MUHAKEME.NET FORUMU

MUHAKEME.NET FORUMU (https://www.muhakeme.net/forum/)
-   Biyografi ( Kim - Kimdir ) (https://www.muhakeme.net/forum/biyografi-kim-kimdir/)
-   -   Aristotales (https://www.muhakeme.net/forum/biyografi-kim-kimdir/25093-aristotales.html)

alptraum 07-24-2009 14:39

Aristotales
 

''Poetika'' adlı esriyle çağdaş politikanın, ''Ruh Üzerine'' adlı denemesiyle ise bugünkü psikolojinin temellerini atmış Batı düşünce tarihini büyük ölçüde etkilemiş, bir çok kuramın babası, filozof, bilgi adamı.



M.Ö. 384 veya 385'te, günümüzde Athos tepesi olarak adlandırılan tepenin yakınlarında ufak bir Makedonya kenti olan Stageira'da, Makedonya kralı II. Amyntas'ın (Philippos'un babası) hekimi olan Nikomakhos'un oğlu olarak dünyaya gelir. M.Ö. 367 veya 366 'da 17 yaşında Platon'un Atina'daki akademisine (Akademeia) girmesiyle Platon'un en parlak çömezlerinden biri olur. Tütör yahut yardımcı hoca olarak çalıştığı dönemde, okuma tutkusuyla tanınır; (Platon, belki de bir tür tenezzülle, ona "okuyucu" lâkabını takar) Daha sonraları Akadmeia'daki öğretime kendisi de katkıda bulunur: kimi zaman Platoncu savları rakip Isokratos okuluna karşı savunmak için geliştiren, hatta zaman zaman da Evdamos ya da Can üzerine (Peri tes Psykhes) yazılarında olduğu gibi, bu tezleri büyükseyen diyaloglar yazar. Gryllos yahut Retorik üzerine Aristoteles'in diyalog yazarlığı dönemine aittir.

Platon M.Ö. 347'de öldüğünde, Akademeia'nın başına ardılı olarak Spevsippos'u atamıştır. Antik Çağ'dan itibaren yaşamöyküsü yazarları -herhalde kötücüllüklerinden- Platon'un bu seçiminde Aristoteles'in Akademeia'yı terk etmesinin asıl nedenini görüyorlar. Aristoteles'in en azından Spevsippos'a karşı kalıcı bir garez duyduğunu biliyoruz. Aynı yıl, belki de ustasının teşvikıyle, Ksenokratos ve Theophrastos ile bugün Biga Yarımadası olarak anılan Troas bölgesindeki Assos kentine gönderilir. Orada Tiran Atarnevs'li Hermias'ın siyasî danışmanı ve dostu olur. Aynı esnada, özgünlüğünü daha o zamandan belli eden bir okul kurar. Bu okuldaki girişimleri arasında yaşambilim üzerine çalışmaları yer alır. 345-344 yıllarında, belki de Theophrastos'un daveti üzerine, komşu Lesbos (Midilli) adasının Doğu kıyısındaki Mytilene (Midilli) kentine varır. 343'te Pella'daki (Bugün Ayii Apostili) Kral Makedonyalı Philippos'un sarayına, oğlu İskender'in eğitimini üstlenmek üzere çağırılır. 341 yılında Perslerin eline düşen Hermias'ın feci sonunu Pella'da öğrenir, anısına bir ağıt düzer. Gerek Pella'da ikamet ettiği sekiz senelik dönem, gerek eğitmenlik vazifesinin içeriği hakkında neredeyse hiçbir şey bilmiyoruz. Philippos'un ölümüyle M.Ö. 335 İskender tahta oturur. Aristoteles Atina'ya dönüp Akademeia'ya rakip olarak Lykeion'u, ya da diğer adıyla Peripatos 'u (öğrencileriyle içinde dolaşarak tartıştıkları bir tür çevresi sütunlarla çevrili avlu ya da galeri) kurar. Lykeion'lulara verilen Peripatetikoi adı buradan geliyor. Burada on iki sene ders verir. M.Ö. 323'te Büyük İskender'in bir Asya seferi esnasında ölmesi üzerine Atina'da Makedon karşıtı bir tepki dalgası peydah olduğu vakit, aslında Makedonculuk zannı taşıyan Aristoteles'e karşı, dine saygısızlık davası açılması söz konusu olur. Bir ölümlüyü -Hermias'ı- anısına bir ilâhi yazarak ölümsüzleştirmekle itham edilir. Bunun üzerine Aristoteles, Sokrates'in yazgısını paylaşmak yerine Atina'yı terk etmeyi seçer: kendi deyişiyle, Atinalılar'a "felsefeye karşı ikinci bir suç işlemeleri" fırsatını tanımak istemez. Annesinin memleketi olan Eğriboz (Evboia) adasındaki Helke'ye Khalkis sığınır. Ertesi yıl M.Ö. 322'de, altmış üç yaşında ölür.

Yapıtları
Aristoteles'in yazıları iki kümeye ayrılır:

1. Aristoteles tarafından yayımlanan, fakat bugün yitmiş yazılar;
2. Aristoteles tarafından yayımlanmamış, hatta yayına yönelik de kaleme alınmamış, buna rağmen de toplanıp muhafaza edilmiş yazılar.

