"Allah kime hidayet vermeyi dilerse,
onun gönlünü İslâma açar.

Kimi saptırmayı dilerse, sanki gökyüzünde yükseliyormuşçasına onun göğsünü sıkar

ve tıkar. İman etmeyenlerin üzerine

pisliği Allah işte böyle çökertir."

— En’âm, 6:125


VÜCUT yapımız, içinde yaşadığımız çevrenin bütün şartlarıyla, bu arada üzerimizdeki atmosfer basıncıyla da uyumlu bir şekilde düzenlenmiştir. Yerçekimi, dünyamızı çevreleyen atmosferin muazzam kütlesini onun etrafında tutar; atmosfer, böylece, o muazzam kütlenin basıncıyla üzerimize yüklenir. Fakat bu basınç, içimizden karşı bir basınçla dengelendiği için, biz üzerimizde herhangi bir yük ve güçlük hissetmeyiz. Ancak atmosferin üst tabakalarında durum farklılaşır. Yerden uzaklaştıkça hava seyrelir; hava seyreldikçe basınç düşer. Bu defa kan basıncı kendisini gittikçe artan bir şiddetle belli etmeye başlar ve insan bunun etkisini soluk alma güçlüğü, göğüste sıkışma ve daralma şeklinde hisseder. İradelerini inkâr yönünde kullanan ve bu konudaki ısrarları yüzünden kalplerinin mühürlenmesini hak eden kimselerin göğsü de, üzerlerine çöken inkâr pisliğinin basıncı altında sıkışmış ve tıkanmış haldedir ve bu sıkışma, İslâmı hatırlatan şeyler karşısında etkisini açıkça belli etmektedir.