![]() |
29 mart seçimlerine dair,sabırla okunması temennisiyle 29 Mart"ta Müslümanlar, Demokrasiyi ve Tâğutu Red mi Etmeli, İlkesizleÅŸip Uydurma Tevillerle Sandığa mı KoÅŸmalı?-Ahmed Kalkan Batının laiklik, özgürlük vb. hemen tüm kavramları gibi demokrasi kavramı da kaypaktır. Sınırı, tanımı çok belirgin deÄŸildir. İsteyen istediÄŸi yere çekebilir. Yöneticiler ve etkin güçler, içini istedikleri gibi doldurabilir. "Halkın kendi kendini yönetmesi" belki tek ortak tanım. Onun da nasıl olacağı ve müslümanlıkla nasıl baÄŸdaÅŸacağı konusunda ortak görüş yoktur. “Ver oyunu, gör oyunu!” “Kim halkı daha çok oyalıyor, o daha çok oy alıyor."Oy, oy!" diye halktan rey dilenenler, iÅŸ başına geçtiklerinde halkı "of, of!" diye inletirler. Buna raÄŸmen oyun devam eder. Demokrasi sâyesinde insan, ısırıldığı delikten bir deÄŸil; on kez ısırılır. Tahterevallidir demokrasi; partilerin biri iner, biri çıkar. Ama bu tahterevallinin üzerine binilip oturulan yerinde gıcırdayan tahta kalas deÄŸil; inleyen halk vardır. Hangi doktrin, rejimde hâkimse, onun koyduÄŸu kurallar iÅŸlemekte, hâkim gücün çarkının iÅŸlemesi için halkın desteÄŸine ihtiyaç duyulduÄŸundan, senaryosu önceden yazılmış oyunda, halka sadece figüran roller verilmektedir. Halkın seçmek mecbûriyetinde olduÄŸu düzenin memurları, isteseler bile hâkim gücün/derin devletin sistemini deÄŸiÅŸtirme hakkına sahip olmadıklarından, halkı temsilen seçilenlere düşen iÅŸ, mevcut sistemin çarkının başında durmaktan öteye gitmez. Bu olayda halka düşen ise, düzenin bazı yerlerine idareciler tâyin ederek onların suçuna ortak olmaktır. Demokrasi bir yönetim biçimidir; yönetimleri belirleme biçimi deÄŸil! Kendisi bir düzendir; baÅŸka düzenlere kapı deÄŸil! Davul tutanları seçme iÅŸidir; tokmakları deÄŸil! Egemen güçler tarafından kuralları belirlenmiÅŸ oyundur; oyun kurallarını belirleme iÅŸi deÄŸil! Demokrasi, kitabına uydurma rejimidir; Kitab"a uyma deÄŸil! Demokrasi ile disiplini esas alan rejimler arasındaki fark, önemsizdir: Totaliter rejimlerde kral veya general; “Ben böyle istiyorum!” der; Demokrasi ise, “sen böyle istiyorsun!” der. Güçlünün hâkim olduÄŸu rejimin adıdır demokrasi. ÇaÄŸdaÅŸ bir masaldan ibarettir. Her ne kadar tersi iddia ediliyor olsa bile, seçenlerin ve hatta seçilenlerin deÄŸil; seçtirenlerin ve derindekilerin irâdesi önemlidir. Demokrasi, bir Truva atıdır. Halka, oy vermeme hürriyeti bile vermeyen çaÄŸdaÅŸ dayatma rejimidir. %51 delinin % 49 akıllıya gâlip getirilmesinin adıdır. Müslümanla kâfirin, mücâhidle İslâm düşmanının, âlimle câhilin, aydınla avamın eÅŸit olduÄŸu adâletsiz rejimin adıdır demokrasi. Demokrasi açısından, oy veren insanlar, eÅŸit olmasına eÅŸittir, ama bazıları daha çok eÅŸittir. Elli bir pirenin kırk dokuz file gâlip getirilmesidir demokrasi. Kazanan ve kaybedenin maçtan önce belli olduÄŸu ÅŸikeli bir karşılaÅŸmadır. Hakka raÄŸmen halk idaresi olmasının yanında; aslında halka raÄŸmen egemen çevrelerin halkın inancına ters dayatmalar rejimidir. Teorisiyle pratiÄŸi birbirine bu denli ters bir anlayış, baÅŸka hiçbir ideolojide bu kadar sırıtmaz. Demokrasi, bilindiÄŸi gibi Batı kültürünün ürünü olan bir sistemdir. Batı medeniyetinin en önemli özelliÄŸi, insanın kendini ilâhlaÅŸtırarak, tanrıya baÅŸkaldırı, nefse, hevâya ve ÅŸeytana tâbi olmaktır. Demokrasi anlayışında da bu özelliÄŸi görürüz: Yüce Allah"ın nizamını kabul etmeyip, yönetimde insanların hüküm koyması ve Allah'ın indirdiÄŸini bırakıp kendi hükümleriyle kendilerini yönetmek istemeleridir. Bunu demokratların ifadeleriyle (daha doÄŸrusu, hal dilleriyle) söyleyecek olursak: “Sen kim oluyorsun ey tanrı! Biz kendi hayatımızı kendimiz düzenleyebiliriz. Kendimiz düzenlemek için yöntemler buluyor ve uyguluyoruz” demekteler; dilleriyle veya tavırlarıyla. -Basite indirgeyecek olursak- demokratik söylemin içeriÄŸi ve anlamı iÅŸte budur. Haliyle, baÅŸka bir bâtıl gâye için, insanı/halkı putlaÅŸtırma amacıyla bâtıl tanrılara baÅŸkaldırılınca, hak ilâh olan Allah Teâlâ"ya da baÅŸ kaldırılmış oluyor. “Hevâsını ilâh edinen kimseyi gördün mü? Onun koruyucusu (bekçisi, vekili) sen mi olacaksın?”1[1] İster “hümanizm” adıyla, ister “demokrasi” ideolojisiyle, Batının anlayışı, insanı Tanrı yerine koymaktır; insanı, yani kendi hevâsını tanrılaÅŸtırmak. Batıda düşünce, inanış, ideoloji ve sistemlerin hepsi hakkında bu yargı geçerlidir; bu hüküm, ortak bir deÄŸerlendirmedir. Batı uygarlığının karşısında İslâmî dâvet vardır. İslâmî mesaj, Allah'a baÅŸkaldırı yerine ibâdeti öngörür. Fakat birilerine de baÅŸkaldırmayı emreder. Bu da nefsi, hevâyı ve ÅŸeytanı kapsamına alan “tâğut”a baÅŸkaldırmaktır. “De ki: Şüphesiz ki bu, benim dosdoÄŸru yolumdur. O halde ona uyun. DiÄŸer yollara uymayın. Sonra o yollar sizleri O"nun yolundan ayırıp darmadağın eder. İşte sakınasınız diye size bunları emretti.”2[2] Âyet-i kerime, gerçekten müslümanın hayatını, herhangi bir gedik bırakmaksızın tamamıyla Allah'a tahsis etmiÅŸtir. İşte Allah'a teslimiyet bu demektir. Ölüm ile noktalanıncaya kadar, hayatımızın tümünü, inanç ve kanaatlerimizden baÅŸlayarak tüm eylemlerimizi Allah için, Allah'a teslimiyet sûretiyle ortaya koyacağız. İslâm budur; böyle bir teslimiyettir. Bütün siyasî sistemlerin, ideolojilerin olduÄŸu gibi, demokrasinin de can alıcı noktası; hâkimiyet/egemenlik meselesidir. Yukarıda da belirtildiÄŸi gibi, hâkimiyet, daha ilerisi düşünülemeyen, siyasal bir güç ve etkinliÄŸi ifade eder. Yani siyasal güç ve etkinliÄŸin, iktidar ve muktedir oluÅŸun en ileri derecesini ifade eder. Bu en üstün kabul edilen otorite, kanunları yapar. Yöneticiler ona göre belirlenir. Yönetimin nasıl olacağını ve bu esasların ayrıntılarını o belirler. Hâkimiyet anlayışı itibarıyla İslâm bir tarafta, diÄŸer bütün sistemler bir taraftadır. İslâm, hâkimiyeti mutlak olarak sadece Allah"ta kabul eder; Allah"ın hakkı olarak bilir. Bunun dışındaki diÄŸer bütün sistemler, hâkimiyeti kimde görüyorlarsa ona göre isim alırlar. Demokrasi, hâkimiyetin halkın elinde olmasının adıdır. Krallık, hâkimiyetin kralın elinde olmasıdır. Teokrasi, hâkimiyetin Allah adına konuÅŸtuÄŸunu iddia eden din adamı sınıfının ya da kendini tanrı yerine koyanların elinde olmasıdır. Buna benzer diÄŸer bütün sistemler de böyledir. Yani siyasî sistemler, hâkimiyeti elinde bulunduranlara göre tanımlanır ve ona göre isimlerini alırlar. Yalnız İslâm, hâkimiyeti Allah"ta görür, hâkimiyeti Allah"ın hakkı olarak kabul eder. Bunun dışındaki diÄŸer bütün beÅŸerî sistemlerin (dinlerin) özelliÄŸi ise, hâkimiyeti Allah'ta görmeyip insanda görmeleridir. Hâkimiyeti insanda görmek gibi ortak bir paydaya sahip olduktan sonra, bu insanların “kim veya kimler?” sorusuna verdikleri farklı cevaplara göre isim alsalar da, müslümana göre bütün bunlar tâğutî ideoloji ve ÅŸeytanî düzenlerdir. Hâkimiyet noktasında demokraside yetki; halkın veya milletindir; Yani, toplumun geneli, egemenliÄŸe sahip kabul edilir. Hangi inanca sahip olurlarsa olsunlar, fertler birbirlerine eÅŸit olduklarına göre de, her bir ÅŸahıs, o hâkimiyetin bir birimine, bir parçasına sahiptir. Yani 70 milyonluk bir ülkede hâkimiyet, 70 milyon eÅŸit parçaya bölünmüş demektir. Bunun Kur"ânî ifadesi 70 milyon ilâh kabul ediliyor, demektir. Herkes hâkimiyetin eÅŸit bir parçasına sahip olduÄŸundan, zamanı gelince hâkimiyet parçalarının sahipleri oylarını bir tarafta toplar ve ittifakın mümkün olmadığı halde, çoÄŸunluÄŸu teÅŸkil eden parçaların toplamı doÄŸrultusunda icraatlar yapılır, kararlar alınır. Bu noktada hâkimiyetin kullanılması gündeme gelir. Demokrasi, çok tanrıcı Grek kültürüne dayalı, ondan kaynaklanan bir sistemdir. Yani, irticânın esasıdır. Åžu irticâya karşı dayatılmak istenen demokrasi, asıl irticânın kendisidir; asıl mürtecî de demokratlar. Çünkü onlar, kökü, tarihi itibarıyla eski Yunan"a kadar uzanan bir mürtecîlik yapıyorlar. Ondan da eski bir kökü var; ÅŸeytana kadar