"Yitik Aristoteles"

İlk kısım yazılar, "dışrak yapıtlar" olarak adlandırılırlar. Dışrak, yani ἐξοτερικά terimini Aritoteles kendisi Lykeion'dan daha geniş bir okuyucu kitlesine yönelik eserleri için kullanıyor. Bu yapıtlar, diğer birçok Eskiçağ metni gibi Milât'ı izleyen ilk asırlarda yitirilmiştir. Gerçi bu yapıtların en azından başlıklarını, Aristoteles'in yapıtlarının adlarını mahfuz listelerden biliyor, ardından gelen yazarların kaleme aldıkları taklit yapıtlardan ve yaptıkları alıntılardan da içerikleri hakkında muğlak da olsa bir fikir edinebiliyoruz.

Bu yapıtlar, yazınsal biçimleri itibariyle, Platon'unkilerle mukayese edilebilir nitelikteler ve aralarından birçoğunun diyalog biçemleri takip edilerek yazılmış olduklarını düşünmemize yol açacak nedenler var. Cicero, Aristoteles'in stilinin "pürüzsüzlüğü"nü övüp yazısının akışını "altın bir ırmak"a benzetirken (Topikler I, 3; Acad., II, 38, 119) hiç kuşkusuz bu yapıtlara göndermede bulunuyordu. Ne var ki bir asırdır belli bir ölçüde yeniden oluşturulmaya çalışılan içeriği felsefe tarihçileri için sorun teşkil etmeye devam ediyor. Bunun en temel nedeni, "Yitik Aristoteles" külliyatının, korunan metinlerden anladığımız Aristotelesçilik'le yakından uzaktan bir ilgisi olmaması; büyük ölçüde Platoncu temaları geliştiriyor, hatta bazen de ustasının çalışmalarıyla aynı doğrultuda kalmak kaydıyla daha öteye giden savlar sunuyor (Bu çizgide, örneğin Evdemos ya da Ruh Üzerine diyalogunda, ruhla beden arasındaki bağları doğa karşıtı bir birliktelik olarak nitelendirip, Tyrrhen korsanlarının tutsaklarına diri diri bir cesede bağlayarak yaptıkları işkenceye benzetiyor). Aristoteles'in yayıma yönelik olmayan eserlerinde eski Platoncu dostlarını eleştirdiğini fark ettiğimizde, acaba iki ayrı hakikat mi güttüğü sorunu depreşmeye başlıyor: bir büyük kitlelere yönelik "dışrak" (eksoterik) hakikat rejimi, bir de Lykeionlu öğrencilere münhansır "içrek" (esoterik) bir rejim. Ancak bugün yaygın kanı olarak bu yapıtların bir yerde Aristoteles'in hâlen Akademeia'ya mensup, yani Platon etkisi altında olduğu döneme ait gençlik yazıları olduğu da düşünülüyor. Hatta bu fragmanlar örneğin Jaeger gibi genetik Aristoteles okumaları yapan yorumcular için Aristoteles'in düşüncesinin evrimleşmesinin ilk noktasını tayin etmeğe kullanılmıştır.

Bu yitik yapıtların başta gelenleri şunlardır: Evdemos ya da Ruh Üstüne (Platon'un Phaidon'unun izinde), Felsefe Üzerine (Metafizik'in kimi temalarının ayırdına varabildiğiimiz bir tür tutum ibrazı yazısı), Protreptik (felsefî hayata teşvik), Gryllos ya da Retorik Üzerine (Isokrates'e karşı), Adalet Üzerine (Politika 'nın bazı temaları burada kendilerini belli ediyorlar), Asalet Üzerine, bir Şölen, vb.

Korunan Yapıtları
İkinci küme Aristoteles'in bütük olasılıkla Lykeion'daki derslerini vermek için kullandığı notlardan ibaret bir yığın elyazmasından oluşuyor. Bu yapıtlara esoterik (içrek) hatta daha doğru bir anlatımla akroamatik (yani sözel öğretime yönelik) adı veriliyor. Eskiçağ'dan itibaren bu elyazmalarının ahlafa nasıl intikal ettiği üzerine romansı bir anlatı yayılmış (Plutarkhos, Sylla'nın Yaşamı, 26; Strabon, XII, 1, 54). Aristoteles ve Theophrastos'un elyazmaları, Theophrastos tarafından eski okul arkadaşı Nelevs'e bırakılmış; Nelevs'in cahil vârisleri Skepsis'te bir mağaraya gömmüşler metinleri, elyazmalarını Bergama krallarının kitapsever açgözlülüğünden kurtarmak için; uzun zaman sonra, M.Ö. birinci yüzyılda, bunların torunları yazmaları altın pahasına Peripatetisyen Teoslu Apellikon'a satmışlar. Apellikon bunları Atina'ya götürmiş. Son olarak, Mithridates'le savaştığı sırada Sylla Appellikon'un kitaplığını ele geçirip Roma'ya taşımış. Orda da bu kitaplık Tyrannion tarafından satın alınmış: Lykeion'un son skholarkh'ı (okul yöneticisi) Rodoslu Andronikos M.Ö. 60 civarında Aristoteles'in ve Theophrastos'un akroamatik eserlerinin ilk redaksiyonunu yayımlamakta kullanacağı nüshaları ondan almış.

