Diyalog çalışmalarının orada başlamasının üzerinden çok da vakit geçmemişti henüz. Çok değil, bir iki inanmış insandan ibaretti tüm kadro koskoca İskoçya'da. Kurumları yok, konumları yok, kimisinin dilleri yok; sadece öğrenci vizesi ile yollara düşmüşler, orada ne kadar kalacakları da belli değil. Ama bir gayeye kilitlenilmiş, Rehberleri onlara bir şeyler işaret etmiş ve onlar da onun derdine düşmüşlerdi ya, bu yetmez miydi? Nedeni, nasılı, niçinleri yoktu. Olmasına itimat edilen olmalıydı hem de her koşul ve şartta. Zaten ellerindeki en güçlü delilleri de bu inanç ve samimiyetti. Bir de önlerinde bulunanın tertemiz mazisi. Yine orada da o açmıştı kapılarını. İlk görüşme mesajlarına gelen sert ve soğuk soru 'Sizler de kimsiniz?' şeklindeydi. Onlar da hemen rehberlerinin web adresini çekmişlerdi cevap olarak karşı tarafa. Çok değil bir iki saat sonra gelen "evimize bekliyoruz" yanıtı ışık, umut, şevk ve mutluluk olmaya yetmişti onlara.
Gençtiler oysa, muhataplarına göre hayli genç hem de. Gençlikleri hem avantaj, hem de dezavantajdı irtibat kurdukları insanlar için. Bunu samimiyetleri ilerlediğinde bizzat muhatapları itiraf edeceklerdi gelecekte. Robert "'Bu gençler de ne verebilirler ki bizlere' diye kendi kendime sordum ilk önce ve daha sonra bize sunacaklarını merakla izleme kararı aldım. İyi ki de bunu denemişim, sizleri ön yargıma kurban etmemişim" diyecekti tüm samimiyetiyle. Gel zaman git zaman devam eden birliktelikler birkaç ay sonra bir kilisenin genel sekreteri olan Janet Hanımefendinin kaleminden, aylık çıkartılan ve İskoçya'daki tüm kiliselerinde kilise müdavimlerine dağıtılan bir makaleye şu şekliyle yansıyacaktı:
"Şans eseri papaz arkadaşımız Alistaire'in evine yürüyerek çok yakın bir mesafede olan Başkanın evinde Vakıf başkanı ve Genel sekreter ile olan yemekte sizleri temsilen 8 Martta bir toplantı yaptık. Geleneksel Türk mutfağından yemeklerin olduğu toplantıda elbetteki toplantının gündem maddesi diyalog idi.
Değerli ilim adamı M. Fethullah Gülen'in teşvikleriyle oluşan İslam'ın inançlar arası programı çerçevesinde Başkan ve Genel Sekreter İskoçya'ya diyalogu temsil etmek için gönderilmişler. Bizler M. Fethullah Gülen'in Vatican'da Papa ile olan resmini gördük. Diyalog vakfı temsilcileri, insanların her zaman hakkı olmuş olan kendi dinlerini yaşama hakkını esas alan Osmanlı İmparatorluğundan da hissetmiş olduğum ruhu ortaya çıkarma gayretleri içinde. Onun amacı dünya tarihi boyunca diyalogla meşgul olan insanların inançlarını, dünyadaki karşılıklı yaşama ve ortak değerlerimizi anlamaya çağrıdır. Önü alınmaz isteklerimiz için kavga etmek yerine, herkes için eşit şartları oluşturmak ve kendi kendine yeten bir toplum oluşturmak için birlilikte işbirliği yapmamız lazım. İnsana saygı, dünyaya saygı, onu Yaratana saygı, içimizde ve onun içinde yaşayana saygı...