uzanan bir baÅŸkaldırıya kadar devam edip uzanıyor, kökleri oraya kadar varıyor, Allah'a baÅŸkaldırı ve ÅŸeytana itaat olan bir siyasî sisteme tâbi oluyorlar demokrat mürtecîler. Batılılar açısından demokrasi, en az zararlı (ehven-i ÅŸer) olabilir. Onlar Hakk'a, yani mutlak doÄŸruya, nassa inanmazlar çünkü. İslâm diye bir din, devlet ve dünya görüşü olmasaydı, Peygamberlerin ve iman edenlerin, uÄŸruna her fedâkârlıklara katlandıkları İlâhî hükümler söz konusu olmasaydı, "demokrasi mi, baÅŸka rejim mi?" tartışılabilir, Hakkın emrettiÄŸi "hayr" olmayınca "ÅŸerrin en ehveni" tercih edilebilirdi. Ama, müslümanın teslim olduÄŸu Rab ve Kitap her ÅŸerri yasaklar ve sadece hayrı emreder. Hak, apaçık ortadadır. Bâtıl rengine bürün(e)mez. Bâtıl görünümünde hak veya hak görünümündeki bâtıl, olsa olsa "ehven-i ÅŸer"dir. Ehven-i ÅŸerri tercih etmek de ÅŸerre râzı olmak demektir. Müslüman hakka tâlip olmak zorundadır. Demokrasi ve Hâkimiyet Demokrasi, bilindiÄŸi gibi Batı kültürünün ürünü olan bir sistemdir. Batı medeniyetinin en önemli özelliÄŸi, insanın kendini ilahlaÅŸtırarak, tanrıya baÅŸkaldırı, nefse, hevâya ve ÅŸeytana tâbi olmaktır. Demokrasi anlayışında da bu özelliÄŸi görürüz: Yüce Allah"ın nizamını kabul etmeyip, yönetimde insanların hüküm koyması ve Allah'ın indirdiÄŸini bırakıp kendi hükümleriyle kendilerini yönetmek istemeleridir. Bunu demokratların ifadeleriyle (daha doÄŸrusu, hal dilleriyle) söyleyecek olursak: “Sen kim oluyorsun ey tanrı! Biz kendi hayatımızı kendimiz düzenleyebiliriz. Kendimiz düzenlemek için yöntemler buluyor ve uyguluyoruz” demekteler; dilleriyle veya tavırlarıyla. -Basite indirgeyecek olursak- demokratik söylemin içeriÄŸi ve anlamı iÅŸte budur. Haliyle, baÅŸka bir bâtıl gâye için, insanı/halkı putlaÅŸtırma amacıyla bâtıl tanrılara baÅŸkaldırılınca, hak ilâh olan Allah Teâlâ"ya da baÅŸkaldırılmış oluyor. “Hevâsını ilâh edinen kimseyi gördün mü? Onun koruyucusu (bekçisi, vekili) sen mi olacaksın?”3[3] İster “hümanizm” adıyla, ister “demokrasi” ideolojisiyle, Batının anlayışı, insanı Tanrı yerine koymaktır; insanı, yani kendi hevâsını tanrılaÅŸtırmak. Batıda düşünce, inanış, ideoloji ve sistemlerin hepsi hakkında bu yargı geçerlidir; bu hüküm, ortak bir deÄŸerlendirmedir. Batı uygarlığının karşısında İslâmî dâvet vardır. İslâmî mesaj, Allah'a baÅŸkaldırı yerine ibâdeti öngörür. Fakat birilerine de baÅŸkaldırmayı emreder. Bu da nefsi, hevâyı ve ÅŸeytanı kapsamına alan “tâğut”a baÅŸkaldırmaktır. “De ki: Şüphesiz ki bu, Benim dosdoÄŸru yolumdur. O halde ona uyun. DiÄŸer yollara uymayın. Sonra o yollar sizleri O"nun yolundan ayırıp darmadağın eder. İşte sakınasınız diye size bunları emretti.”4[4] Âyet-i kerime, gerçekten müslümanın hayatını, herhangi bir gedik bırakmaksızın tamamıyla Allah'a tahsis etmiÅŸtir. İşte Allah'a teslimiyet bu demektir. Ölüm ile noktalanıncaya kadar, hayatımızın tümünü, inanç ve kanaatlerimizden baÅŸlayarak tüm eylemlerimizi Allah için, Allah'a teslimiyet sûretiyle ortaya koyacağız. İslâm budur; böyle bir teslimiyettir. Bütün siyasî sistemlerin, ideolojilerin olduÄŸu gibi, demokrasinin de can alıcı noktası; hâkimiyet/egemenlik meselesidir. Yukarıda da belirtildiÄŸi gibi, hâkimiyet, daha ilerisi düşünülemeyen, siyasal bir güç ve etkinliÄŸi ifade eder. Yani siyasal güç ve etkinliÄŸin, iktidar ve muktedir oluÅŸun en ileri derecesini ifade eder. Bu en üstün kabul edilen otorite, kanunları yapar. Yöneticiler ona göre belirlenir. Yönetimin nasıl olacağını ve bu esasların ayrıntılarını o belirler. Hâkimiyet anlayışı itibarıyla İslâm bir tarafta, diÄŸer bütün sistemler bir taraftadır. İslâm, hâkimiyeti mutlak olarak sadece Allah"ta kabul eder; Allah"ın hakkı olarak bilir. Bunun dışındaki diÄŸer bütün sistemler, hâkimiyeti kimde görüyorlarsa ona göre isim alırlar. Demokrasi, hâkimiyetin halkın elinde olmasının adıdır. Krallık, hâkimiyetin kralın elinde olmasıdır. Teokrasi, hâkimiyetin Allah adına konuÅŸtuÄŸunu iddia eden din adamı sınıfının ya da kendini tanrı yerine koyanların elinde olmasıdır. Buna benzer diÄŸer bütün sistemler de böyledir. Yani siyasî sistemler, hâkimiyeti elinde bulunduranlara göre tanımlanır ve ona göre isimlerini alırlar. Yalnız İslâm, hâkimiyeti Allah"ta görür, hâkimiyeti Allah"ın bir hakkı olarak kabul eder. Bunun dışındaki diÄŸer bütün beÅŸerî sistemlerin (dinlerin) özelliÄŸi ise, hâkimiyeti Allah'ta görmeyip insanda görmeleridir. Hâkimiyeti insanda görmek gibi ortak bir paydaya sahip olduktan sonra, bu insanların “kim veya kimler?” sorusuna verdikleri farklı cevaplara göre isim alsalar da, müslümana göre bütün bunlar tâğutî ideoloji ve ÅŸeytanî düzenlerdir. Hâkimiyet noktasında demokraside yetki; halkın veya milletindir; Yani, toplumun geneli, egemenliÄŸe sahip kabul edilir. Hangi inanca sahip olurlarsa olsunlar, fertler birbirlerine eÅŸit olduklarına göre de, her bir ÅŸahıs, o hâkimiyetin bir birimine, bir parçasına sahiptir. Yani 70 milyonluk bir ülkede hâkimiyet, 70 milyon eÅŸit parçaya bölünmüş demektir. Bunun Kur"ânî ifadesi 70 milyon ilâh kabul ediliyor, demektir. Herkes hâkimiyetin eÅŸit bir parçasına sahip olduÄŸundan, zamanı gelince hâkimiyet parçalarının sahipleri oylarını bir tarafta toplar ve ittifakın mümkün olmadığı halde, çoÄŸunluÄŸu teÅŸkil eden parçaların toplamı doÄŸrultusunda icraatlar yapılır, kararlar alınır. Bu noktada hâkimiyetin kullanılması gündeme gelir. Demokrasi, çok tanrıcı Grek kültürüne dayalı, ondan kaynaklanan bir sistemdir. Yani, irticânın esasıdır. Åžu irticâya karşı dayatılmak istenen demokrasi, asıl irticânın kendisidir; asıl mürtecî de demokratlar. Çünkü onlar, kökü, tarihi itibarıyla eski Yunan"a kadar uzanan bir mürtecîlik yapıyorlar. Ondan da eski bir kökü var; ÅŸeytana kadar uzanan bir baÅŸkaldırıya kadar devam edip uzanıyor, kökleri oraya kadar varıyor, Allah'a baÅŸkaldırı ve ÅŸeytana itaat olan bir siyasî sisteme tâbi oluyorlar demokrat mürtecîler. Demokrasi, halkın çoÄŸunluÄŸunun hâkimiyeti diye ifade edilse bile, bu iddianın kandırmacadan ibâret olduÄŸu uygulamalardan anlaşılmaktadır. Demokrasilerde çoÄŸunluÄŸun ittifakı bile yoktur. Demokrasi ile yönetilen bir rejimde yaÅŸayan insanların çoÄŸunluÄŸunun sözü nerede ve nasıl geçerli oluyor? Parti aritmetikleri içinde, % 25-30 oy alan her parti iktidar olur. Nerede çoÄŸunluk? % 70-75 muhâlefette kaldı. Yani, demokraside demokrasi yoktur. Demokrasiler, kendi mantıkları açısından bile saÄŸlıklı bir hâkimiyetin kullanılma yöntemini dahi icat etmekten âcizdirler. Åžimdiye kadar Batıda ve coÄŸrafyamızda birçok seçim sistemi uygulanmıştır. Ancak, bunların hiçbirisinin asgarî düzeydeki çoÄŸunluÄŸun irâdesini iktidar olarak yansıtabilecek yeterlikte olduÄŸu ileri sürülememektedir. Demokrasi, uygulamaya geçtiÄŸi tarihten günümüze kadar, sadece iki partinin olduÄŸu yerlerde bile, hiçbir zaman, hiçbir parti çoÄŸunluÄŸu saÄŸlayarak iktidar olmuÅŸ deÄŸildir. Çünkü seçimlere katılmayanlar vardır; yönlendirilenler, kandırılanlar, halka sorulmadan aday gösterilenler, kendisini tam olarak temsil etmediÄŸinden, mecbûren kendisine en yakın olduÄŸunu sandığı veya ehven kiÅŸiyi seçmek veya küsmek zorunda bırakılanlar vardır. Dolayısıyla demokrasi, uygulanması imkânsız bir tezdir, bir ütopyadır. Åžimdiye kadar batı felsefelerinde ortaya çıkmış olan ütopyalardan bir ütopya. Fakat bu demokratik sihirbazlar, medya ve diÄŸer imkânlar (bilim adamları, eÄŸitim kurumları ve düşünürler) vâsıtasıyla, demokrasinin ütopya olma özelliÄŸini insanların gözlerinden saklıyorlar. İnsanların bunu görmelerine mümkün mertebe imkân ve fırsat tanımamaya çalışıyorlar. GerçeÄŸin görülmesine sebep olacak herhangi bir ÅŸey olduÄŸu zaman, birtakım oyalamalar icat edilerek insanlar onlarla meÅŸgul edilir ve gerçeÄŸe nüfuz etmeleri böylelikle önlenmiÅŸ olur. Kanaatleri samimi olarak kabul görmeyen azınlık ise demokraside her zaman bir küskünler kitlesi meydana