ÇİN HALK CUMHURİYETİ



Yüzölçümü : 9.560.000 km²



Nüfus : 1.130.065.000



Başkent : Pekin



Önemli Şehirler : Pekin, Şangay, Tianjin, Canton, Shenyang, Wuhan, Chengdu.



Yeri : Moğolistan, Kore, Tayvan, Kazakistan, Kırgızistan ile sınırı vardır.



Dil : Çince



Para birimi : Yen



Önemli coğrafi yerler : Gobi çölü, Amur ırmağı, Usuri ırmağı, Çin Ling dağı, Fu Nieu dağı, Huang-Ho ovası, Yang dzı kiang (Mavi ırmak) ırmağı.



POTALA SARAYI (1694 ÇİN - Tibet)



Her yandan millerce uzanan 13 katlı Potala Sarayı, beyaz duvarları, sayısız pencereleri ve farklı seviyelerdeki çatılarıyla yalçın bir kaya misali yükseliyor. Şehirden 91 metre yüksekteki, Marpori "Kırmızı Tepe" adı verilen kayada yer almaktadır.

Potala adı, "Buda'nın dağı" anlamına gelen Sanskritçe bir sözcükten gelir. M.S. 7. yüzyılda Tibet'in Budist kralı Songtsen Gampo, buraya bir saray inşa etmekle beraber, şehirde hacıların uğrak yeri olan büyük Jokhang tapınağını kurdu. Yüzyıllar sonra 1645'te, o zamanlar Tibet'e hükmeden beşinci Dalai Lama, bir zamanlar kraliyet mensuplarının yaşadığı sarayda çalışmaların başlamasını emretti. 1682'de öldüğünde, çalışmalar sona ermediği için 1694'te tamamlanana dek Dalai Lama'nın vefatı gizlendi. Burası, 1950'lere dek, Tibet'in valilik binası olmuştur.

Toprak, taş ve tahtadan yapılan Potala, henüz Tibet'e gelmemiş olan tekerlekten yararlanmadan yapıldı. Taşlar ve diğer malzemeler eşeklerin ya da işçilerin sırtında taşındı. 1.000 odalı büyük binada 10 binden fazla türbe ve 20 bine yakın heykel olduğu söylenir. Bugün müze olarak hizmet veren yapı, 1959'da 14. hükümdar Hindistan'a kaçana dek, Dalai Lama'ların kışlık evi görevi gördü. Onların özel alanları, binanın üst kısımlarında, kalabalıktan uzak yaşadıkları yerlerdi, ibadet saatini haber vermek için, çatıdan 4 metre uzunluğundaki pirinç borularını çalarlardı. Binanın ana bölümünde devlet daireleri, keşişlerin yaşam alanları ve okul yer alıyordu. Meditasyon odaları, kütüphaneler, silah deposu, tahıl ambarı ve depolar, işkence odaları ve Akrepler Mağarası diye bilinen zindanlar bulunuyordu. Çok sayıda şapel ve türbe, heykeller, duvar resimleri, işli ipekler, esans çubukları ve ayin objeleriyle dolu. Türbelerde mumlar yanıyor ve Tibetli hacılar bunları yakmak için gaz getirir ve görmezliğin karanlığını buradan uzaklaştırır. Burada 5. Dalai Lama ile 7.'den 13.'ye kadar onun yerine geçen liderlerin türbeleri görülebilir. Stupa ya da tabutları, altın ve değerli taşlarla süslüdür. 1933'te ölen 13. Dalai Lama'ya ait olan gümüş stupa, mücevherlerle bezelidir.

Lhasa, Himalayalar'da 3.650 metre yükseklikte bir yere kurulmuştur. 1951'de Çinliler gelene dek, nüfusun çoğu keşişlerden oluşuyordu. Hacılar,Songtsen Gampo'ya Çinli karısı tarafından hediye edilen mücevherlerle kaplı bir Buda heykelinin bulunduğu Jokhang Tapınağı'na akın ediyor. Şehrin batısında, 18. yüzyıldan beri Dalai Lama'ların yazlarını geçirdiği, Mücevher Sarayı diye de bilinen Norbuglingka yer alıyor. Burada, duvar resimleri ile bugünkü Dalai Lama'nın özel odaları görülebilir.



