizarlık yaşatmadan, ruhumu esaret içinde acze bırakmadan Kalbim edebin ve idrakin mülahazasında inşiraha vasıl olmadan göçmeyi sahibe anlatamam Hangi sevdayı ansam, hasretmeyen bir gönül için çırpınan nefesi hüzünle ansam, soramam Mustafa CİLASUN |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 23:00 . |
2000- 2024
Tüm bağışıklıklar ve idelerden bağımsız olan sözcükleri sarfetmeye mahkumdur özgürlük