Bu anlatı pek tutarlı gözükmüyor. Zira Aristoteles’in ölümünden sonra kesintisiz olarak etkinliğine devam eden Lykeion’un nasıl olup kurucusunun elyazmalarını yitirmiş olabileceğini anlamak güç. Herhâlükârda Aristoteles’in yapıtlarının ilk önemli yayımı –bu yapıtların önemini vurgulamak için yukarıda aktardığımız söyleni yayan kişi olmasına karşın- Andronikos’unki. Aristoteles’in yapıtları ancak Andronikos’la beraber, yani filozofun ölümünden üç asır kadar sonra, asıl mesailerine başlayacak, üzerlerine sayısız şerh yazılacaktır. Bugün Aristoteles’in metinlerini, Andronikos’un onlara verdiği biçimde ve yaygın olarak da yine Andronikos’un koyduğu başlıklar altında okuyoruz.

Bu olguların yapılan yorumların akıbetiyle olan ilişkisi gözardı edilemez nitelikte. Nitekim, bundan şu çıkıyor ki, bugün Aristoteles’in kitapları olarak tanıdığımız yazıların hiçbiri Aristoteles’in kendisi tarafından neşredilmemiş. Aristoteles, örneğin “Metafizik”in değil; felsefe tarihinde nedenler teorisi, temel felsefî güçlükler, çokanlamlılık, edim ve güç, varlık ve öz, tanrı gibi konular üzerine yazılmış bir düzine kadar kısa incelemenin yazarı. Editörler daha sonraları bu risaleleri biraraya getirip, Aristoteles de bu konuda istemli bir ipucu vermediği için, kısmen keyfî Metafizik –yani Fizik’ten sonra okunacak inceleme- başlığı altında toplamışlardır. Bundan ötürü hem Metafizik’in ve hem Aristoteles’in diğer yapıtlarının çoğunlukla birbirinden az çok bağımsız, açıkça kavranabilir bir ilerleme sunmayan, kimi yinelemeler ve hatta bazen de çelişkiler içeren bir etütler topluluğu olarak ortaya çıkmasına şaşırmamalıyız. Yalnız tabiî ki, bu yazıları bitmemiş halleriyle umuma muhtemelen hiçbir zaman sunmayacak olan Aristoteles’e bu yüzden serzenişte bulunmak isabetsiz olur.

Öte yandan, Andronikos’un, sözü geçen risaleleri, hem lojik bir sıra, hem de didaktik kaygılar güden bir dizim içinde düzenlediğini görüyoruz (örneğin mantığın, yani bilgiye yazılmış propedötiğin, kendiliğinden bilimsel olarak nitelendirebileceğimiz incelemelerden; fiziğin de metafizikten önce gelmesi gibi...) Bu sistematik sıralamayı, eleştirellik kaygısı taşımaksızın kabul ettiğimizde bir takım terslikler de ortaya çıkmıyor değil: risalelerin –zaten farklı dönemlerde yazılmış disertasyonlarının tek bir başlık altında toplanmasıyla evvelden maskelenmiş olan- kronolojik, yani kaleme alınma sırasının kaçılınmaz olarak yerine geçen bu sıralamanın, Aristoteles külliyatının -Aristoteles adında bir filozofun varlığıyla ilişkisi erkenden unutulan- gayri şahsî bir bütün olarak tespitine az katkısı olmadığını gözlemliyoruz. Aristoteles felsefesine yorumcular tarafından sıklıkla atfedilen sistematik karakter, büyük ölçüde eserlere bütünüyle dışlak bir neşrî keyfiyetten doğmuş oluyor, bir taraftan da bu fikri saklanmış yapıtların eğitselliği kuvvetlendiriyor.

Bir yorum çalışması, bu metinlerin yalnız didaktik maksadını değil, aynı zamanda Aristotelesçi eğitimin, örneğin Sokratesçi gelelenekteki monologlu değil de diyaloglu eğitiminden ayrışan, kendine özgü niteliklerini de göz önünde bulundurmalıdır. Aristotelesçi eğitimde karşımızdaki yazarın tutumu, çömezleriyle diyalog halinde bir ustanınki olmasa da, gene de bir ustanın zihninde ve eserinde diyalog halinde olan, çoğu zaman geçmiş filozoflardan alıntılanmış, düşüncenin huzuruna çıkartılmış tezler. Böylelikle, Aristoteles’in yapıtlarında, bir doktrinin dogmatik sunumuna değil, güçlükler ve çelişkiler arasından kendine yol açan, zaman zaman büyük zahmetle yolunu arayan bir hakikatin oluşumuna tanık oluyoruz. Aristoteles’in incelemelerinde oldukça az sayıda tasımla karşılaşmamıza, bu incelemelerin silojistik üslupta değil de Aristoteles’in de dediği gibi “diyalektik” bir strüktürle tertiplenmiş olmasına öyleyse şaşmamalı: “diyalektik”, yani bir diyalog misali terakki eden, pro ve kontra argümanlar arasında gidip gelen.

Birçok farklı alanda eser veren Aristo'nun, insanlığın düşünce tarihinde, ışık tutmadığı hiç bir alan yoktur.

