Havuz Problemi Bir musluk bir havuzu 6 saatte doldurmaktadır. bu esnada bir tren istanbul'dan yola çıkar. 12 havuz bakıcısı dolan havuzu günde 4 saat çalışarak, 1 dakikada bir kovayı doldurmak suretiyle boşaltabilmektedirler. istanbul'dan yola çıkmış olan trenin içi turşucuk dolu olup, 6 numaralı kompartmanda bir ingiliz, bir fransız ve bir türk bulunmaktadır. türk, trene binmek üzere belediye otobüsüyle gelmiştir. otobüs, kadıköyden yola çıktığında içinde toplam 32 yolcu bulunmaktaydı. ilk durakta 4 kişi bindi, 12 kişi indi, öbür durakta binen olmadı ama 8 kişi daha indi. inenlerden birinin ayağı bir çukura girdi. bu çukurda gündüzleri 90 cm yukarıya tırmanıp, geceleri 40 cm geriye kayan bir solucan bulunmaktaydır trendeki fransızın elinde içinde 100 misket bulunan bir torba bulunmaktaydı. bu misketlerden 50 tanesi kırmızı, 50 tanesi beyaz idi. fransız torbayı ingilize uzatarak içinden bir kırmızı misket çekmesini istedi. ingiliz acaba kırmızı misketi bulabilmek için en az kaç misket almalıyım diye düşünmekteyken, havuz bakıcılarından birinin aklına bir şey geldi. kovayı tartarak kaç günde havuzu boşaltabilirim diye düşündü. bir terazi bularak kovayı tarttı. kova, terazinin sağ kefesine konunca 20 kg, sol kefesine konunca 22 kg gelmekteydi. kovanın gerçek ağırlığını bulabilmek için doğru tartabilen ağırlıklar bulması gerektiğini biliyordu. ağırlıkların tanesi 50 kuruş idi. havuz bakıcısının cebinde 625 kuruş bulunmaktaydı. ağırlıklardan kaç adet alabilirim diye düşünürken, kadıköyden kalkan otobüs selamiçeşme'ye gelmişti. otobüsün içinde aksi istikamette uçan bir sinek vardı. sinek dakikada 20 m uçabiliyordu. otobüste bulunan bir öğrencinin aklına bu sineğin otobüsün ön camından arka camına kadar kaç dakikada uçabileceği şeklinde bir soru geldi. ancak cevabı bir türlü bulamıyordu, çünkü o gün bir sınava girmişti ve 4 yanlış bir doğruyu götürüyordu. toplam 80 soruluk bir sınavda öğrenci kesin doğru 52 soruyu yapabildiğini biliyordu.geri kalan 28 sorunun doğru olma olasılığı her soruda 5 şık olduğuna göre 1/5 idi.bu durumda kaç puan alabileceğini düşünmekteyken, trenin makinisti treni otomatiğe bağlamış ve elindeki iskambil destesiyle oynamaktaydı. en çok 32 kağıt çekerek kaç kupa gelebilir şeklindeki olasılık sorusunu hesaplamaya çalışıyordu, ama hesaplamakta çok güçlük çekiyordu çünkü annesi ile kendi yaşlarının toplamı 62 idi. 5 yıl sonra annesinin yaşı makinistin yaşının 17/7'si olacaktı.doğal olarak anneme ne hediye almalıyım diye aklı meşguldü. bu durumda makinistin yaşı ile erenköyde otobüste bulunan yolcu sayısının çarpımı havuzun hacmine bölünürse, ingiliz 4 kırmızı misket çekene kadar tren ankara'ya varabilir mi ? ü.şeyma |
Hakikaten küfür gibi:)) Saka bir kenarada bu kadar uzun soru okumamistim bu ne ya kafa allak bullak oldu |
büyüklere masallar IV MURAT DÖNEMİNDE FAL YASAK Hünkâr yasaklamış, içkiyi, tütünü, falı, remili. Devlet-i âli Osmanî de ciddi kıpırdanmalar var. Yine de yasağı delenler, köşeyi dönmek isteyenler var. Yasayı deleni, delmek için kolluk kuvvetleri kol geziyor.... Üstelik tümü de görevlerinin başında. Derken bir askerciğe rastlıyorlar... Oturmuş falcının önüne, kaptırmış kendini falını dinliyor. Tutuyor getiriyorlar bostancıbaşının (*) önüne. Bostancıbaşı soruyor.. - Bre münafık falın yasak olduğunu bilmez misin? - Bilirim ağam. - Niye dinlersin bu yalanları, yalan olduğunu bilmez misin? - Yalan olduğunu da bilirim, bilirim bilmesine de ağam... ... memleketten haber veriyor ya dayanamadım...! (*) Polis genelmüdürü. Anadolu yakasında konumundan ötürü bir semte verilen ad. |