getirir. Dolayısıyla yapılan uygulamalara bu muhâlefettekiler hiçbir zaman katılmazlar. Bu eleÅŸtirilerimiz, demokrasinin kendi mantığı ile demokrasiye bir reddiyedir. Görülüyor ki demokrasi, hiçbir zaman için demokrasiyi savunanların ileri sürdükleri gibi, insanlığın en ideal sistemi, ya da en az yanlışı olan sistemi olamaz. Çorçil'e atfedilen bir söz vardır. "Demokrasi, dünyadaki en güzel ikinci sistemdir." SormuÅŸlar; "demokrasiyi neden ikinciliÄŸe indirdin?" diye. "Birincisi yok ki!" diye cevap vermiÅŸ. Gerçek öyle deÄŸil; demokrasi öyle ikinci, üçüncü sıradaki bir düzen filân deÄŸil; bir curcunadan ibârettir. Eflâtun'un tâbiriyle; "demokrasi, ÅŸarlatanlar düzenidir." Demokrasinin babası sayılan Jan Jack Russo da benzer bir ÅŸey diyor: Demokrasiyi uzun uzun anlattıktan sonra; "Emil" adlı kitabında "doÄŸrusunu söylemek lâzımsa" diyor, "insanlar kendi kendilerine kanun yapamazlar. Bize kanunlar verecek ilâhlar lâzım." İnsan hayatı çok yönlü ve çok boyutludur. Bütün bu yönleri ve boyutları ile insan hayatını tamamıyla kuÅŸatmış hiçbir beÅŸerî sistem yoktur. İnsan hayatını bütünüyle kuÅŸatmak iddiasında olan beÅŸerî hiçbir ideoloji ve dünya görüşü de ortaya çıkmamıştır. Sadece İslâm, insan hayatını bütün yönleriyle ve boyutlarıyla kuÅŸatmayı hedeflemiÅŸ ve gerçekten kuÅŸatmış kâmil bir din hüviyetine sahiptir. Sadece İslâm, inanç, davranış, sosyal ve siyasal düzen, ahlâk, dünya görüşü ve âhiret anlayışı, düşünce ve yaÅŸama biçimi, insanın kendisiyle, çevresi ve Rabbiyle tüm iliÅŸkilerini tanzim eder. Tüm bu alanlarla ilgili kuÅŸatıcı hükümler koyar. Bütün beÅŸerî ideolojiler, tüm ahlâk görüşleri, sosyal ve siyasal insanî görüşler, hangisi olursa olsun, İslâm'ın bakışına göre esas itibarıyla birer dindir. Fakat bu dinlerin hiç birisi insanın hayatını bütün boyutlarıyla kuÅŸatmak iddiasında olmadığı için bazen müşterek birkaç beÅŸerî ideoloji veya beÅŸerî din bir araya gelir ve insan hayatını kuÅŸatmaya çalışırlar. BeÅŸerî sistemlerin herhangi birisini bir yerde kabul ettiÄŸiniz zaman, siz sadece o kadarıyla hayatınızın tamamını tanzim edemezsiniz. Hayatınızın diÄŸer açıklarını, diÄŸer yönlerini de uygun göreceÄŸiniz veya o kabul ettiÄŸiniz sistemle uyuÅŸabilecek baÅŸkalarıyla doldurursunuz. Bütün beÅŸerî sistemlerin en büyük ortak paydası ise, laikliktir. Siyasî hayatınıza demokrasiyi getirip hâkim kıldığınız takdirde, hukukunuz ne olacak? Ahlâkınız, iktisadî iliÅŸkileriniz ne olacak? İşte bu noktada, demokrasi bütün bunları "hâkimiyet kayıtsız ÅŸartsız milletindir" diyerek millet ve milletin yetkili gördüğü kimseler yoluyla temsili sûretiyle, temsilî sisteme uygun olarak seçilen kimseler aracılığıyla bu sorunları çözmeye çalışır. Temsil yetkisine sahip bulunan kiÅŸi ve kurumlar, onların hukukunu belirler. Hukukun bünyesi içerisinde iktisadî iliÅŸkileri ortaya koyar. Bunların sonucu olarak bir ahlâk anlayışı da oluÅŸur. Toplumsal hayatın gerekli diÄŸer bütün kurumları bu yapı ile uyumlu olarak ya da en azından çeliÅŸki arzetmeyecek ÅŸekilde ortaya çıkar. Bütün sistemler ilk ortaya konuldukları zaman, hangi çerçeve için konulmuÅŸ olurlarsa olsunlar, sadece orada kalmazlar; insan hayatının tamamını kapsarlar; en azında pratikte bu böyledir. Hiçbir beÅŸerî sistem, kâmil olamaz ve insanlar, beÅŸerî sistemlerde deneme yanılma yoluyla mesafe alabilirler. O bakımdan beÅŸerî sistemler esas mâhiyetleri itibarıyla bir yaz boz tahtasıdırlar. Bunu, içinde yaÅŸadığımız beÅŸerî sistemin meselâ kanunlarında çok rahat bir ÅŸekilde görebiliriz. BeÅŸerî Sistemlerin DünyevîliÄŸi; İslâm'ın UhrevîliÄŸi BeÅŸerî sistemler eksiklerini baÅŸka sistemler vâsıtasıyla tamamlasalar bile âhirete yönelik hiçbir ÅŸey söylemezler. İnsanın ölümünden sonrasıyla ilgilenmezler. Dolayısıyla beÅŸerî sistemler ne kadar ileri olurlarsa olsunlar, ilgilendikleri özel alanda bile mükemmel olamazlar ve insanın ölümden sonraki hayatı için bir ÅŸeyler verme iddiasında bulunamazlar. Müslüman ise, âhireti hesaba katmadan en ufak bir davranışta bulunamaz. Müslüman, dünya hayatıyla âhireti hedefleyendir. Dünyadaki olumlu veya olumsuz geliÅŸmeler, imtihan kabul edildiÄŸinden, müslümanın istikameti üzerinde etkili deÄŸildir. "Tâ ki, elde ettiÄŸinizle sevinmeyesiniz, kaybettiÄŸiniz dolayısıyla da üzülmeyesiniz."5[5] Dünya hayatında ele geçirdiklerimize sevinmeye deÄŸmez; kaybettiklerimiz için üzülmeye deÄŸmediÄŸi gibi. Önemli olan, müslüman olarak kiÅŸinin kendi sorumluluÄŸunu yerine getirmesidir. Müslüman için en mühim ÅŸey, amellerinin sâlih olması, eylemlerinin kabul edilecek vasıfta bulunmasıdır. Bu gerçekleÅŸince, önde veya arkada olmak önemli deÄŸildir. Netice almış, dünyada baÅŸarılı olmuÅŸ veya maÄŸlup düşmüş, marjinal kalmış, hiç önemli deÄŸildir. Bir hadis-i ÅŸerifte şöyle buyrulur: "Kıyâmet gününde kimi peygamber yanında iki üç mü'minle birlikte gelecek." Yani iki üç tane, hatta tek başına gelen peygamberleri biz marjinal kaldı diye dâvetlerini tebliÄŸ etmede kusurlu davrandıklarını mı kabul edeceÄŸiz? Nuh (a.s.) 950 yıl istikamet üzere yaptığı tebliÄŸde dünyevî açıdan netice alamadı veya çok küçük bir sonuç aldı diye, yaptıklarını küçümseyecek, marjinal kaldı diye tenkit edebilecek miyiz? Dolayısıyla biz hakkı ve hakikati baÅŸarılarda, çoklukta, azlıkta, önde ve arkada olmakta deÄŸil; Allah'ın kitabına ve Rasûlün sünnetine mutabakatta ararız. Allah'ın Kitabına ve Rasûlün sünnetine uygun oldumu bir iÅŸ güzeldir; neticesi dünyevî olarak hiç olsa bile. Önemli olan Allah'ın vereceÄŸi deÄŸerdir. Dünyevî sonuçları Allah verirse ne âlâ, vermezse vermez. Hayatımız ve ölümümüz, Allah için olabiliyorsa, netice odur. İşte bu anlamıyla hayatı kuÅŸatan biricik sistem, kâmil din, sadece Allah Teâlâ'nın dinidir. İslâm'ın EksizliÄŸi ile BeÅŸerî Sistemlerin YetersizliÄŸi Bütün beÅŸerî sistemler eksiktir, parçacıdır. Çözüm getiremeyiÅŸleri, insanları mutluluÄŸa ulaÅŸtıramayışları, bunun en açık göstergesidir. Kendilerinin kendileri için belirledikleri hedefleri dahi gerçekleÅŸtiremeyiÅŸleri bir tarafa, müslüman olarak bizim onlara yönelteceÄŸimiz en büyük eleÅŸtiri, bu sistemlerin eksik olduÄŸuyla ilgilidir. Bu sistemler, yamalı bohçadır; insanı kuÅŸatamazlar, kâmil din olamazlar, âhiretle ilgili söyleyecek sözleri de yoktur. Yalnız Allah'ın dini olan İslâm'dır, hayatı bütünüyle kuÅŸatan, dünyayı ve âhireti içeren. Mevcut sistemler bize Allah'ın rızâsını kazandıramaz. Dolayısıyla biz, insanların tümüne Allah'ın rızâsının nasıl kazanılacağını öğretmeyi, böyle bir yükümlülüğü üzerimize almış kimseler olarak ortadayız. İslâm'ın kemâli vahye dayalı olmaktan kaynaklanır. Buna karşılık batının zevâli, böyle bir dinden mahrum oluÅŸundan kaynaklanmaktadır. Felsefeleri, ideolojileri, rejimleri ve hevâları hepsi ÅŸeytanın insanlara telkin ettiÄŸi lehviyattandır. Kur'ân-ı Kerim'in belirttiÄŸine göre ÅŸeytanlar da dostlarına telkinatta bulunurlar. Demek ki dünyada ezelden beri, Âdem (a.s.)'den beri, iki ÅŸey çarpışıp durmaktadır. Allah'ın vahyi ve ÅŸeytanın, dostlarına telkin ettiÄŸi vahiyler; Hak ile bâtıl. İslâm'ın kemâlinin bir neticesi olarak İslâm, her zaman ve mekânda bütün insanlığın her türlü ihtiyacını karşılayabilecek vasfa sahiptir.[6] 6 1[1] 25/Furkan, 43 2[2] 6/En"âm, 153 3[3] 25/Furkan, 43 4[4] 6/En"âm, 153 5[5] 57/Hadîd, 23 6[6] M. BeÅŸir Eryarsoy, İslâm"a Göre Laiklik, Demokrasi ve Hâkimiyet, Buruc Y., s. 53 vd. |
--->: 29 mart seçimlerine dair,sabırla okunması temennisiyle selam müminlerin üzerine olsun. Yazı baya ayrıntı ile doldurulmuş kanaatimce yararlı .Ben hayatımda oy kullanmadım ve Allah nasip eder ise bundan sonrada kullanmayacam .Bu konu müslümanlar arasında epey itilaf lı ki Mustafa İslamoğlu gibi sevdiğim ve Abdurrahman Dilipak ında oy kullandıkları açık.Ben parfüm örneğinde olduğu gibi velevki alkolü uçsun şüphe edip yaklaşmadığım gibi buna da yaklaşmayacam.Toptan red etmiyorum en nihayetinde metod ama bizi bir yere götürmeyeceği açık. selam ve dua ile. |