Temel Eserleri

Mantık üzerine

Organon (Mantık üzerine bütün yazdıkları):

Kategoriler (Categoriae)

Yorum Üzerine (De Interpretatione)

Prior Analitik (Analytica Priora)

Posterior Analitik (Analytica Posteriora)

Bilimsel Eserleri

Fizik (Physica)

Ruh Üzerine (De Anima)

Hayvanların Tarihi (Historia Animalium)

Evrim Skalası,Evrim Basamakları,Doğa Cetveli (Scala Naturae)

Hayvanların Kısımları (De Partibus Animalium)

Hayvanların Gelişimi (De Incessu Animalium)

Küçük Doğal Şeyler (Parva Naturalia)

Hayvanların Hareketi (De Motu Animalium)

Hayvanların Oluşumu (De Generatione Animalium)

Mekanik (Mechanica)

Gökyüzü Üzerine (Mereorologia)

Metafizik

Metafizik (or Metaphysica)

Etik üzerine

Nicomakos'a Etik (Ethica Nicomachea)

Eudemos'a Etik (Ethica Eudemia)

Politika (Politica)

Estetik

Retorik (Ars Rhetorica)

Poetika (Ars Poetica)

Leben

Mit 17 Jahren trat Aristoteles 367 in Platons Akademie in Athen ein. Dort beteiligte er sich an Forschung und Lehre. In Platons Todesjahr 347 verließ er Athen. 343/342 wurde er Lehrer des makedonischen Thronfolgers Alexanders des Großen. 335/334 kehrte er nach Athen zurück. Er gehörte nun nicht mehr der Akademie an, sondern lehrte und forschte selbständig mit seinen Schülern im Lykeion. 323/322 musste er wegen politischer Spannungen Athen erneut verlassen und begab sich nach Chalkis, wo er bald darauf starb.

Werk

Die an eine breite Öffentlichkeit gerichteten Schriften des Aristoteles in Dialogform sind verloren. Die erhalten gebliebenen Lehrschriften waren größtenteils nur für den internen Gebrauch im Unterricht bestimmt und wurden fortlaufend redigiert. Themenbereiche sind:

* Logik, Wissenschaftstheorie, Rhetorik:

In den logischen Schriften arbeitet Aristoteles auf der Grundlage von Diskussionspraktiken in der Akademie eine Argumentationstheorie (Dialektik) aus und begründet mit der Syllogistik die formale Logik. Auf der Basis seiner Syllogistik erarbeitet er eine Wissenschaftstheorie und liefert unter anderem bedeutende Beiträge zur Definitionstheorie und Bedeutungstheorie. Die Rhetorik beschreibt er als die Kunst, Aussagen als plausibel zu erweisen, und rückt sie damit in die Nähe der Logik.

* Naturlehre:

Aristoteles’ Naturphilosophie thematisiert die Grundlagen jeder Naturbetrachtung: die Arten und Prinzipien der Veränderung. Der damals aktuellen Frage, wie Entstehen und Vergehen möglich ist, begegnet er mit Hilfe seiner bekannten Unterscheidung von Form und Materie: dieselbe Materie kann unterschiedliche Formen annehmen. In seinen naturwissenschaftlichen Werken untersucht er auch die Teile und die Verhaltensweisen der Tiere (einschließlich des Menschen) und ihre Funktionen. In seiner Seelenlehre – in der „beseelt sein“ „lebendig sein“ bedeutet – argumentiert er, dass die Seele, die die verschiedenen vitalen Funktionen von Lebewesen ausmache, dem Körper als seine Form zukomme.

* Metaphysik:

Zentrales Thema seiner Metaphysik ist seine Auffassung von der Substanz. In der frühen Lehre argumentiert er gegen Platon dafür, dass die grundlegenden Entitäten der Wirklichkeit – das heißt die Substanzen – konkrete Einzeldinge (wie das Individuum Sokrates) sind. Dies ergänzt er um seine spätere Lehre, wonach die Substanz konkreter Einzeldinge ihre Form ist.

* Ethik und Staatslehre:

Das Ziel des menschlichen Lebens, so Aristoteles in seiner Ethik, ist das gute Leben, das Glück. Um es zu erreichen, muss man Verstandestugenden und (durch Erziehung und Gewöhnung) Charaktertugenden ausbilden, wozu ein entsprechender Umgang mit Begierden und Emotionen gehört. Seine politische Philosophie schließt an die Ethik an. Demnach ist der Staat als Gemeinschaftsform eine Voraussetzung für das menschliche Glück. Aristoteles fragt nach den Bedingungen des Glücks und vergleicht zu diesem Zweck unterschiedliche Verfassungen.

* Dichtungstheorie:

In seiner Theorie der Dichtung behandelt Aristoteles insbesondere die Tragödie, deren Funktion aus seiner Sicht darin besteht, Emotionen zu erregen, um sie schließlich zu reinigen (katharsis).