YASAK KENT (1421 Çin)



Yasak Kent ya da Gugong (İmparatorluk Sarayı), Pekin'in merkezinde, Tiananmen Meydanı'nın kuzeyinde. Ziyaretçiler genelde güneydeki ana giriş olan Wumen Kapısı'nı kullanır, kuzeydeki Shenwumen Kapısı'ndan çıkar.



Hendeği ve mor duvarları sayesinde dışarıdaki hayatla bağlantısı kesilen, sıradan ölümlülere yasak , sadece imparatorlara has sarı mermer çatılı, Pekin'in kalbindeki Yasak Kent, şehrin içinde ayrı bir şehirdi - Çin imparatorluğunun ve onların gözünde tüm dünyanın merkezi. Ming ve Qing hanedanları 1911'de imparatorluk yıkılana dek burada yaşayıp ülkeyi buradan idare etti. Pekin'in tarihi çok eski zamanlara kadar gitse de, Yasak Kent, 1421'de başkentini Nanking'den buraya taşıyan Ming hanedanından İmparator Yongle tarafından yapıldı. Kraliyete yakışan bir saray kompleksi yapmak için fazlasıyla iş gücü kullanıldı. Manchu'lar 1644'te Ming hanedanını devirdiğinde Yasak Kent yağmalandı, ancak Dragon Tahn'na Qing hanedanı olarak kurulan Manchu imparatorları, onu görkemli bir şekilde restore etti. Yeni tapınaklar ve saraylar, göller ve bahçeler yapıldı. 18. yüzyılda şehir görkeminin doruklarında geziniyordu. Yasak Kent kuzeye ve güneye giden ekseniyle kare seklinde; geniş bir hendek ve 9 metre yüksekliğinde bir duvarla sarılı. İçeride, simetrik bir şekilde düzenlenmiş saraylar, kapılar, avlular, pınarlar ve bahçeler yer alıyor. Binada, eskiden imparatorun, onun kadınlarının (annesi, karıları ve cariyeleri), haremağalarının ve hizmetçilerin kullandığı 9 bin oda var. Hayat, görgü kuralları ve tabulara göre yürüyordu. Sonuçta Yasak Kent, imparator ile maiyetindekilerin dışarıdaki gerçek hayattan soyutlandığı altın bir kafes halini aldı.

Ana binaların hepsi güneye bakıyor. Böylece, Yasak Kent Sibirya'dan gelen soğuk rüzgarlara ve düşmanca insanüstü güçlere sırtını dönüyordu. İmparator, birliklerini güneydeki ana kapı olan Meridyen (Wumen) Kapısı'nda teftiş ediyordu. Kapının ardında, Altın Nehir'in geçtiği bir avlu var. Zarif Yüce Ahenk Kapısı'na ulaşan nehirde, beş mermer köprü yer alıyor. Köprünün yanındaki geniş avlunun 90 bin kişi alacak şekilde tasarlandığı söylenir. Öte yanda, mermer bir platformun üzerinde Yasak Kent'in en büyük binası olan Yüce Ahenk Salonu yer alıyor. İmparator özel günlerde burada tahta çıkardı. Yumuşak çan sesleri eşliğinde etrafı tütsüler, ona secde eden askerler ve yüksek mevkili kişilerle çevrili olurdu.