SİZ KİMİN PARAŞÜTÜNÜ HAZIRLIYORSUNUZ ? Charles Plumb Vietnamda savaşmış, ABD Hava Harp Okulu mezunu bir pilottu. 75.inci uçuşunda yerden havaya atilan güdümlü bir füze ile vuruldu. Derhal kendini fırlatıp paraşütle bir ormanın içine düştü. Vietkonglar tarafından yakalandı ve 6 yıl Kuzey Vietnamda esir olarak tutuldu. Bugün Charles Plumb yaşadığı deneyimlerini ders olarak aktarmaktadır. Bir gün Charles ve eşi bir restoranda yemek yerlerken bir adam masalarına yaklaşır ve şaşkınlık içinde çığlık atar: - Aman Allahım ! sen Plumb'sın. Vietnamda jet pilotuydun, Kitty Hawk havaalanından. Uçagin düşmüştü! - Evet ama sen nereden biliyorsun bunu ? der eski pilot Plumb - Biliyorum çünkü uçuş öncesi senin paraşütünü ben hazırlamıştım. Plumb hayretler içinde kalır. Adam elini Plumbun omuzuna atar: - Anladığım kadarıyla paraşüt işe yaramış ... Plumb evet anlamında başını sallar. Eğer işe yaramasaydı şu anda burada değildim....! Plumb o gece, restoranda masaya gelen adamı düşünmekten uyuyamaz. Savaş sırasında çoğu kez gördüğü bu adamla bir kez olsun konuşmadığını düşünür. Çünkü o bir savas pilotu, adam ise paraşüt hazırlayan basit bir askerdir sonuçta. Oysa o asker, uzun tahta bir masada saatlerini vererek, büyük bir özen ve dikkatle katladığı paraşütlerle, her seferinde hiç tanımadığı bir insanın kaderini ellerinde tutuyordu. Bu olaydan sonra verdiği derslerde Plumb dinleyicilere hep aynı soruyu sormaya başlar. Paraşütünüzü kim hazırlıyor? Tüm hayatı boyunca ihiyaç duyduğumuz her şeyi bir başkasının hazirladığı biz modern dünyanın insanlarına sorulabilecek en anlamlı sorulardan biri de bu belki.... Yaşamaya devam etmemizi sağlayan sayısız paraşütler var hayatımızda. Her defasında bir başka insanın bizim için hazırladığı, maddi-manevi paraşütler, ussal-duygusal paraşütler... Sahip olduğunuz en büyük yeteneği kim kazandırdı size veya düşünce yapınızı kim biçimlendirdi? Kimler size moral verdi zor zamanlarınızda ya da yaşam değerlerinin farkına varmanızı kimler sağladı? Hayatınız boyunca paraşütünüzü hazırlayanlar kimlerdi? Peki siz kimlerin paraşütünü hazırlıyosunuz? |
TBMM Akaryakıt Kaçakçılığı nı Araştırma Komisyonu'nun çalışması: Son iki yılda Türkiye'deki kaçak akaryakıtın miktarı 7 milyon 814 bin ton. = 780 bin karayolu tankeri Kesilen cezanın toplamı; 1 milyar 666 milyon 935 YTL Henüz tahsil edilen ceza yok ! Rekor seviyedeki akar-yakıt fiyatları devlet kasasına destek değildir. Halka hizmet olarak dönme olasılığı yoktur. Kâr sağlayanlara oy ve erk olarak geri dönecektir. Siyasi iradenin yok sayılmasına eşdeğerdir. Bu durum güveni sarsar, güvenliğimizi bozar. Bizi kula kul ettirir. Meclisten geçen Tohumculuk yasası ile Devlet tohumculuktan el çekmekte ve yok ettiğimiz hayvancılığımızın (Devlet Üretme Çiftlikleri) yanısıra tarımımız da ağır bir darbe daha almaktadır. 100 gr'lık bir cep telefonu 1 ton domatese eşdeğer oldu. Sadece iki tür gerçek üretim vardır Biri fotosentez = bitki üretimi, Diğeri hücre bölünmesi = diğer canlılar. Bu üretime sahip çıkmayanın özgürlüğü dahi söz konusu değildir. Duyuru kanallarının çıkara paydaş olması ve/ya suskunluğu esaretimizi arttırmakta ve çabuklaştırmaktadır. Bu durum güveni sarsarmakta, güvenliğimizi bozmakta ve bizi kula kul ettirmektedir. |
slm süperrrrmişşşşşşşşşşşşşşşşşşş |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 15:54 . |
2000- 2024
Tüm bağışıklıklar ve idelerden bağımsız olan sözcükleri sarfetmeye mahkumdur özgürlük