Hazreti Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) insanların bir tarağın dişleri gibi olduklarını söyler. İslam insanları renk, ırk, yaş, milliyet ve fiziki görünümden dolayı ayırmaz. Diyalog vakfı bizleri bir olan Allah inancından dolayı tercih etti. Amerika'yı ziyaret ettiklerinde oradaki arkadaşlarımızın da aynı sebepten dolayı kendilerine sempatiyle yaklaştıkları tespitini yapmışlar. 23 Nisan'da Edinburgh üniversitesinde Hazreti Muhammed'in doğumuyla alâkalı bir organizasyon düzenleyecekler ve Alistare'e orada bir konuşma yapması için ricada bulundular. Biz onun bunu en iyi şekilde yapacağını umuyor ve iyi bir konuşma yapacağını biliyoruz. Eğer gayretlerinin hak ettiği neticeleri almalarını istiyorlarsa ben ve arkadaşım onlara daha geniş dini topluluklarının etkili ve önde gelen temsilcileriyle bir araya gelmeleri gerektiğini ve bu ihtiyaç duyulan bu değerleri onlarla da paylaşmaları gerektiğini anlattık.
Yazının kaleme alındığı anda bile çalışma devam ediyor, şayet 23 Nisanla alâkalı neler konuşulduğunu merak ediyorsanız Alistare ile görüşebilirsiniz.
Tüm arkadaşlarımızı bu günün amacına ulaşması için davet ediyoruz. Kesinlikle beklenenin üzerinde güzel bir gün olacak.
Arkadaşlarımızın neler yaptıklarını öğrenmek için …… adresini ziyaret edin.
Janet Briggs
Kilise Genel Sekreteri

Bayan Janet'in arkadaşlarımıza yaptığı ama çakışan bir program yüzünden arkadaşlarımızın katılamadıkları bir organizasyona daveti ise şu şekilde:
"Diyalog vakfı mensupları olan arkadaşlarımı en samimi dileklerimle ve saygıyla selamlıyorum. Sizinle bugün birkaç ay evvelinden İngiltere'de organize edilmiş olan bir program münasebetiyle beraber olamadığım için çok müteessirim.
Bu diyalog kurumunun şu an için küçük olan uğraşlarına katkıda bulunduğum ve bu gelişimin bir parçası olduğum için çok mutlu ve gururluyum. Aynen sizler gibi, ben de inanç sahibi olan herkesin tüm bu yoksulluk ve kin eksenli problemlerin çözüm kaynaklarını bulmak için karşılıklı konuşma ve anlayışa ihtiyaçları olduğuna inanıyorum. Bizler azınlık, renk, din gibi farklılıkların ötesinde tüm insanların aynı şeye ihtiyaç duyduklarını ve benzer düşüncelere sahip olduklarını idrak etmek zorundayız. Bunların da ötesinde, Allah her yerde ve tüm insanların güvenlik, imkan, eğitim ve sağlığa ihtiyacı var. Diyalog vakfı mensuplarının kararlı bir şekilde eğitim ve müzakere yoluyla dünya barışını netice veren çalışmalarına gerçekten hayranım.
Gelecek hafta bu kurumun üyeleriyle bir iftar yemeği ve akabinde de diyalog müzakereleri münasebetiyle bizim kilisemizde bir araya geleceğimiz günü dört gözle bekliyorum. O gün sizi göremeyecek olmamız üzüntü verici.
Saygılarımla,
Janet Briggs
Genel Sekreter
"

Görüldüğü gibi bu sözler ne kadar da bizim dillendirdiğimiz şeylere benziyorlar değil mi? Bir yerlerde birileri, bizim gibi düşünüyor, bizim gibi hissediyor, bizim gibi ümitler besliyor ve belki de geç kalışımız yüzünden çiçek açamayan hayalleriyle birlikte ebede doğru akıp gidiyorlar. Sorumluluklarımız büyük, yükümüz ağır, muhatabımız tüm insanlık, dayanağımız ise sahip olduğumuz değerlerimiz. Aynen dediği gibi, 'İyilik, güzellik, doğruluk ve güzel ahlak dünyanın esas mayası, birileri istese de istemese de dünya er-geç kayıp bu çizgiye oturacak.' Bu neden bizim elimizle olmasın ki?