--->: 29 mart seçimlerine dair,sabırla okunması temennisiyle İslamoğlu hocayı dinledim bu konuda ve diğerlerinide ..yalnız kullanın yada kullanmayın..saadece şunu anlamıyorum ki bazı husularda bende yapıyorum..ı yaptığımız davranışları söylemek de bazen söylememek de vebale götürmez mi insanı..o kadar derin hesap ediyor isek, düşüncemiz hak içinse, ben söyledikleriminde bana geri dönüşünün nasıl olacağını hesap etmem gerekir.. öyle ya şimdi çok etkilenen biri olarak bir arkadaşım oy verse veya vermese zayıflığımdan mı nedir yaptığım iş yada izlediğim yol açısından etkilenir ve değişebilirim..o halde hak olanı anlatın ama yaptığınızı anlatmayın derim...benim kafam karışıyor:) elbette bu sadece benim fikrim. vesselam... |
--->: 29 mart seçimlerine dair,sabırla okunması temennisiyle Rabbim kalplerimizi dini üzere sabit kılsın.Zaten bunun metod olduğunu söyledim.Ki Mısır daki müslüman kardeşler de şeçimlere baya ilgilidirler.Mustafa İslam oğlu hocanın bir soru üerine boyalı parmağını gösterip '' oy vermeyelimde koymu verelim'' dediğini mukim kaynaklardan duymuştum.Yinede araştırırım.Ben çoğu şeyde arayıp bunu nasıl yapmalı yada ilmen nedir diye sorduğum kardeşlerin parfüm alkolü uçar demelerini ve alimleri göstermeleri belki fetva yönünden doğrudur ama benim içime sinmediği için kullanmıyorum. Konu ilerleyen zamanlarda iyice açılır bizde biraz araştıralım.Hem 29 marta daha var:) |
--->: 29 mart seçimlerine dair,sabırla okunması temennisiyle Yine de oy kullanmadığımızı veya kullandığımızı ...veya kime verdiğimizi söylemek mi kendimize saklamak mı doğru? ben de burdayım:)zira çevremde kişilerin birbirlerinden nasıl etkilendiklerini görüyorum.Neye sebep olduğumuzu da tartmalıyız değil mi? bu nedenle merak ediyorum...yaptığız davranışlar bir kişiyi dahi etkilese o bir kapıdır inşAllah hep hayra açılır... |
--->: 29 mart seçimlerine dair,sabırla okunması temennisiyle (Yine de oy kullanmadığımızı veya kullandığımızı ...veya kime verdiğimizi söylemek mi kendimize saklamak mı doğru? ) Herhal yine direk cevap veremicem iyi düşünüp vahye tekrar bakmam lazım. günümüz müslümanlarının medet umdukları yerler korkunç.Sandıklara bağlamışız bacımızın baş örtüsünü, mazlumun gözyaşını... elde ne var??? |
--->: 29 mart seçimlerine dair,sabırla okunması temennisiyle ben konunun yorumlanmasını ve tartışılmasını,gündeme alınmasını bekliyorum sadece... o yüzden sitede islami noktaad ciddiyet sahibi herkesten yorumlarını bekliyorum... |
--->: 29 mart seçimlerine dair,sabırla okunması temennisiyle Ve Aleyküm selam @emirahmedyasin siyaseti konuşma taraftarı değilim ama oy kullanılmadığı taktirde de vebal atında kalınıyor bildiğim kadarıyla.. |
--->: 29 mart seçimlerine dair,sabırla okunması temennisiyle Oy kullanmayanada saygı duymak lazım ama oy kullanmamak onların istediği gibi yönetilmeyi kabul etmek değilmidir? |
--->: 29 mart seçimlerine dair,sabırla okunması temennisiyle ben nasıl oy kullanmıyıcam hepsi köylüm:)beğenmesemde :):)benim gibi yaşıyorlar o halde benide vurun:) |
--->: 29 mart seçimlerine dair,sabırla okunması temennisiyle Öncelikle sanıyorum tüm yazılanlar Maide 44 ayetinin anlaşılmasına dayalı yorumlardır oy kullanmak müslümanım diyen her kişinin görevidir zira şöyle bir söz vardır zaruret kapıdan girince şeriat çıkar şöyleki türkiyedeki anayasal düzen rejim sistem belli ölçü dahilindedir bunu değiştirmek şu an için la mümkündür hal böyle iken oy kullanmamak islami kesim için küfre tağuta oy vermenin kendisidir zira alternatifler bellidir yani kıyas sözkonusudur "İki kötülükle karşı karşıya gelince daha hafif olanı işlenerek, büyüğünün çaresine bakılır" (Mecelle, md. 28) ve "Daha şiddetli olan zarar, daha hafif olan zararla izâle olunur" (Mecelle, md. 27) kısmen izah edecek olursak malumumuz olduğu üzre rüşvet vermek faiz yemek kati deliller ile haramdır lakin bugün türkiyede yaşayan hangi müslüman ben bunların hiç birisini yapmadım diyebilir zira ödemiş olduğumuz her gecikmeli faturada (gecikme bedeli adı altında)dahi faiz söz konusudur velhasıl bu durum ve benzeri günahlar rahmanın hükmünün dışına çıkmak rahmanın hükmüyle hükmetmemek demek değildir eğer böyle olsa idi yeryüzünde tek müslüman görmek mümkün olmazdı ...Maide 44 ayetine baktığımızda ise dikkate şayan bir ibare vardır sözkonusu ayet kafirler ve fasıklar için inmiştir zira ayetin siyakına baktığmızdada kafirler için indiği görülmektedir ...Velhasıl oy kullanmak belki(olaki isbaetli olmasın) vebaldir lakin küfür değildir bilakis buna küfür demek küfürdür ...selam ve dua ile... |
--->: 29 mart seçimlerine dair,sabırla okunması temennisiyle Allah ın selamı ve rahmeti hepinizin hepimizin üzerine olsun. Ben kullanmadığımı söyledim illa şöyle yapılmalı demedim.Amma bu oy kullanmanın pekte sağlıklı olmadığı kanaatindeyim.Kendi kanımdan canımdan olanlarda kullanıyorlar pek birşey demiyorum.Konuyu vahi ve hadis yönünden iyi araştırmaya çalışıyorum.Toptan reddetmiyorum.Bir iki güne net konuşurum.Bana birisi desinki bakın şu kadar sene şunlara oy verdik islami açıdan şunları kazandık... Başörtüsü duruyor! -İmam hatipler duruyor!-hakaretler duruyor!... |
--->: 29 mart seçimlerine dair,sabırla okunması temennisiyle şimdi bu dünyada cennet aramak muhal... ben sanıyorum ki kıyamete kadar çile olacak.zülm olacak..müslümana zindan da olacak neyazıkki..ve de hiçbir devirde yeryüzünde bozgunculuk küfr tağut yok olmamaıştır..ancak mevlam vad ettiği zamanda bu olacaktır.. bizlerde safımız belleyip yolumuzda imanla mücadele gösterecek duruşumuzu kalbimizi cenderelerden geçirip ateşten gömleklerle cihadımızı yani müslümanlığımızı bu zor şartlar attında sunacağız ilahi dergaha.... velhasıl...alternatifiniz yok..eğer oy vermesseniz daha kötüsünü doğurmayacakmı toplum..ehveni şer derler ya hani..yalnız şuda bir gerçek kişilerin islamını sorgulammak lazım..bir aile içinde baba ile evlat arasında nasıl diyalog savaşı fikir anlaşmazlığı olsada yine aynı sofrada oturur veya aynı safta cuma namazını kılar vs...ve birbirlerine ik eli uzatır canları birbirlerine yanar.. günahkar olsakda birlik olmak dışlamadan yargılamadan asıp idam etmemeliz müslümanları...kalbimizi herkese açık kapı ve daha iyisini nasıl yapmalı heyecanıyla hangi şart veya imkandaysak bir adım öne çıkarak bir insan daha kazanmalıyız..baş eğmekle karıştırmayalım...bunları.hakkı savunmak için hakkı yaşamak için asıl ilk şart iman ve onunda yeri kalbimiz..iman en büyük imkandır..öyleyse şartlara söz söylemekdense her an hakka hizmet için hiç bir şeyi bahane etmemeliyiz..her an ve her yerde onun rızasını icra için mevla zemin vermiştir.."ve hüve meaküm eyne ma küntüm"... anne bile ne sevdiği yavrusunun fikrine hükmedemz..herkes sizinle aynı ölçüde iman edip islam olmayabilir..eğer niyeti ve gayreti hak ise hatalarıda günahlerıda olsa bizimdir..Allah kullurının gayretine bakar... sonuç mükemmele yakın bile olmasa verdiğiniz oyların daha beter sonuçları veya vermeyince çıkacak tablodan istemesenizde mesulsunüz diye düşünüyorum... vesselam |