Nachwirkung

Das naturwissenschaftliche Forschungsprogramm des Aristoteles wurde nach seinem Tod von seinem Mitarbeiter Theophrastos fortgesetzt, der auch die aristotelische Schule, den Peripatos, im juristischen Sinne gründete. Die Aristoteles-Kommentierung setzte erst im 1. Jahrhundert v. Chr. ein und wurde insbesondere von Platonikern betrieben. Durch die Vermittlung von Porphyrios und Boethius wurde die aristotelische Logik für das lateinischsprachige Mittelalter wegweisend. Seit dem 12./13. Jahrhundert lagen alle grundlegenden Werke des Aristoteles in lateinischer Übersetzung vor. Sie waren für den Wissenschaftsbetrieb der Scholastik bis in die Frühe Neuzeit maßgeblich. Die Auseinandersetzung mit der aristotelischen Naturlehre prägte die Naturwissenschaft des Spätmittelalters und der Renaissance. Im arabischsprachigen Raum war Aristoteles im Mittelalter der am intensivsten rezipierte antike Autor. Sein Werk hat auf vielfältige Weise die Geistesgeschichte geprägt; wichtige Unterscheidungen und Begriffe wie „Substanz“, „Akzidenz“, „Materie“, „Form“, „Energie“, „Potenz“, „Kategorie“, „Theorie“ und „Praxis“ gehen auf Aristoteles zurück.



Aristotel, (yunanca: Αριστοτέλης) (b.e.ə.384 - b.e.ə.322) - qədim Yunan filosofudur.

Ərəstun - bu adla Aristotel yalnız şərq ölkələrində, həmçinin Azərbaycanda tanınır.
Aristotel fəlsəfə, məntiq, psixologiya, fizika, biologiya, tarix, etika, estetika və siyasət məsələlərini tədqiq etmişdir. Staqiratda anadan olub (buna görədə na çox zaman “Staqirit” deyirdilər). Platonun Akademiyasında oxuyub. Makedoniyalı İsgəndərin tərbiyəçisi və Afinada Likey fəlsəfə məktəbinin təsisçisi olub. Əfsanəyə görə İsgəndərin ölümündə onun rolu var (Əfsanəyə görə İsgəndərin atası-Makedoniya çarı Fillip Aristotelin ailəsini o uşaq olarkən qırmışdır. Aristotel bununla İsgəndərdən ailəsinin intiqamını almışdır)

Hələ Platondan təhsil alarkən Aristotel onun şeylərə münasibətlərdə ideyaların nə isə ilkin olmaları nəzəriyyəsini tənqid edirdi (Bununla əlaqədar Aristotelin dilindən belə bir deyim var- Platon mənim dostumdur amma həqiqət daha vacibdir ). O, göstərirdi ki, belə yanaşma dünyanı nəinki anlatmır, yalnız cismlərin izahatı lazım gələn kəmiyyəti göstərir. O, hesab edirdi ki, mahiyyəti olduğu “şeydən” ayırmaq olmaz: əgər şeylər duyğulu dərk edilən aləmdə vardırlarsa, onda mahiyyət ideal axirət aləmində qala bilməz. Aristotel maddi aləmin obyektiv varlığını qəbul edir və hisslərə, anlayışlara və təsəvvürlərə real şeylərin törəmələri kimi baxırdı. Şeylərin mahiyyətini o, şeylərin özündə axtarırdı. Lakin maddədə o yalnız passiv başlanğıc görürdü və bu başlanğıc xüsusi aktiv başlanğıca - “formaya” tabe idi və bütün “formaların forması”nın ən yüksəyi onun fikrincə, Allahdır. Aristotelin materializm və idealizm arasındakı tərəddüdləri onun dialektika ilə metafizika arasındakı tərəddüdləri ilə müşhaidə edilirdi. O, təbiətdə və cəmiyyətdə hərəkəti qəbul edib, hərəkətin müxtəlif növlərinin (meydana gəlmə, məhv olunma, inkişafı, azalma, keyfiyyətcə dəyişmə və fəzada dəyişmə) mövcud olmasına işarə edirdi. Ziddiyyətlərin qarşılıqlı əlaqəsini, keyfiyyətli dəyişikliklərin kəmiyyətlərdən asılılığını görür, mümkünlüyün həqiqətə çevrilməsini tədqiq edirdi. Bununla bərabər hərəkətin mənbəyi- “birinci mühərriki” Allahdır və Aristotelə görə O, maddədən kənarda qalır və özü hərəkətsiz qalaraq bütün dünyanı faydalı hərəkətə gətirir. Allah- bütün əşyaların inkişafının sonuncu səbəbi, ən yüksək məqsədidir və bunuda Aristotel entelehiya adlandırırdı. Ümumi ilə ayrının arasında olan nisbəti Aristotel düzgün başa düşmək iqtidarında deyildi.

Formal məntiqin inkişafında xüsusilə Nəticələr nəzəriyyəsinin (Sillogizm) işlənməsində Aristotelun böyük elmi sə`yi var.

Kosmologiya sahəsində Aristotel Geosentrizm nəzəriyyəsinin tərəfdarı idi. Onun kosmoloji fikirlərini sonradan Ptolomey inkişaf etdirmişdir. Sonralar bu nəzəriyyə Xristian kilsəsi tərəfindən ehkamlaşdırılmışdır.