Hemen yan tarafta, Mükemmel Ahenk Salonu ve Ahengi Koruma Salonu bulunuyor. Kuzeyde imparatorun, ailesinin ve yakınlarının yaşadığı daha insani boyutlarda odalar yer alıyor. Bazı odalarda, imparatorun topladığı değerli eşyalar -dikkate değer bir saat koleksiyonu- olsa da, bunlar geçmişte kalan ihtişamın semboller. Japonlar, 1930'da Yasak Kent'i yağmaladı, 1949'da Milliyetçiler Tayvan'a beraberlerinde birçok şey götürdü. Kompleksin kuzey ucundaki kraliyet bahçeleri, ağaçlar, heykeller, çadırlar, kaya bahçeleri, havuzlar ve şelalelerle bezeli. Bu huzurlu yeşil bölgeye Dünyevi Huzur Kapısı'ndan giriliyor.



TERRA COTTA SAVAŞÇILARI (MÖ 210 ÇİN)



Pekin'in 1.159 km güneybatısındaki Xi'an şehrinde. Anıtın yer aldığı bölge, Xi'an'ın 31 km doğusunda, Lintong şehrinin 5 km doğusunda.



1974'te Çin'deki Lintong şehri yakınında su kuyusu kazan köylüler, gerçeğine uygun boyutlarda asker ve at figürleri bulunca şaşkına döndü. Binlerce terra-cotta figürün gün yüzüne çıkarıldığı bu keşif (Çin'in ilk imparatoru ve Çin Seddi'nin mimarı Qin Shihuangdi'nin yakınında gömülen binlerce terra-cotta figür), yüzyılın en heyecan verici arkeolojik araştırmalarından birine yol açtı. Şimdiye kadar üç ayrı çukurda, yaklaşık 8 bin figür bulundu. Piyadeler, okçular, süvariler, at arabaları -Hepsi savaşmaya hazır halde inşa edilmiş. 1.60-1.70 m. boyundaki figürlerin her biri farklı simalara ve yüz ifadelerine sahip. Görünüşe göre saldırıya karşı duran askerlerin bazısı ayakta, bazısı ise kılıç elde çömelmiş halde duruyor. Kimisi zırhlı, kimisiyse belden kemerli tunik, tozluk ve kare burunlu ayakkabı giyiyor. Gövdeleri boş olsa da, kol ve ayakları dolu. Silahları -bıçak, kılıç, ok- gerçek; atların yuları da bronzdan. Her piyadenin saçları topuz. Süvariler, çene altından bantlı kasketler takıyor.

Figürler orijinalinde canlı renklerde boyandığı halde sessizce görev başında geçirdikleri 2 bin yıl içinde boyaları aktı. Yaklaşık 6 bin tanesi 4.9 metre derinliğinde, 229 metreye 61 metre boyutlarındaki ilk çukurda bulundu. Aralarında piyadeler, okçular ve at arabası kullananlar vardı. Diğerinden daha küçük ikinci bir çukurda yüzlercesi daha vardı -süvariler, at arabaları ve okçular. Üçüncü çukurda, komutanlar ve onların personeli olduğu sanılan 68 figür. Figürlerin çoğunun yer aldığı ilk çukur ziyarete açık. Bölgedeki müzede, daha çok figür ile gerçek boyutunun yansı kadar minyatür at arabalarının izlenebileceği, kazı çalışmalarının video filmleri gösteriliyor. 1980'de keşfedilen at arabaları, imparator, saray görevlileri ve cariyeleri taşırdı.

Qin Shihuangdi, MÖ 210'da öldü. Yakındaki mezarı, henüz açılmamış 43 metre yüksekliğinde bir tümseğin içinde bulunuyor. Girişin yerini kimse bilmiyor. Burayı inşa edenler, sırrın ortaya çıkmaması için öldürülüp yakılmış olabilir. İmparatorun memurlarının, hizmetçilerinin ve kadınların ona öldükten sonra da hizmet etmesi için diri diri yakıldığı sanılıyor.