--->: 29 mart seçimlerine dair,sabırla okunması temennisiyle Konuyu tekleştirmek taraftarı değilim...ya oy ver ya verme.. İslamoğlu tumturaklı bir cevap vermiyor işin aslı,ben de dinledim.. Zeynep hearty,şartlar hakikaten "ilkeselliğimizi" bu kadar etkiliyor mu??? ben "oy kullanmamayı" ilke edinen biri değilim,"ilkem" küfrü ve şirki ayırmak,tağutun ne olduğunu dile getirmek,demokrasi,kemalizm,laiklik gibi fikirlerin islam ile bağdaşmayacağını açık ve net ortaya koymaktır... Bu minvalde oy kullanan arkadaşlara sorum: hakikaten oy verdiğinizde,bu insanlar islam'a mı hizmet edecek??? Laikliğin koruyucusu biziz diyen müslümanlar??? müslüman ve islam sempatizanı arasında oldukça fark var kanaatindeyim... Allah resulü'nün zamanında da meclis var,DArun nedve,Allah resulü dilese idi,burayı kullanabilirdi,bilhassa amcası vasıtasıyla ama kullanmadı??? Özgün olmayan hiçbir hareket tutunamaz... Biz müslüman olarak ne istediğimizi biliyor muyuz? şu ihl bi hallolsa bi de başörtüsü,ooohh deymeyin keyfimize (mi) diyeceğiz??? Biraz da tecrübe ekleyeyim buna..Bu ülkede 1950den beri biraz bizden gözüken tüm siyasetçilerin sonu nasıl oldu?? Sivil bir hareket üretmediğimizde,siyaset enerjimizi almıyor mu? ve sistem kendi içinde bizi eritmiyor mu??? Onların sahası ve hakem onlardan...Bizimkiler iyi oynarlarsa az biraz,düdük çalınıyor ve maç finish!!! 28 şubat gibi mesela,herhalde bu hakem! düdüğünü hepismiz duymuşuzdur... Bir diğer sorum,ben müslümanım diyenlerdeki islami hareket bilinci,ne durumdayz dersiniz?? Halkı oy vermek ya da oyvermemek diye ikiye ayırmıyorum,ya da biri sapık diğeri hakk gibi bir ithamım da yok... oy vermek mesuliyet diyenler,milli görüş camiası...İslami hareketi tek kanaal bağlarsanız,olacağı budur tabi...Saygı değer büyüğümüz de milli görüşe oy vermeyenler için "PATATES DİNİéne mensuplar demişti..var mı aranızda bu dine mensup olan??? Lübnan hizbullahı,güncel olarak incelenmesi gereken bir yapı bence..her zaman sivil bir lider,ama meclis de elemanları var..Ve nasrallah'a biatlı...Meclisten kovsalar bile,halk var,ya da dilerseler meclisten milletvekillerini çekip sistemi sıkıştırabiliyorlar... ya da ya el_feta,biz islami hareket olarak çok yeniyiz mi diyorsunuz? öyle ya,taş çatlasın 40 yıl olmuştur,ötesi yok... Seyyid kutub'un yoldaki işaretleri'ni okuyanınız vardır elbet..O bile bu işin 200 yıl sürebileceğini söyler...Allah rahmet etsin... Bizi gayri islami bir düzenle yönetecek müslümanlar... galiba sıkıntı burada... he bir de,sorularıma cevap verecek mübarek zatlar arıyorum aranızda :) selam ve dua ile.. |
--->: 29 mart seçimlerine dair,sabırla okunması temennisiyle Önce "ben bilirim" havasından bi uzaklaşın bakalım... ... Sizce oy veren şirkte midir? Net cevap verin... Konuya gelince; Bir müslümanın amacı; Dünya üzerinde Hakkın hakim olması için çalışmaktır. Var olan Batıl düzen değişmeden, yani ağacın kökünün çürüklüğü bilinmeden iş görülmez. Bu yüzden, düzeni düşünmeyen bir insan, detaylar ile avunur ve kaybeder. Batıla hizmet eder, haberi de olmaz.. Kriter nedir? Bir insan oy verirken neyi kriter alır, işte mesele burada. Oy verirken mantığın, İslam Düşmanı düzeni kabul edip, zaten bunsuz olmuyor, o zaman elimizdeki ile idare edelim diyerek vermek, sizin bahsettiğiniz sistemin ürünüdür, sistemi desteklemektir. Ama şu var; Çürümüş ağacın yapraklarını süpürmeyi iş görenlerin ötesinde, bu ağacın kökünün çürük olduğu bilinci ile iş görenleri ayırmak gerekir. İşte bu bilinç herkesin istediği ve hayalini kurduğu Adil Düzeni getirecektir. Bizim bir yolu değerlendirmedeki kriterimiz nedir peki? Düşamın altetmesi; bir cenahın haksızlığını ya da yanlış yolda olduğunu değil, en fazla güçsüzlüğünü gösterebilir. O zaman güçlenmek lazım gelir. İşte, bu kriteri biz; yenildi, o zaman yanlış yolda diye alırsak yanılırız. Güçlüyü haklı yapmış oluruz, haberimiz olmaz. 28 Şubat yorumunuz bunun bir örneğidir mesela.. ... Demokrasiye gelince.. Demokrasi; seçmen bilinci ile orantılı olarak hakkı, adil olanı seçer. Yoksa, haklıyı haksız, haksızı haklı gösteren bir yapı içine girebilir. İşte bu yüzden seçmeni bilinçlendirmek, oyunlara başvurmak değilde, İslami yapı ile çalışmalar yaparak oluyorsa, yani kalkınmanın hedefi, maddi ve manevi kalkına ise, bu durumda zaten Batıl düzene hizmet etmek değil, bilakis Hak düzeni hakim kılmak için çalışmak demektir. Bu ayrım, incedir ama herşeyin özetidir. ... Bir zihniyet; Var olan devletin Laik, Demokratik vs Batıdan alınma düzenlerinin hep olumsuz ve İslam Düşmanlığı şeklinde kullanılmasını baz alarak, oy vermeyi Küfr ve Hak arasındaki seçimde, Küfr'ü seçmek olarak gösterirse, o zaman çerçeveyi Oy ile dar tutmaması gerekir. Buna, Devlet için yapılan tüm hizmetlerin, ödenen vergilerin, yatırılan faturaların, yapılan askerliğinde Küfr içine girmekte olduğunu söylemesi lazım gelir. Bu devletin kurumlarında çalışmayı, sigorta yaptırmayı, emekli olmayı da bunun içine katması gerekir. Bir müslüman, İngiltere'de yaşıyor diyelim. Var olan seçim düzeni 2 partili sistem. Bu ikiside Hakkı, İslamı savunmadığı için bunlarından birini seçmesi gerektiği durumda hangisini seçmeli ya da seçmemeli mi? Seçmediğinde, vatandaş olarak kim gelirse dolaylı olarak onu desteklemiş olmuyor mu? İşte oydaki vebal budur. O kadar önemlidir ki; vermekte, vermemekte sorumluluk getirir. Bu şekilde bir sistem olduğu için, zamanında Üstad Said Nursi, Ehve'i Şer diyerek Demokrat Partiye oy vermiştir. Ehven'i Şer; Hak olmadığı zaman seçilir. Hak varken, ehven olmaz. İngilteredeki müslümanda önce Ehven'i Şer olanı seçmeli ve gücü nispetinde orada Hakkın hakim olması için, İnsanların İslama girmesi için çalışmalıdır. Bu çalışma ferdi değil, teşkilat olarak yapılmalıdır. Bunları kısa geçiyorum, konudan uzaklaşmayalım. ... Alıntı; Saygı değer büyüğümüz de milli görüşe oy vermeyenler için "PATATES DİNİéne mensuplar demişti..var mı aranızda bu dine mensup olan??? Bu sözüde bir kaç kişisen duydum. Ama kimse delil sunamadı. Sizin, bu söz hakkındaki deliliniz nedir? selametle.. |
--->: 29 mart seçimlerine dair,sabırla okunması temennisiyle Alıntı:
Muhakkak etkiliyor zira etkilemiyor olsa idi bugün maide 44 ayetini okuyup (kendilerince yorumlayıp)oy vermeyenlerin başörtüsü sorunu karşısında veya dünya Müslümanlarının maruz kaldığı zulumler karşısında ve bir çok nedenlerle ilkeli olmaları gerekmektedir lakin tüm bunların ÅŸu aÅŸamada mümkün olmadığı malumunuzdur..hem madem Müslüman oy vermekle ilkesizleÅŸiyor ÅŸu halde verilen tüm tavizlerde de ilkesizleÅŸme nisbeti ölçülür orandada olsa mümkündür. Elbette Müslüman olarak yapılması gerekenler bunlardır lakin ÅŸu varki tüm bu ''la'' ları hayatın hangi karesinde uyguladığınızı uygulayabildiÄŸinizi düşünmek gerekmeketedir zira çok basit bir örnek verirsek bugün evimize gelen hangi faturanın gecikme bedelini ödemeyip bu taÄŸuti sitemin kanunudur müslümanım ve müslüman kiÅŸi faiz ödemez diyerek ben bunların tümünü reddebiliyorum diyebiliyoruz Biz Müslümanlar olarak kalplerde olanı yalnızca Allah bilir sözüne binaen davranmalıyız müslümanım diyen her kiÅŸi müslümandır aksini zikretmediÄŸi müddetçe hem önceki yazımdada ifade etmiÅŸtim ÅŸimdide yineliyorum bugün türkiyedeki sistem aÅŸikardır verilmeyen her oy taguti sistemin fonksiyonlarının dahada geliÅŸmesi açısından ilerleme kaydetmeye nedendir taguti sistemi reddetme adında yapılan oy vermeme eyleme bilakis taÄŸuta destektir Elbette Müslüman ve İslam sempatizani arasındaki fark katidir arsındaki fark demek yanlıştır zira biri Müslüman bir diÄŸeri kafirdir fark deÄŸil yığınla farklar vardır… Darun nedve kısmına gelicek olursan efendimiz darun nedveye girmemiÅŸtir fakat darun nedve ye karşılık darul erkamı kurmuÅŸtur ve darul erkamda da İslam hukukuna uygun kararlar çıkmış günümüz anlayışında siyasi ve benzeri kararların yanı sıra bir çok karar darul erkamda alınmıştır bu kararlar isabet etmiÅŸtir etmemiÅŸtir bunlar ayrıca müzakere edilebilir… Dünyanın bir çok ülkesinde çeÅŸitli ÅŸekillerle çeÅŸitli eylemler yapılmış fakat tüm bunlar için kullanılan ve kullanılması gereken ifade hiç deÄŸiÅŸmemiÅŸtir bunun adı ise zulumdür nereye gider iseniz gidin dünyanın her yerinde bununla karşılamamak mümkün deÄŸildir adına 28 ÅŸubat denir 17 eylül denir Çeçenistan denir Azerbeycan denir KeÅŸmir, Filistin vs.. denir ...Fakat budurumda efendimiz sav ÅŸu hadisi aklımıza gelir sizden biriniz bir kötülük gördüğünde onu eli ile defetsin eÄŸer buna gücü yetmiyorsa dili ile defetsin yok eÄŸer bunada gücü yetmiyorsa kalbi ile buÄŸz etsin buyurmaktadır ...hadisine binaen yapılması gerekenin güç yettiÄŸi nisbetinde yapılmasıdır ... KurtuluÅŸ aslında hakikat bu cümlede gizli zira deÄŸil islami hareket insanı hareket bilincinde dahi deÄŸiliz tüm olanların mecburiyetlerin tavizlerin ilkesizleÅŸmelerin ana nedeni tümüyle budur imanların kırılması imanın çatırdaması bakınız siz ben ve diÄŸer inanalar yapabildiÄŸimiz; yazabildiÄŸimiz birkaç satırdan ibaret deÄŸilmidir Åžunuda ifade etmeden geçemiyeceÄŸim tüm halkını bir gecede cühela bırakan bir anlayışın kurmuÅŸ olduÄŸu düzenin yerini İslami bir düzen almadıkça bu toplum tümüyle feraha ulaÅŸamıyacaktır bu düzenin deÄŸiÅŸmesi için kötünün iyisi( ehvenü ÅŸer) arasından yapılacak tercihle tercih edilmesi ile mümkündür görüşündeyiz sözlerim adil düzen sloganıyla belli bir kitleye hitap edenlerin görüşünde olduÄŸumu düşündürmesin…. Son olarak sormak istediÄŸim oy kullanmasın diyenlerin oy kullanmanın hükmüne dair getirebilecekleri delilleri mevcutmudur? maide 44 dışında… selam ve dua ile.. |