Aristotel öz tədqiqatlarında Biologiyayada yer ayırmışdır. O, 500-dən artıq heyvan növünü təsvir edib onların təsnifatına cəhd göstərmişdir. Aristotelə görə həyatın maddəsi vücud forması isə ruhdur. Öz sistematikasında o, heyvanları 3 qrupa bölmüşdür- insan, bitki və heyvan. Aristotel estetikanın tarixində mühüm rol oynayıb incəsənətə gerçəkliyi əks etdirən sahə kimi yanaşmışdır. Bu sahədə o öz müəllimininin-Platonun əsərini (“İdeyalar ideyası” əsərini) tənqid etmişdir. Onun fikrincə bu ideya həqiqi həyatla əlaqəsizdir. Onun fikrincə etika məsələləri insanların ictimai vəziyyətləri ilə sıx əlaqədə baxılmalıdır. O, hesab edirdi ki, səxavət yalnız azad insana aid bir xüsusiyyətdir. Qullar heç zaman səxavətli ola bilməzlər, onlar pozğundurlar. Aristotel qul simasında ağasının “danışan alət”ini görürdü. Buna görədə Aristotel öz ictimai-siyasi və fəlsəfi görüşlərini “ən mükəmməl sistem” olan Quldarlığın möhkəmlənməsinə yönəltmişdi. Nə qədər qəribə görünsədə Aristotel fəlsəfəsinin ikili xüsusiyyəti buradada özünü göstərir. O, Eyni zamanda o quldar ə`yanların əleyhinə çıxış edirdi, beləliklə quldarların ortaq təbəqəsinin ideoloquna çevrilmişdi.

Aristotel fəlsəfi fikrin sonrakı inkişafına çox ciddi təsir göstərmişdir. Onun təlimi 2 istiqamətdə- mistik İdealizm və digər tərəfdən Materialist fəlsəfi fikrin inkişafı üçün mənəvi qida mənbəyi olmuşdur. Aristotel Qərb fəlsəfəsinin inkişafı ilə yanaşı Şərq və Azərbaycan fəlsəfəsinə də çox ciddi təsiri olmuşdur.



أرسطو أو ارسطوطاليس (384 ق.م. – 322 ق.م.) فيلسوف يوناني قديم كان أحد تلاميذ أفلاطون ومعلم الإسكندر الأكبر. كتب في مواضيع متعددة تشمل
الفيزياء، والشعر، والمنطق، وعبادة الحيوان، والأحياء، وأشكال الحكم.

نشأته

ولد ارسطو عام 384 قبل الميلاد في مدينة ( ستاغيرا ) في شمال اليونان، وكان والده طبيبا مقربا من البلاط المقدوني ، وقد حافظ ارسطو وتلاميذه من بعده على هذا التقارب . وقد كان لوالده ثأير كبير عليه لدخوله مجال التشريح ودراسة الكائنات الحية التي منحته القدرة على دقة الملاحظة والتحليل . وفي عام 367 رحل ارسطو إلى اثينا للالتحاق بمعهد افلاطون ، كطالب في البداية ، وكمدرس فيما بعد . وكان افلاطون قد جمع حوله مجموعة من الرجال المتفوقين في مختلف المجالات العلمية من طب وبيولوجيا ورياضيات وفلك . ولم يكن يجمع بينهم رابط عقائدي سوى رغبتهم في إثرا وتنظيم المعارف الإنسانية ، وإقامتها على قواعد نظرية راسخة ، ثم نشرها في مختلف الاتجاهات ، وكان هذا هو التوجه المعلن لتعاليم وأعمال ارسطو.

وكان من برامج معهد افلاطون أيضا تدريب الشباب للقيام بالمهن السياسية ، وتقديم النصائح والمشورة للحكام ، ولذا فقد انضم ارسطو عام 347 إلى بلاط الملك هرمياس ، ومن ثم ، وفي عام 343 دخل في خدمة الملك فيليب الثاني امبراطور مقدونيا حيث أصبح مؤدبا لابنه الاسكندر الكبير . وبعد سبع سنوات عاد مرة أخرى إلى اثينا ليؤسس مدرسته الخاصة ( الليسيوم ) أو ( المشائية ) وسميت كذلك نسبة للممرات أو اماكن المشاة المسقوفة التي كان الطلاب وأساتذتهم يتحاورون فيها وهم يمشون ، كما تسمى اليوم جماعات الضغط السياسية في الكونغرس الأمريكي بـ ( االوبي ) نسبة إلى لوبي أو ردهة مبنى الكونغرس في واشنطن . وقد خالفت ( المشائية ) تقاليد ( اكاديمية ) افلاطون بتوسيع المجالات العلمية التي كانت تناقشها واعطت أهمية كبرى لتدريس الطبيعيات . وبعد وفاة الاسكندر الكبير ، بدأ الشعور بالكراهية يظهر ضد المقدونيين في أثينا ، وقد أثر ذلك على نفسية ارسطو ، وقد كان من الموالين للمقدونيين ، مما جعله يتقاعد ، ولم يمهله القدر طويلا حيث توفي بعد اقل من عام من وفاة الاسكندر ، فكانت وفاته في عام 322 قبل الميلاد . َ وعلى الرغم من غزارة إنتاج ارسطو الفكري المتمثل في محاضراته وحواراته الكثيرة ، إلا انه لم يبق منها الا النذر اليسير ، فقد ضاع معظمها، ولم يبق سوى بعض الاعمال التي كانت تدرس في مدرسته، والتي تم جمعها تحت اسم ( المجموعة الارسطوطالية ) بالإضافة إلى نسخة ممزقة من ( الدستور الاثيني ) الذي وضعه، وعدد من الرسائل والاشعار ومن ضمنها مرثية في افلاطون.