Mezarlık, imparatorun ölümünden yıllar önce iş gücüyle yapıldı. 1974'teki keşif, türünün ne ilk, ne de son örneği. Yakında, Xianyang'daki müzede, 1965'te Han hanedanının mezarlığında bulunan 2,500'den fazla, 60 cm boyunda piyade ve süvari terra-cotta minyatürleri yer alıyor. 1990'da, Çinli arkeologların Xi'an yakınlarındaki tünel ve çukurlardan oluşan bir labirentte, içinde binlerce küçük erkek, çocuk ve at figürü olan diğer bir Han mezarlığı bulduğu bildirildi. Yanlarında, bronz ve demir silahlar ile tahta arabalar vardı.



ÇİN SEDDİ (MÖ 3. Yüzyılın Sonlar ÇİN)



Duvarın en turistik bölümü, Pekin'in 76 km uzağındaki Badaling Geçidi.



Çin Seddi, tüm zamanların en dikkate değer mühendislik harikalarından biri. Aynı zamanda en ölümcül olanı. Birleşmiş Çin'in ilk yöneticisi Korkunç despot Qin Shihuangdi tarafından MÖ 220'lerde yapıldı. Savunma duvarının bazı bölümleri önceden, kuzey Çin'in birbiriyle çekişen ufak krallıkları tarafından inşa edilmişti. Qin Shihuangdi, köylüler, askerler, suçlular ve siyasi esirleri çalıştırarak duvarın eski bölümleri ile kuzeydeki cephe arasına bariyer yaptırdı. Duvar, kuzeydeki Mongol düzlüklerinin savaşçı adı göçebelerine karşı bir siper görevi gördüğü gibi, imparatorun gücünü ve görkemini ortaya koyuyordu.

Qin Shihuangdi, en başarılı generali Meng Tian'ı projenin başına atadı. Duvar, bir çöl ülkesi ile bataklıkların arasından dağları kat etti. Taş temeller üzerine, toprak ve kiremit kullanılarak yapıldı. Gözcü kulelerinden ülkenin bir diğer ucuna iletişim, duman sinyalleri -geceleri ateş- ile sağlandı.

Duvarın yapımında 300 bin kişinin çalıştığı söyleniyor. Bu kadar büyük bir iş gücünün temini ve organizasyonu başlı başına bir basarı. Efsaneye göre, bir büyücü Qin Shihuangdi'ye burada bir wan - ya da 10 bin kişi- gömülmediği sürece duvarın ayakta kalmayacağını söylemişti. İmparator, Wan adında bir buldu, onu öldürttü ve duvara gömdürdü. Aslına bakılırsa, burada çalışan binlerce kişi iş üstünde öldü ve cesetleri betonların içinde yerini aldı. Buraya, dünyanın en büyük mezarlığı ya da Gözyaşı Duvarı da deniyor. Gözetim altındayken Çin Şeddi etkili olsa da, yüzyıllar içinde ihmale maruz kaldı ve sonradan defalarca yeniden inşa edildi. Sui hanedanı, MS 607'de duvarı yaptırırken en az l milyon kişi burada çalışmaya zorlandı, yarısı da inşa sırasında öldü. Duvar, 15. yüzyılda Ming hanedanı zamanında son şeklini aldı. Bazı bölümleri yakın zamanlarda turistik amaçla restore edildi. Duvar, Pekin'in kuzeydoğusundaki Bo Hai Denizi'nden başlayıp Çin'i boydan boya geçiyor ve Gobi Çölü'ne varıyor. Dağlar üzerinde kıvrılıyor, bazı yerlerde birbirine paralel ilerliyor. En son hesaplara göre uzunluğu 6.350 km olsa da, 1990'da bir Çinlinin bütün duvarı yürüdüğü ve adım sayacında çıkan rakamın 6.700 km olduğu bildirildi.

Duvar, bir bariyer görevi gördüğü kadar, aynı zamanda bir otobandı da. 5.5 metre enindeki duvarın tepesinde 10 piyade ve 5 atlı yan yana ilerleyebilirdi. Duvarın yüksekliği 9, gözcü kulelerinin yüksekliği ise 12 metre. Yüzyıllara ve kötü hava koşullarına rağmen ayakta kalmış olması bir mucize.