--->: 29 mart seçimlerine dair,sabırla okunması temennisiyle imdiii... "ben bilirim" havasından uzaklaşayım önce ve cevap vereyim inşallah... (ukalalaık varsa da kalmimdedir,kalbimde değil,üzgünüm kardeş) Meseleyi akaid düzleminde incelemenin bir alemi yok,dolayısıyla şirk ya da küfr gibi bir ithamım yok... KRİTER VE İLKE; oy vermek ya da vermemek üzerine değil tağut u ve islamı ayırmak üzerine kurulması lazım geldiğini belirttim...Gerisi ümmet içindeki yorumlar..tutumum bu.. Allah resulü darun nedve ye karşılık kurmamıştır,darul erkam'ı..Darul erkam bir eğitim yuvasıdır..DArun nedve ise o zamanların meclisidir..velev ki öyle desek bile,şu fark var ki,bugün islami! partiler islamı uygulayacağız demiyor ki,uygulamıyor da zaten,böyle bir güçleri olmadığı gibi,son gelinen süreçte böyle bir niyetleri de yok gibi... İlkeselliği şartlar bu kadar değiştirir mi,soruma,yukardaki iki arkadaş da yorum yapmış..Allah razı olsun... Bazı şeyler değişebilir,amenna...Lakin tağuta karşı duruş değişebilir mi??? bugün ingiltere yahut türkiye,burada yaşayan bir müslüman,ben müslümanım ve Hükmü-ü lillah istiyorum demesi vacip değil mi??? Siyaset,kaypak bir düzlem...Müslümanlar burada tüm güçleriyle bastırırsalar ,kontrolü ellerinde bulunduranlar güçlerini emmesini çok iyi biliyorlar...Yani siz düşmanı karşınıza almış değilsiniz ki,düşman ile mücadele edebilesiniz... Dünyada bunun çokfazla örneği yok..İslami hareketler çok da eski değil..ihvan tecrübesi var ümmetin,ya da %85 le başa gelen islami selamet cephesi tecrübesi... Küresel emperyalizme cevap küresel intifada dır... Bugün siz rejimin batıl olduğunu,parti ile söyleyeceğiz ve açık/net olacağız diyorsanız anlayabilirim...birilerinin meclisde yaptığını,ben de sivil olarak yaparım ve bu bizi kopartmaz da belki..Ama laiklik ve demokrasi tarafında ise müslümanlar,sosyal demokratlığı kimseye bırakmıyorlarsa burada ciddi bir yozlaşma var demektir... Dedim ya müslümanları avutmak o kadar kolay ki,yapmasına bile gerek yok,yapacağım desin yetiyo çoğu zaman... biz müslümanlar olarak dünyada ciddi hedeflerimiz olması gerekmez mi..Ben çok mu köklü düşünüyorum...yani üç-beş mesele mi vardır ortada sadece..onlar bi hallolsa tamam(mı)??? oy vermeye karşı çıkanların delili,kurandaki peygambe duruşları,bahsettiğiniz maide suresi ayetleri,ve siyerdir..Aslında bu yorum çok açıktır,siz siyasi partiyle bu işi yaptığınızda bir putun karşıısnda eğilmeniz,genel ev ve içki yerleri de sizin izninizle açık olması gerekir...bu hemen olacak iş değil diyorsanız,olmayacak şeyin niye içine giriyoruz derim ve mesele olması değil tavır netliğidir,orada olunca bunları dile de getiremiyorusnuz ki zaten..tek savunmamız,bizimkiler taqiyye yapıyorlar.. hem dünyada da başarı kazanmış tek bir tane siyasi islami hareket yok,sivil olunca var ama,hem de çok... müslümanları yozlaştırdığı açık değil mi,hızımızı kesiyor..hep bizden biri olunca böyle oluyor sanki bu.. he bir de patates dini diyen ben değilim elbet...Erbakan hoca ya atıf idi...Google efendiye bir sorun,inşallah... selam ve dua ile.. |
--->: 29 mart seçimlerine dair,sabırla okunması temennisiyle Şimdi, siz günümüzdeki meclis ve seçim sisteminin Demokrasi Laiklik gibi Tağuti düzenleri desteklediği için putların önünde eğilmek şeklinde yorumluyorsanız bu zaten Küfr manasındadır, demektir. Bu yüzden, siz şirk ya da küfr gibi bir ithamda bulunmasanız bile, mana bunu gösteriyor. Geçelim. ... Şunu ayrıca izah edelim. Siyasi temelli bir hareket halkı düşünmeden sadece iktidara odaklı ise zaten İslami Mücadele yapması mümkün değil. Halksız bu olmaz. Bu da halkın İslami eğitim almasını da sağlamaktan geçer. Bu eğitim ile bir müslüman düzenin Hak olması için çalışması gerektiğini bilir. Yoksa 3-5 mesele ile detaylarda kalır ve avunur pozisyonunda yine Tağutun oyuncağı olunur. Sizde zannedersem olayın Siyasi boyutuna tamamen karşı çıkmaktan ziyade, sivil hareket ile desteklenmiyor olmasına karşısınız. Sivil yani halksız olur demek zaten mümkün değil. ... İslami Partiler adı ile anılanlara gelince. Kimin ne yaptığıne bakmak lazım gelir. Yoksa, bu isimle kendini gösteren çok kişi olmuştur. "İslam Köylü S.." , "Nurlu S..." gibi. Ama iş başına geldiğinde ne tür bir iktidarlık ve icraat yapmışlardır, işte bizim kriterimiz budur. İnsanların dünya ve Ahiret işlerini düzenleyen ve İslama göre şekillendiren bir yapı için mi çalışmışlar, yoksa soygun düzenine mi hizmet etmişler? Halkın Maddi ve Manevi kalkınması için adımlar mı atmışlar, yoksa Tağutun güçlenip halkın gerilemesi için mi? İşte bu tür kriterler ile baz alınan partiler ne kadar sivile yakın ne kadar sivilden uzak bunlar ile birlikte düşünülerek yorumlanabilir. Bir siyasi hareketin yetersizliği, haksızlığına delil olmaz. Bu yüzden kriter oy oranları değil, yöntem ve gücü nispetinde yapılan icratlardır. Bu gerçekler ile düşündüğümüz zaman komple bi yok etme değil, aslında neyin iyi neyin kötü olduğunu ayırtedebiliriz. ... Sözün sayın Erbakan'a atfedildiğini biliyorum. Erbakan'ın bu sözü söylediğini ve bu dine mensup olanların olup olmadığını sormuşsunuz. Bu sözü nerede söylemiş, bunun delilini istedim. Daha doğrusu, söylemişse delili nedir? Yoksa, delilimiz olmadan konuşuyor ve Hucurat Suresi 6.Ayet'e muhalif mi davranıyoruz? (Google delil olmaz.) selametle.. |
--->: 29 mart seçimlerine dair,sabırla okunması temennisiyle :) allah razı olsun kardeş... siz beni ısrarla karşınıza almaya çalışsanız da ben geçmeyeceğim o tarafa... amelin küfr olması bunu yapan herkesi kafir yapmaz..Çok basit bir fıkıh kaidesidir bu..Ve yöntem,bakış açılarımız da zaten bu ihtilafı oluşturan temel sebepler... ben de bu anlamda siz gib dini bilgisi olanların yorumlarını bekliyorum sadece... beni tanımlamayın o yüzden..yorum yapmadım çünkü..Sadece soru soruyorum...Sivil bir duruş olmadan olmayacağını söylüyorum,burası kesin sadece...parti olur olmaz,bu tartışılabilir elbet... Özgün bir duruşdur derdim... farkındaysanıuz ben de ilkeselliği "duruş" ile bağdaştırdım,başka bişeyle değil... Erbakan ile alakalı söze gelince,google efendi,münafık değil yahu,orada bir şey arayanlar sizin de yazılarınızı bulabilirler öyle değil mi? Orada geniş bir bilgi ağı olduğundan bunu söyledim..Ben şurda duydum/gördüm/okudum desem,tanımadığınız bir adama da güvenmezsiniz öyle değil mi?? yani nasıl ispatlayabilirim ki bunu size..Buyrun araştırın demek istemiştim google bakın derken... selam ile mehmet efendi... |