مكانته

ثاني أكبر فلاسفة الغرب بعد أفلاطون. مؤسس علم المنطق، وصاحب الفضل الأول في دراستنا اليوم للعلوم الطبيعية، والفيزياء الحديثة. أفكاره حول الميتافيزيقيا لا زالت هي محور النقاش الأول بين النقاشات الفلسفية في مختلف العصور، وهو مبتدع علم الاخلاق الذي لازال من المواضيع التي لم يكف البشر عن مناقشتها مهما تقدمت العصور. ويمتد تأثير ارسطو لأكثر من النظريات الفلسفية، فهو مؤسس البيولوجيا (علم الأحياء) بشهادة داروين نفسه، وهو المرجع الأكبر في هذا المجال. وشعره يعتبر أول أنواع النقد الدرامي في التاريخ، وتأثيره واضح على جميع الاعمال الشعرية الكلاسيكية في الثقافة الغربية وربما غيرها أيضا . ويرجع سبب هذا التأثير إلى أن اعمال أرسطو كانت شاملة، وتحيط بجميع الجوانب الحياتية، وتروق لجميع أنواع البشر والثقافات.

المجموعة الارسطوطالية

1. المنطق
2. الطبيعة
3. ما وراء الطبيعة ( الميتافيزيقيا )
4. الاخلاق و السياسة
5. الخطابة والشعر




Aristotle (Greek: Ἀριστοτέλης, Aristotélēs) (384 BC – 322 BC) was a Greek philosopher, a student of Plato and teacher of Alexander the Great. He wrote on many subjects, including physics, metaphysics, poetry, theater, music, logic, rhetoric, politics, government, ethics, biology and zoology.

Together with Plato and Socrates (Plato's teacher), Aristotle is one of the most important founding figures in Western philosophy. He was the first to create a comprehensive system of Western philosophy, encompassing morality and aesthetics, logic and science, politics and metaphysics. Aristotle's views on the physical sciences profoundly shaped medieval scholarship, and their influence extended well into the Renaissance, although they were ultimately replaced by Newtonian Physics. In the biological sciences, some of his observations were confirmed to be accurate only in the nineteenth century. His works contain the earliest known formal study of logic, which was incorporated in the late nineteenth century into modern formal logic. In metaphysics, Aristotelianism had a profound influence on philosophical and theological thinking in the Islamic and Jewish traditions in the Middle Ages, and it continues to influence Christian theology, especially Eastern Orthodox theology, and the scholastic tradition of the Catholic Church. All aspects of Aristotle's philosophy continue to be the object of active academic study today.

Though Aristotle wrote many elegant treatises and dialogues (Cicero described his literary style as "a river of gold"),[1] it is thought that the majority of his writings are now lost and only about one-third of the original works have survived.

Aristotle was appointed as the head of the royal academy of Macedon. During that time he gave lessons not only to Alexander, but also to two other future kings: Ptolemy and Cassander. In his Politics, Aristotle states that only one thing could justify monarchy, and that was if the virtue of the king and his family were greater than the virtue of the rest of the citizens put together. Tactfully, he included the young prince and his father in that category. Aristotle encouraged Alexander toward eastern conquest, and his attitude towards Persia was unabashedly ethnocentric. In one famous example, he counsels Alexander to be 'a leader to the Greeks and a despot to the barbarians, to look after the former as after friends and relatives, and to deal with the latter as with beasts or plants'.[5] Near the end of Alexander's life he began to suspect plots, and threatened Aristotle in letters. Aristotle had made no secret of his contempt for Alexander's pretense of divinity, and the king had executed Aristotle's grandnephew Callisthenes as a traitor. A widespread tradition in antiquity suspected Aristotle of playing a role in Alexander's death, but there is little evidence for this.[6]

By 335 BC he had returned to Athens, establishing his own school there known as the Lyceum. Aristotle conducted courses at the school for the next twelve years. While in Athens, his wife Pythias died and Aristotle became involved with Herpyllis of Stageira, who bore him a son whom he named after his father, Nicomachus. According to the Suda, he also had an eromenos, Palaephatus of Abydus.[7]

It is during this period in Athens from 335 B.C. to 323 B.C. when Aristotle is believed to have composed many of his works.[4] Aristotle wrote many dialogues, only fragments of which survived. The works that have survived are in treatise form and were not, for the most part, intended for widespread publication, as they are generally thought to be lecture aids for his students. His most important treatises include Physics, Metaphysics, Nicomachean Ethics, Politics, De Anima (On the Soul) and Poetics.

