Müslümanın Müslümana Hoşgörüsü

“Ancak mü’minler kardeştirler. Siz de kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki rahmete erişesiniz.”51 “Kötülüğe iyiliğin en güzeli ile karşılık ver; bir de bakarsın, aranızda düşmanlık bulunan kimse candan bir ...


  1. Alt 03-18-2009, 19:57 #1
    Ziyaretci
    Henna Mesajlar: n/a
    “Ancak mü’minler kardeştirler. Siz de kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki rahmete erişesiniz.”51
    “Kötülüğe iyiliğin en güzeli ile karşılık ver; bir de bakarsın, aranızda düşmanlık bulunan kimse candan bir dost oluvermiştir.”52
    “O takva sahipleri, bollukta ve darlıkta bağışta bulunanlar, öfkelerini yutanlar ve insanların kusurlarını affedenlerdir. Allah da iyilik yapanları sever.”53

    Bediüzzaman Said Nursî Uhuvvet Risalesi adını verdiği eserinde bu âyet-i ke-rimeleri tefsir ederken, müslümanın müslümana karşı hoşgörüsünün temel prensiplerini belirlemektedir. “Mümin kardeşini sever ve sevmeli. Fakat fenalığı için yalnız acır. Tahakkümle değil, lütufla ıslahına çalışır”54 derken, aslında hoşgörünün kötülükleri görmezden gelmek veya hoşgörmek değil, görüp acımak ve “lütufla ıslahına çalışmak” mânâsına geldiğini bildirmektedir. Burada ıslahın adavete dönüşmemesi için, “üslûp” meselesine dikkat etmek gerekmektedir. Lütufla ıslah, incitmeden ıslahtır. Hatalı şahsın deşifre edilmemesi, hatasının o şahıs yalnız iken düzeltilmesi de bu üslûbun içerisine girmektedir. Üslûp sert, zaman ve zemin de uygun olmadığı takdirde, “ıslah” yerine, “ifsad” yapılmış olabilir. Burada mü’minin mü’mine karşı hoşgörüsünün onun hatasını mümkün olduğu kadar örtmekle gerçek anlamına kavuşacağı söylenebilir.
    Said Nursî'nin dikkatle üzerinde durduğu bir önemli konu da bir mü’minde bulunması mümkün olan “cani ve masum sıfatlar” meselesidir. Gerçek kardeşlik, bir cani sıfat yüzünden, bir mü’minde bulunan yüzlerce masum sıfatları görmezden gelip ona düşmanlık beslemeyi reddeder. Bu noktada, “Hiçbir günahkâr, başkasının günahını yüklenemez”55 âyeti Said Nursî tarafından, “Bir müminde bulunan cani bir sıfat yüzünde sair masum sıfatları mahkûm edilemez” şeklinde de tefsir edilmektedir.

    Burada mü’minlerin birbirlerine “adalet-i ilahiye”nin gözlüğü ile bakmaları ölçüsü getirilmektedir. Mü’minin işlediği sevapları çoksa, diğer günahları affedilmekte ve direkt olarak cennete gideceği belirtilmektedir. Günahı çoksa, günahı miktarınca cezasını çekecek, ondan sonra yine iyiliklerinin karşılığını görecektir. Çünkü Kur’ân-ı Kerim'de zerre kadar hayır işleyenin de, şer işleyenin de bunun karşılığını göreceği belirtilmektedir.56 Buradan da anlaşılmaktadır ki, adalet-i ilahiyede “toptancılık” yoktur. Bazı kötülükler yüzünden iyilikler görmezden gelinmemektedir. Bu sebeple hadis-i şeriflerinde mü’minlerin birbirlerinin hatalarını örtmeleri tavsiye edilmektedir.57 Hatalar örtbas edildikçe cemiyette kötü örnekler çoğalmayacak, kötülüğü yapanlar da bir gün bu yaptıklarından utanıp vazgeçebileceklerdir. Bu, İslâm'ın yüce bir hoşgörüsüdür. Bu, kötülüğü hoşgörmek değil; kötülüğün, fitneye vesile olabileceğinden dolayı, yayılmamasını hoşgörmek demektir.