--->: 29 mart seçimlerine dair,sabırla okunması temennisiyle Selam ve duaların en güzeli sizlerin üzerine olsun. 1.BÖLÜM Müslüman kardeÅŸlerimi tekfir etmekten, onların kırmaktan, ÅŸerefleriyle oynamaktan, namuslarını çiÄŸnemekten, onlara iftira atmaktan, onlara yapılan zulümlere sessiz kalmaktan alemlerin Rabbi olan Allah a sığınırım. Hepiz benim için mümin kardeÅŸlerimsiniz ve büyük halkada Muhammedi ümmetsiniz. Yazdıklarınız yaptıklarınız yakından takip ediyor, bilhassa İslami yazılarınızı uzunda olsa üşünmeden okumaya ve gönlünüzdeki derinliÄŸi yakalamaya çalışıyorum. (Allah celle bu ümmeti insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmet olarak tanımlamaktadır. Bu ümmetin, kelime i tevhidin oluÅŸturduÄŸu akıllara durgunluk veren seviyesi ile yürüyüp hareket etmesi, yeryüzündeki taÄŸutları devirip yerine Allah ın hükmünü, İslam ve metodunu yerleÅŸtirir. Böylece de sadece Allah a boyun eÄŸileceÄŸini sadece onun üstün olduÄŸunu ispat eder. İslam düşmanları İslam topraklarını ele geçirdiklerinde Allah ın kanunlarını idareden uzaklaÅŸtırdılar. Onların yerine beÅŸeri kanunları yerleÅŸtirdiler. Sonrada namaz kılıp oruç tuttuÄŸunuz ve ibadet ettiÄŸiniz sürece Müslümansınız dediler. PeÅŸinden onlara namaz, oruç ve ibadetlerden alıkoyacak fikir, inanç, sistem ve hayat düsturlarını musallat ettiler. Sonra da kalkıp zararı yok LAİLAHEİLLALLAH dediÄŸiniz sürece Müslümansınız dediler.(İslam düşüncesi) Bugün ümmetin en büyük sorunu lidersiz halifesiz olmasıdır. Bu sebeple Müslümanlar başı kesilmiÅŸ tavuk gibi saÄŸa sola koÅŸturmakta ve biraz yakın gördükleri kümeslere sığınmaktalar ve onları desteklemektedirler. AcizliÄŸimize ve bize sunulan seçeneklere yüreÄŸim o kadar burkuluyor ki tarif etmekten bile aciz kalıyorum.Bir de bana oy kullanmayın derseniz vebal altına girmezmisiniz diyen kardeÅŸlerime ben oy kullanmayın demiyorum ama sizde illa kullanın derseniz çok masum mu??? Bu geniÅŸ giriÅŸten sonra neden oy kullanmadığımı ve neden reddettiÄŸimi izah edeyim. Merhum Seyyid kutub un İslam düşüncesi kitabını sizlere tavsiye ederim. Evvela neden oy kullanmıyorum 1) EÄŸer bir kanun koyucu ya da meclis gücünü Allah celleden alıyorsa o meÅŸrudur. Ve de mesele yoktur. 2) Amma gücünü halktan aldığını açıktan söylüyor ise o zaman Hakka ne oldu? 3) Allah ın ahkam emirlerine kulağımızı ve gözlerimizi kapatacakmıyız. 4) Bize ne oluyor da halk ile Hakkın arasını bulmaya çalışıyoruz. İsterse bütün dünya bir sistem üzerinde ittifak etsin. Hakla çatışıyor ise bir ÅŸey ifade eder mi? 5) Adnan Mendereslerden günümüze ne deÄŸiÅŸti birkaç örnekle açıklar mısınız. Erbakan hocaları sevmeme raÄŸmen ne kazandırdılar. Ankara Çankaya belediye baÅŸkan adayları sözüm ona sosyete ve tabanda normal karşılamış haberleri çıktı. Peki milli görüşe ne oldu. 6) Bir sistemde hakimiyet kayıtsız ÅŸartsız milletin deniliyor ise Hakkın hakimiyeti nerede? 7) İstanbul üniversitesi önünde ‘Biz sana apaçık bir fetih (ve zafer yolu ) açtık’ ayeti altında kolu kırılan başörtülü bacımın oy verdiÄŸi partiler nerde. Allah ın emrettiÄŸini biz yüz sene sonra oy verdiÄŸimiz partilerden ve sandıklardan mı bekleyeceÄŸiz. 8) Azıcık sıkıştığımızda ya Allah ın emrettiÄŸini yaÅŸamamız için bu putperest insanperest düzenlerle anlaÅŸmalımıyız diyeceÄŸiz. 9) İşkencelerden geçebilirim bunu her gün bekliyorum bize uzak ÅŸeyler deÄŸil ama izzetsiz yaÅŸamaktansa izzetli ölmeyi tercih ederim. 10) Ben Allah ın koyduÄŸu hudutlar dışında demokrasi, kominizm, diktatörlük... ne olursa olsun tanımıyorum Bunlardan Allah a sığınıyorum. Åžurada müslümanım diyenler toptan ÅŸeçimleri boykot etsinler canla malla dirensinler bakın nasıl adam olacaklar. 11) Ben Allah ın ipinden baÅŸka bir ipe sarılmıyorum. Ben kurulu düzenin ya ona ya bana dayatmalarından Allah a sığınıyorum. 12) Ben bacımın başörtüsünü de, mazlumun gözyaşını da sandıklarda aramıyorum. Ben Allah ın bana verdiklerini onların elinden almayı beklemiyorum. Sezarın hakkı sezara tanrının hakkı tanrıya sözüne binaen diyorum ki: Ben sezarında tapılan putlarında canlı cansız her ÅŸeyin halıkı Allah a itaat ediyorum. Ve Allah celle bize diyor ki ‘GevÅŸemeyin, üzülmeyin. İnanmışsanız, mutlaka en üstünsünüzdür.’ ‘Gökte de ilah, yerde de ilah sadece o dur.’ (Zuhruf84) ((Yeryüzünün her tarafında ve her asırda yaÅŸama düzeni için iki seçenek vardır. Her yerde ve her zaman için yaÅŸamın düzenlenmesi ancak ve ancak iki ÅŸekilde olabilir. Birincisi: Uluhiyet(ilahlık), rububiyyet(rablık) ve hakmiyetin sadece Allah a mahsus olduÄŸu hayattır... İkinci hayat ÅŸekli ise: Allah ın uluhiyyet, rububiyyet ve hakimiyetinin reddedildiÄŸi hayattır... Bu bir hayat ÅŸekli ve kaidesidir... Ötekide bir hayat ÅŸekli ve kaidesidir. Ve ikisi bir arada bulunamazlar. Çünkü biri cahiliyenin öteki ise İslam ın kendisidir...İnsanların cahiliyetlerine verdikleri çeÅŸitli isim , durum ve ÅŸekillerini bir kenara bırakırsak iÅŸin özü budur. Çünkü onlar cahiliyetlerine ÅŸahsın idaresi veya halkın idaresi ismini vermektedirler. Ya Kominizim ya da Kapitalizm adını takmaktadırlar! Demokrasi veya diktatörlük demektedirler! Ne bu isimlerin nede aldıkları çeÅŸitli ÅŸekillerin bir deÄŸeri yoktur. Çünkü onların hepsi bir temel kaidede birleÅŸmektedirler. Bu kaide ‘İnsanın insana kulluÄŸudur’. Allah ın insan hayatındaki rububiyyet , uluhiyyet ve hakimiyetini reddetmek kaidesidir. Bu sistemin İslami kabul edilip edilmemesi o düzenin kaynağına baÄŸlıdır. EÄŸer Allah tan sürur etmiÅŸse o İslamidir. O zaman İslam hakim din olur. Allahtan baÅŸkasından kaynaklanıyor ise oda cahilidir. O zaman cahiliye hakim demektir. İşte İslam ile cahiliye yollarının ayrım noktası burasıdır. Bütün sistemler ve bütün durumlar için aynı ÅŸey geçerlidir. Ayrıntılara girmeksizin görünen esas budur. Demek ki bütün yeryüzü sistemlerinde insanlar, birbirlerini ilah edinmektedirler...Sadece İslam nizamında insan bu kölelikten kurtuluyor: düşüncelerini,düsturlarını,kanunlarını,deÄ Ÿerlerini ve ölçülerini yalnızca Allah tan alan hür bir insan oluyor. İnsan İslam nizamında bütün insanlarla eÅŸit haklara sahip oluyor. Bütün insanlar tek bir hakime baÄŸlanıyor ve Allah ın dışında birbirlerini ilah edinmiyorlar. Öyle ise yeryüzündeki bütün beÅŸeri sistemlerin tamamı cahiliye sistemi olarak karşımıza çıkar. Öyle ki; düşünce, metod,düstur, kanun ve deÄŸerleri bütün fertler ortaklaÅŸa kararlaÅŸtıralar – ki bu gerçekleÅŸtirilmesi mümkün olmayan bir ÅŸeydir- dahi yine cahiliye sistemdir. Çünkü bu ÅŸekilde de insanların hevası , cehaleti, eksiklikleri ve arzuları bu sistemde yer almış olacaktır. O zamanda insanların Allah ın düsturundan uzaklaÅŸarak kabul ettikleri bu sistemleri; kendilerinin doÄŸal olarak taşıdıkları eksiklikleriyle ortaya çıkacaktır. İşte Allah u Tealanın ÅŸu ayette kastettiÄŸi mana bdur.(İslam düşüncesi Seyyid kutub))) (( Heva ve hevesini kendine ilah edinen, Allah ın da delaleti hak ettiÄŸini bilerek saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediÄŸi ve gözüne perde çektiÄŸi kimseyi gördün mü? Allah ın saptırdığı kimseyi O’ndan baÅŸka kim hidayete erdirebilir. Düşünmez misiniz? )) casiye 23 Devam edecek... |
--->: 29 mart seçimlerine dair,sabırla okunması temennisiyle Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Bunları geçiyorum. Sorun yok inş. ... Google'ye de gelince.. Mesele google değil. Araştırmaya gelince, araştırdım zamanında. Benim derdim, söylemiş ifadesini delil olmadan kullandığımızda çıkan sorundur. Yani "benim tanıdığım duymuş, hoca söylemiş" demek çok kolay. Bu yüzden dikkat edilmesi gerekiyor böyle ifadelere. Hele hele Patates Dininden olan var mı? sorunuz, direk delil istememe neden oldu! Anlıyorum sizi. Hayırlısı.. selametle.. |
--->: 29 mart seçimlerine dair,sabırla okunması temennisiyle hepinizin yorumlarına amenna...ben sitede en yaşlınız olarak( eski iktidarların zamanın kalmayım:)ortada çok yalın bir hakikat var....ne olacak bizimkilerden biri iktidara gelmezse...gelenin bizim başımıza öreceği çoraptanda bahsedin...nolur..benim merakım bu yönde...hadi verelim vermeyelim ..vebal...ve realitede vuku bulacak son halimizin bir resminide çizmelisiniz ki anlayalım el-feta.. çünki ben hiç aydınlanmadım...eğer bana gün be gün türkiyede ne anlamda olursa olsun meydana gelecek durumları bir tahmin edip yazın ki...bende diyeyim o vakit Vahye canımız feda...hak olan da bu yönde..ama içime net bir ışık tutmadı yazılanlar...Seçimlerden sonraki ahvalimizisoruyorum size..bakın burada yanlış anlamayın...baş eğmekden tavizden katiyyen bahsetmiyorum, sadece bizi ne bekliyor...Rabbmizin rızasını hepimiz istiyoruz...Ne heykellerin ne izm lerin önünde başımızı eğecek değiliz.. |