Aristotle not only studied almost every subject possible at the time, but made significant contributions to most of them. In physical science, Aristotle studied anatomy, astronomy, economics, embryology, geography, geology, meteorology, physics and zoology. In philosophy, he wrote on aesthetics, ethics, government, metaphysics, politics, psychology, rhetoric and theology. He also studied education, foreign customs, literature and poetry. His combined works constitute a virtual encyclopedia of Greek knowledge. It has been suggested that Aristotle was probably the last person to know everything there was to be known in his own time.[8]

Upon Alexander's death, anti-Macedonian sentiment in Athens once again flared. Eurymedon the hierophant denounced Aristotle for not holding the gods in honor. Aristotle fled the city to his mother's family estate in Chalcis, explaining, "I will not allow the Athenians to sin twice against philosophy,"[9] a reference to Athens's prior trial and execution of Socrates. However, he died in Euboea of natural causes within the year (in 322 BC). Aristotle named chief executor his student Antipater and left a will in which he asked to be buried next to his wife.[10]

Aristotle's scientific method

Like his teacher Plato, Aristotle's philosophy aims at the universal. Aristotle, however, found the universal in particular things, which he called the essence of things, while Plato finds that the universal exists apart from particular things, and is related to them as their prototype or exemplar. For Aristotle, therefore, philosophic method implies the ascent from the study of particular phenomena to the knowledge of essences, while for Plato philosophic method means the descent from a knowledge of universal Forms (or ideas) to a contemplation of particular imitations of these. For Aristotle, "form" still refers to the unconditional basis of phenomena but is "instantiated" in a particular substance (see Universals and particulars, below). In a certain sense, Aristotle's method is both inductive and deductive, while Plato's is essentially deductive from a priori principles.[14]

In Aristotle's terminology, "natural philosophy" is a branch of philosophy examining the phenomena of the natural world, and includes fields that would be regarded today as physics, biology and other natural sciences. In modern times, the scope of philosophy has become limited to more generic or abstract inquiries, such as ethics and metaphysics, in which logic plays a major role. Today's philosophy tends to exclude empirical study of the natural world by means of the scientific method. In contrast, Aristotle's philosophical endeavors encompassed virtually all facets of intellectual inquiry.

In the larger sense of the word, Aristotle makes philosophy coextensive with reasoning, which he also would describe as "science". Note, however, that his use of the term science carries a different meaning than that covered by the term "scientific method". For Aristotle, "all science (dianoia) is either practical, poetical or theoretical" (Metaphysics 1025b25). By practical science, he means ethics and politics; by poetical science, he means the study of poetry and the other fine arts; by theoretical science, he means physics, mathematics and metaphysics.

If logic (or "analytics") is regarded as a study preliminary to philosophy, the divisions of Aristotelian philosophy would consist of: (1) Logic; (2) Theoretical Philosophy, including Metaphysics, Physics, Mathematics, (3) Practical Philosophy and (4) Poetical Philosophy.

In the period between his two stays in Athens, between his times at the Academy and the Lyceum, Aristotle conducted most of the scientific thinking and research for which he is renowned today. In fact, most of Aristotle's life was devoted to the study of the objects of natural science. Aristotle's metaphysics contains observations on the nature of numbers but he made no original contributions to mathematics. He did, however, perform original research in the natural sciences, e.g., botany, zoology, physics, astronomy, chemistry, meteorology, and several other sciences.

Aristotle's writings on science are largely qualitative, as opposed to quantitative. Beginning in the sixteenth century, scientists began applying mathematics to the physical sciences, and Aristotle's work in this area was deemed hopelessly inadequate. His failings were largely due to the absence of concepts like mass, velocity, force and temperature. He had a conception of speed and temperature, but no quantitative understanding of them, which was partly due to the absence of basic experimental devices, like clocks and thermometers.

His writings provide an account of many scientific observations, a mixture of precocious accuracy and curious errors. For example, in his History of Animals he claimed that human males have more teeth than females[15] and in the Generation of Animals he said the female is as it were a deformed male.[16]

In a similar vein, John Philoponus, and later Galileo, showed by simple experiments that Aristotle's theory that a heavier object falls faster than a lighter object is incorrect.[17] On the other hand, Aristotle refuted Democritus's claim that the Milky Way was made up of "those stars which are shaded by the earth from the sun's rays," pointing out (correctly, even if such reasoning was bound to be dismissed for a long time) that, given "current astronomical demonstrations" that "the size of the sun is greater than that of the earth and the distance of the stars from the earth many times greater than that of the sun, then...the sun shines on all the stars and the earth screens none of them."[18]

In places, Aristotle goes too far in deriving 'laws of the universe' from simple observation and over-stretched reason. Today's scientific method assumes that such thinking without sufficient facts is ineffective, and that discerning the validity of one's hypothesis requires far more rigorous experimentation than that which Aristotle used to support his laws.

Aristotle also had some scientific blind spots. He posited a geocentric cosmology that we may discern in selections of the Metaphysics, which was widely accepted up until the 1500s. From the 3rd century to the 1500s, the dominant view held that the Earth was the center of the universe (geocentrism).

Since he was perhaps the philosopher most respected by European thinkers during and after the Renaissance, these thinkers often took Aristotle's erroneous positions as given, which held back science in this epoch.[19] However, Aristotle's scientific shortcomings should not mislead one into forgetting his great advances in the many scientific fields. For instance, he founded logic as a formal science and created foundations to biology that were not superseded for two millennia. Moreover, he introduced the fundamental notion that nature is composed of things that change and that studying such changes can provide useful knowledge of underlying constants.


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 12:55 .

2000- 2024
Tüm bağışıklıklar ve idelerden bağımsız olan sözcükleri sarfetmeye mahkumdur özgürlük