Şimdi bir merdiven boşluğuna sığdırılmaya çalışılır acılarım...

Kimse bilmez..
Ki küf kokan bir haziranda ölüydüm..
Aşktı berat eden benden...
Koştum mavilerin gölgesine ki dinsin bu onulmaz sizi.
Dedim "Beyazın bir kolu da ben olayım."
Bulduklarımda kayboldum, gayb oldum...
Neyleyim...
Şimdi, bir sevdanın arka sokağına kıvrılır yalnızlığım.
Kapılarım çalınmaz.
Herkes dönmeyi mi unuttu?
Gitmek mi yalandı yoksa?
Nerde aşkın o deli yemini?
Başlaması memnu olan gitmekle mi bitmeliydi?..

Bir aşk geriden takip ederim hayatı, hayattakileri.
Geç kalmışım yaşamaya...
Sana...
Neyleyim...
Nasıl bırakırım seni, ki hayat zorludur.
Kanamaktır kazanmanın diyeti!
Nasıl döneyim yüzümü senden gayrisine.
Uzayan yolsa azalan aşk mı?
Nasıl yitsin içimdeki bir vahiy sabahı...
Sancılar nasıl sığdırılır unutmaya?
Ve sözler
Ve yeminler...
Ve sevda darağacında!
Elimi çeksem senden olacağım...
Çekmesem kendimden...
Bensiz olunur da sensiz olunmaz imiş.
Yaralar suya değinceye kadar sevmeliymiş.
Bilemedim neyleyim...
İyisi mi kendimi senden azad edeyim...
Ey kendim!!!
Söyle nerdeyim?

Sol yanıma düşer memleket kavgaları...
İçimde bir kuyu Yusuf dilenir...
Gelene meyil vardır da ya gidene?
Unuttuğum dilimden düşendi...
Sözlerim asi ve hırçın bir dalga...
Sığacağım deniz ararım.
Müsaitse sığınabilir miyim gözlerine?
Ya da bırak düşeyim adınınn ilk hecesine...
Bir elim Fırat'ın serin sularına değer...
Ve içimden bir Yusuf güzeli gelir, geçer...
Gözlerimden geçer gecemi ve gelecek sular...
İzbelerimde yitirdiğim tebessümün o esrik tadıdır...

Gitmelerle yazdım adını salkım saçak yamaçlara...
Kıyılarında terk edilmişliğin
O kesif kokusunun duyulduğu sahipsiz bir maviyim şimdi.
Her gece biraz daha eskir adım,
Biraz daha azalırım...
Bilmek ne yaman şey!!!
Ve kalmak kor bir umutta ne acı!
Ve yollar zalimdir.
Hiçbir yerde görülmemiştir ardına bakanı...
Ve yar bir yudum keder...
Ahhhhh
Ki yar bilinmedik dertleriyle içime düşer!
Vay ki yanar sevda nöbetlerinde gecemin elleri,
Mahremimdir kuytularda sana seslenmişliğim.
Kuyulardır merhametine hasret kaldığım.
Ve gece ne de çok dert gizler içinde.
Elim ki, erişir göğsüme o vakit kanar müphem yüzü.
Ölmeye hasretim!!!

Akşam alacasıdır gözlerim.
Bakışlarımda taşıdığım ömrüm
Ve onyedime sığdırdığım acılarım var..
Kaydı düşülmemiş,
Düşmemiş acılar...

Kendimi hangi çığlıkta bıraktıysam gene hala dönmedim bana...

Kaybettim kendimi bu şehrin teşne yorgunluğunda,
Mağrur bir söz edasıyla...
Kim bilir şimdi hangi çıkmaz sokakta
Boğuk feryatlar savuruyorum göğe!
Kim bilir kimde kaldım gene...
Bu kaçıncı kayboluştur bu kaçtır silinir adım...
Ben ki, asır bir gece söz de kalsın ses de.

Bana beni bulun yeter!

En kavi sebeplerimi harcadım yar yoluna.
Bilmek gözümün ardında...
Ve sevda sızım sızım sızlar ellerimle uçurum arasında.
Bu yanılgılar sürer beni var ile yok arasına...
Yüreğim...
Yüreğim ki dağ!
İçine saklı denizler almış,
Varlığı hiç olmuş coğrafya.
Kutsal bildiklerim benden cayanlardı.
Kim ki gitmeyi vebal bildi, ben ona meftun oldum.
İşte odur ki;
Ne varım,
Ne yokum!

Yorulduysam bil ki yorgunluğum sensin!...
Değişmeler hep sana kaydı...
Bak ben hala aynıyım..
Yani biraz yetim..
Biraz kendim...
Gelmeli misin?
Fire vermiş bir kalbin iletisi: "Önemsiz posta olarak belirle..."








[SES]http://www.fileden.com/files/2008/11/10/2181900/fire.mp3[/SES]