    Bugün toplumda bu İslâmî prensibin tersine işletildiğini görü-yoruz. Medya tarafından, “haber alma hürriyeti” adı altında, nazarlara verilmediği takdirde kendiliğinden etkisi kaybolacak olan bir hata, bütün insanların gözleri önüne getirilmekte ve böylece toplumda insanların birbirlerine karşı güvensizlikleri artmakta, daima hatalar manşetlere ve ekranlara yansıtılmaktadır. İslâm'ın hoşgörüsü karşısında, İslâm'ı her fırsatta eleştirenlerin “hoşgörüsüzlüğü” de böylece su yüzüne çıkmış olmaktadır.

    Peygamberimiz (s.a.v.) “Gördüğü iyilikleri gizleyip, gördüğü kötülükleri teşhir eden kötü komşudan Allah'a sığının”58 buyurarak, bu hoşgörünün ölçüsünün kaynağını bildirmektedir. “Söz araştırmayın, gözünüzle kusur aramayın, ayrılmayın, birbirinize arka çevirmeyin. Ey Allah'ın kulları, kardeş olun”59 hadis-i şerifi de aynı mânâyı kuvvetlendirmektedir.
    Nitekim, “Din kardeşinin ayıplarını örten kimsenin, Allah kıyamet gününde kusurlarını örter”60 hadisi de “kusur örtme” haşgörüsünün dinimizde ne kadar ciddi bir davranış olduğunu göstermektedir.

    Said Nursî'nin vurgu yaptığı bir mühim husus da, hoşgörünün “fenalığa iyilikle mukabele etme” yönüdür. Ancak bu prensip, “şahsımıza karşı yapılan kötülüklere müsamaha” şeklinde anlaşılmalıdır. O, bu hususu açıklarken, “Fert mütekellim-vahde olsa (kendi olsa) müsamahası, fedakârlığı, amel-i salihtir. Mütekellim-i maalgayr olsa hıyanettir”61 ifadesini kullanmaktadır. Buna göre bir mü’minin şahsına bir başka mü’min tarafından elinde olmayan sebep-lerle bir kötülükte bulunulmuşsa, onu affetmek, onu hoşgörmek faziletli bir ameldir. Ama umumun mukaddes malı olan İslâm'a bir saldırı vaki olmuşsa, Kur’ân'a bir saldırı meydana gelmişse onu affetme, hoşgörme cüretini hiçbir mü’min göstermez. Gösterirse bu hıyanet olur. İşte bu inceliğe dikkat edilmediği takdirde, İslâmî şeairi tağyir eden, dini ortadan kaldırmaya çalışan ve nifakla hareket eden bazı dehşetli canilerin “alicenâbâne affedildiği” görülebilmektedir. Böyle bir affetmenin hıyanet olduğunu tekrar hatırlatalım.

    Said Nursî, “hasmane” bir tavır içindeki bir şahsın mağlup edilmesinin yolunun, onun fenalığına karşı iyilik yapmak olduğunu belirterek, “Çünkü eğer, fenalıkla mukabele etsen, husumet tezayüd eder. Zahiren mağlup bile olsa, kalben kin bağlar, adaveti idame eder. Eğer iyilikle mukabele etsen, nedamet eder, sana dost olur” der.62

    Kardeşlik çerçevesindeki hoşgörünün bu boyutunu, “Boş sözlerle, çirkin davranışlarla karşılaştıkları zaman, izzet ve şereflerini muhafaza ederek, oradan geçip giderler”63 ve “Eğer onları affeder, kusurlarına bakmaz ve bağışlarsanız, muhakkak ki, Allah da çok bağışlayıcı ve çok merhamet edicidir”64 âyetleri teyid etmektedir. Malik bir Enes, “O zaman, seninle arasında düşmanlık bulunan kimsenin yakın bir dost gibi olduğunu görürsün”65 âyetini, “O öyle bir adamdır ki, başkaları kendisine kötü sözler sarfettiği takdirde, doğru söylüyorsan Allah beni, yalan söylüyorsan seni affetsin, der” şeklinde tefsir etmektedir.66
    A.Said Yargıcı

    Konu Henna tarafından (03-18-2009 Saat 20:14 ) değiştirilmiştir.
Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın

Bu soru sistemi, zararlı botlara karşı güvenlik için uygulamaya sunulmuştur. Bundan dolayı bu kısımı doldurmak zorunludur.