--->: 29 mart seçimlerine dair,sabırla okunması temennisiyle Alıntı:
Oy kullanmamanın gerekliliğine vardığımız nokta başta siyer olmak üzere bugüne kadar yeryüzünde vuku bulan ve sonuç veren islami hareketler,aynı zamanda ülkemin durumu,geçmişi ve tecrübelerimiz... Başımıza çorap örülmesi ise sıkıntınız,"fitne ölümden daha beterdir" derim ve ilk müslümanların çektiği sıkıntıyı söylerim... Rabbim Allah dediği için geçmiş müslümanlar acı çekmediler mi,ya da öldürülmediler mi??? Rabb'ın ne demek olduğunu iyi bildiğinizi biliyorum,peki aynı sözü söyleyen bizlerin durumu??? Ama siz de bugün bir meclis de bakın RAB şudur ve benim rabbim de Allah'tır diye açıklarsanız,sahabenin karşılaştığı benzer sonuçlar ile karşılaşacaksınızdır... Şu noktayı yineliyorum,şahsen oy kullanmasam da,oy vereni ötekileştirmiyorum...İslamoğlu hoca'nın bu minvalde açıklaması güzel,türkiye'de siyaset bölüyor..Öyle... alleme olsanız,akp oy verdim deseniz,milli görüş e mensup kardeşler korkmayın tekfir etmezler...başınız hayli ağrır diyeyim.. Soruyu ben,oy verince ne oluyor şeklinde de soruyorum.. Biz oy u ne için veriyoruz??? Bu adamlar Allah'ın hükmünü o meclis de dile getirecekler diye mi??? Bu noktada Ahmed kalkan hoca'ma katılıyorum é kim daha çok oyalıyor,o daha çok oy alıyor"... İlkeselliğimizi tağut,şirk ve islam üzerine koyuyorum..Peki bugünün siyasi partisinin böyle bir söylemi ve duruşu var mı??? HAYIR... Eğer birileri çıkıp ben bu duruşu bu meclisde de dile getirebiliyorum diyorsa,amenna..Buyrun... Nitekim eski halimiz ile şimdiki halimiz aynı mı? Allah aşkına bekke,madem yaşınız var ve şahitsiniz,bundan 15-20 yıl önceki siyasi partinin söylemi ile bugün kü arasında dağlar kadar fark yok mu??? hataları vardır eleştirilir...Ama şevki yılmaz'ın vs kabe'de yaptığı konuşmayı dün gibi hatırlıyorum... Anlatabiliyor muyum? ... Ben islamdayım..takıldığım yerde burası...Sizin (bekke sizi kastetmiyorum) cemaatiniz islamın içinde ve saptırıcı değilse dilediğiniz cemaate mensup olun,olabilir farklı görüştür derim..Ben oy kullanmıyorum,ama sizin partiniz islamın sembolü olacaksa orada,buyrun... Ramazan Kayan hocama da sorduk mesela bunu... İslamoğlu hocanın görüşünü falan... Ne değişti ki dedi... Yani önce oy kullanmayanlar şimdi kullanıyorlar,ne değişti??? Bizi yıkmak isteyenler nasıl yıkacaklar??? Ben size söyliyeyim mi? bu milletin karşısına çıkıp -ulan yıkacam sizin dininizi,diyen hiçkimse bu toprağın insanlarının bileğini bükemez..Hem sittin sene... Ama gri renkler,hak-batıl karışımları??? Malum ılıman İSLAM lar..bakın adı islam,ama eksik/yanlış bişeyler... bu duruş ve fikir kaygısı benim öncelikli kaygım...Sistem bizi kendi masasına çekip ömrünü uzatmadığını bana nasıl ispatlayabilirsiniz..Öyle ya..az daha doğu bölgesi çıkacaktı ellerinden,yine bizden birine sarıldılar..Onların ideolojileri yan çizmeyi kabul edebilir..peki ya islam??? soru şu: bir müslümanın küfrü ve şirki belli edip,islam olduğunu söylemesi FARZ mıdır??? Peki varolan siyasi parti bunu yapıyor mu?? hani Kitaba uymayıp,kitabına uydurmak var ya!!! bir diğer husus...Sivil bilinçli bir direnişin olmayışı,sistemin sizi yutması için birebir...Hepimiz bir kaşığa doluşuyoruz adeta... 28 şubat öncesi bir dünya müslüman vardı,hani nerdeler??? Şevki yılmaz,Almanya'dan gelince bir açıklama yapmıştı: Anladım ki siyeset ile insanlar ıslah olmuyormuş gibi bir açıklama yapmıştı... Acaba diyorum insan aceledn yaratılmış ya hani ve dünyada sonuç görmek istiyor ya hani,ondan mıdır tüm bunlar... Siz bekke...Siz kendinizi yetiştirmiş olabilirsiniz..Ama kitleler böyle değil... Bence PKK bile müslümanlardan daha başarılı idi,kendi açısından..Adamlar dağa çıktı,bizimkiler onları meclise çağırdı...Ama biz çağırmadan gidenlerdeniz... Madem ki inancımız özgün,özgün bir duruş olmadan bu mümkün değil..Adım gibi eminim buna... Sivil bir duruş ve direniş sergilemeden başarılı olamazsınız..Bırakın onlar gelsin bizden istesinler..Sosyal demokratlar bize vaadlerde bulunsun,bizden öncekiler size baskı yaptı,biz size şu imkanları sağlayacağız diye... bugünün partisinin,bir islam sempatizanı kadar faydası var en fazla bana,daha fazla var mı?? Konu bütünlüğü içerisinde şöyle tamamlıyayım..namaz kılacak olan ki ALLAH'ın emridir, gider ilmihale bakar,peki siyaset de emir değil mi??? var mı bunun için bir yere bakan??? Neden köklü,uzun soluklu bir programımız yok...Bir hocam vardı,gelin 1000 yıllık bir plan yapalım derdi,velev ki 20 yıl yaşayalım,Allah hem bize ecrimizi verir 1000 yılın,hem de bizden sonrakilere bir dava kalır...Yoksa savrulur dururuz... Ben Allah yolunda önde/öncü olmak isteyenlerdeniz diyeniniz varsa,korkmayın,biz müslümanlar daha yeniyiz bu piyasalarda,ufkunuzu açın,hedefiniz olsun çook ilerler için... RAd 11 e inanıyorum..Biz nefslerimizi değiştirirsek Allah bizi değiştirecek...Her gün duaya yeminli insanlar bile olsa yeter..Biz öyle olursak,Allah bize salih evlatlar verir ve bize nasip etmediklerini,yüreğimizde kor gibi taşıdıklarımızı bizden sonraki nesillerin elinde Ateşe,yangına (NUR'A) çevirir... selam ve dua ile... |
--->: 29 mart seçimlerine dair,sabırla okunması temennisiyle Allah razı olsun...anladığım ve korktuğumuz ümitlendiğimiz fakat dokunamadığımız bir bam teli...belkide imanımız zayıf ve dünyalığamı meylettik...razı mı geldik..hafazanallah...zillete düçar olmadan yaşamak gibi hakiki erdemlerden gurbette kalan biz olduk..pkk dahi azm etmişde yazık bize..nasılda korkudan ses çıkarmadan titrer lambalarımız.Evet alıştık hani neyimiz eksik..o kadar da olcak deyip ahiretimi ticarete aldık..ne kötü bir alışverişe mi .yandık.. bu konu aslında tek konu.Ve tevhid sancısı...en çok burda kanamakda. iki yıl evvel ki seçim öncesinde kabede abdullah gülün kardeşini görmüştük...o da bizde ümmete ve vatanımıza dua ettik..bu benim için ümit verici bir hal idi. herşeye rağmen..kıstas yada başka birşey değil..sadece şükrediyorum..islamıma,imanıma,kuran hediyei ilahisine,kabeyi bahşedene,içimizden gönderilen resulü sevdirene.. vesselam.... hidayete tabi olana... |
--->: 29 mart seçimlerine dair,sabırla okunması temennisiyle Şu söz ki çok manidar.Sabahlara kadar ibadetten ayakları şişen peygamberin uykudan gözleri şişen ümmetiyiz...Hala haram sistemlerden bizi kurtarmalarını bekliyoruz. Adamlar senin sandık başında başörtülü kardeşine tahammül edemiyor.Buyrun devam edin... |
--->: 29 mart seçimlerine dair,sabırla okunması temennisiyle Alıntı:
şimdi size soruyorum tüm bunlara rağmen yapılabilecek nedir sizin öneriniz tek cümle ile ne olabilir? selam ve dua ile... |
--->: 29 mart seçimlerine dair,sabırla okunması temennisiyle teşekkürler... İslam zahire bakar efendim... İslam adına ne yapıldığını ne ortaya konduğunu söyleyin,sorunuzun cevabı olacaktır..İyi niyet kötü ameli salih yapmaz ..ne bileyim,geçmiş tarihi bir müslümanı gözünüzde canlandırın ve ne yapardı diye sorun mesela.. Çözüme gelince... Söylem ve eylem netliği... Kitabına uydurmadan,açık ve net..Başımıza musibetler gelse de... selam ile... |
--->: 29 mart seçimlerine dair,sabırla okunması temennisiyle Hatırladığım kadarı ile Nasrettin hocaya biri borcunu istemeye gelmiş oda ben şu bizim tarlaya diken ekecem,geçen koyunların yünleri takılacak, sonra bizim oğlan onları toplayacak, sonra onu ip yapacam sonra hırka, en son pazarda satıp borcunu ödeyecem. Bizim müslümanların hali aynen böyle.Önce meclis ,sonra cumhurbaşkanlığı,sonra askerye... ölümde var hiç hesab eden var mı. |
--->: 29 mart seçimlerine dair,sabırla okunması temennisiyle Alıntı:
|
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 12:12 . |
2000- 2025
Tüm bağışıklıklar ve idelerden bağımsız olan sözcükleri sarfetmeye mahkumdur özgürlük